Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan merkezli Al Hades kanalına konuştu. "Suriye'de 13-14 yıllık yoğun bir çileli dönemin ardından yeni bir döneme girdik" ifadelerini kullanan Fidan, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Cihatçı grupların kontrolü aldığı Şam'da Beşar Esad yönetiminin devrilmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Fidan, şu ifadeleri kullandı:
ESAD, HALKIYLA BARIŞMADA BAŞARISIZ OLDU
"Türkiye’nin Suriye ile 911 kilometrelik bir sınırı var ve nüfuslarımız akraba nüfuslar. Tarihle, coğrafyayla, kültürle, inançla artık bağlarımız bağlanmış, etle tırnak olmuşuz. Dolayısıyla Suriye’deki bu sıkıntılı dönem başladığında Suriye muhalefeti kuzeyde olanlar sırtlarını Türkiye’ye dayadılar ve özellikle milyonlarca yerlerinden edilmiş mülteci Türkiye’yi kendilerine vatan bildiler, ev bildiler; biz de onlara kucak açtık. Tabii Suriye muhalefetinin Türkiye’de zemin bulması, çalışması önemliydi. Türkiye özellikle Suriye muhalefetinin yapıcı bir şekilde sorunu çözmesi için çok çalıştı. Astana Süreci bu konuda fevkalade önemliydi, ama maalesef Esad rejimi belki birazdan konuşacağız çok çeşitli sebeplerden dolayı bir türlü bu çözüme yanaşmadı ve bir denklem arasında kaldı: Ya gücü kendi halkıyla paylaşacaktı, halkıyla barış yapıp ya da dışarıdan gelen hegemonlarla, güçlerle, onu halkına karşı savunan güçlerle gücü paylaşacaktı. Tabii Rusya’yla ve İran’la bu gücü paylaşınca beraber savaştılar, istedikleri kararları alamadılar. Çünkü her ülkenin farklı çıkarları vardı ve bir noktadan sonra Esad gerek halkıyla barışmada, gerek milyonlarca insanı geri getirmede, gerek halihazırda Suriye’de bulunan insanlara hizmet götürmede, temel hizmetleri götürmede, ekonomide başarısız olunca artık sistem kendiliğinden çöktü."
Fidan, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki gruplar ile önceden Esad hükümetine yönelik saldırılarla 'iş birliği' yapıldığı ve Ankara'nın operasyonlardan haberdar olduğu iddialarını şöyle yanıtladı:
HİÇBİR GRUPLA BİR ARAYA GELMEDİK
"Türkiye böyle bir sürecin asla parçası olmadı. Harekat başladıktan sonra, HTŞ ve diğer muhalifler tarafından harekat başladıktan sonra, bunun en kansız, en problemsiz, en maliyetsiz şekilde nasıl olması için yoğun bir çaba gösterdik, ama onun öncesinde hiçbir ülkeyle veya hiçbir grupla bir araya gelip böyle bir planlama ve çalışma içerisinde olmadık."
Türkiye’nin Rusya ve İran ile Suriye konusunda yaptığı görüşmelere değinen Bakan Fidan, şöyle konuştu:
RUSYA VE İRAN İLE DÜZENLİ GÖRÜŞTÜK
"Astana Süreci boyunca ve diğer süreçlerde, Suriye ile ilgili süreçlerde, Rusya, Türkiye, İran sahadaki ateşkesin devam etmesi, sorunların çözülmesi için çok yoğun ve düzenli bir görüşme trafiği içerisinde oldular açıkçası. Türkiye, muhaliflerin görüşlerini her zaman için masaya getirdi, İran'la Rusya da rejimin görüşlerini; bir noktaya kadar bunu götürdük. Onlarla bizim son derece karşılıklı saygıya dayalı ilişkimiz var, birbirimizi tanıyoruz ve süreç başladığında da biz kendileriyle konuştuk. Yani 2006'daki, 2016'daki, 2015'teki aynı senaryoyu tekrar etmenin bir anlamı yok. Beşar Esad, maalesef siz onun yardımına geldiniz, muhalifleri püskürtmede yardımcı oldunuz, fakat halkına hizmet götürmede sistemi ayağa kaldırmada, halkıyla barışmada bir başarı gösteremediği için bugün böyle bir tabloyla karşılaştık. Benim anladığım hem Rusya'nın hem İran'ın kendi yaptıkları değerlendirmeler, analizler tabii ki bir neticeyi onlara da gösterdi. Ama bölgenin önemli bir unsuru olarak önemli bir dostu olan Türkiye'nin belli konularda, onlarla yapıcı bir dil içerisinde bu süreci yönetmeyle ilgili konuşmasının da çok etkili olduğunu düşünüyorum ve bundan sonra da biz onlarla konuşmaya devam edeceğiz."
