Anlaşmaların imzalanmasının ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ortak basın toplantısı düzenlendi.
SORU: Temel haklar konusunda sayın Macron, her konuda mutabık olmadınız dedini? Osman Kavala'nın ismi geçti m? Terörizmin bahçıvanları kavramında ne düşünüyorsunuz'
Macron:
Bu konular, bahsettiğiniz isim konuştuğumuz konular arasında. Galatasaray Üniversitesi'nden de bahsettim. Bana sınırsız gazetecilerin ilettiği isimleri ilettim. Burada bir ön çalışma yapalım, bu çok daha etkili olur. Sağda solda isimler saymanın anlamı yok. İkili görüşmemiz çerçevesinde isim isim, ayrı ayrı konuştuk.
İfade özgürlüğü konusunda, ifade özgürlüğü bir bütündür, bölünmez. Terörle mücadele yıkmak için, öldürmek için, radikal tehdit oluşturan insanlarla mücadeledir. Ama bir ifade, bir fikir ifade etmek, bu doğrudan bir suça davet değilse bu fikir, diğerini yakmak yıkmak ve terörist savları savunmak amaçlı değilse bu fikrin özgür olması gerekir.
Fikir özgürlüğü, vicdan özgürlüğü hepsi bir bütündür. Bu bölünemez, bu ayrışmaz. Bunun beraberinde bazı sorumluluklar gerekmektedir. Başka yapacağım yorum yoktur.
Erdoğan:
Kavala'nın avukatları var, iyi. Burada da bu avukatlar baya iş görüyorlar, çalışıyorlar. ama İstanbul'daki 2013 Gezi olaylarının bunlar perde arkası geri planındaki aktörleri olduğunu ben hanımefendiye hatırlatayım da onun üzerinde de bir çalışma yapsın.
ERDOĞAN'DAN FRANSIZ GAZETECİYE: FETÖ AĞZI İLE KONUŞMAMAYI ÖĞRENİN
Basın toplantısının soru cevap bölümünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fransız bir gazeteci arasında gerilim yaşandı. Fransız gazeteci soru kısmında 'Türkiye' Suriye'ye TIR'larla silah gönderdi' dedi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen araya girerek 'Suriye'ye kim silah gönderdi'' diye sordu ve ardından Fransız gazeteciyle arasında şu konuşmalar geçti...
ERDOĞAN: Sorunuzu anlamadı? Suriye'ye kim silah gönderdi'
GAZETECİ: Kamyonlar, MİT servisinin kamyonları bulunmuş. 2014 Ocak ayında sınırda bulunmuş, içinde silah bulunmuş.
ERDOĞAN: Sen FETÖ ağzıyla konuşuyorsun.
GAZETECİ: Bir gazeteci gibi konuşuyorum
ERDOĞAN: Çünkü o operasyonu yapanlar FETÖ'nün savcılarıydı. Şu anda hapisteler. Operasyonu yaptılar. Bakın istihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlara yönelik, kamyonlarla silah taşımaya yönelik yetkileri vardır.
Sen bana bu soruyu böyle soruyorsun da Amerika'nın 4 bin TIR Suriye'ye getirdiği silahları niye sormuyorsu? Gazetecisin ya. Bunları da araştırsaydın, niye bunların üzerine durmuyorsu? Bunları yazın. Sorularınızı sorarken bu noktada hassas olun. Ve bir başkasının ağzıyla konuşmayın. Ve bunları da kolay kolay karşınızda yutacak birisi yok, bilmenizi isterim. FETÖ ağzıyla konuşmamayı da lütfen öğrenin.
TÜRKİYE İLE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
Erdoğan:
Heralde beklediğimizi alabilmek için biraz zaman gerekiyor. Gerek dışişleri gerek AB Bakanım takip ediyorlar. 16 fasıl açılmış vaziyette ama kapanmış değil. Ne zaman 'tamam üye oldunuz' denir o zaman bu sorunuza çok daha rahat cevap vereceğim.
Macron:
Zannediyorum AB Türkiye'ye her zaman iyi davranmadı zamanında. Bazı şeylerin mümkün olduğunu hissettirdi. İçtenlikle Avrupa yanlısı olan insanları yordu. 35'in 16 başlığı açıldı ve son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak belki de mutabık olmadığımız konulardan birisi, AB farklı bir ritmde ilerlemiyor belki ama Türkiye tarafında da bazı değişiklikler oldu.
