Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da; Dolmabahçe’de şiddet mağduru kadınların yakınlarıyla iftarda bir araya geldi. Erdoğan, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“KADINA ŞİDDETİN KAYNAĞI OLAN CEHALETLE MÜCADELE EDİYORUZ”
“Kadınlar, sosyal hayatta daima, çok önemli belirleyici, saygı değer yere sahip olmuştur. Nasıl oluyor da böyle bir toplumda kadın cinayetleri bu derece öne çıkabiliyor? Diğer pek çok mesele gibi bunun da tek bir cevabı vardır o da cehalettir. Cehaleti sadece okuma-yazma bilmeme, üniversite eğitimi görmeme olarak düşünmeyin. Bugün gelişmiş olduğunu, medeni olduğunu, modern olduğunu söyleyen Batı ülkeleri kadına şiddet ve cinayet listelerinde ilk sıralarda yer alıyor. Demek ki eğitim ve refah seviyesinin ötesinde bir sorunla dünyada karşı karşıyayız.
Burada sözünü ettiğimiz bizi biz yapan değerleri, inancımızı, medeniyetimizi bilmemekten kaynaklı cehalettir. Biz, kadına şiddetin kaynağı olan işte bu cehaletle mücadele ediyoruz. Aileden başlayıp, toplumun tüm kademelerine ve devlete kadar uzanan bu topyekûn mücadelede en önemli adımlar bizim dönemimizde atılmıştır.
“ŞİDDETİ DOĞURAN SEBEPLERİ ORTADAN KALDIRANA KADAR MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Hukuki, adli, idari ve en önemlisi zihinleri ve kalpleri kuşatacak kapsamlı adımlarla ülkemizi kadına şiddet ve kadın cinayetleri ayıbından kurtarmakta kararlıyız. Şiddetin kendisi ile şiddeti doğuran sebepleri ortadan kaldırana kadar amasız, fakatsız bu şekilde mücadeleyi sürdüreceğiz. Kadına şiddettin karşısında yer almayı, yöneticilik görevimizin bir parçasını teşkil etmesinin ötesinde insani bir vebal rahmetli annem ile eşime ve kızlarıma karşı sorumluluğunun gereği olarak görüyorum.
Hatırlarsanız bölücü terörü kökünden bitirmek için yola çıkarken analar ağlamasın demiştik, şimdi aynı sözü kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda söylüyoruz. Anların, babaların, kardeşlerin, çocukların bu sebepten ağlamayacağı günler inşallah çok uzak değildir.
“SON 10 YILDA KADIN KONUK EVLERİNDE TOPLAM 325 BİN KADIN, 190 BİN ÇOCUK MİSAFİR EDİLDİ”
Kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin önüne geçmek için hukuki ve idari olarak pek çok yeni düzenlemeyi geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdık. Anayasamızda 2004 ve 2010 yıllarında yaptığımız değişiklikler ile bu mücadeleyi hukuki açıdan en güçlü zemine kavuşturduk. Mecliste kurulmasını teşvik ettiğimiz kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonuyla da yasama tarafının da sahip çıkmasını sağladık. Bakanlıklarımızın her biri kendi görev alanlarıyla ilgili olarak, tarihi önemde reformları hayata geçirdiler. Mesela, 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu kadın cinayetlerine verilen cezaların artırılması konusunda çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Hiç şüphesiz bu konudaki en büyük devrim 2012 yılında çıkarttığımız ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’dur. Bu kanunla ilk defa şiddet, ev içi şiddet, kadına yönelik şiddet gibi kavramlar tanınarak hayatın her alanında kadının korunması sağlanmıştır. Özellikle şiddet önleme ve izleme merkezlerinin yaygınlaşması ile bu konudaki kadınlarımıza rehberlik edecek, destek verecek mekanizmalar da oluşturulmuştur.
Son 10 yılda kadın konuk evlerinde toplam 325 bin kadının ve 190 bin çocuğun misafir edilmesi hem sorunun büyüklüğünün hem de yürütülen mücadelenin ne derece etkin ve yaygın olduğunun işaretidir.
“KADES DÜNYA ÇAPINDA TAKDİR GÖREN BİR YENİLİKTİR”
Bugüne kadar hazırladığımız dört ayrı kadına yönelik şiddetle mücadele eyleminde yer alan strateji ve faaliyetlerin harfiyen uygulanmasını sağlamaya çalıştık. Koruyucu ve önleyici hizmetlerden toplumsal farkındalık çalışmalarına kadar her alanda çok önemli ilerlemeler yaşandığını görüyoruz. Emniyet teşkilatımız bünyesinde 81 ilimizde ve ilçelerimizin tamamında kurulan aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele büroları vasıtasıyla ihtiyaç duyan kadınlarımızın hep yanındayız. Kısa adı KADES olan ‘Kadın Acil Destek Uygulaması’ şiddet mağduru kadınlarımıza tek tuşla emniyet teşkilatına ulaşma ve hızla müdahale imkânı veren, dünya çapında takdir gören bir yeniliktir. Bu uygulamanın 5 ayrı dilde çeviri yapılarak, ülkemizdeki yabancı uyruklu kadınların da hizmetten faydalanabilmesi de temin edilmiştir. Geçtiğimiz 4 yılda bu uygulamayı indiren kişi sayısı 6 buçuk milyonu, ihbarda bulunan kişi sayısı da 360 bini geçmiştir.
“KADINA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR İLE İLGİLİ TUTUKLAMA KARARLARININ YÜZDE 200’E VARAN ORANLARDA ARTTIĞI GÖRÜLMEKTEDİR”
Yargıya intikal eden konuların etkin bir şekilde soruşturulması ve hızla neticeye bağlanması içinde özel savcılar görevlendirilmiştir. Aynı şekilde koruyucu, önleyici tedbir kararları hususundaki ihtisaslaşmayı sağlamak için de tedbir mahkemeleri belirlenmiştir.
Sadece geçtiğimiz yıl mahkemelerimiz tarafından 281 tedbir kararı verilmiştir. Kadına karşı işlenen suçlar ile ilgili tutuklama kararlarının da yüzde 200’e varan oranlarda arttığı görülmektedir. Bir başka ifadeyle kolluktan savcılığa ve mahkemelere kadar kadına yönelik şiddet konusunda her kurumdaki muhatapları tekke indirilerek güçlü bir koordinasyon sağlanmıştır. Son olarak, geçtiğimiz haftalarda attığımız yeni bir adımla, ‘takdir-i indirim’ başta olmak üzere, bu çerçeve de pek çok konuda daha ileri düzenlemeler getiriyoruz. Sadece müdahaleleri ve cezaları artırarak bu sorunların çözülemeyeceğini biliyoruz. Şiddetin neden değil, sonuç olduğu gerçeğini asla unutmuyoruz. Şiddeti doğuran sebepleri tüm boyutları ile ortadan kaldırana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”