Ege Postası
Geri

Güvenlik önlemi alındı, protestocu gelmedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılandığı Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 13'üncü celsesine geniş güvenlik önlemleri altında başlandı.
Güvenlik önlemi alındı, protestocu gelmedi
Haberler / Güncel
10 Mart 2017 Cuma 13:11
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Dün sabah duruşmanın yapıldığı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Salonu önünde toplanan kalabalığın cezaevi araçları ile getirilen 44 tutuklu sanığa idam ipleri ve yumurta fırlatıp, küfürlü protestoda bulunması nedeniyle, bugün güvenlik önlemleri daha da artırıldı. 

SIKI GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI, PROTESTOCU GELMEDİ

Özel Harekat ve Çevik Kuvvetin de aralarında bulunduğu çok sayıda polis, sağanak yağmura rağmen duruşmanın yapılacağı salonun etrafında adeta kuş uçurtmadı. Protestocu grubun ise bugün duruşma salonu önüne gelmemesi dikkat çekti. Sanıkların "Can güvenliğimiz tehlikede önlem alınsın" talebi de dikkate alındı. 

Sanıklar, daha önce olduğu gibi duruşma salonu önünde cezaevi aracından gruplar halinde indirilmedi. Cezaevi araçları doğrudan duruşma salonunun altındaki otoparka götürülüp, buradan içeri alındı. Duruşmanın başlamasından sonra da salon çevresinde önlemler devam etti.

BASIN MENSUPLARINA UYARI

Duruşmada tutuklu sanıkların ve avukatlarının dinlenmesine bugün de devam edildi.  Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanıkların dinlenmesine geçmeden önce basın mensuplarına yönelik uyarılarda bulundu. 

Medyada farklı ve ağır manşetler atıldığını belirten Baştoğ, "Olmayan şeyler yazılıyor. Örneğin, mahkeme tutanaklarının kimseye verilmeyeceği yazılmış. Bu doğru değil. 'Sayfa çokluğu nedeniyle tamamını veremeyiz' dedim. Yoksa her tutuklu kendisi ile ilgili ifade tutaklarını elbette alabilir. Bu nedenle dikkat edilirse çok iyi olur. Bizim, medyada yer almak gibi bir niyetimiz yok. Ama sona yaklaştıkça medya hataları da çoğalmaya başladı. Basın mensuplarından biraz daha dikkatli olunmasını rica ediyorum" dedi.

"KARARTILAN DELİLLERİN ORTAYA ÇIKMASINI İSTİYORUM"

Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada sanık Teğmen Muhammet Burak İpek'in talepleri alındı. Teğmen İpek karartılan deliller olduğunu öne sürüp, bunların ortaya çıkartılmasını isteyerek, "Evimden alınan elektronik eşyalar bana verilmemiştir. Bunların iade edilmesini talep ediyorum. Sizi, zor durumdada bırakmamak için başka talebim yok. Hepimizin çoluğu, çocuğu var" dedi.

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, Teğmen İpek'e, "İşin hakkı neyse onu yapacağız. Büyük dava ama hukuk kuralları içerisinde karar vereceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın" diye karşılık verdi.

Teğmen İpek'in avukatı ise "Karambole gelmiş bir grup var burada. Buradakilerin tamamının FETÖ üyesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bize göre suçu işleme konusunda kuvvetli deliller mümkün değildir. Müvekkilim, yakıt alınabilseydi zaten birliğine geri dönecekti. Tahliyesini talep ediyorum" dedi.

"MÜVEKKİLİM GÖREVİ BİLMEDİĞİ İÇİN MARMARİS'E GİTTİ"

Tuğgeneral Ünsal Coşkun'un avukatı Hasan Aşık da müvekkilinin isnat edilen suçları işlediğine ilişkin somut delillerin bulunmadığını vurgulayıp, "Kendisinin suikast girişimi olayına dahli de yoktur. Müvekkilim Erdoğan'ın İstanbul'da olduğunu biliyordu. Savunmasını tam olarak yapabilmesi için tahliyesini ve Ankara'ya gönderilmesini talep ediyorum" dedi.

