EGEPOSTASI- İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı ve Teşkilatları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Doğu Türkistan’daki kadınlar ve dünyada zulüm gören tüm kadınlar için basın açıklaması düzenledi.
Konak Cumhuriyet Meydanında "Ayağa Kalkma Günü" sloganıyla düzenlenen açıklamaya İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar ve partililer katıldı.
Parti adına açıklamayı yapan Başkan Kırkpınar, Doğu Türkistan halkının toplama kapmlarına mahkum edildiğini belirtirken kadınların cinsel istismar, rıza dışı cinsel ilişkinin yanında hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz kaldıklarına dikkat çekti ve “oykırım” suçu işlendiğini söyledi.
“BİNLERCE KADIN TOPLAMA KAMPLARINDA ÖLDÜ”
Çin’in Doğu Türkistan'ı hâkimiyeti altına aldığı günden bu güne bölgede asimilasyon politikası uygulandığını ifade eden Kırkpınar, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 35 milyon Doğu Türkistanlı katledilmiştir. Çin’in günümüzde Doğu Türkistan’a uyguladığı sert politikaları devam etmektedir. Ancak dünya, soydaşlarımıza yapılan zulme tanıklık etmektedir. Bugün bizim için Doğu Türkistanlı kadınlar ve dünyada zulüm gören kadınlar için ayağa kalkma günüdür. Kadınlar gününde Doğu Türkistanlı kadınlarımızın ne gibi muamelelere maruz kaldığını kamuoyu vicdanı önüne sermek istiyoruz. Bugün toplama kamplarında 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarından 80’li yaşlara kadar her yaştan kadın bulunmaktadır. Cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde ve toplama kamplarında, kadınlar fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalmaktadır. Dayak, saçları kazıma, aç ve susuz bırakma, dinî inanca saldırma, aşağılama, konuşma yasağı, onur zedeleme, sağlığı ve temizliği ihmal etme, hijyenik olmayan ortamlarda kalmaya zorlama, tedaviden mahrum bırakma, vücut mahremiyetinin ihlali, çıplak bırakma, uzun süre sandalye veya yatağa zincirleme, elektrik şoku uygulama, anneliğe ve gebeliğe saldırı, cinsel istismar ve tecavüz gibi işkenceler bugüne kadar raporlanan işkence yöntemleridir. Kadınların bazıları bu işkenceler sırasında hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Toplama kamplarında ölen kadın sayısının binleri bulduğu ifade edilmektedir” dedi.
“CİNSEL SALDIRILAR KORKUNÇ BOYUTTA”
Binlerce kadının tecavüze ve psikolojik şiddete maruz kaldığının altını çizen Kırkpınar, Hapishanelerde ve toplama kamplarında Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik tecavüz ve cinsel saldırılar korkunç boyutlardadır. Kamplarda Han Çinli polisler istediği kadınları seçmekte ve onlara cinsel saldırıda bulunabilmektedir. Kamplardan kurtulanların da tanıklıklarıyla ortaya konulduğu üzere, etnik kökenleri Uygur, Kazak, Türk soylarından ve Müslüman oldukları için Doğu Türkistanlı kadınlar, cinsel saldırı ve tecavüz sırasında vücutlarına şiddet uygulanmakta ve cisimlerle tecavüze maruz kalmaktadırlar. Sadece toplama kamplarında değil evlere yerleştirilen ve aynı yatağı paylaşmaya zorlanan kadınlar da tecavüze maruz kalmaktadır. Toplama kamplarından kurtulabilen kadınlar, kamplarda herkese Çin Komünist Partisi’ni öven Çince kitapçıklar dağıtıldığını, kadınlardan bunu okumaları ve ezberlemelerinin istendiğini, sürekli Çince ezberler yapılıp marşlar dinletildiğini, her gün “Yaşasın Xi Jinping! Biz Çin’i sevi- yoruz! Çin Komünist Partisi iyidir.” ifadelerinin söylenmesinin şart koşulduğunu beyan etmektedir. Çince bilmedikleri için marşları söyleyemeyen bazı kadınların işkenceye maruz kaldığı bu korkuyla ezber yapmanın da tam bir eziyete dönüştüğü ifade edilmektedir” ifadelerini kullandı.
