Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün TBMM’de, grup toplantısında konuştu. Erdoğan, şunları söyledi:
DEPREM GERÇEĞİNİN NE KADAR YAKINIMIZDA OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR: Geniş bir alanda etkisini hissettiren depremde yaralanan vatandaşlarımıza Allah’tan acil şifalar diliyorum. Deprem, çok sayıda binada hasara yol açmakla birlikte, vahim bir yıkım ve kayıpla karşılaşmadık. Kurumlarımız gereken tespit ve telafi çalışmalarını yürütüyor. Türkiye’yi depreme hazırlamak için, son 20 yıldır; TOKİ projelerinden, kentsel dönüşüm faaliyetlerine kadar geniş bir yelpazedeki çalışmalarla bina altyapımızı yeniliyor; kurumsal kapasitemizi genişletiyoruz. Bu amaçla 2022’yi, Deprem Tatbikat Yılı ilan ederek, 94 binin üzerinde faaliyet yürütmüştük. Gölyaka depremi; hem deprem gerçeğinin ne kadar yakınımızda olduğunu, hem de yürütülen çalışmaların hızlandırılması gerektiğini bir kez daha göstermiştir.
YERİ GELİR MİLLİ BÜTÇEDEN, YERİ GELİR ULUSLARARASI PİYASADAN: (Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali) Yedi yılda kendini finanse edecek. 35 milyara bu barajımızı milli bütçeden gerçekleştirdik. Bay Kemal; neyi, nereden, nasıl yaptığımızı öğren. Sonra kaynak nereden diye sorma. Yeri gelir milli bütçeden, yeri gelir uluslararası piyasadan. Ama biz yaparız. Aramızdaki fark bu.
KENDİ BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKMA HAKKIMIZ DOĞMUŞTUR: İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı saldırı kısa sürede aydınlatılmıştır. Bombayı koyan terörist ile ona yardımcı olan çok sayıda kişi ülkemiz içinde ve dışında bulundukları yerlerde yakalanarak adalete teslim edilmiştir. Türkiye artık, teröristlerle onlara yardım herkesi Türkiye içinde ve dışında tespit etme, yakalama ve cezalandırma kabiliyetine sahiptir. İstanbul’daki eylemi timsah gözyaşları ile kınayanların gerçek yüzleri hemen arkasından başlattığımız operasyonlara verdikleri tepki ile ortaya çıkmıştır. Suriye’de kontrolleri altında tuttukları bölgelerden, ülkemize yönelik herhangi bir tehdit gelmeyeceği güvencesi veren güçlerin bu sözlerini tutamadıkları, tutamayacakları son olayla bir kez daha anlaşılmıştır. Biz yaptığımız her anlaşma gibi, Suriye sınırlarımızla ilgili ahitlerimize de sonuna kadar sadık kaldık. Madem karşımızdakiler kendi sözlerini tutamıyor, yapılan anlaşmaların gereklerini yerine getiremiyor, o zaman kendi başımızın çaresine bakma hakkımız doğmuştur. Her sözümüz gibi, bu beyanımızın da gerisinde çok somut gerekçeler, haklı sebepler, inkârı mümkün olmayan hakikatler var.
2015 YILINDAN BUGÜNE 764 HAVAN, ROKET, FÜZE SALDIRISI YAPILMIŞTIR: Sizlere 2015 yılından bugüne kadar Suriye topraklarından sınır şehirlerimize yönelik saldırıların icmallerini paylaşarak ne için bu noktaya geldiğimizi göstermek istiyorum. Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak illerimize son günlerdekilerle birlikte; 764 havan, roket, füze saldırısı yapılmıştır. Bu saldırılarda 32 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 261 vatandaşımız yaralanmıştır.
GÖREVE GELDİĞİMİZDE TERÖR, TÜRKİYE’NİN SORUNLARININ SIRALAMASINDA BİRİNCİ SIRADAYDI. ARTIK GERİLERDE: Bazı gafiller, Türkiye’nin sınırlarının güvenliği için yaptığı harekatları ve terör örgütünün buna karşı geliştirdiği yöntemleri kavrayamamış olsa da milletimiz her şeyin farkındadır. Bölücü terör örgütü, ülke içinde eylem yapma kabiliyetini yitirdikçe, sınır ötesinden gerçekleştirdiği saldırılarını ağırlık vermektedir. 20 yıl önce göreve geldiğimizde, terör Türkiye’nin sorunlarının sıralamasında birinci sıradaydı. Peki şimdi nerede? Şimdi artık gerilerde. Bu bir iradenin, bu milletin iktidarına olan güvenin eseridir.
