İzmir'de 4 çocuklu dar gelirli bir ailenin en küçük çocuğu olarak doğan Dilek Köktaş, 14 yaşına geldiğinde, 6 aylıkken evlatlık verildiğini öğrendi. Hayatı alt üst olan Köktaş, 16 yaşında komşusunun oğluyla evlendirildi. Lise 1'inci sınıftayken okulu bırakmak zorunda kalan Köktaş, 17 yaşında anne oldu ama içindeki okuma azmi hiç sönmedi. Köktaş, üniversite eğitimini tamamladıktan sonra yeminli mali bilirkişi ve uzlaştırmacı oldu. 2 çocuk 1 torun sahibi olan Dilek Köktaş, hayat mücadelesine nasıl başladığını şöyle anlattı:
"İstenmeyen bir çocuk olduğum için 6 aylıkken evlatlık verilmişim. Mahallede biri aracı olmuş. Beni hiç çocuğu olmayan bir aileye vermişler. Ablam da Kemalpaşa Damlacık köyündeki bir aileye verilmiş. Ben bunu 14 yaşında öğrendim. Hayatım alt üst oldu. Eskiden nüfuslarımız pasaport gibiydi. Kütüğümde Denizli Kayalık Mahallesi'ne kayıtlı bir aileden evlatlık verildiğim yazıyordu. 'Evlatlık ne demek'' diye öğretmenime sordum. Öğrenince şok oldum. Evdeki annem babam başlangıçta reddetse de öz ailem olmadıklarını kabul etmek zorunda kaldılar. Depresyonlu bir dönem geçirdim. 16 yaşında komşunun oğluyla evlendirildim. Ailemin imzasıyla okulu bıraktım. 'Hayır' deme şansım yoktu. Evlatlık verildiğimi öğrendikten sonra yıllarca bunun yüküyle yaşadım" dedi.
'TEK BAŞIMA MÜCADELE ETMEM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM'
Kendisinden 8 yaş büyük biriyle evlendirilen Köktaş, 17 yaşında anne olduğunu belirterek "33 yaşında bir kızım, 29 yaşında bir oğlum var. Çocuklarım büyüdükten sonra liseyi bitirmek istedim. Eşim destek vermedi. Havlu kenarı örüyor ve para kazanıyordum. Dantel satıyordum. Hayat şartlarına bakınca tek başıma mücadele etmem gerektiğini öğrendim. Bunun için de okumam ve kendimi yetiştirmem gerekiyordu. Dışardan liseye başladım. 2000 yılında Manisa'daki Celal Bayar Üniversitesi sınıf öğretmenliği bölümünü kazandım. Ama çocuklarım olduğu için ve ekonomik imkansızlıklar nedeniyle gidemedim. Açık öğretimde iktisat fakültesi kamu yönetimi bölümü okudum. Bunu duyanlar bana güldü. 24 yıl ev kadınıydım ama ben mali müşavir olmayı hedefledim. 2004'te üniversiteyi bitirdim. Mali müşavirlik staja başlama sınavına girdim ve tek seferde kazandım. Bana gülenler bu kez şaşırdı" diye konuştu.