“CEZAEVİ BENZERİ UYGULAMALAR…”
İnsanlık dışı cinsel politikalarla Doğu Türkistanlı kadınların Çin'in nüfus politikaları için kullanıldığını ifade eden Başkan Kırkpınar, “Çin Toplama Kamplarında, Çin yönetimi tarafından çeşitli yaş ve mesleklerden çok sayıda kadının keyfi olarak tutulduğu, tutulanların arasında çok sayıda profesör, öğretmen, yazar, doktor, sanatkâr ve çeşitli iş ve meslek grubundan kadınların bulunduğu bilinmektedir. Tam bir cezaevi benzeri tutulma uygulaması olan toplama kamplarında tutulanlar, herhangi bir suç isnadı, herhangi bir yargılamaya tabi tutulmadan tutulmakta ve yakınları tarafından devlet kurumlarına başvurmanın, aramanın da yasaklandığı, soran akrabalarının da tutulduğu bilinmektedir. Bu şekilde yıllarca tutulan kadınlar ve kız çocukları vardır. Doğu Türkistanlı kadınlar, planlı ve demografik yapıyı Çin politikasına göre dizayn edecek şekilde doğum kontrolü uygulamalarına, zorla kürtaja ve kısırlaştırma müdahalelerine maruz bırakılmaktadır. Bu müdahaleler sırasında hayatını kaybeden, sakat kalan ya da psikolojik travmalar sebebiyle yıkıma uğrayan kadınlar söz konusudur. Birçok bebeğin yaşamına son verilirken anneler de bebeklerini dünyaya getirme haklarından mahrum bırakılmaktadır. Doğu Türkistanlı ailelerin evlerine zorla Çinli memurlar veya erkekler yerleştirilmekte ve bu kişiler bir yandan tüm aile yaşamını denetlemekte ve aile içindeki kadınlarla rızaları dışında birlikte olmaya zorlanmaktadır. Mahremiyetin bu kadar pervasızca kitlesel uygulaması insanlık tarihinde nadir görülmüştür” diye konuştu.
“SOYKIRIM SUÇU OLUŞTURUYOR”
Çin’in faaliyetlerinin “soykırım” olduğunun altını çizen Başka Kırkpınar, zulmün bir numaralı hedefinin kadınlar olduğunu ifade etti ve şunları söyledi; “Doğu Türkistanlı Müslüman kadınların Han Çinlileriyle evlendirilmesi Çin Hükümeti tarafından baskı ile uygulanan bir projedir. Doğu Türkistanlı kızlar ya bu evliliği kabul etmekte ya da toplama kampına götürülmektedir. Çin’in yakın zamana kadar sakladığı tüm ihlalleri artık gizleyemediği, her ne kadar kontrol dışı iletişimi tamamen yasaklamış olsa da bir şekilde toplama kampları ve yaşananlar artık deşifre olmaktadır. Elde edilen ve yukarıda izah edilen verilere bakıldığında tüm bunların yoğun ve bireysel ihlaller olarak tarifinden ziyade sistematik bir şekilde bir halkın yok edilmesi yani uluslararası hukukta tarif edilen “soykırım” suçunu oluşturduğu ortadadır. Bu suçların mağdurları da en yakıcı ve acı şekliyle “kadınlar”dır. Toplama kamplarında tutulan her beş kişiden ikisi kadındır. 8 Mart 2022 Dünya Kadınlar Günü’nde Doğu Türkistanlı, Uygur ve diğer etnik kökenli kadınların yaşadığı zulmü durdurmak ve Çin yönetiminin işlemiş olduğu bu suçlara dikkat çekmek için tüm dünya kadınlarını dini, ırkı, dili ne olursa olsun “ayağa kalkmaya ve dikkat çekmeye davet ediyoruz. Bu duruş öncelikle sistematik suç yerleri olan hukuksuz, insanlık dışı “Çin Toplama Kampları”nın kapatılması, Çin tarafından Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçların önlenmesi ve kadın ve çocukların serbest bırakılması çağrısıdır. Biz İYİ Parti olarak her fırsatta bu çağrıyı zulüm sona erene kadar duyurmaya devam edeceğiz. Uygur Türkleri yalnız değildir!