İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM’de yeni yasama yılının ilk grup toplantısını gerçekleştirdi. Grup toplantısına, muhalif milletvekillerinin katılmaması dikkat çekti. 2. Olağan Kurultay’da Genel İdare Kurulu (GİK) üyeliği seçimi için delegelere gönderildiği iddia edilen ‘oy verilmeyecekler’ listesine tepkileri süren muhalif milletvekilleri, dün akşam yaptıkları toplantıda grup toplantısına katılmama kararı almıştı.
13 İSİM KATILMADI
Aralarında Aytun Çıray, Ayhan Erel, Ümit Özdağ, İsmail Koncuk’un da bulunduğu 13 muhalif isim, toplantıya katılmadı. Muhalif olarak bilinen Durmuş Yılmaz ve Aylin Cesur ise toplantıda yer aldı. Covit-19 testi pozitif çıkan Fahrettin Yokuş ve Aslan Kabukçuoğlu da karantinada oldukları için toplantıya katılmadı. Muhalif isimlerin, liste krizinden sorumlu tuttukları Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın, Başkanlık Divanı’nda görevine devam etmesine tepki olarak grup toplantısına katılmadığı belirtildi.
AKŞENER'DEN BAKAN ALBAYRAK'A TEPKİ
Öte yandan Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıkladığı 'Yeni Ekonomi Programı'nı, "Damat Bakan pembe tablolarla millete yeni masallar anlattı" ifadesiyle eleştirdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM’de yeni yasama yılının ilk grup toplantısını gerçekleştirdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’na ilişkin eleştirilerde bulunan Akşener, “Damat bu sefer kayınpederinin 2023 hedeflerini bile boşa çıkarmayı başarmış. Bu işi layıkıyla yapacak yüzlerce aday dururken, hazineyi damadına emanet edersen olacağı bu. Hal böyleyken; Bir ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı, “Ben döviz kurlarına bakmıyorum.” diyebilir m? Allah aşkına söyler misin Damat Bey, sen nereye bakıyorsun'” diye konuştu.
Akşener'in konuşmasından satır başları:
* İktidar, Azerbaycan'a destek konusunda doğru bir duruş sergiliyor. Bu duruşu destekliyoruz. Umarım ki; bu vesileyle gözlerini, gönüllerini ve akıllarını, ihvan coğrafyasından alıp, Türk Dünyası'na çevirirler.
* Umarım ki; Geçmişimizin ve geleceğimizin bu kutlu coğrafyasının, ne anlama geldiğini anlarlar. Ve umarım ki; geçmişte attıkları, kardeşliğimizin ruhuna aykırı adımları, bir daha tekrarlamazlar.
* Desteğimizle birlikte, aynı zamanda iktidarı uyarmak istiyorum; Bu konuda, tek bir devletle değil, taraf olabilecek tüm devletler ve kuruluşlarla diplomasi yürütülmeli. Aklı devreye sokmak ve sonuç alacak adımlar atabilmek çok önemli.
“TÜRK MİLLİYETÇİLERİ SARAYIN BAHÇESİNE DİKİLECEK LALE DEĞİLDİR”
“Devlet yönetmek ciddiyet ister. Biliyorsunuz, son günlerde yeni bir suni tartışmanın fitili ateşlendi. “Suni gündemleri fısıldayan adam” Sayın Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değiştirilmeli” dedi.
* Sayın Erdoğan da, Meclis açılışında, Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir değişiklik önerisi gelirse, “evet” diyebileceğini ima etti.
* Anayasa Mahkemesi; demokrasi ile yönetilen bir devletin en önemli güvencelerinden biridir. Hukuk sisteminde, kuvvetler ayrılığı ilkesinin olmazsa olmaz unsuru, ve hukuki gücüdür.
* Anayasa Mahkemesi; hukuka ve adalete aykırı çıkarılan kanunların, yanlış verilen mahkeme kararlarının, vatandaşın yenilen, gasp edilen hakkının, dönüp dolaşıp geldiği ve çarptığı duvardır. Güçlü bir Anayasa Mahkemesi, ülkenin teminatıdır. Güçlü bir Anayasa Mahkemesi, milletin teminatıdır.
* Anayasa Mahkemesi, bizim de onaylamadığımız birçok karara imza attı.Ancak karar çıktıktan sonra, hukuk devletine olan inancımız gereği, bu kararlara hep uyduk. Çünkü sözünü ettiğim devlet ciddiyeti bunu gerektirir. Her kararını beğenmek zorunda değilsiniz. Ancak her kararına uymak zorundasınız.
* Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Anayasa Mahkemesi de, o sözleşmeyi korumakla mükellef, anayasal bir kurumdur. Dolayısıyla, mevcut anayasa kapsamında verdiği kararlar üzerinden, böyle bir kurumun iktidar tarafından tehditkar bir dille tartışmaya açılması, hukuk sistemimize vurulacak çok büyük bir darbedir.
* Değerli milletvekilleri; Biz diyoruz ki; Türkiye'de bir sistem sorunu var. Denge ve denetleme mekanizmaları yok edildi. Yargı bağımsızlığı, medyanın özgürlüğü yok edildi.
* Bu sebeple, adalete güven kalmadı. Bu sebeple, ekonomiye güven kalmadı.Bu sebeple, yolsuzluk milli kaynaklarımızı tüketmeye devam ediyor.
* Türkiye'nin tez zamanda kuvvetler ayrılığına dayanan yeni bir sisteme ihtiyacı var. Biz bunu söylüyoruz. Küçük ortaksa, üyelerinin büyük çoğunluğunu iktidarın atıyor olmasıyla yetinmeyip, burayı nasıl “Partili Anayasa Mahkemesine” dönüştürürüz, bunun peşinde…
* Neymiş, Anayasa Mahkemesi Başkanlık Sistemi'ne göre yeniden düzenlenmeliymiş… Beyefendiyi; Doların 8 liraya dayanması rahatsız etmiyor. İflas eden şirketler rahatsız etmiyor. İşsizliğin artması, gençlerin umudunu kaybetmesi rahatsız etmiyor .Ama bir tek Anayasa Mahkemesi rahatsız ediyor.
“DAMAT BEN ORAYA BAKMIYORUM DİYOR”
* İnsana sorarlar; Türkiye'nin ekonomisini uçuşa geçirdiniz de Anayasa Mahkemesi mi engelled? İktidar ve küçük ortakları memleketi bu yapay gündemlerle oyalamaya çalışırken, Damat Bakan da pembe tablolarla milletimize yeni masallar anlatıyor…
* Biliyorsunuz geçen hafta, yine ve yeniden, yeni bir ekonomik program açıkladı. Bu defaki programın temasını da, görünüşe göre “Bu Damat nereye bakıyor'” olarak belirlemişler…
* Yeni program, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin Türkiye'ye verdiği zararın itirafnamesi gibi. Hatta Damat Bakan bu defa, kayınpederinin 2023 hedeflerini bile boşa çıkarmayı başarmış.
* İktidar 2023 yılı için ne vadetmişt? Mesela, 2 trilyon dolar milli gelir demişti. Peki Damat Bakan ne diyo? Bunun yarısı bile değil, sadece 875 milyar dolar milli gelir diyor.Bu arada sözüm ona doları önemsemiyor ama, tüm rakamları da dolar olarak açıklıyor…
* Mesela iktidar, 2023'te Türkiye'yi en büyük ilk 10 ekonomiden biri yapmayı vadetmişti. Damatsa, ilk 20 ekonomi arasında kalabilmeyi hedefliyor.
* Mesela iktidar, 500 milyar dolar ihracat sözü vermişti. Yeni ekonomi programı ise, bunun yarısından bile azı, 214 milyar doları hedefliyor.
* Sayın Erdoğan diyor ki, OECD ülkeleri arasında pandemiden en az etkilenen üçüncü ülkeymişiz… Ama maalesef gerçekler Sayın Erdoğan'ın hayallerinden biraz farklı: OECD ülkelerinin büyük çoğunluğunun parası, dolar karşısında değer kazandı. 37 OECD ülkesi arasında değeri en çok düşen para Türk Lirası oldu. Şili'nin parası bile değer kazandı, Türk Lirası, sadece bir ayda yüzde 30 değer kaybetti.
* Pandemiden bu yana gelişmekte olan ülkelerin dolar karşısındaki performansına bakıyoruz: Bu ortalamaya göre doların, bugün 6 lira 20 kuruş olması gerekirdi.
