POLİTİKA
ŞİLAN KOCADAĞ/ EGEPOSTASI- İzmir’de emekleri için direnen Digel Tekstil işçileri, Karşıyaka Belediyesi Kent A.Ş. işçileri, KFC-Pizza Hut işçileri, Menemen Belediyesi işçileri, Telus işçileri, Temel Conta işçileri basın açıklaması gerçekleştirmek için bir araya geldi.
Türkiye İşçi Partisi Erkan Baş, mağdur olan işçilere destek olmak amacıyla açıklamaya katılım sağladı.
GERÇEK KURTARICI KENDİMİZİZ
Türkiye’nin iktidar tarafından ne hale geldiği ortada olduğunu belirten Baş, “Gittiğim her yerde aynı coşkuyu hissediyorum ama bir şey daha hissediyorum. İktidarın geleceği yıllarda ablalarımıza, abilerimize kötü bir iktidar geliyor demiştik. Bunlar su katılmış sermaye partisi ve iktidara getirilmelerinin bir anlamı var. Yani siz insanları ezeceksiniz ama diyeceksiniz ki bu dünyanın bir diğer dünyası var. Bugün her şeyi kaderle açıklamaları bir sürpriz değil. 25 yıl boyunca hep şunu tartıştık. AKP’nin tehlikeli olduğunu düşünenler de bu ülkede TSK var onlara haddini bildirir dediler. 15 temmuzda bunun sonucunu gördük. Dediler ki merak etmeyin bu ülkede hukuk var. Anayasa Mahkemesi AKP’nin şeriatçı faaliyetlerin devam etmesini sağlıyor ama partinin devam etmesinde bir engel yoktur denildi. Geride kalan 25 yıla baktığımızda bu salondaki insanların yaşadığı acıları yansıttığımızda işçi sınıfından başka herkesin bizi kurtarması için kahramanlar yaratmışız halbuki kahramanlar bizim içimizde. Gerçek kurtarıcı kendimiziz.” ifadelerine yer verdi.
PATRONLAR ADINA ÜLKEYİ YÖNETEN BİR İKTİDAR VAR
Baş iktidarı hedef alarak, “Bu ülkede bir patronlar adına ülkeyi yöneten bir iktidar var. İşçi direnişini birleştirtirken karşımızda nasıl bir birlik olduğunu tespit etmemiz lazım. Biz niye açız, yoksuluz, fakiriz diye sormamız lazım. Çünkü birileri hak etmedikleri ölçüde her gün daha zengin oluyorlar. Onlar bizim emeğimize çökecekler ki zenginleşsinler. Bizim ekmeğimi küçülttükçe biz yoksullaşmaya devam ediyoruz. Bu oldukça planlı programlı ilerleyen bir politika. 22 yıldır bunlar iktidardalar. 22 yıldır Türkiye’nin zengini daha da zengin oluyor. Şu an 2024 sonu itibariyle en zenginlerin daha da zengin olmasıyla Türkiye dünya birincisi. Diğer tarafta enflasyonda dünya birincisiyiz. 22 yıldır 34 bin işçi önlenebilir iş kazasıyla vefat etmiş. Bu işçi cinayetidir. Bu zenginlik bizim canımız pahasına oluyor. Bu 34 bin ölümün yaşandığı fabrikalara bakıyoruz; yüzde 98’i sendikasız. Sendikalaşmayı da bizzat bu iktidar engelliyor. Bugün sendikalaşma mücadelesi aynı zamanda bir yaşam mücadelesi. Direnişlere yukardan baktığımızda hepsi iş güvenliği tehlikesi altına çalışıyor. Akıl alır bir durum değil. Eskiden 20 yaşından 45 yaşına kadar çalışıyorduk, şimdi o da bitti. Çalıştık peki sonuçta ne oldu? Daha da fakirleştik. İlk defa bir kuşak kendinden önceki kuşaktan daha yoksul.” dedi.
İŞÇİ SINIFININ SİYASALLAŞMASI GEREKİYOR
Türkiye siyasetinin temel problemiyle ilgili, “Türkiye’de biz başka bir şey yapmaya çalışıyoruz. İlk defa kürüye çıkan bir işçinin amatör bir görüntü verdiğini düşünebilirsiniz. Ama siyaset parası olanların tapulanmış arsası gibi. Aslında siyaset denilen şeyin aldığı kararlardan en kötü şekilde etkileniyoruz. Biz ekmeğimize bakalım bunun en iyi yolu da siyasetin işçi sınıfına ağırlık koymasıdır. Biz siyasete müdahale olmadığımızda onlar kafalarına göre kanun yazıyorlar. Onlar yüzünden bizim çocuklarımız okuyacak okul bulamayacaklar. Türkiye’de siyasetin işçileşmesi, işçi sınıfının da siyasallaşması çok önemli. Zaman zaman biz yoksullaşıyoruz, öbür tarafta kayyım atanıyor, kadın cinayetleri işleniyor, tarikatlar örgütleniyor… asgari ücret düşük diyorum bayrak inmez diyorlar. Sen hakkını istiyorsun, ‘bir kurşun kaç para biliyor musun’ diyorlar. Yerli millisiniz ama işçinizi satmaktan utanmıyorsunuz. Bütün dünyaya en ucuz işçi diye Türkiye’deki işçileri pazarlıyorsunuz.” İfadelerine yer verdi.
İKTİDAR SAHTE TARAF YARATIYOR
Son olarak Baş, “Şimdi artık sandığı bile elimizden almaya çalışıyorlar. Siz özgür bir ülke istiyorsanız işçi sınıfı siyaseti için mücadele edeceksiniz. Bizim yapmamız gereken şey bizi boğarak yönetmeye çalışanlara karşı karmaşanın ipinin ucunu yakalamamız lazım. Bu iktidar kendi istediği gibi sahte taraf yaratıyor. Düşmanlaştırma ve kutuplaştırma yaratıyorlar. Bizim farklılıklarımızı ön plana çıkararak bölmeye çalışıyorlar. İşçi sınıfının gücü birliğinden gelir. Dünyanın her yerinde insanların farklı renkleri, inançları, cinsiyetleri vardır. Ama dünyanın neresinde olursanız olun insanların alın terinin ve gözyaşının rengi aynıdır. Bizim yapmamız gereken şey aramızdaki bütün ayrımları bir tarafa bırakmamız…” dedi.
Sayfa başına git
