Ege Postası
Geri

HDP'li Yüksekdağ: Bayrağı ırkçılığa alet etmesinler

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, parti olarak, yarın düzenlenecek 'bayrak yürüyüşü'ne yönelik eleştirilerine gelen tepkilere yanıt verdi: "Bizim karşı çıktığımız şey bayrağın bayrağın kutsiyetinin ve bayrağın birleştirici değerlerinin ırkçılığa şovenizme alet edilmesidir. O bayrağın alında, kızılında Kürdün de Türkün de Lazın da Çerkezin de kanı var. O bayrağın kızılı oradan gelmiş. Kızılını, gölgesini Türkçülüklerine, faşizmlerine alet etmeye kalkmasınlar."
HDP'li Yüksekdağ: Bayrağı ırkçılığa alet etmesinler
Haberler / Politika
16 Eylül 2015 Çarşamba 15:08
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ gündeme dair açıklamalarda bulundu. Yüksekdağ Türk bayrağı tartışmasına ilişkin, "O bayrakta Kürt'ün kanı var Türk'ün olduğu kadar. Arap'ın Laz'ın Pomak'ın Gürcü'nün, Türkiye'nin bugünkü birliğini oluşturan bütün halkların kanı var. Bu halkların kanının oluşturduğu bayrağı bir ulus adına başka bir ulusa karşı kimse kullanamaz" dedi.

Yüksekdağ’ın açıklamalarından satır başları:

“Bizim seçim sürecinde parti genel merkezimize saldırdılar. Önündeki Türk bayrağına da saldırdılar. Irkçı linç güruhları. Biz perşembe günü düzenlenen yürüyüşün amacının gayesinin bayrağın temsil ettiği kutsiyete sahip çıkma hareketi olduğunu düşünmüyoruz. Eleştirdiğimiz şey budur.

Önünde Türk bayrağı asılı olan genel merkezimize saldıran güruh da o bayraklarla gelmişlerdi parti genel merkezimizi yaktılar. Bizim karşı çıktığımız şey bayrağın kutsiyetinin ve bayrağın birleştirici değerlerinin ırkçılığa şovenizme alet edilmesidir.

Kimse Türk bayrağını, ırkçı kafatasçı savaş yanlısı emellerine alet etmeye kalkmasın. Yürüyüşlerde bayrağın gölgesine sığınarak faşizm yapmasın. O bayrağın alında kızılında Kürt’ün, Türk’ün, Laz’ın, Çerkez’in kanı var. O bayrağın kızılı oradan gelmiş. Kızılını gölgesini Türkçülüklerine faşizmlerine alet etmeye kalkmasınlar. Biz buna itiraz ediyoruz, ederiz. O bayrakta Kürt’ün kanı var Türk’ün olduğu kadar. Arap’ın Laz’ın Pomak’ın Gürcü’nün… Türkiye'nin bugünkü birliğini oluşturan bütün halkların kanı var. Bu halkların kanının oluşturduğu bayrağı bir ulus adına başka bir ulusa karşı kimse kullanamaz.

Biz o nedenle bu süreç içerisinde bu ırkçı faşist yürüyüşler ve linç hareketleri esnasında Türk bayrağının kullanılmasını, bayrağın kutsiyetine hakaret olarak görüyoruz. Halklara karşı yapılan en büyük hakaret olarak görüyoruz. Yarın öbür gün bunlar tarih sayfalarında esas değerleri neyse böyle anılacaklar. Ve tarih karşısında hesap verecekler.

Bu kadar büyük bir vahşeti, iğrençliği bizlere, vatanseverlik adına dayatanlar tarih sayfalarında çok karanlık bir şekilde anılacaklar. Siyah kara yazılarla yazılacaklar.

Ve perşembe günü gerçekleştirilecek yürüyüş.. Soruyorum. Bizler karakolların basılmasını istemiyoruz, askerlerin polislerin ölmesini istemiyoruz. buna da karşı çıkıyoruz. Gerillaların ölmesini de istemiyoruz. Bizler sivillerin bu süreç içerisinde yaşamını kaybetmesini istemiyoruz. Ama bu süreç içerisinde bu gerçekleştirilecek yürüyüşte terörün her türlüsüne karşı tutum alacaklar mı'

Son 2 hafta, aynı zamanda çok ağır biçim devlet terörünün yaşatıldığı bir süreçtir. Cizre’de yaşamını kaybeden 35 günlük bebeğin ölümünü lanetleyecekler m? Ekmek almaya giderken fırın kapısında katledilen, keskin nişancılar tarafından öldürülen 75 yaşındaki ihtiyarın katledilmesini lanetleyecek mi'

Sütünü emdiği annesiyle birlikte babaannesiyle birlikte vurulan 2,5 yaşındaki çocuğun öldürülmesini lanetleyecekler m? Cesedi kokmasın diye buzdolabında muhafaza edilen birisi 10 birisi 12 yaşındaki iki tane çocuğun yaşadığı işkenceyi, lanetleyecekler mi, kınayacaklar m? İşte bunlar çok önemlidir.

