Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası açıklama yapan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Ülkemizin ve İstanbul’umuzun sembol yerlerinden İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım Pazar günü meydana gelen bombalı saldırıda 6 vatandaşımız hayatını kaybetti. Saldırının hemen akabinde olayın faili ele geçirilirken müteakip günlerde de yurt içinde ve yurt dışında eylemle bağlantılı çok kişi yakalandı. Bu tür saldırılarla verilen mesajları gayet iyi anlıyor ve cevabını da sahada gösteriyoruz.
Güney sınırlarımız boyunca yürüttüğümüz harekatlarda büyük kayıplar veren terör örgütü, sınırlarımızdaki sivil yerleşim yerlerine yaptığı havan saldırılarıyla masumların kanını aktırarak kirli yüzünü göstermiştir. Gaziantep’in Karkamış ilçesindeki saldırıda 5 yaşındaki evladımız ile 22 yaşında gencecik bir öğretmenimizi katleden terör örgütünü son militanına kadar yok etme ahdimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.
“AĞIR HASAR ALAN 457 KONUTUN YERİNE TOKİ TARAFINDAN YENİLERİ SÜRATLE İNŞA EDİLECEKTİR”
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini, 23 Kasım sabah erken saatlerde Düzce’de meydana gelen 5,9 şiddetindeki sarsıntıyla bir kez daha hatırladık. Önemli bir yıkıma ve kayba sebep olmayan bu depremin ardından bakanlarımız ve tüm kurumlarımız vatandaşlarımızın yanında yer almış, gereken destekler sağlanmıştır. Bu çerçevede, afetzedeler için binin üzerinde araç, 5 bin 500’e yakın personel görev yapmış, 4 bin aile çadırı kurulmuş, 9 mobil mutfak ile 105 bin set sıcak yemek dağıtılmıştır. Acil yardım ödeneği olarak 87 milyon lira deprem bölgesinde kullanılmış, 7 bin 500 haneye eşya desteği verilmiş, ayrıca 11 bin hanenin hafif hasarının tamiri için destek sağlanması kararlaştırılmıştır. Ağır hasar aldığı tespit edilen 457 konutun yerine, daha önceki afetlerde olduğu gibi TOKİ tarafından yenileri süratle inşa edilecektir.
“KİMSEDEN İZİN ALMADIĞIMIZ GİBİ, KİMSEYE HESAP VERMEYİZ”
Pençe-Kilit harekat bölgesinde verdiğimiz yeni şehidimize bir kez daha rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ülkemizin sınırlarını 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridiyle koruma altına alma kararımız, yaşadığımız her hadiseyle biraz daha güçlenmektedir. Kendi güvenlikleri ve refahları için binlerce kilometre öteden gelip terörist-masum ayrımı yapmadan her yeri yakıp yıkanlar, Türkiye’nin bu hassasiyetine saygı duymak mecburiyetinde. Biz, vatan topraklarının ve insanların güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi, kimseye hesap vermeyiz.
Bize demokrasi, hak, özgürlük nutukları çekenlerin, önce kendi ülkelerindeki teröristlere ve terörist destekçilerine bakmaları gerekiyor. Küresel güvenlik mimarisini kökünden değiştirecek hadiseler yaşadığımız bir dönemde Türkiye, maruz kaldığı haksızlık ve ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını karşılayacak seviyeye gelmiştir. Artık ülkemizi içi de altı da boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
“ULUSLARARASI SİYASETTE EBEDİ DOSTLUK VE DÜŞMANLIKLAR OLMAZ”
Uluslararası siyasette ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmayacağı, temel ilkelerden ödün vermeden dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz. Şayet bu şekilde davranmamış olsaydık, terör örgütüyle doğrudan ve dolaylı olarak kurdukları kirli ilişkiler sebebiyle ‘müttefik’ diye ifade ettiğimiz ülkelerin çoğu ile köprüleri çoktan atmamız gerekirdi. Bunu yapmadığımız gibi bölgesel, siyasi ve insani krizlerdeki farklı yaklaşımlarımız sebebiyle ilişki seviyemizi düşürdüğümüz kimi ülkelerle de selamı sabahı kesmedik. Türkiye’nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri gücü, aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin güvenli, müreffeh geleceğinin teminatıdır. Sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde, oralarda yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın. Biz kimseye, kökenine inancına, mezhebine, meşrebine göre ayrımcılık yapmayız.
Biz, hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz. Özelikle biz, sadece yaşatmak, ihya etmek, inşa etmek için varız.