AİHM'e üyelik konusunda bile bazı kuşkular dile getirildi. Gelecek yıllarda başlıklar açacağım dersem vakit kaybetmiş olurum. Ben ikili ilişkilere yoğunlaşıyorum.
Açık net konuşulursa zaman kazanılır diye düşünüyorum. blokaj yaratan konuları açıkça konuşsak, yeni başlıkların açılmasına imkan vermeyen durumları konuşsak zaman kazanılır diye düşünüyorum. Fransa adına hedefimizin şu olduğunu söyleyebilirim. Burada amaç Türkiye'nin ve Türk halkının Avrupa içerisinde kalmasını muhafaza etmek. İki yüzlülük içinde olmamak lazım. Bu sürecin iki yüzlülüğü oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Fransa'yı ziyaret etmekten mutluluk duyuyorum. Bu ziyaretimizde 500 yılı aşkın bir mazisi olan dostluğumuzun bugün çok daha farklı şekilde attığımız adımlarla yaptığımız anlaşmalarla güçlenerek devam ettiğini görüyorum.
Her şeyden önce tabi Türkiye AB süreci içerisinde ne yazık ki sene 63 sene 2017. 54 yıldır bu kapıda bekletilen bir ülke. Şu anda tabi Fransa'da AB'nin önemli bir ayağını oluşturuyor. Türkiye gibi bir başka ülke AB'de yok. AB bize gerekçe de sunamıyor ve öyle ki ilk zamanlar 15 fasıl üzerinden bizi engellerken, daha sonra bize yönelik bu fasılların sayısı 35'e çıktı. Ve bu 35 fasıl daha sonra da farklı yaklaşımla faslın açılması ama kapatılması noktasına gelince, kapatılması da olmadı. Bunları da yaşadık, hala da yaşıyoruz.
"FRANSA'DAN SÖYLÜYORUM, 'BİZİ ALIVERİN' DİYECEK HALİMİZ YOK"
Tabi bu bizi ciddi manada yorduğu gibi milletimi de ciddi manada yoruyor. Belki de bizi bir karara doğru sürükleyecektir. Sürekli olarak 'ne olur artık bizi de alıverin' diyecek halimiz de pek yok. Bunu Fransa'dan söylüyorum, buradan sesleniyorum.
Tek tek ele aldığımızda bir NATO'da beraberiz. Bizim stratejik ortaklığımız da var. Bugün Eurosam ile anlaşmayı imzaladık, bu da çok önemli bir adım. İtalya'yı da içine alacak şekilde üçlü bir anlaşmanın adımını da atmış olduk. Bundan sonrası süratle yola çıkmak, üretimine geçmek.
Hedef 20 milyar euro gibi bir ticaret hacmine ulaşabilmek. Fransa Türkiye el ele verdiği zaman yapılmayacak bir ticaret hacmine ulaşmak değildir, bunu başarabiliriz. Bütün mesele ilgili birimlerimizin dayanışma içerisinde atacakları adımdır.
Tabi bir başka adım da özellikle THY ve Airbus arasındaki imza altına alışımız, bu da önem arz ediyor. Aselsan, Roketsan ve Eurosam konsorsiyumu olarak adımı atmış bulunuyoruz. Her iki ülke için hayırlı olsun.
"TERÖRLE MÜCADELEDE CİDDİ BEDELLER ÖDEDİK"
Biz teröre 40 yıldır çok ciddi bedeller ödedik. Fransa'nın da tabi terörle mücadelede ödediği bedelleri biliyorum. Fakat Türkiye'de şu anda Suriye'deki mültecilere yönelik, insan sayısı 3,5 milyona ulaşmıştır. Ayrıca 270 bin insan da çadırlarda ve konteynır kentlerde barınıyor. Bunların bakımı bize ait. STK'larımıza ait. Ve biz bunlara yönelik şu ana kadar 30 milyar dolar harcama yaptık. AB'nin vermiş olduğu söz vardır, bu söz yerine gelmemiştir. Kendileriyle görüşmemizde 'verdik veriyoruz' demişlerdir, verdikleri bir şey yok. Verdikleri rakam 900 milyon eurodur.
