İYİ Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Başdanışmanı Kürşad Zorlu, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
“TÜRKİYE’NİN ÇIKIŞ YOLU GÖZÜKMÜŞTÜR”
14 Mayıs seçimlerine 48 gün kaldığını belirten Zorlu, “İYİ Parti olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 20 gün öncesini hatırlamak gerekirse milletimiz bu seçim iklimiyle karşı karşıya kaldığında aslında bir yönüyle belirsizlik ve rehavet iklimiyle de karşı karşıya kalmıştı. Sayın Genel Başkanımızın halkın tercihi, uzlaşma ve istişare ilkelerini hayata geçirebilmek adına ortaya koyduğu vakur müzakere anlayışı ve milletin ittifakında milleti buluşturabilme hedefini hayata geçirebilmesiyle birlikte artık bugün kazanmanın yolu açılmış, Türkiye’nin çıkış yolu gözükmüştür” diye konuştu.
“MİLLETVEKİLİ ADAYLARINI KENDİLERİ BELİRLEYECEĞİ BU İRADEYE BİZZAT KENDİLERİ ORTAK OLACAKTIR”
İYİ Parti’ye yapılan milletvekilliği aday adaylığı başvuruları hakkında bilgi veren Zorlu, “15-24 Mart tarihlerinde milletvekilliği aday adaylığı başvurularını kabul ettik. Toplam 3 bin 379 aday adaylığı başvurusu kabul edilmiştir. Yüz 32’si kadın yüzde 21’i 30 yaş altı yurttaşlardan oluşmaktır. 1 ve 2 Nisan tarihlerinde üyelerimiz, parti mensuplarımız sandık başına gidecek ve milletvekili adaylarını kendileri belirleyeceği bu iradeye bizzat kendileri ortak olacaktır” dedi.
İYİ Parti Seçim Beyannamesi’nin hazırlandığı söyleyen Zorlu, “İlk defa Türk siyasetinde bu yöntemi biz geliştireceğiz. Kişiye özel, örneğin bu beyanname sistemine girdiğinizde yaşınızı, mesleğinizi, gelir grubunuzu yazarak size İYİ Parti’nin ne vaat ettiğini görme şansını yakalayacaksınız” diye konuştu.
Zorlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizdeki adalet kavramının geldiği yeri hepimiz iyi biliyoruz. Cumhurbaşkanı 17 bakanının milletvekili adayı olacağını açıkladı. Seçimlerin olmazsa olmazı adil, dürüst bir biçimde yapılabilmesidir. Bugün miting yapmayacağını açıklayan Cumhurbaşkanı, AK Parti’nin genel başkanı olarak şu anda miting benzeri faaliyetler yapılmaya devam ediyor. Bu bakanlar bütün devletin imkanlarını kullanacaklar ve AK Parti için oy isteyen bakanlarla milletin iradesinden yetki alma sorumluluğu için sahaya inen milletvekili adaylığı bir bütün haline getiriliyor.
“UĞUR POYRAZ BU KONUDAKİ KAPSAMLI İTİRAZIMIZI ORTAYA KOYAN BİR DİLEKÇEYLE YÜKSEK SEÇİM KURULU’NA BAŞVURACAK”
Biz anayasal devlet olgusuna inanmış bir siyasi partiyiz. Bu konunun bir başka tezahürü çokça tartışıldı uzun zamandır Sayın Cumhurbaşkanının aday olup olmayacağı konusudur. Hiçbir şekilde hiçbir rakibimizden ne çekiniyoruz ne de korkuyoruz. Bu seçimi alacağımıza inanıyoruz. Anayasal devleti sürdürebilme zorunluluğumuz var. 1982 Anayasası, ilk halindeki düzenlemede, ‘Bir kimse iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez’ şeklindedir. Sonra 2007 ve 2017’deki değişiklikte üzerinde hiçbir oynama yapılmayan, dokunulmayan husus şudur: ‘Bir kimse iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez.’ Anayasa yapıcı irade, bu maddeyi değiştirmemek yönünde tercih kullanarak, bunun tartışmaya açık olmadığını ortaya koymuştur. Biz bu sorumluluğumuzun gereği olarak, birazdan önümüzdeki saatler içerisinde; partimizin genel sekreteri Uğur Poyraz bu konudaki kapsamlı itirazımızı ortaya koyan bir dilekçeyle Yüksek Seçim Kurulu’na başvuracak. Sonucu hepimizi, milletimizi bağlar. Bu sonuca ilişkin olarak da yarışa devam edeceğiz. Ve bu yarışın galibi biz olacağız. Biz de başvurumuzu yaptıktan sonra neticenin ne olduğunu göreceğiz.”