Hiç kimse, Türkiye’nin ortaya çıkacak refahı kendi vatandaşları veya tüm dostlarıyla paylaşma esasına dayalı ekonomik atılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse, Türkiye’nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın. Çünkü bu ülkenin tarihinde sömürge yoktur, vahşet yoktur; bencillik, zulüm yoktur.
Her şehidimiz, öfkemizi kabartan, mücadele azmimizi bileyen, gücümüzü katmerleyen, kararlığımızı perçinleyen bir yürek yaramızdır. Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökerek teslim alınamayacağının son örneği 15 Temmuz'dur.
“TERÖİSTLERİ, GÜVENDİKLERİ ÜLKELER DE KURTARAMAYACAK”
Yıllardır ecellerini bekledikleri dağlarda kurda kuşa yem olan, açtıkları çukurlara gömülen, bugün içene sığındıkları beton tünelleri mezarları yapacağımız teröristlerin kullanım süresi artık dolmuştur. Teröristleri, kendilerini bekleyen acı akıbetten, o çok güvendikleri ülkeler de hayatlarını pazara çıkartan terör baronları da kurtaramayacak.
“SÖZLEŞMELİDEN KADROYA GEÇİŞ, 3 ARTI 1 YILLIK BİR SÜREÇ SONUNDA GERÇEKLEŞECEK”
Uzun yıllardır beklenen memurların ek gösterge artışı meselesini daha önce çözüme kavuşturmuştuk. Bugünkü kabine toplantımızda da hazırlıkları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’mız tarafından yürütülen, kamudaki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi hususunu değerlendirdik. Bu çalışma ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/m maddesini temel dayanak haline getirerek mevzuat karmaşasını gidermek suretiyle sözleşmeli personel statüsünü yeniden belirledik. Mahalli idareler dahil olmak üzere, sözleşmelilerin kadroya geçişinde, 3 yıl bu statüde çalışmış olması şartı aranacaktır. Ayrıca 1 yıl da aday memurluk süreci olacaktır. Dolayısıyla sözleşmeliden kadroya geçiş, 3 artı 1 yıllık bir süreç sonunda gerçekleşecektir. Halihazırda 3 yılı dolmuş olan sözleşmeliler hemen aday memurluğa geçiş yapabilecektir. Henüz bu süreyi doldurmamış olanlar ise 3 yılın sonunda aynı hakkı elde edeceklerdir.
Daha önceki kadro düzenlemesinin dışında tutulan 227 bin kişi ise süreleri de dolmuş olacağı için doğrudan kadroya geçme hakkını kullanabilecek. Yeni statüye göre; kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bini, isteğe bağlı olarak kadroya geçebiliyor. Kadro kapsamı dışında kalanlar; sözleşmeli askeri personel, sözleşmeli akademik personel, sözleşmeli sanatçı, sözleşmeli Meclis danışmanı, sözleşmeli sağlık yöneticisi, tamamı sözleşmeli kurum çalışanlardır. Sözleşmeliden kadroya geçmek istemeyen personelin hakları, görev süreleri sona erene kadar şahsa bağlı şekilde devam edecek, sonra kadroları kendiliğinden ilga olacaktır.
Bu konudaki hukuki düzenlemenin en kısa sürede Meclis’e sunularak hayata geçmesini sağlayacağız. Yaptığımız bu önemli kamu personel reformunun, kadroya geçme hakkı elde eden 424 bin sözleşmelimize ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.
Emeklilik için yılını doldurup yaş şartını bekleyenler ve geçici işçilerle ilgili çalışmalarımızı da en kısa sürede tamamlayıp kamuoyuna açıklayacağız.
“ENFLASYONUN YIL BAŞINDAN İTİBAREN DÜŞÜŞ SÜRECİNE GİRECEĞİ BİR DÖNEMİN EŞİĞİNDEYİZ”
Enflasyonun yıl başından itibaren ciddi bir düşüş sürecine gireceği bir dönemin eşiğindeyiz. Tam da bu kritik günlerde, zincir marketlerde satılan kimi ürünlerin fiyatlarının mukayesesi üzerinden yeni bir kampanyanın alevlendirildiğini ne yazık ki görüyoruz. Bu çerçevede ortaya konan ithamlar, Ticaret Bakanlığı’mız ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız tarafından yakından takip edilmektedir. Elbette her iddia doğru çıkmamaktadır. Ancak kamuoyunda huzursuzluğa yol açan her rahatsızlığın üzerine gitmek bizim vazifemizdir. Ticaret Bakanlığı’mız, bu çerçevede yaptığı hazırlıklar doğrultusunda önümüzdeki günlerde yeni uygulamaları devreye alacaktır. Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır ve metanet bekliyoruz.”