"BU DAVANIN SİYASİ OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL"

Pilot Albay Zeki Göçmen'in avukatı Abdülkadir Uslu da "Cezaevlerinde müvekkillerimiz ile yapılan görüşmeler kamera ile kayda alınıp gardiyanların önünde yapılıyor. Bu adil yargılamaya gölge düşürür. İddianamede suikast geçiyor. Suikasti bir kişi yapar. Bu suikast olamaz. Çünkü Cumhurbaşkanı'nı almaya giden grup İzmir'den çıktığında, Cumhurbaşkanı İstanbul'da medyada açıklama yapmaktadır. Bu darbe girişimini FETÖ'nün yaptığı düşünülüyor ve kabul görüyor. Bu davanın siyasi olmaması mümkün değil. Bu operasyonda müvekkilim, Cumhurbaşkanı'nın değil, bir terör örgütü liderinin alınması için oraya gidildiğini bilmektedir. Müvekkilimin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını ve cezaevinde rahat ortamda görüşmemin sağlanmasını talep ediyorum" dedi.

ASTSUBAY KUZU; "TUTUKLULUĞUM DEVAM ETSİN' DEMEK DURUMUNDAYIM"

Avukat Uslu'nun beyanın alınmasının ardından ara verilen duruşmaya, öğleden sonra FETÖ'nün Çiğli imamı olarak bilinen Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu'nun talebinin alınmasıyla devam edildi. Astsubay Kuzu, "Aleyhimde ifade verenlerinin büyük bölümünün ifadeleri çelişkilidir. Ben bunu yaşayacakmışım. Ama şunu belirtmem gerekir, terör örgütüne yönelik kriterlerim incelenirse, sırf milliyetçi-muhafazakar olduğu için sıkıntılar yaşamış biriyim. 2006 yılında Ege Denizi'nde Türk ve Yunan askerleri arasında meydana gelen bir kriz sırasında Yunan SAT komandoların esir alınması olayında tek başıma savaş çıkmasını önlemiştim. Bunu Cumhurbaşkanımız da biliyor. Ama bunu yaşayacakmışız, olsun. 'Tutukluluğum devam etsin' demek durumundayım. Bu duruşmada benden çok Allah size yardım etsin. Savcılıkta verdiğim ifadelerin bir bölümünü kabul etmiyorum. FETÖ tarafından birçok insanın kandırıldığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanım da 'Kandırıldım' demişti. Hiçbir avukat beni savunmak istemiyor. Ben kimsenin cüzdanını çalmadım. Basında çıkan haberler algı yaratıyor" dedi. 

Duruşmaya tekrar ara verildi

"TÜRK PİLOTU TEK BAŞIMA SİLAH KULLANMADAN KURTARMIŞTIM"

Muğla 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın duruşmasında taleplerini dile getiren FETÖ'nün Çiğli imamı olarak bilinen Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu bu sırada kendisini anlatırken, "Milliyetçi ve muhafazakar olduğum için cezalar aldım. Ege'de problemli sularda, Türk-Yunan F16'larının çarpışması olayında Türk pilotu tek başıma silah kullanmadan kurtarmıştım. Böylece olası bir savaşı önlediğim söylenmişti. Hatta silahım olmadan aşağı inmem eleştirilmişti" dedi.

"BULUNDUĞUMUZ HELİKOPTERİN İNCELENMESİNİ İSTİYORUM"

Muğla 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davaya verilen aranın ardından tutuklu sanıklardan İstanbul'daki Harp Akademileri Komutanlığı'nda görevli Yüzbaşı Mehmet Cantaz'ın talebinin alınmasıyla devam edildi. Savuma hakkının kısıtlandığını öne süren Yüzbaşı Cantaz, "Bu nedenle yeterli savunma yapamadık. Bulunduğumuz helikopterin incelenmesini istiyorum. Babamın telefon numarasını kullanıyorum. FETÖ ile ilgim yok. Bu bile belki delil olabilir" dedi.