EN UYGUN OLAN VAKİTTE KARADAN DA TERÖRİSTLERİN TEPESİNE TEPESİNE BİNECEĞİZ: Yılbaşından beri terör örgütü elebaşları ardı ardına yaptıkları açıklamalarla, sivillere yönelik saldırıları teşvik ederek, aslında gerçek yüzlerini sergiliyorlar. Terör örgütü ülkemiz içinde 2015 yılında 26 eylem, 2016 yılında 44 eylem, 2017 yılında 9 eylem yapmıştı. Bu sayı son yıllarda yılda ikiye, üçe düşmüştür. Geçtiğimiz yedi yılda, ülkemiz sınırları içindeki yerleşim yerlerinde PKK ve bağlantılı örgütler tarafından yapılan 87 ayrı terör eyleminde ise 153 güvenlik görevlimiz ile 173 vatandaşımız şehit olmuştur. Aynı dönemde; ölü, yaralı ve yakalama olarak etkisiz hale getirilen terörist sayısı da 13 bin 500’ü bulmaktadır. Bilhassa Çözüm Sürecinin ardından ülke içindeki taban desteğini, silahlı gücünü büyük ölçüde kaybeden; Kuzey Irak’taki varlığı ciddi oranda gerileyen örgüt, tüm dikkatini Suriye üzerinde yoğunlaştırmıştır. Batılı ülkelerin terör örgütünün Suriye’deki kolunu PKK’dan ayrıştırma gayretlerinin beyhude olduğu yaşanan her gelişme ile ortaya çıkmaktadır. Artık hiç kimsenin bu yalanla karşımıza gelmesine tahammülümüzün olmadığını bir kez daha ifade etmek isterim. Uçaklarla, toplarla, SİHA’larla yaptığımız operasyonlar; sadece başlangıçtır. Hatay’dan Hakkari’ye kadar, güney sınırlarımızın tamamını ülkemiz topraklarına saldırı imkânı bırakmayacak şekilde, bir güvenlik şeridi ile kapatma kararlılığımız her zamankinden bugün daha güçlüdür. Sınır ötesi harekatlarla, bu şeridin bir kısmını zaten oluşturduk. Kalanlarını da Tel Rıfat, Münbiç, Aynel Arab gibi çıbanbaşı yerlerden başlayarak, adım adım halledeceğiz. TSK’mız; tehditleri, sınırlarımızın ötesinde karşılama stratejimizi hayata geçirebilmek için gereken faaliyetleri yürütüyor. Hava harekatlarımızı kesintisiz sürdürürken, en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz. Teröristlerin içine saklanarak, kendilerini güvende hissettikleri o beton tünellerin mezarları haline geleceği gün yakındır.
IRAK VE SURİYE YÖNETİMLERİ RAHATSIZLIK DUYMASIN: Irak ve Suriye yönetimleri Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında yaptığı harekatlar ile güvenli hale getirdiği bölgelerden, kesinlikle rahatsızlık duymasınlar. Tersine; bizim attığımız bu adımlar Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü de güvence altına alacaktır. Sınırları içindeki diğer devletlerin varlığından envai çeşit, terör örgütünün faaliyetinden rahatsız olmayanların, Türkiye’ye karşı farklı tavır sergilemeleri; kendi halkı ile yönetimlerinin bağlarını zayıflatmaktan öte anlam taşımaz. Bizim tek derdimiz; kendi vatandaşlarımızın ve yanı başımızdaki tüm kardeşlerimizin güvenli, huzurlu ve müreffeh geleceğini inşa etmektir. Terör örgütü ile onunla aynı çizgideki yapıların iplerini ellerinde tutanların karın ağrısı bellidir. Bunlar ülkemizin güven ve istikrar içinde hedeflerine yürümesinden rahatsızlar. Bunlar ülkemizin kendi siyasi ve ekonomik kararlarını özgürce vermesinden, kendi çıkarlarını cesaretle savunmasından rahatsızlar. Bunlar; ülkemizin küresel krizleri fırsata çevirmesinden rahatsızlar. Bunlar, Türkiye’nin bölgesel liderliğini güçlendirmesinden rahatsızlar. Bunlar, milletimizin Anadolu’daki 1000 yıllık varlığından rahatsızlar. Rahatsızlarını açıkça söylüyorlar.
EN ÇOK DA BEL ALTI VURUŞLARA TEVESSÜL EDİLMESİNDEN ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ: Herkes gibi bizim de kendimize göre bir oyun planımız var. Geçmişten aldığımız dersler ışığında Türkiye’nin ve milletimizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa, ona göre hareket ediyoruz. Bunu yaparken tahammül sınırlarımızı zorlayan hadiseler karşısında da tepkimizi göstermekten geri kalmıyoruz. En çok da bel altı vuruşlara tevessül edilmesinden üzüntü duyuyoruz. Son dönemdeki hadiseleri de bu çerçevede görüyoruz.
