Kirlilik, Istranca Dağları’ndan doğup Ege Denizi’ne akan 280 kilometrelik Ergene Nehri’nin neredeyse 40 yıldır kaderi... Yöre halkının ise kanser. Tekirdağ, Kırklareli veEdirne sınırları içerisindeki nehir havzasında, 1 milyondan fazla kişi yaşıyor. 1980’lerin başında İstanbul’daki deri, kozmetik, tekstil, plastik fabrikaları bu bölgeye taşındı. Son yıllarda yapılan düzenlemelerle “organize sanayi bölgesi” kapsamında sıra sıra dizili 2 bin 600 sanayi tesisi, 40 yıldır kimyasal atıklarını Ergene Nehri’ne döküyor. Bunun sonucu olarak atık maddelerin kirlettiği Ergene, 4. derece kirli nehir suyu olarak tanımlanıyor. Hiçbir amaçla kullanıma uygun değil. Nehrin simsiyah rengi ve dayanılmaz kokusu bir yana, bölge halkı ve bilim insanları sudan çıkan ağır metallerin sağlığa zararlı olduğunu ve kanser vakalarının son yıllarda görünür şekilde artış gösterdiğini ileri sürüyor.
Habertürk ekibi de bölgede kirliliği ve kanser artışı iddialarını halka sordu, uzmanlarla ve yetkililerle görüştü. İddiaların en somut dayanağı eski Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman İnci ve ekibinin Ergene ve çevresinde yaptığı çalışmalar. Nehir kirliliği ile kanser vakalarının artışı arasındaki ilişkiyi açıklayan verileri İnci’ye sorduk.
Ergene’yi “sanayi kanalizasyonu” olarak tanımlayan İnci, Ergene halkının ağır metal birikimine maruz kaldığını belirterek şu bilgileri verdi: “Nehirden alınan su örneklerinin incelemesi, 1061 tane maddenin ağır kanserojen olduğunu ortaya koydu. En tehlikeli kanserojen olduğu bilinen kadmiyum ilk sırada yer alıyor. Nehir çevresinde yaşayan tümörlü hastalarda normalin 3 katı oranında bulunuyor. Kadmiyumdan sonra kurşun, nikel, bakır, çinko ve kobalt gibi ağır metaller geliyor.”
8 yıllık rektörlüğün ardından özel bir kurumda hastanede görev yapan İnci son 3 yılda sadece kendisinin 150’den fazla operasyon yaptığı bilgisini paylaşarak “Sorunun çözülmesini istiyorlarsa, sanayi tesisleri atıklarını nehre deşarj etmeyecekler. Eğer 20 sene rahat bırakırlarsa doğa kendisini toplar. Derin deşarj çözüm değil” dedi. Gerek nehir kirliliği gerekse kirliliğin insan sağlığına etkisi konusunda yasal mücadele veren Trakya Platformu’nun temsilcisi avukat Bülent Kaçar ise “Etrafımız kanser hastası dolu ama net sayıyı bilmiyoruz. Veriler paylaşılmıyor” diyor. Trakya Üniversitesi Balkan Onkoloji Hastanesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. İrfan Çiçin, artışın direkt nehir kirliliğinin bir sonucu olup olmadığı konusunda kesin görüş belirtmenin yanlış olduğunu, ek epidemiyolojik çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
SAĞLIK BAKANLIĞI: ÇALIŞMA SÜRÜYOR
Ergene Havzası çevresinde kanser vakalarında artış olup olmadığına dair tartışmayı açıklığa kavuşturacak bir veri henüz yok. Sağlık Bakanlığı 2011 yılında Ergene Nehri Havzası çevresinde kimyasalları tespit etmek için “Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi” ismiyle bir proje başlatmıştı. Bakanlık, çalışmanın devam ettiğini ve sonuçların gelecek aylarda açıklanacağını bildirdi. Türkiye’de kanserle ilgili son verilerin 2014 yılına ait olduğu hatırlatılarak “Son 5 yıl verileri değerlendirildiğinde; kanser sıklığında herhangi bir artış ya da azalış olmadığı” belirtildi.
Son 7 yıldaki kanser vakaları:
2010-1739
2011-1857
2012-1878
2013-2087
2014-2352
2015-2124
2016-2164
2017-2150
(*) Trakya Üniversitesi Balkan Onkoloji Hastanesi’ne gelen vaka sayısı.
4 MİLYAR TL’LİK YATIRIM YAPILDI
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu kanser vakalarının artışıyla ilgili iddiaları “Herkes kendine göre bir araştırma yapıyor. Bu konuda esas bilgiyi verecek taraf Sağlık Bakanlığı’dır” şeklinde yanıtlarken, Ergene Derin Deşarj Projesi’yle ilgili “15 eylem paketimiz var. Projelerimizin çoğu bitti. 4 milyarlık yatırım yapıldı. 2019’da bütün projeler bitmiş olacak. Nehrin 2019’da temizleneceğini söyleyebiliriz. Kirlenme kalktı” dedi.
1 AİLEDE 7 KANSER HASTASI
Bölgede kanser vakalarının en yoğun olduğu Tekirdağ’ın Vakıflar Köyü’nün kahvesinde gündem hep nehir kirliliği ve amansız hastalık. Durumun vahametini anlatmak isteyenler, geniş ailesinde 7 kanser hastası olan Ayhan Baş’a (49) yönlendiriyor. Baş, “Son birkaç yıl içinde babam kolon, amcam böbrek kanserinden öldü. Kuzenim beyin kanserinden 11 yıl önce öldü. Babamın dayısının oğlu da şimdilik akciğer kanserini yendi. Çoğu yakınımı akciğer kanserinden kaybettim. Sağ evdeki komşu, sol evdeki komşu kanserden öldü” dedi. 26 yaşındaki Şükran Tuna da (26) kansere yakalandığını, hastanede sıra bekleyen yüzlerce kişi olduğunu anlattı.