Toplantının açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Aydın Buğra İlter 2008 yılında yaşanan global krizden bu yana yavaşlayan dünya ekonomisinin yeniden canlanmakta olduğunu belirterek "Gelişmekte olan ekonomiler bu trendden genel olarak olumlu etkileniyor. Kısmi bahar havasına rağmen merkez bankalarının sıkı politika sinyalleri vermesi, küresel sermaye hareketlerinde olumsuz etkiler gösterebiliyor ve gelişmekte olan ekonomilerin kırılganlığının devam ettiğini gözlemliyoruz" dedi.
EGİAD Başkanı İlter Türkiye ekonomisinin de 2017 yılının başında yapılan tahminlerin ötesinde bir performans gösterdiğini vurguladığı konuşmasında şunları söyledi:
"Bu hepimiz açısından sevindirici bir tablo. Bununla birlikte olağanüstü halden olağan bir ortama geçilmesi ve hukuk sistemimizin güçlendirilmesinin ekonomimizi daha da olumlu etkileyeceğini düşünüyoruz. Yakaladığımız büyümenin sağlıklı olarak devam ettirilebilmesi için, büyümenin kompozisyonunu değiştirmek suretiyle, iç talep ve kamu harcamaları ağırlıklı bir büyüme yerine, sanayi ve üretim bazlı ve ihracatın katkısının arttığı farklı bir senaryo oluşturmamız gerekiyor. Genç işsizlik, üniversite mezunları arasındaki işsizliğin yüksekliği, kadınların iş gücüne katılımı gibi alanlarda kat etmemiz gereken mesafeler var. Gelir dağılımındaki uçurumun artması, kentli nüfusun gerekli alt yapı ve ekonomik imkanlar olmaksızın artışı ülkemiz için iyileştirmemiz gereken bir alan. Bu durum maalesef tarım politikalarımızı da olumsuz etkilemektedir."
TÜSİAD Baş Ekonomisti Dr. Zümrüt İmamoğlu ise konuşmasında küresel ekonominin iyileştiğini belirterek "Dünya ekonomisinin önümüzdeki iki yıl boyunca benzer hızda büyümeye devam etmesi bekleniyor. 2017'de Türkiye ekonomisinin de büyüme performansı özel tüketim harcamaları ağırlıklı olmak üzere yüksek oldu. Bu sonucun alınmasında Kredi Garanti Fonu ile piyasaya sağlanan ek kaynak, vergi indirimleri, ılımlı küresel görünüm ve ihracatımızdaki artışın yanı sıra; göreceli olarak çok sıkı olmayan para politikası etkili oldu. Bu yüksek büyümenin bedelini de artan dış borç, yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve artan bütçe açığı şeklinde ödüyoruz" dedi.
Dr. İmamoğlu BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türk Lirası'nın bir süredir negatif olarak ayrıştığını belirterek "Türkiye ekonomisinin kırılganlığı devam ediyor. Dış borcun GSMH'ya oranı altı ayda yüzde 47'den yüzde 52'ye yükseldi. Çekirdek enflasyon 2004 yılındaki en yüksek seviyeye geri döndü. Buna karşın işsizlik oranlarının düşme eğilimine girmesi, sanayi üretim endeksindeki, ihracattaki ve turizm gelirlerindeki artışlar 2018 için umutlarımızı destekliyor" dedi. (DHA)