Tuzla'da komşusu Hüseyin Meriç'i darbettiği gerekçesiyle tutuklanan şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu hakkında, 5 ayrı suçtan toplamda 3 yıl 7 aydan, 13 yıl 10 aya kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, gönderildiği mahkemece kabul edildi. Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesi, şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu hakkında, 66 yaşındaki komşusu Hüseyin Meriç'i darbettiği gerekçesiyle yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianameyi değerlendirdi. İddianamenin kabulüne karar veren mahkeme, hazırladığı tensip zaptında duruşmanın 30 Ekim'de yapılmasını kararlaştırdı.
Sanık Halil Sezai Paracıkoğlu'nun avukatınca yapılan tahliye talebinin ise reddine karar veren mahkeme, sanık Paracıkoğlu'nun üzerine atılı suçu işlediğine dair somut deliller bulunması, tutuklama nedenlerinin devam etmesi gibi gerekçelerle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Karar üzerine Halil Sezai sosyal medya hasabından açıklama yaptı. Halil Sezai'nin açıklaması şu şekilde:
"KİMSE BANA 'ASLINDA NE OLDU'' DİYE SORMADI"
Günlerdir kamuoyunda tutuklu yargılanmama gerekçe olan olaylar hakkında pek çok şey yazılıyor, anlatılıyor, söyleniyor. Herkes kendi dünya görüşü, değer yargıları üzerinden söz söylüyor, yorum yapıyor, hüküm veriyor… Kimse de bana, “Aslında ne old? Nasıl oldu'” diye sormadı, sormuyor ama ön yargılar hakkında kamuoyu yargısına dönüşüyor. Korkarım ki bu kamuoyu yargısı, adli yargıyı yönlendirici bir baskı oluşturmak amacıyla, bilmediği (ama tahmin ettiğim) nedenler ile pompalanıyor.
"ADALET YERİNİ BULUR"
Bakın, savcılığa sunulan kamera kayıtlarının kesilip biçilmiş olması, bazı yerlerin sesinin açılıp bazı yerlerin kısılmış olması, basının ve kamuoyunun yalan bilgilere yönlendirilmesi, yargıyı tesir altında bırakacak yalan haberlerin olması bunlara hiç birinden kaygın duymuyorum. Geçte olsa gerçekler görülür ve adalet yerini bulur.
Ancak; beni ezan ve inancım yüzünden yargılama, linç etmeye kalkışmasını kaldıramıyorum…
Şimdiye kadar insanlığa, doğaya karşı vicdanı sorumluluğumun olduğunu bilerek yetiştirildim ve kendimi yetiştirdim. Paylaşmanın kutsallığını deneyimledim. Maddi manevi imkanlarımı insanlarla ve doğada ki canlılarla paylaştım. Elimde geldiğince mutlu etmeye çalıştım, benimde mutluluğa ihtiyacım olduğu niçin… Allah’tan kendi adıma hiçbir şey istemedim aşk dışında…
"EZAN BİR KÖPRÜDÜR"
O’nun ne istediğini anlamaya çalıştım. O’nu dinledim. Hissetmeye çalıştım. Ezan bir köprü ve vicdanı sorumluluklarımı hatırlatan kutsal bir çocukluk yadigarıdır… İşte tamda bu yüzden, beni buradan yaralamaların, yargılamalarına müsaade edemeyeceğim. Ezan saati ile denk geldiğim konserlerimde ara verdiğim için çok matah bir durummuş gibi haberlerimin yapılmasına nasıl şaşırdıysa, şimdi de aynı şaşkınlık ve kızgınlık içindeyim.
Kim neye inandırsa inansın… Kim ne yer ne içerse içsin bu beni ilgilendirmez. Ancak tek derdimiz sadece Youtube içeriği çelmek olduğu zaman diliminde (yaklaşık 6 ay) her defasında, verandasında kurduğu hoparlörle içki masasına çöreklenip ezan açmasının sebebinin içine iyi niyet arayamam... Ezanı kişisel husumeti için bir tahrik ve taciz aracı olarak kullanılmasını yediremedim. Yansıtılan algının tam aksini savunduğum bir tepkinin, şeytani bir şekilde bu duruma getirilmesini hazmedemiyorum. Evet, bunu daha soğukkanlı, daha sükunetli yapamadığım için üzgünüm.
İnsanız…
Sizlerden ricam; benimde söyleyeceklerim olduğundan haberdar olmanız ve benim açımdan da olaylara bakmanız. Hem de kendi objektifliğiniz ile. Bu şahsın eylemlerine, gerçekliği oluşturmak vicdani bir görevdir.
Halil Sezai'nin açıklamasında bahsettiği dövme
"SIRTIMDAKİ DÖVMEYİ İNCELEMESİNİZİ İSTİYORUM"
Son olarak; Her ne kadar böyle bir ispatta bulunmak durumunda kalmayı gururuma yediremesem de, sırtımda ki dövmeyi incelemenizi rica ediyorum. Arama motoruna Halil Sezai dövmesi yazmanız yeterli.
Kurumuş bir ağaçta açmış tek bir yeşil yaprak var. Ne yazıyor üstünde'
Sevgiler."