"ŞİMDİ DOSTLARIMIZA SESLENİYORUM"
Ülkemizin içinde DEAŞ'a karşı mücadelemiz var. Sınırımızda Suriye'ye karşı mücadele var. Şu anda da her an DEAŞ ile mücadelemiz süreceğimiz gibi, şimdi dostlarımıza sesleniyorum. Aynı şekilde PYD YPG, PKK'nın yan kollarıdır. Bunlara karşı da aynı mücadeleyi bizim beraber vermemiz gerekir. Maalesef bazı dostlarımız hala YPG'yi PYD'yi yanlarına almak suretiyle DEAŞ'a karşı mücadele ettiklerini sanıyorlar. Halbuki yeni yeni planlamalar yapılıyor, onlara daha farklı yaşam zemini hazırlanıyor.
Tabi Fransa'da nüfusu 700 bin civarında olan soydaşlarımız var, vatandaşlarımız var. Ve onların bir köprü görevi görmesi de bizi mutlu etmektedir.
"HAKLI DEĞİLSENİZ, GÜÇLÜ DEĞİLSİNİZ"
Bugünkü görüşmemizde bu konularda sınırlı kalmadık. Suriye'yi, Irak'ı, Filistin'i görüştük. İsrail-Filistin ilişkilerini görüştük. İki devletli Filistin meselesini görüştük. Fakat son dönemde BM'de yapılan oylamanın getirisini götürüsünü de görüşme imkanımız olmuş oldu. Biz olaylara duygusal yaklaşmıyoruz. Ama olayları değerlendirirken de hakkın teslim edilmesi gerektiğini ortaya koyuyoruz. Yani burada 'ben güçlüyüm, güçlü olduğuma göre haklıyım' Hayır. Güç haktan gelir, haklıysanız güçlüsünüz, haklı değilseniz güçlü değilsiniz.
Bir diğer konu Fransa'da FETÖ mensuplarına yönelik hassasiyet çok önem arz ediyor. Dernekleriyle vakıflarıyla kurumsallaşıyorlar. PKK kurumsallaşıyor. Buralardaki hassasiyet gözden kaçırılırsa inanıyorum ki yarın sıkıntısı çok farklı olacaktır. Biz bunları ağır ödedik. 15 Temmuz'da 251 şehidimiz oldu. FETÖ terör örgütü bize maalesef bu bedeli ödetti. 2 bin 193 vatandaşımız gazi oldu. Bu terör örgütü bize bu bedeli ödetti. Artık dostlarımız aynı bedeli ödesin istemiyoruz. Bizi içerde FETÖ ile de mücadeleyi veriyoruz, PKK ile de DEAŞ ile de mücadeleyi veriyoruz. Kararlıyız.
"BAZI İSİMLER VERDİ, BİLGİLERİ KENDİLERİNE GÖNDERECEĞİM"
Türkiye bir hukuk devletidir. Batı her zaman bizse şunu söylüyor. "Yargı bağımsızdı" E Türkiye'de yargı bağımlı değil ki, Türkiye'de de yargı bağımsız. Yargı kendisi kararını veriyor. Bununla ilgili sayın cumhurbaşkanı bazı isimler verdi. Ben adalet bakanımızdan bilgileri temin ederek kendilerine göndereceğim. Fakat şunu bilmelerini isterim. terör kendi kendine oluşmuyor. Terörün ve teröristin bahçıvanları vardır. Bu bahçıvanlar düşünce adamı diye bakılanlardır. Onlar gazetelerinin köşelerinden orayı sularlar. Oranın bahçıvanı olarak onları yetiştirirler. Bir gün gelir bakarsınız bu insanlar karşınıza terörist olarak çıkarlar. Biz bunun bedelini 35 bini aşkın şehit vererek ödedik. Temenni ederim ki Fransa böyle bir bedeli ödemez.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron:
"Geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana sürekli görüşüyoruz. Ve NATO zirvesi çerçevesinde görüşmüştük, düzenli olarak görüşüyoruz. Her iki tarafta vatandaşlarımızın, Fransız ve Türk vatandaşlıklarını yaşarken karşılaştıkları konular var. İkili çözmemiz gereken sorunlar var. İkili, uluslararası sorunlarda ortak çıkarlarımız var. Birlikte çözmemiz gereken çok sorun var. PKK ile mücadele ediyoruz. Ve her türlü teröre karşı mücadele ediyoruz. DEAŞ ve bütün terör gruplarıyla mücadele ediyoruz. Terörle mücadeleyi birlikte sürdüreceğiz. Bunu ortaklık çerçevesinde gerçekleştireceğiz.
