Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Ülkemizde günümüzde ombudsmanlık ve kamu denetçiliği olarak anılan uygulama bizim tarihimizde, örnekler verildi, zaten mevcuttu. Osmanlı’da Divan-Hümayun, kazaskerlik, şeyhülislamlık, kadılık gibi makamların en önemli özelliği halkın şikayetlerini dinleyerek çözüme kavuşturmaktır.
Şimdiki gibi öyle 3 sene 5 sene değil. Bu uygulama bize yabancı değildir, bizim yabancımız da değildir. Geçmiş dönemlerde sürekli tartışılması ve konuşulmasına rağmen bir türlü kurulamayan kamu denetçiliğiyle ilgili adımı başbakanlığım döneminde attım. 2012 yılında Kamu Denetçiliği Kurumu’nu işin ruhuna uygun şekilde TBMM’ye bağlı olarak kurduk.
2013 yılından bu yana kuruma 36 binin üzerinde başvuru yapıldı. Kurumun tavsiye kararlarına idarenin uyma oranının yüzde 50’ye çıkması da sevindiricidir.
Kamu Denetçiliği Kurumumuzu ülkemizin son 15 yılında gerçekleştirilen tarihi reformların, demokratikleşme adımlarının sembolü olarak görüyorum.
AVRUPA BİRLİĞİ’NE SERT ELEŞTİRİLER
Türkiye’nin AB üyelik sürecinde hayata geçirdiği adımlar belki bizi tam üye yapmaya yetmedi ama demokrasi standartlarımızı yükseltti. Açık ve net söylüyorum. Şu anda gidiş oraya. Bunlar bize hala oyalama oyalama yaptıkları sürece vakit yaklaşıyor.
Bakın Almanya seçimleri bir derstir. İnsanlar artık her şeyi açık net görüyor. Biz bir çok şeyi söyledik ama ters yüz ettiler. Sonunda gerçek ortaya çıktı. Bizim halklarla, haklar ve özgürlüklerle ilgili sıkıntımız yok. Bizim sıkıntımız olsa olsa oralardaki yönetimlerledir.
AB ya da bir başka kurum talep etmese dahi biz bu reformları milletimiz için, kendimiz için hayata geçirmekte kararlıydık, öyle de yaptık. Biz bütün bu reformları birileri sipariş etti diye yapmadık. Milletimiz buna layık olduğu için yaptık.
Bizim itirazımız maç oynanırken kuralların değiştirmesinedir. Penaltının kuralları belli. Bunlar maç oynanırken kuralları değiştirdiler. Liderler zirvelere katılıyor, müzakereci olarak biz de katılıyoruz. 2 ülkede liderler değişiyor, diyorlar ki liderler zirvesini kaldıralım, fasılları 35’e çıkaralım. Türkiye AB tam üyeliği takvimini harfiyen işletmiştir. Fasıllar konusunda, mevzuat uyumu konusunda hiçbir eksiğimiz yoktur.
"HAVLU ATAN TARAF BİZ OLMAYACAĞIZ"
AB fasılları kapatmayarak serbest dolaşım hakkımızı adeta gasp ederek güvenirliliğini adeta yerle bir etmiştir. Bunun böyle daha ne kadar devam edeceğini ilmiyoruz. İşte İngiltere. Bunun devamı gelecek. AB ile Türkiye arasında adeta bir tiyatro oyununa gelen süreçte havlu atan taraf biz olmayacağız.
Onlar kararı versin, biz kararı rahat veririz merak etmesinler. Biz bu kararı duyana kadar sabırla bekleyeceğiz.
Milli gelire oranla baktığımız zaman dünyada insani yardımlarda ilk sırada Türkiye var. İnsanlığın huzuruna karşı birlikte mücadele etmemiz gerekirken bizi yalnız bırakan bir dünya ile karşı karşıyayız. Eğer siz imkanları sadece kendinize ayırır, külfetleri sadece başkalarına yüklerseniz bu sürdürülebilir bir düzen olmaktan çıkar. Bir anlamda küresel ombudsman diyebileceğimiz BM ve küresel kurumlar maalesef mazlumların haklarını koruma konusunda sınıfta kaldılar.
“YA ŞU ARAKAN’A ALLAH AŞKINA BÖYLE Mİ SAHİP ÇIKILIR”
Ya şu Arakan’a Allah aşkına böyle mi sahip çıkılır. On binlerce insan ölüyor, 600 bin insan ülkelerinden sefil bir şekilde Bangladeş’e yaslanıyor, kimsenin sesi çıkmıyor. Sadece Myanmar’a kınamamızı yaptık. En şiddetli şekilde yaptık. Peki ne yaptı? Başka bir yaptırım yok m? Burada çok açıkça bir soykırım var. Açık söylüyorum rahatsız olabilirler, dünyaya islami terör diyenler, hristiyan terörü diyorlar mı, Yahudi terörü diyorlar mı, Budist terörü diyorlar mı'
“ÖYLE YOGAYLA MOGAYLA BU İŞİ GEÇİŞTİREMEZSİNİZ”
Budistleri hep iyi gösterirler ama şu anda orada Budist terörü va? Öyle yogayla mogayla bu işi geçiştiremezsiniz. Ortada bir vaka var. Biz bildiğimizi bilmeyenlere anlatmazsak dünyada daha çok on binler, yüz binler gider.