* Bakın gelişmiş ülkelerin para birimleriyle değil, gelişmekte olan ülkelerin para birimleriyle karşılaştırıyorum. Avrupa ülkeleriyle değil, Kenya'yla karşılaştırıyorum. Sisi'nin yönettiği Mısır'la karşılaştırıyorum. Türkiye'nin performansı maalesef onların bile altında…
* Türk Lirası dünya liginde kiminle yarışıyor biliyor musunu? İflas eden Arjantin'le yarışıyor. 9 yıldır iç savaşla boğuşan Suriye'yle yarışıyor. Damat Bakan'ı tebrik edebiliriz. Bir ülkede iç savaşın ekonomik yıkımıyla, bizdeki damadın ekonomik yıkımı aynı…
* Kendine gel Sayın Erdoğan! Bu işi layıkıyla yapacak yüzlerce aday dururken, hazineyi damadına emanet edersen olacağı bu. Türk ekonomisi, damadının mıncıklayacağı oyun hamuru değil. Türkiye Cumhuriyeti de sizin deneme tahtanız değil.
* Türk Lirası, 83 milyonun alın teridir. Türk Lirası değerliyse, Türk milletinin emeği değer bulur. Türk Lirası değerliyse, Türk milletinin alım gücü artar.
* Ne söz verdiniz, nereye geldik'… Ama beyefendiler, Damat Bakan'ı eleştiriyoruz diye dönüp bize kızıyorlar. Evet, damadın bakan olmasını Türkiye'ye yakıştıramıyoruz. Muz cumhuriyetlerine yakışan bu adam kayırmacılığı, içimize sindiremiyoruz.
* Ancak sadece damat olduğu için değil, gelmiş geçmiş en kötü ekonomi yönetimini sergilediği için kızıyoruz. Ekonomiden de, maliyeden de, anlamadığı için kızıyoruz. Birbiri ardına hata yaptığı için kızıyoruz. Türk Lirası'nın değeri erirken, “Ben oraya bakmıyorum ki…” diyen pişkinliğine kızıyoruz.
* Ve bu yetkiyi de, evine ekmek götüremeyen emeklilerden, ebinde parası olmayan gençlerden, Sınavda başarılı olup, mülakatta elenenlerden, İYİ Parti'ye oy vermiş milyonlardan, ve geleceği gasp edilen milletimizden alıyoruz.
* Damat Bakan'ın öyle bir ekonomi anlayışı var ki; insan bazen “şaka mı yapıyor” diye düşünmeden edemiyor. Bakın birkaç basit örnek verelim: Damat Bakan, 2020'de doları 6.91 lira, 2021'de ise 7.68 lira öngörmüş. Evet yanlış duymadınız. Bir sene sonra dolar ortalama 7.68 lira olacakmış…Güler misin, ağlar mısın'.. Arkadaşlar dolar daha dün 7.76 liraydı!
* Bu aymazlık yetmezmiş gibi; Bir de gazeteciler döviz kurunu sorduğunda, dönüp “ben işin orasına bakmıyorum” diyor. Bunu bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı söylüyor…
* Damat Bey! Döviz kuru bir ülkenin parasının değeridir. Bir ülkenin refahını belirleyen en önemli gösterge de parasıdır. Paramız değerini yitiriyorsa, bil ki fakirleşiyoruzdur. Binlerce fabrikanın döviz borcu var. Tekstilden otomotive, ilaç sanayinden gıdaya, ürettiğimiz her ürün ithalata bağımlı.
* Döviz kurları arttığında, peynir fiyatları bile artıyor. Bak teknoloji ürünü demiyorum, peynir diyorum peynir! Çünkü süt hayvanlarının yemi, dolarla alınıyor. Sütten peynir yapan üretim tesisleri, dolarla kuruluyor. Peynirin paketleri dolarla ithal ediliyor. Peyniri marketlere nakleden tırlar, dolarla alınıyor. O tırların yaktığı mazot, dolarla alınıyor. Geçtiği yol ve köprülerin borcu bile, dolarla ödeniyor.
* Üzerimizdeki kıyafetlerin kumaş boyaları, dolarla satın alınıyor. Uzaktan eğitim için gereken tabletler, dolarla alınıyor. Bindiğiniz otomobiller, dolarla alınıyor. İşte bu yüzden, döviz arttığında, hemen her şeye zam geliyor.
* Hal böyleyken; Bir ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı, “Ben döviz kurlarına bakmıyorum.” diyebilir mi' Allah aşkına söyler misin Damat Bey, sen nereye bakıyorsun'