Fidan, cihatçıların Şam'a girmesiyle eş zamanlı olarak Esad'ın ülkeyi terk etmesine ilişkin "Esad’ı arayan kim oldu? Ondan sonra ülkeyi terk eden, terk etmesine sebep olan kimdi?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
MUHATAPLARIMIZ ŞAM'LA TEMASTAYDI
"Yani muhataplarımızın Şam'la belli bir trafik teması içerisinde olduğunu biliyoruz, onlar bize söylediler o gün, ama birebir hangisi, hangi seviyeden direkt kendisiyle konuştu, o konuda bilgim yok ama benim bildiğim mesaj iletildi."
MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Şam ziyaretine değinen Fidan, şu açıklamalarda bulundu:
İBRAHIM KALIN, GÖRÜŞLERİMİZİ KARŞI TARAFA İLETTİ
"Biliyorsunuz biz İbrahim Bey'i gönderirken ondan önce hem bölge ülkeleriyle hem Batılı ülkelerle geniş bir istişare içerisinde bulunduk, Şam'daki yeni yönetimle hem bölgedeki ülkeler hem dünya ülkeleri nasıl iletişim kurmalı? Yaptığımız temaslarla orada genel bir algı ve talebi gördük ve herkesin üzerinde aşağı yukarı ittifak ettiği belli prensipler vardı. Bunlar terör örgütlerinin yeni dönemde Şam'dan istifade etmemeleri, özellikle azınlıklara karşı iyi davranılması -Hristiyanlar, Kürtler, Türkmenler başta olmak üzere. Daha sonra kapsayıcı bir hükümetin kurulması gibi, komşularına tehdit olmaması gibi çeşitli oluşmuş görüşler vardı. İbrahim Bey bu görüşleri uluslararası toplumun, bölgenin ve bizim tabii ki görüşlerimizi karşı tarafa iletti. Karşı tarafın da verilerini aldı. Biz o verileri aldıktan sonra da zaten cumartesi günü biliyorsunuz Ürdün'de, Akabe Körfezi'nde çok önemli bir toplantı vardı."
Bakan Fidan, "HTŞ lideriyle uzaktan mı tanıştınız, yoksa belli münasebetlerle bir araya geldiniz mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Biliyorsunuz Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 13 yıl yöneticiliğini yaptım. Suriye krizi başladığı günden itibaren de, yani mesaimin yarısını 13 yıl boyunca Suriye krizi aldı. Buraya geldikten sonra da aldı. Belli aktörlerle her zaman için temasım oluyordu işim gereği."
Esad'ın kendini geriye çektiğini, İran'la İsrail'in kendi toprağında savaşmasını seyrettiğini söyleyen Fidan, şu bilgileri paylaştı:
İSRAİL, ESAD'IN GİTMESİNİ İSTEMEDİ
"Suriye muhalefeti bundan 6-7 sene önce Şam'da şimdiki yaptıklarını yaptığı sırada, o zaman (ABD Başkanı Joe) Biden Başkan Yardımcısıydı, Türkiye'ye geldi, Cumhurbaşkanımızla görüştü ve 'biz Beşar'ın gitmesini istemiyoruz' dedi. Biz biliyoruz aslında, bu onun değil İsrail'in bir görüşüydü. İsrail hiçbir zaman için Beşar'ın gitmesini istemedi. Beşar'ın İranlılara verdiği ortamdan mutsuzdu İsrail ama Beşar'ın genel manada kendisi için faydalı bir aktör olduğunu biliyordu. Son güne kadar, Amerikalıların bize söylediği harekat başladıktan sonra da İsrail, Beşar'ın gitmesini istemiyor." (Duvar)