Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) Abdullah Zeydan'ın memnu haklarının iadesi kararını veren Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında inceleme başlattığı bildirildi.
NE OLMUŞTU?
2016’da yapılan operasyonlarda tutuklanan DEM Parti’nin Van adayı Abdullah Zeydan, 2022’de tahliye oldu. Karar, Yargıtay 3. Dairesi tarafından 2022’de onanırken, Zeydan seçilme hakkını da içeren memnu haklarının iadesi için başvuruda bulunmuş, bu talep Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4 Nisan 2023'te kabul edilmişti.
Tüm bunlarla beraber, 29 Mart 2024’te, seçime 2 gün kala Adalet Bakanlığı, 2022 yılında memnu haklarını alan ve tüm yasal denetimlerden geçen Zeydan’ın memnu haklarına itiraz etmişti. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi de bu itiraza uyarak 29 Mart 2024'te, 31 Mart seçimlerinden sadece iki gün önce memnu hakların iadesi kararını iptal etmişti.
31 Mart yerel seçimlerinde DEM Parti’nin Van adayı olan Zeydan, seçimi kazanmış ancak Van İl Seçim Kurulu Başkanlığı "seçime yeterliliği olmadığı" gerekçesiyle "seçilmemiş sayılmasına" ve mazbatanın sonraki en çok oy alan, seçilme yeterliliğine sahip AKP’nin adayı Abdulahat Arvas’a teslim edilmesine karar vermişti.
Bunun üzerine DEM Parti mazbatanın AKP’nin adayı Abdulahat Arvas'a verilmesine ilişkin kararın iptali için YSK'ya başvuruda bulunarak karara itiraz etmişti. İtirazı bugün görüşen YSK, Van'da mazbatanın DEM Partili Abdullah Zeydan'a verilmesine karar verdi.
SARAY'DAN DİKKAT ÇEKEN 'VAN' MESAJLARI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Abdullah Zeydan’ın seçilme hakkı geri alınmasının ardından başlayan süreçle ilgili şunları söylemişti:
"Herkes kendi cephesinden Van sürecini değerlendiriyor, anlaşılabilir. Ancak batıcı ve neo-liberal iç kesimlerin hevesleri kursaklarında kalacak. Türkiye toplumu yerel seçimlerde iktidara bir istikamet çizdi, bunu Devlet çok iyi okudu.
Bu seçim sonuçlarını Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara Milli Devlet iradesi haddini bildirir.
Van süreci tamamen hukuki bir süreç olarak yaşandı. Ama bu hukuki süreci daha tamamlanmadan “ayaklanma” çağrılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görünümlü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların Devlet de Toplum da farkında.
Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.
Nihayetinde Van konusunda YSK kişinin itirazını kabul etmiş ve hukuki süreç, kişinin lehine sonuçlanmıştır. Ama buna rağmen bu süreç üzerinden halen daha ayaklanma stratejilerinin peşinden koşanların gerçek niyetlerinin demokrasi ve seçmen iradesiyle ilgili olmadığı, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik saldırı planlarının bir parçası olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu aldatmaya kananların, bu oyunu görmeyenlerin ve kendilerini demokrasi havarisi sayanların hali ise ibretliktir.
İşin hukukuna gelince Terör Örgütü propagandası suçundan Yargıtayca onanan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası nedeniyle yasaklı hakların iadesinin sözkonusu olamayacağını ama bunun nasıl olduğunun da değerlendirileceği de not edilmelidir.
Son söz: İyi niyetli ve hakiki demokrat olan hiç kimse Türkiye’nin 2024 yerel seçimlerinin dünyaya demokrasi dersi verdiğini asla inkar edemez. Van seçiminde YSK kararı bu dersin etkili örneklerinden biridir."