“BU HUSUSLARDAKİ ÇEKİNCELERİN DEVAM ETMESİ YÖNÜNDE İYİ PARTİ OLARAK BİZİM KARARLIĞIMIZ VAR”
CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre’nin açıklamalarına ilişkin soruya, Zorlu; “1988 yılında Türkiye’nin imza koyduğu ancak 1993 yılında uygulamaya geçen Avrupa Yerel Yönetimler ve Özerlik Şartı dediğimiz bu metin esasında 30 paragraf 18 maddeden oluşur. Türkiye Cumhuriyeti de bu maddelerden 7’sine ve 10 paragrafına çekince koymuştur. İYİ Parti olarak burada bazı kaygılarımız ve gelecekte merkezi idareyle yerel yönetimlerin bütünlüğünü sarsabilecek, milletimizin birliğine halel getirebilecek bazı boşluk alanların olduğunu görüyoruz. Bilhassa 11’inci madde; yabancı bir ülkedeki bir kuruluşla işbirliği yapma, yabancı mahkemelere başvurabilme, bu hususlardaki çekincelerin devam etmesi yönünde İYİ Parti olarak bizim kararlığımız var. Zaten bu noktada ortak mutabakat metnimizde herhangi bir taahhüdümüz yoktur. Biz ülkemizde demokrasiyi getirmek, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi her türlü adımın yanında oluruz. Ama dediğimi gibi bu şartın, atılan bu imzanın şu anki haliyle devam etmesi yönünde kararlığımız var” yanıtını verdi.
Zorlu; İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamalarının anımsatılması üzerine, “Sayın Genel Başkanımızın bilgisi dahilinde olmamıştır. Biz hedeflerinde net ve şeffaf bir partiyiz. Altına imza attığımız metinlerinde sonuna kadar arkasındayız. Bununla ilişkili olarak 13’üncü Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur, İYİ Parti olarak bu seçimleri hep birlikte kazanmak ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmak gibi bir hedefimiz vardır” dedi.
Zorlu, HÜDA Par ve Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakına katılmasına ilişkin sorulan soruya şu yanıtı verdi:
“Hayırlı olsun. Bunlardan bir tanesi masanın altında mıydı üstünde miydi derken AK Parti listelerinden seçimlere katılacağını öğrenmiş oluyoruz. Bize her fırsatta ‘Koalisyon iklimini yeniden mi getirmek istiyorsunuz, bu altı liderle nasıl yöneteceksiniz’ diyen bir siyasi yapı şimdi böyle bir ittifak kurma telaşına düştü. Uyardık. Bu sistem çoğulculuğu esas alan bir sistem değildir.
“EN İYİ KARARI ONLAR VERECEK KİMLER KİMLERLE BERABER BUNUN SONUCUNU DA 14 MAYIS’TA GÖRECEĞİZ”
HÜDA-PAR’a gelince, parti programlarından dört tane önemli ifadeyi milletimizle paylaşmak istiyorum. Diyor ki HÜDA-Par, ‘İlköğretim öğrencilerine okutulan ve ırkçılık kokan adımız ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan ne mutlu Türküm diyene gibi yazılar silinmeli, bir Türk dünyaya bedeldir şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir. Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hakim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem ter edilmeildir. Üç, Kürtçe Türkiye ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmelidir.’ Bu ifadeleri beni dinleyen vatandaşlarımıza, onların değerli ferasetine arz ediyorum. En iyi kararı onlar verecek kimler kimlerle beraber bunun sonucunu da 14 Mayıs’ta göreceğiz.