Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı programda İbrahim Sadri tarafından okunan, “Hoşçakal anne” şiirini duyunca gözyaşlarını tutamadı. Erdoğan, "İbrahim Sadri kardeşimizin duygularımızı adeta tazeleyen şiiri, bizleri özellikle annesi olmayanları çok daha farklı yerlere taşıyordu. Ben de bunlardan bir tanesiyim. Biliyorum ki şu anda annesini ebediyete uğurlamış olan tüm kardeşlerimin acısı aynıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’na katıldı. Konferansta Erdoğan’ın yanı sıra, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, AB Bakanı Volkan Bozkır, Enerji Bakanı Berat Albayrak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ile İstanbul Valisi Vasip Şahin de yer aldı.
Programda Anneler Günü nedeniyle kürsüye davet edilen İbrahim Sadri, “Hoşçakal anne” isimli şiirini okudu. Bu sırada duygulanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Erdoğan şiiri okuduktan sonra kürsüden inen İbrahim Sadri ile tokalaştı.
Daha sonra söz alan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
İbrahim Sadri kardeşimizin duygularımızı adeta tazeleyen şiiri, bizleri özellikle annesi olmayanları çok daha farklı yerlere taşıyordu.
Ben de bunlardan bir tanesiyim. Biliyorum ki şu anda annesini ebediyete uğurlamış olan tüm kardeşlerimin acısı aynıdır.
Anne, farklı bir varlık. Bizler onların eseriyiz. Onlar bizler için çok çileler çektiler. Çok çileler çektiklerini kendi kızlarımda da müşahade ediyorum. Evlatlarını nasıl yetiştirdiklerini, evlatları için enler yaptıklarını görüyorum.
Bizim için her an her gün anneler günüdür. Anneleri ellerinden öpüyorum. Onlara saygılarımı sunuyorum.
Utanç verici manzaraların nedeni insana yönelik çarpık bakış açısı. İnsanı sadece üretim aracı olarak gören mevcut anlayış insanı araçsallaştırarak insan hayatın önemsizleştirmektedir.
İşçilerin ücretleri ve sosyal hakları kısıtlanarak kazanç olmaz. O kazanç haramdır.
Bizim anlayışımızda insan ‘homo economicus’ değildir. İnsanı merkeze alan anlayışı iş hayatına hakim kılmayız.
Temel güvenlik önlemlerini dikkate almayan işçi kardeşlerim de öncelikle kendi canını tehlikeye attığını bilmelidir.
İş sağlığı ve güvenliği konusu günlük siyasetin tartışmalarına mahkum edilemeyecek kadar önemli bir konudur. Hal böyleyken ülkemizde yaşanan elim kazaları bile istismar etmekten imtina etmeyen bir kesimle karşılaşıyoruz.
'İŞÇİNİN ALIN TERİNİN HAKKINI VERİN'
Hak ve adaleti gözetmeyen hiçbir ideoloji insana fayda sağlamaz. Ben buradan başta devlet olmak üzere işverenlerimize sesleniyorum. Ne olur ücret takdirini yaparken işçinin alın terinden sömürmek suretiyle kazanma anlayışını bir kenara koyun.
Bilin ki işçinin alın terinin hakkını vermek sizi daha da zengin kılacaktır.
Bugün burada Türkiye’nin en büyük işveren kuruluşu yok. Buradan söylerim ama kırılmazlar. Buradaki her üye, Eyüboğlu hatırlatırsın kardeşim bize, bir kişi alsa 1,5 milyon işsize iş demektir. Her üye bir kişiyi kendi işyerine almış olsa 1,5 milyon kişi iş sahibi olur.
Ne kaybederler ya. Bir kişi işe alsa batar m? Tam aksine bereketlenir orası. Ama maalesef öldüğümüzde, bu paralar öldüğümüzde bizimle birlikte gelmeyecek. Bunlar burada kalacak.
Öyleyse şöyle açalım. İşsiz insanımızı iş sahibi yapalım. Onlar da buna hep fedakarlıkla bakacaktır.