HSK Başkanvekili Yılmaz, geçtiğimiz pazartesi günü yapılan hakim ve savcılar atama kurası ve sonrasında çıkarılan mazaret kararnamesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Avukatlıktan hakimliğe ve savcılığa geçişte sıkıntılı bir süreç yaşandığını belirten Yılmaz, nihayetinde geçtiğimiz günlerde bin 236 hakim ve savcının kura çekiminin gerçekleştiğini anımsattı. Kuraların çekilmesinin ardından hakim ve savcıların görev yerinin belirlendiğini ifade eden Yılmaz, "Yapılan atamalar bizim taktirimize dayanan atama değil, kuradan kaynaklanan bir atamaydı. Yerler kurayla belirlendi" diye konuştu.
"Kimseye ayrıcalık yapılmadı"
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün kızı Gonca Hatinoğlu'nun dün yayımlanan kararnameyle Elazığ Hakimliğinden Yargıtay Tetkik Hakimliğine atanmasına yönelik yapılan eleştirilere yanıt veren Yılmaz, yaklaşık 750 kişinin mazeret dilekçesi verdiğini, 179 kişinin ise mazeretinin kabul edilerek görev yerlerinin değiştirildiğini kaydetti. Görev yerlerinde değişiklik yapılan 179 kişiden 88'inin hali hazırda hakim ve savcı olduğunu, bunların yerlerinin eş birleştirmesi sebebiyle yapıldığını vurgulayan Yılmaz, sadece Hatinoğlu'nun değil, onunla birlikte 27 kişinin mazeretinin kabul edilerek Yargıtay Tetkik Hakimliğine atandığını söyledi. Yılmaz, Yargıtay Tetkik Hakimliğinin kürsü hakimliğine göre üst bir görev olmadığının altını çizerek şunları kaydetti:
"Böyle bir terfi söz konusu değil, sadece bir kişiye has değil. Kesinlikle kimseye ayrıcalık yapılmadı. Çakılı, başka türlü imkanı bulunmayan, taşrada kadrosu bulunmayan, gidemeyecek olan kamu, özel sektör ayrımı yapmadan atama yaptık. 750 tane mazeret var. Bunlar en istisna tutulanlar. Eğer tayin imkanı varsa bunu yapmadık. Aile bütünlüğünü sağlamak amacıyla bazıları Yargıtay Tetkik Hakimliği kadrosuna atandı. Gonca Hanım da bunlardan biri. Onun gibi 27 kişi var. '1 gün bile görev yapmadan atandı' deniliyor. Bu bir defa yaptığımız bir şey değil, her kararnamenin ardından çıkardığımız mazeret kararnamesi."
"BÜYÜK BİR HAKSIZLIKLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Yılmaz, "Bu, olağanüstü, dikkat çekici, tartışılacak bir olay değil. Büyük bir haksızlıkla karşı karşıyayız. Olay çok abartıldı. Herkese çok büyük haksızlık yapılıyor. Sadece annesinin üzerinden bir kişiye yapılan bu haksızlık, çok büyük bir haksızlıktır. Nihayetinde biz 27 kişiyi aynı statüde değerlendirmişiz. Ölçümüzde belli, farklı bir ölçü kullanmadık" ifadelerini kullandı.
Mazeret dilekçesinde bulunanların tamamının samimiyetine ve gerçekliğine bakarak değerlendirme yaptıklarını dile getiren Yılmaz, "Mazeret dilekçesi tolere edilir mi edilmez mi buna bakıyoruz. Mesela eşi öğretmen diye mazerette bulunuyorsa bu tolere edilebilir, kabulü gerekmeyebilir. Eşinin tayiniyle hallolur bu. Ama eşi kanser tedavisi görüyor o bölgede tedavi olması lazımsa, ya da eşinin başka bir yerde çalışması, gitmesi mümkün değil, kadrosu yok. Bunları değerlendirdik. Çok sayıda mazeret oluyor. Biz o mazeretlerin ağırlığına ve gerçekten gözetilmesi gerekip gerekmediğine bakıyoruz" dedi.
"LİSTEDE HER TÜRLÜ İNANCA SAHİP İNSAN VAR"
Avukatlıktan hakim ve savcılığa atananların çoğunun AK Partili olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Yılmaz, "Mehmet Yılmaz sözü olarak söylüyorum; alınan hakimlerin hiçbir şekilde geçmişine, siyasi düşüncesine, inançlarına bakılmadı. Her hukukçunun yüreği hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, adalet, hak ve hukuktan yana. Aldığımız bin 236 kişilik hakim-savcı listesinde her türlü inanca sahip insan var. Ama hukukçunun zaten hakim olduktan sonra bir tek inancı vardır; o andan itibaren hakimlik ve savcılığın gerektirdiği tarafsızlık, hukuk üstünlüğü inancına hepsi sahiptir. O haksızlığı da kabul etmiyorum. Böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Her yaşam biçiminden, her bölgeden ve her düşünceden arkadaşlarımız listede bulunmaktadır" şeklinde konuştu.