Bizler o nedenle şiddete karşı, şiddetin her türlüsüne karşı bütün Türkiye olarak ses verelim, tepki verelim diyoruz. Silahların kullanılmasını kınayalım. Hep birlikte barışa davet edelim. Bu yürüyüşte barışa güçlü bir çağrı çıkacak m? Bizim ilgilendiğimiz soru budur.

Bu süreç karşılıklı ölümlerin yaşandığı ve çok ağır bir süreç.  Ben beş polisin ailesine başsağlığı diliyorum. Yitirdiğimiz bütün yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyorum. Bunun sonu gelmiyor. Bir o taraftan, bir bu taraftan. Ölümlerin sonu gelmiyor. Bizler bir çıkışı görmeliyiz, oraya odaklanmalıyız. Bu savaşın kaynağına yönelelim. Nerede başladı bu savaş, nerede yeniden barış olanağı doğabili? Bu savaşın kaynağı siyasi iktidar hesaplaşmasıdır. Siyasi iktidar sağlanmasına dönük kilitlenmeye tutum almalıyız. Demokrasiye, halkımızın demokratik tercihlerine alan açmalıyız.

Ne oldu dört ay önce, halk seçim yaptı. Ama bu seçimin sonucuyla şekillenmedi siyaset. 400 vekile odaklanmış bir iktidarı perçinlemeye yönelik bir darbe geliştirildi. Sürecin kesintiye uğradığı nokta budur. Bakın nereden nereye getirildik. Hepimiz oturmuş sonuçları tartışıyoruz. Ama nedeni asla ve asla unutmamamız gerekiyor.

1 Kasım'da seçimler yaklaşıyor. Savaşa karşı barış iradesini ve barış blokunun kazanması için bütün barışı isteyenlerin bir araya gelmesi gerekir. Sarayın tekçi savaş iktidarına karşı yeni bir halk yönetiminin demokrasi blokuyla kapısının açılması gerekir. Bütün Türkiye'nin kilitlenmesi gereken nokta budur. Savaşla başlattıkları savaşla ölümlerle bu tercihin üstünü örtmeye çalışıyor olabilirler. Ama bizler 1 Kasım seçim sandıklarında da bu gerçeği onlara gösterirsek işte o zaman ölümlerin son bulacağı kapıyı da hep birlikte açmış olacağız."

SORU: HDP'NİN ETKİNLİĞİ ÖNCESİNDE PARKA BOMBA KOYAN TERÖRİSTLERİN YAKALANDIĞI'
Ertuğrul Kürkçü:
"Bunun doğru olup olmadığını bilmiyoruz. Bence basın da bu tek yanlı açıklamaları irdeledikten sonra bu soruları sorsa..."
Figen Yüksekdağ: "Kriminal soru cevaplar üzerinden tartışma yapmaya itiliyoruz. Benim kapsamlı bilgim olan bir konu değil bu.  Memlekette yanmadık yer kalmadı. Her tarafı yakmaya dönük bir siyaset izleniyor. Esas meselemiz derdimiz, bugün geniş bir barış blokuyla bu kaosun önüne geçmektir. Bizi lokal konularla, tek yanlı parça parça sorunlarla uğraştırmaya çalışıyorlar.
Biz önceden bu yana çözüm masasına oturalım ama bunun devletle anlaşma temelinde her türlü kolaylaştırıcı yöntemine destekçi olduğumuzu ifade ettik. Desteklediğimizi, sahiplendiğimizi söyledik. Dünyada çeşitli örnekler vardır. İki taraf, kolaylaştırıcı başka yöntemler de devreye koymuştur. E Türkiye'de neden olmasın dedik. Muhataplık yerel güçlerdir. Uluslararası müdahale, güçler dedik ki bu böyle çözülmesin bu sorun. Bu bir tercihti daha önce diyalog sürecinde müzakereye geçilemedi ama... Bizim önceliğimiz elbette ki yine budur. Bizler yine iç muhataplarımızla bu sürecin işletilmesini daha doğru görürüz. Ama bir gözlemci gücün devreye girmesinin mümkün olması bakımından da her şeyden önce masaya dönülmesi gerekiyor. Şu an ortada masa yok.

Şu an masa tek taraflı devrilmiş durumda. Bütün uluslararası kamuoyunun da siyasi iktidarı AKP'yi masaya dönmeye çağırması ve masanın yeniden kurulması için demokratik bir basınç oluşturması gerekiyor. Hele bir masaya dönülsün hepimiz için hayırlı olan yöntemler de kanallar da oluşturulacaktır."

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası