Faiz artırmanın çözüm olmadığını ancak Merkez Bankası’nın elinde de başka ‘silah’ bulunmadığını anlatan Kuruç, 2002-2008 yılları arasındaki “lale devrinin sona erdiğini” söyledi. Kuruç, ekonominin “dolarizasyonla” çalıştığını, sermaye içerisinde mülkiyet değişiklikleri olacağını, halkın ise kemerleri daha da sıkmak zorunda kalacağını vurguladı. Kuruç’un değerlendirmeleri şöyle:
- Merkez Bankası önce faizi kontrol edebilmeli. Silahını çekebilmeli ki döviz üzerinde daha sonra fren etkisi yapabilsin. Şu veya bu nedenle yapamayınca, geride kalınca önce enflasyon ufak ufak kıpırdamaya başladı. Faizde gecikmenin etkisiyle sadece döviz üzerinde değil, bir yandan da fiyatlandırmalar başladı. Sermaye girişleri zayıfladı.
Ekonomik kriz
-Türkiye’nin siyaset topluluğu sadece iktidar değil muhalefet de dahil buna hiçbir şey olmamış gibi, bu seçim geçti sonraki seçime bakalım havasında. Türkiye’nin içine girdiği ekonomik modelden şüphe eden yok.
-Sermaye sınıfı döviz kredileri sayesinde gelişti. Yeni bir sermaye sınıfı gelişti. Gelinen tablo ekonomik kriz. Türkiye 2018’de sıfır yılına geldi. Kurumsal olarak, sosyal olarak, siyasal olarak, ekonomik anlamda sıfır yılına gelindi. Birçok şey bitti. Kurumlar çürütüldü. Merkez Bankası, Hazine bunlar çok yıprandılar. Krizlerle ilerleyen bir ekonomik model var.
-Dolarizasyon durdurulabilecek bir şey değil. Türkiye’nin dış borcunun yüzde 80’i özel sektör borcu. Ekonomi dolarla işliyor.
-Halk kemerleri sıkacak. Sermayenin krizi atlatabilmesi için ilk yardım daima halktan gelecek. Fiyat artışları, işten çıkarmalar olacak.
- Faiz artırmak çözüm mü' Değil ama başka silahı da yok. Faiz artırılırsa maliyetler yükselecek. Ancak yapabileceği başka bir şey yok. Şirketlere maliyetlerin yükselmesi yansıyacak. İşçi maliyetleri kısılacak. Merkez Bankası’nın yapacağı fazla bir şey yok. (Cumhuriyet)