BAŞARAMAYACAKSINIZ: İstanbul’da bomba patlatarak Türkiye’nin canını acıtacaklarını sanıyorlar. Sınır şehirlerimize havanlarla saldırarak, milletimizin cesaretini kıracaklarını sanıyorlar. Diplomatik ve ekonomik şantajlarla ülkemizi Türkiye yüzyılı yolundan döndürebileceklerini sanıyorlar. Türkiye’yi sinsi yöntemlerle dize getirmeye çalışanlara mesajımız net. Başaramayacaksınız. Ülke ve millet olarak bekamıza yönelik tehditlerle mücadelemizi sürdürürken, içerideki siyasi gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Ömründe devlet yönetimine dair, özellikle SGK Genel Müdürlüğü dönemi hariç herhangi bir bilgisi, tecrübesi, kabiliyeti olmayan CHP Genel Başkanı’nın devleti yönetme sorumluluğu nutukları atması ise ayrı bir komedi olarak karşımıza çıkıyor.
Bu zatın öncelikle, ülkenin en büyük ikinci partisinin başında olmasının getirdiği sorumluluk bir yana, herhangi bir vatandaş olarak göstermesi gereken hassasiyetin farkına varması gerekiyor. Madem sorumluluktan söz ediyoruz... Öyleyse kendi devletini, bütçesini uyuşturucu parası ile finanse etmekle suçlayan bir haysiyet fukarası sorumluluk lafını ağzına en son alacak kişidir. Kendi devletini; borsasının yükselişi üzerinden hançerlemeyi siyaset sanan bir sefil, sorumluluk ifadesinin yanına yaklaşamaz. Kendi devletini, ülkesini mafyaya teslim etmekle itham eden bir zavallı, sorumluluk kavramının yanından, yöresinden bile geçemez. Yurt dışına gittiğinde ülkenin ve milletin hayrına tek bir görüşme bile yapmayıp ne kadar terör örgütü destekçisi ne kadar Türkiye düşmanı varsa, onların ekmeğine yağ sürüp verip gelen bir gafil, sorumluluk lafı ile yan yana gelemez. Teröriste terörist, terör örgütüne terör örgütü deme cesareti olmayan terör örgütü güdümündeki partiyi ülke yönetimine ortak etmeye çalışan bir namert, sorumluluktan söz edemez. Ağzını her açtığında yolsuzluktan, hırsızlıktan, arsızlıktan, ahlaksızlıktan söz edip de kendi belediyelerindeki, parti teşkilatlarındaki kepazeliklere gözünü kapatan bir kifayetsiz, sorumluluğun s’sinin bile yanına yaklaşamaz. Devraldıkları belediyelerde bırakınız taş üstüne taş koymayı, yapılanları yaşatmayı, başlatılanları sürdürmeyi beceremediklerinden, sorumluluk diyerek ortalıkta dolaşması kadar yüzsüzce bir tavır olamaz. Dünyada ülkesinde orman ve yeşil varlığını en çok artıran bir yönetime, ağaç diyerek saldıranların aslında hangi alçak hesapların peşinde olduğunu Gezi olaylarında görmüştük. CHP’nin başındaki zat da ağaç diye gevelemeye başladığına göre, demek ki bu nöbet, kendisine geçti. Bir de dış politikadan söz etmesi yok mu, sözün bittiği yer diyesi geliyor insanın. Bütün dünya, Türkiye’nin elde ettiği başarıları konuşurken; dış politika diye eveleyip gevelemesi karşısında söylenecek her lafı israf olarak görüyoruz. Cumhurbaşkanı adaylığını ilan etmekten dahi aciz olan, kendisine böyle bir siyaset alanı açamamış bulunan bu zata harcadığımız her nefesin fuzuli olduğunu elbette biliyoruz. Ama ola ki bu hezeyanlara kulak kabartanlar varsa, onların yüreklerini ferahlatmayı boynumuzun borcu olarak gördüğümüz için kendisini muhatap alıyoruz.
BİR VİZYON AÇIKLAMAYA HAZIRLANDIĞINI İLAN ETMESİNDEN MEMNUNİYET DUYDUK: Aynı şekilde haksız, hukuksuz, ahlaksız, pervasız bir şekilde itham ettiği öğretmeninden, polisine, sağlıkçısından çiftçisine, hakim savcısına kadar tüm kamu görevlilerinin sahipsiz olmadığını göstermek için kendisine cevap veriyoruz. Hiçbirisi sahipsiz değildir. Onların yanında ve arkasında biz varız. Dışarıdan bakıp da Türkiye’de her türlü yalanın dolaşıma sokulabileceği vehmine kapılanlar olabilir diye kendisine en ağır ifadelerle mukabele ediyoruz. Buna rağmen mademki zat her şeye rağmen, en büyük ikinci partinin başındadır; umudumuzu tümden kaybetmek de istemiyoruz. Bu zatın siyasi hayatında ilk kez bir vizyon açıklamaya hazırlandığını ilan etmesinden memnuniyet duyduk. Bizim asıl güreşmek istediğimiz minder işte burasıdır.”
Erdoğan, açıklamalarının ardından; İYİ Parti'den istifa eden Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan’a parti rozetini taktı.