Birlikte Sinop Nükleer Santrali projesini de görüştük. Son aylarda çok önemli gelişmeler gösteren bir alan, gıda ve tarım alanı. Tarım bakanlarımızın yoğun çalışmaları sonucunda birlikte sığır eti konusunda önemli mesafeler kat ettik. 5 bin 700 ton et ihracata açıldı ve bu da önemli bir konu. Tavuk eti, kanatlı hayvan ve meyvalar konusunda ilerleme kaydetmek istiyoruz.
Geçen yılın sonunda ABD'nin beyanatı sonucundaki açıklamamı tekrarladım. Sükunet ve istikrar istiyorum. İsraillilere ve Filistinlilere karşı bir şey yapmak söz konusu değildir, iki devletin barış içerisinde, uluslararası hukukun hudutları koruması konusunda çözüm bulmasını istiyoruz. Fransa'da işlenen saldırıların planları Suriye'den geldi. DEAŞ'a karşı mücadele ediyoruz. Suriye'deki iç savaşın Türkiye'de 3 milyon göçmeni ağırlamasıyla sonuçlandığını da biliyorum. Bir çok konuda görüş birliğimiz olduğunu da tespit edebildim bugün.
Türkiye geçen Şubat ayında bir inisiyatif başlattı yeni yol haritası noktasında da birlikte çalışmak isteriz. Suriye halkı nasıl geçiş dönemi istediğini seçer, bizler de bütün hassasiyetleri dikkate alabiliriz. Türkiye'ye Lübnan'a Avrupa'ya kaçmış olanların da temsil edilebilmesini sağlarız. Bu şekilde faydalı ve kalıcı bir çözüm getiririz Suriye'ye.
Türkiye ile AB ilişkilerine daha geniş bağlamda değindik. Şunu hatırlattım Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, benim gözümde Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi içinde kalması çok önemlidir. Kuşkusuz bir iki yüzlülükten çıkmak gerekir artık. Yani kendiliğinden yeni başlıkların açılması gibi bir şey mümkün olmayacaktır.
"ORTAK ŞEKİLDE HAREKET EDİYORUZ"
Temel haklar konusunda da görüştük. Açık ve net olmak isterim, çok büyük bir saygı duyuyorum. Ve Türkiye'nin yaşadığı zorlukların bilincindeyim. Terörle mücadele, darbeci istikrarsızlaştırma hareketleri söz konusu oldu, bu konuda bir şey söylemek bana düşmez. Ama terörle mücadelede ortak bir görüşümüz vardır. Ortak bir şekilde hareket ediyoruz.
"ERDOĞAN'A BİR LİSTE İLETTİM"
Mutabık olmadığımız konular da olabiliyoruz. Bireysel özgürlükler konusunda farklı görüşlerimiz olabiliyor. Bazı konulardan bahsettim. Biz bu konuda diyalog içinde olmaya devam edeceğiz. Bir gazeteci ve gazetecilik öğrencisi hapse düştüğünde olumlu diyaloğun sonucunu aldık. Galatasaray Üniversitesi konusunu gündeme getirdim, 'endişe taşıyoruz' dedim. Hem akademisyenlerin hem öğrencilerin dava konusu olmasıyla ilgili. Başka gazeteciler ve STK mensupları konusunda da çeşitli konuları dile getirdim. Bir liste ilettim Erdoğan'a, bu konuda görüşmeye devam edeceğiz, çözebileceğimiz her şeyi çözebilmemiz için.
Biz şuna çok inanıyoruz. Çok ince bir yolda ilerliyoruz. Kendisini özgürlüklerden bir dönem mahrum olduğunu biliyorum. Türk halkı kendisine güvendi, o da ince bir yolda ip üstünde ilerlemekte. Bütün bu konularla ilgili somut çözümler bulacağımıza inanıyorum. Bahsettiğim bir kaç isimle ilgili olarak konuları çözebileceğimize inanıyorum. Bazı yanlış anlamalar olabiliyor, bu diyaloğun gücüne çok inanıyorum. İşler kolay olsaydı ne siz ne biz bu noktada olmazdık. Gayet talepkar bir diyalog çerçevesinde, hem anlaştığımız hem anlaşamadığımız noktaları dile getirerek anlaşmak isteriz."