30 YAŞINDA ANNESİYLE TANIŞTI
Evlatlık verildiği annesinin kanser hastası olduğunu anlatan Köktaş, hem yaşlı anne babasıyla ilgilendiğini hem de okulun kayıt parasını karşılamak için yarı zamanlı çalıştığını ifade etti. Bir doktorun yanında telefonlara bakarak gelir elde eden Köktaş, 2 yıllık stajın ardından çalışma ruhsatını aldı. 30 yaşındayken öz annesini bulan Köktaş, annesiyle ilk buluşmasını şöyle anlattı:
"Evlatlık verildiğim aile, öz ailemi bulmama karşı çıkıyordu. Ben de onlardan gizli bilinmeyen numaraları aradım. Denizli Kayalık Mahallesi'nden kapı numarasına göre bir telefon numarasına ulaştım. Amca çocuklarım hala orada oturuyormuş. Onlar sayesinde anneme ulaştım. Annem bebekken bizi bırakmış Almanya'ya kaçmış. Babam başka biriyle evlenmiş. 3 çocuğu da o eşinden olmuş. Herkes birbirinden kopmuş. Öz annemle 3- 4 kez görüştüm. Onu bulduktan 6 ay sonra trafik kazasında hayatını kaybetti. İlk görüşmede ona karşı bir şey hissetmedim, hatta üvey annemi aldatıyormuşum gibi geldi. Suçluluk hissettim. Beni karşısında gören annem ise devamlı ağlıyordu. Beni aramış, bana özlem doluydu. Ama ben aynı şeyleri hissedemedim. 6 aylık bir bebeği bıraktığı için ona kinim vardı. Ona sorular sordum. 1970'li yıllarda Almanya'da rahat bir yaşam sürebilir miyim, umuduyla kardeşinin yanına gitmiş. Babam dağıtmış bizi. Annem 2 ay sonra Almanya'dan geldiğinde bizi bulamamış. Babam da 1988 yılında ölmüş, onu hiç görmedim."
EĞİTİME DOKTORA PROGRAMINDA DEVAM EDİYOR
Hayatında mücadeleden vazgeçmeyen Köktaş, 2008'de üvey babası, 2009'da ise üvey annesini kaybettikten sonra 2010 yılında mutsuz evliliğini sonlandırdığını söyleyerek, "Ailem eşimden ayrılmamı istemiyordu. Hasta ve yaşlı oldukları için üzülmelerini istemedim. Boşandıktan sonra ekonomi hukuku üzerine yüksek lisans yaptım. Yabancı dil öğrenmek için 3 ay yurt dışında yaşadım. 2 yıllık adalet ve 2 yıllık lojistik bölümlerini bitirip çok sayıda sertifika programına katıldım. Şu an açık öğretimde sosyoloji okuyorum" diye konuştu.
Okumanın bir sonu olmadığını ifade eden Köktaş, İstanbul'daki Aydın Üniversitesi'nde özel öğrenci statüsünde hukuk doktorası yaptığını belirterek kazanımlarını büyük mücadelenin ardından elde ettiğini vurguladı. Dilek Köktaş, şöyle devam etti:
"Sorunlarla mücadele ederken 130 kiloya kadar çıktım. Sonra kelepçe ve mide küçültme ameliyatı oldum. 1 yılda 60 kilo verdim. Hayatım iniş çıkışlarla dolu. Şu anda yeminli mali bilirkişiyim aynı zamanda uzlaştırmacılık da yapıyorum. Anonim şirket kurdum ve tarım ürünleri satıyorum. Pınarbaşı'nda üretim de yapıyoruz. Aynı zamanda siyasete girdim. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde siyasi bir partinin Karşıyaka ilçe başkanı olmak için adayım. Politikaya sıcak bakıyorum. İnsanlarla iç içe oldukça bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum."
'GELECEĞE HEP UMUTLA BAKTIM'
Kadınların eğitimle beraber topluma kazandırılması gerektiğini düşünen Köktaş, "Ben zor şartlarda mali müşavir oldum. 12 yıldır adliyede bilirkişilik yapıyorum. Kadınların hakları ve çocukların eğitimi için dernek çalışmaları yürütüyorum. Ben hiçbir zaman umutsuz olmadım. Hayatımın her döneminde geleceğe umutla baktım. Başarabileceğimi biliyordum bunu diğer insanların da yapabileceğini düşünüyorum. Kadınlar çalışmaktan taviz vermesin kendine güvenip inansın. Kadınlar ve çocuklar için çalışacağım. Hep beraber güçlü olacağımıza inanıyorum. Kadınlar güçlenirse toplum güçlenir" dedi. (DHA)