Birleşik Kamu iş Konfederasyonu İzmir İl Temsilcisi Tamer Yiğit Güler 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısı ile yazılı bir açıklama yaptı. Güler yaptığı açıklamada “ Cumhuriyetimizin temel dış politika düsturu olan “Yurtta barış, Dünya’da barış” ilkesi adeta yok edilmiştir” diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü.
Dünya Barış Günü olarak kabul edilen 1 Eylül aslında Dünya’nın barışa en fazla ihtiyaç duyduğu gündür.
Bütün insanlığa yönelik olumsuz sonuçları olan savaşlar, tarih boyunca olduğu gibi bugün de kapitalist sistemin devamı için egemenlerin çıkarları doğrultusunda her geçen gün yeni yeni ölümleri ve yıkımları beraberinde getirmektedir. Farklı yoğunluk ve genişlikte süren bu savaşlar dünyanın hemen her bölgesinde milyonlarca insanı etkiliyor. Milyonlarca asker elleri tetikte, sıcak bir savaşın içine girmeye hazırlanıyor ve milyarlarca dolarlık ciro yapan silah fabrikaları gece gündüz demeden çalıştırılıyor.
Dünyada dakikada 1.7 milyon dolar, yılda ise 900 milyar dolar askeri amaçlar için harcanıyor. Bilim adamlarının yaklaşık yüzde 50’si silahlanma alanında çalışıyor.
Savaşların yarattığı olumsuzluklar yalnızca ekonomik değerlerin yaratılamaması ve çökmesi sonucunu doğurmuyor. Bir insanlık dramı olarak onlarca yıl belleklerden silinmiyor.
Savaşın insanlık ailesinin üzerinde yarattığı olumsuz etki bugün artık çok daha belirgin ve çarpıcı olarak görülüyor. 1,5 Milyardan daha fazla kişi çatışmaların yaşandığı ülkelerde hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Yaklaşık 59,5 milyon kişi savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılmaya zorlanmışlardır. Dünya genelinde yaklaşık 38 milyon insan ülkelerinden edilmiş, sürgün yaşamı sürdürüyor. Dünya genelinde, her 122 kişiden birisi şu anda ya mültecidir ya ülkesi içinde yerinden edilmiştir ya da iltica talebinde bulunmuştur.
Tehlikeli yolculuklara çıkarak güvenliğe erişmeye çalışan mültecilerin; özellikle mülteci çocukların; sayısındaki ve ölümlerindeki ciddi artış, dünyadaki çatışmaların ve bu çatışmaların neden olduğu korkunç acıların yakın zamanda yaşadığımız ve çok belirgin sonuçları arasında yer almaktadır.
Bugün komşumuz Suriye’de iç savaşın geldiği noktada yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiş, 7,6 Milyon insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalmış, 3,88 milyon insan mülteci olmuştur.
Ülke içinden ve dışından her gün çocuk ve kadınların ölüm haberleri gelmeye devam etmektedir. İnsanlık Suriye’de her gün tekrar tekrar ölmektedir.
Geleneksel olarak istikrar yaratıcı, barış kurucu, ara bulucu olarak tüm komşularının güven ve itibarına sahip bulunan Türkiye ise, bugün Suriye’ye yönelik uygulanan dış politika ile bütün komşularıyla ve bölge ülkeleriyle kavgalı, savaş kışkırtıcısı, güvenilmez, hatta dostluğu ve yakınlığı tehlikeli bir ülke haline gelmiştir. Türkiye, uluslararası camianın saygın ve ağırlıklı bir üyesi konumundan, egemen güçlerin bölgedeki maşası durumuna süratle sürüklenmektedir. Cumhuriyetimizin temel dış politika düsturu olan “Yurtta barış, Dünya’da barış” ilkesi adeta yok edilmiştir.
Türkiye’nin ihtiyacı, hukukun üstünlüğüne, adalete, demokrasiye ve özgürlüğe dayalı tam bir iç ve dış barıştır. Barış, birbirinden farklı kimliklerin, grupların, toplumsal birimlerin ve ulusların en uyumlu biçimde bir arada yaşamalarının, insan hak ve özgürlüklerine dayalı ortak değerler üzerinde farklılıklarını koruyarak ve zenginleştirerek gelişmelerinin, yoksulluk ve sefaletin giderilerek eşitliğe doğru atılan adımın adıdır.
Gerçek bir barış, ortak aklın yaygın bir ulusal uzlaşı içinde oluşturacağı birlik ve beraberlik ile sağlanır.. Yurtta ve dünyada barışı gerçekleştirebilmek için kararlılıkla ve tüm gücümüzle çalışmaya devam etmeliyiz.