Arakan Müslümanlarının yaşadığı dram konusunda da dünya oraya hala maalesef çok çok yabancı. Daha Arakan’daki saldırılarda ve kaçış yollarında hayatını kaybedenlerin sayısını bile öğrenebilmiş değiliz. Dünya bu kadar zulmü kaldıramaz. Mazlumun ahı öyle bir şeydir ki yerde kalmaz, arşı titretir. Siz ombudsmanlardan, uluslararası yardım ve müdahale kuruluşlarının yeniden yapılandırılması konusunda yardımlarınızı bekliyoruz. Gelin dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirelim. Ve Dünya 5’ten büyüktür diyelim. Bunu yapalım. BM Güvenlik Konseyi’ndeki 5 ülkenin dudakları arasına dünyadaki 196 ülke terk edilemez diyelim. Dönerli bir sistemle buradaki bütün ülkeler 20’li bir grupla Güvenlik Konseyi’nde yer alsın.
KUZEY IRAK REFERANDUMU
Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin referandum kararı ülkenin içinden geçtiği durum göz önüne alındığında buram buram fırsatçılık kokan bir girişimdir. Ayrılık yönünde adımlar atılması asla kabul edilemez. Daima Kuzey Irak yönetiminin yanında olduk. En sıkıntılı dönemlerinde., kimse onların yanında olmadığında gerekli desteği vererek onları ayakta tuttuk. Ama bizim aynı zamanda Irak’ta Arap, Türkmen kardeşlerimiz de var. K. Irak tüm bu halkların hayat alanı. Sadece bir şahsın ya da aşiretinin hayat alanı değildir, bunun böyle bilinmesi lazım. Kimse bizden sınırlarımızın hemen ötesinde yeni bir kriz alanı oluşmasına izin vermemizi bekleyemez. Bunu yok hükmünde kabul ediyoruz, gayri meşrudur diyoruz.
“BOŞU BOŞUNA MAKARAM SARI BAĞLAR, KIZ OYNAR GELİN AĞLAR”
Açık ve net söylüyorum bugün referandum yapıyorlar. Bir defa Irak’ın federal yapısı bunların yaptığı referandumu kabul etmiyor. Boşu boşuna makaram sarı bağlar, kız oynar gelin ağlar. Yaptığı iş bu. Tabii tercümeyi doğru yapamadınız biliyorum. Bir şeyin özellikle bilinmesini istiyorum. Ekonomik olarak, ticari olarak, güvenlik noktasında bütün adımları atıyoruz, atacağız. Silopi’de şu anda silahlı kuvvetler boşuna gerekli adımları atmadı.
“VANA BİZDE. VANAYI KAPATTIĞIMIZ ANDA O İŞ DE BİTTİ”
Şu anda İran aynı durumda. Hava kuvvetlerimiz aynı durumda. Sınırlardan şu anda sadece Irak tarafına geçişe müsaade var. Bu hafta içinde gerekli diğer tedbirleri de açıklayacağız. Bunlardan sonra giriş çıkış kapatılacak. Farklı tedbirler de var onları da açıklayacağız. Bakalım petrolünü nereye akıtacak. Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti. Devlet yöneten bütün bunları A’dan Z’ye düşünmek zorundadır. Bizler duygusal kararlar almadık. On düşündür bir adım attık. Bunları da uluslararası diplomasiyi işleterek yaptık.
“AYNI ŞEKİLDE SURİYE’DE DE BİR VEYA BİRDEN FAZLA TERÖR DEVLETİ KURULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Şu anda Kuzey Irak yönetimini İsrail’den başka tanıyan yok. Biz adımlarımızı kararlı bir şekilde atmaya devam edeceğiz. K. Irak yerel yönetiminin bu adımdan geri adım atması şart. Olmazsa olmaz. Federal devlet, meclis zaten kabul etmiyor. Aynı şekilde Suriye’de de bir veya birden fazla terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz. Öyle PKK- YPG orada devlet kuracakmış, bunlar sadece kuru birer rüya.
“DEDİM YA BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ”
Bizim 911 km Suriye sınırımız var. Biz burada böyle bir yapılanmaya asla izin vermeyiz. Dedim ya bir gece ansızın gelebiliriz. Bunu Fırat Kalkanı harekatında yaptık. Siyasetin ve diplomasinin ötesinde bir önemi olan Irak ve Suriye konusunda bütün seçenekler önümüzdedir. Cerablus, Rai, El Bab’da 2 bin kilometrelik alanı nasıl DEAŞ’tan temizlediysek şimdi yine bir adım atıyoruz. Irak’ta da yapmaktan geri durmayız.
Devamı geliyor…