"OTURUP ÇOCUKLAR GİBİ AĞLAYACAK HALİM YOK"

Daha sonra Binbaşı Şükrü Seymen'in talebi alındı. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile sanıklara kendilerini üçten fazla avukatla savunamama kısıtlaması getirildiğine dikkati çeken Binbaşı Seymen, şunları söyledi:

"Adil yargılanma gereği müşteki olan Cumhurbaşkanı'nın avukatlarının da üç kişi ile sınırlandırılmasını talep ediyorum. Müşteki avukatlarının iddialarının tamamını reddediyorum. Meclis'in ve özel harekatın bombalanması gibi konuların dava ile ne ilgisi va? Asker olduğumu, bana verilen emiri yerine getirdiğimi, darbede bulunduğumu söyledim. Oturup çocuklar gibi ağlayacak halim yok. İddianamedeki ifadelerimiz baskı, tehdit ve şantajla, doğru olmayan suçlamalarla alındı. İleride bugün ile ilgili belgeseller çekilecek, kitaplar yazılacak, oturumlar yapılacak. Çocuğum bana, 'Baba, bu haksızlığa nasıl boyun eğdin' derse, 'Allah'tan başka kimseye boyun eğmedim' diyeceğim. Hakkımda sahte rapor düzenleten polis ve resmi yetkililer hakkında sonuna kadar mücadele edeceğim. Darbeyi cuma sabahı öğrendim ve 12 kişiyi de ben seçtim. Ancak ben helikoptere ateş etmedim. İddianamedeki tutanaklara göre helikoptere ateş ettiğim ve bir kurşun isabet ettirdiğim yazılı. Bu bana hakarettir. Benim seviyemde biri o helikoptere ateş etseydi, en az 28-30 mermi isabet ettirirdi."

"TUTUKLULUĞUMUN DEVAMINI TALEP EDİYORUM"

Sanık Astsubay İlyas Yaşar da "Cumhurbaşkanına bu suikast girişiminin gerçeklerinin ortaya çıkarılmasını talep ediyorum. Binlerce kişinin hayatını ve ülkenin geleceğini tehlikeye atarak bize bu tuzağı kuranlar, elini kolunu sallayarak dışarıda gezerken, biz burada savunma yapıyoruz. 'Gerçekler ortaya çıksın' diye mücadele etmek için, tutukluğumun devamını talep ediyorum" dedi.

"MAÇ 90 DAKİKA HENÜZ BİTMEDİ MESAJINI BEN YAZMADIM"

Astsubay Yaşar'ın talebinin alınmasının ardından iddianameyi hazırlayan savcı Ali Cenk, sanık Yüzbaşı Mehmet Öztürk'ten cezaevinde kendisi ile aynı suçtan tutuklu olan kişilere yazdığı ve gönderirken yakalandığı "15 Temmuz bir son değil başlangıçtır. Maç 90 dakika henüz bitmedi" mesajını açıklamasını istedi. Yüzbaşı Öztürk, bunun üzerine "Yazı bana ait değil, iftira atılıyor" diye yanıt verdi.

"NİHAT DOĞAN GİBİ GİYİNDİK"

Tutuklu sanıklardan son olarak Yüzbaşı Özay Cödel'in talepleri dinlendi. Yüzbaşı Cödel, şunları söyledi:

"Cezaevinden gelirken takım elbise kravat takmamızın engellenmesinin anlamını kavrayamadık. Bunun otobüsteki mini etekli kadını tekmeleyen zihniyetten farkı yok. Neden bunu bize yapıyorla? Nihat Doğan gibi giyinip mahkemeye gelmek hoşumuza gitmiyor. Arkadaşım yanımda şehit oldu. Ben ölseydim, 'şehit' diyeceklerdi. Şimdi, 'Vatan haini' diyorlar. FETÖ'cü değilim, vatan haini değilim, vatanımı çok seviyorum. Elimde savunma için kelimelerden başka gücüm yok. İnsani değerleri kaybetmiş bir zihniyetle karşı karşıya kaldığımı düşünüyorum. Bana, 'Vatan haini, darbeci' diyen, küfür edenlere 'Kendinizi bizim yerimize koyun. Kabul ederseniz bunları yapmaya devam edin' diyorum."

Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, duruşmayı ara kararını vermek üzere yarın saat 15.00'e erteledi. (DHA)

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası