Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesi kararına karşı, yüzlerce maden işçisi bugün sabah saatlerinde kendilerini yerin 350 metre altındaki madene kapatarak eylem başlattı.
Madencilerin direnişi devam ederken, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban ve TİP Ankara İl Örgütü yöneticileri de direniş alanını ziyaret ederek işçilere destek verdi.
‘BU, TÜRKİYE'DE ÖZELLEŞTİRMENİN NE KADAR REZİL BİR NOKTAYA GELDİĞİNİN FOTOĞRAFLARINDAN BİRİ’
Ziyaret sırasında bir basın açıklaması yapan Erkan Baş, madencilerin Türkiye için direndiğini vurguladığı konuşmasında şunları kaydetti:
“Bizi depremde enkazdan kurtaran, hayatımızı borçlu olduğumuz maden işçilerine deniyor ki ‘Ben sadece senin çalıştığın iş yerini satmıyorum, aynı zamanda nerede yaşayacağınla da ilgilenmiyorum’. Ailesiyle, çoluğuyla, çocuğuyla, sokağın ortasında resmen terk edilmek istenen işçi kardeşlerimizin yanından sesleniyoruz: Bu, Türkiye'de özelleştirmenin ne kadar rezil bir noktaya geldiğinin önemli fotoğraflarından bir tanesi. O yüzden buradaki maden işçisi arkadaşlarımız sadece bir özelleştirmeye karşı direniş sürdürmüyorlar, aynı zamanda bir insanca yaşam mücadelesi sürdürüyorlar. Hepimiz adına, Türkiye'de emeğiyle, alın teriyle yaşayan tüm yurttaşlarımız adına sürdürülen bir kavganın parçası olmak için bugün onların yanındayız.
Türkiye, adına ‘iş kazası’ denilen iş cinayetlerinde, maalesef üzülerek ifade ediyoruz, dünyada en kötü şartlardaki ülkelerden bir haline geldi. Hepimiz hatırlıyoruz, özellikle maden iş kolunda işçi kardeşlerimizin nasıl hayatlarını kaybettiklerine ilişkin sadece yakın tarihimizde bile sayısız deneyim, sayısız örnek var. Bunun en temel nedenlerinden bir tanesinin patronların daha fazla kar elde etme hırsı olduğunu, üç kuruş, beş kuruş para kazanmak için emekçinin canını tehlikeye attıklarını defalarca görmüş bir ülkenin yurttaşları olarak, bu ülkenin emekçileri olarak, özelleştirme süreçlerinin iş cinayetlerinin kapısını açtığını bilen insanlar olarak, özelleştirme süreçlerinin iş yerlerindeki örgütlülükleri tasfiye eden, sendikasızlaştıran girişimler olduğunu bilen insanlar olarak, özelleştirmelerin ucuz iş gücü anlamına geldiğini bilerek konuşuyoruz.
‘BURADAKİ İŞÇİ ARKADAŞLARIMIZ TÜRKİYE İÇİN DİRENİYOR’
Buradaki işçi arkadaşlarımızın bu özelleştirme girişimine karşı hep beraber, istisnasız, yıllardır burada alın teri döken işçi kardeşlerimizin yan yana, omuz omuza, kol kola girmiş olması ve Ankara'nın bu ayazında, bu soğukta burada bir direnişi başlatmış olması hepimiz için son derece önemli, son derece kıymetli. Buradaki işçi arkadaşlarımız kuşkusuz kendi ekmekleri için direniyorlar, kuşkusuz kendi çocukları için direniyorlar, kendi aileleri için direniyorlar; ama hiç unutmayalım, buradaki işçi arkadaşlarımız Türkiye için direniyorlar. Buradaki işçi arkadaşlarımız Türkiye'nin dört bir yanında emeğiyle, alın teriyle yaşayan tüm onurlu insanlar için direniyorlar. O yüzden onların direnişi bizim direnişimiz. Bu direniş zafere ulaşana kadar buradaki arkadaşlarımızla kol kola olacağız, omuz omuza olacağız. Bu arkadaşlarımızın yalnız olmadığını da Türkiye'nin dört bir yanında hep birlikte göstereceğiz. İnanıyoruz, direnen işçiler mutlaka kazanırlar, birleşen işçiler asla yenilmezler.”