İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, partisinin bugünkü Başkanlık Divanı toplantısı sonrası İYİ Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Zorlu, şunları söyledi:
“Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomide yaşanan tahribat, hayat pahalılığı ve her geçen gün derinleşen gelir adaletsizliği… Maalesef mevcut siyasi iktidarın plansız, öngörülemeyen ve günü kurtarmaya yönelik politikaları ülkeyi çözümsüzlüğe mahkum ediyor. Seçim öncesinde yeniden seçilebilmek için çalışanlara ve en önemlisi de emeklilere bol keseden vaatler veren AKP iktidarı seçim sonrasında ‘nasıl olsa millet bizi onayladı’ diyerek haksızlıklara ve hukuksuzluklara devam ediyor. Daha geçen gün plan-bütçe komisyonunda, komisyon üyesi arkadaşlarımızın ‘bu zamları yapamazsınız’ uyarıları karşısında dedikleri de işte buydu. ‘Millet bize oy verdi bu kararları alma hakkımız var Aslında bunun anlamı, milletin verdiği yetkiyi kendi çıkarları için millete doğrultmaktan başka bir şey değil.
Biz İYİ Parti olarak seçim sonuçlarının bizlere verdiği mesajın elbette farkındayız. Bu doğrultuda Muhasebemizi yaparak yol haritamızı adım adım oluşturuyoruz. Ama öyle anlaşılıyor ki milletimizin uygun gördüğü muhalefet görevinin en somut ifadesi, yine milletin iradesini siyasi iktidarın oyunlarından ve onun mutlu azınlığından korumak olacaktır.
Sayın Erdoğan siz değil miydiniz ‘çalışanlara yapacağımız zamdan emekliler de aynen yararlanacak’ diye. Şimdi kalkmış diyorsunuz ki ‘Emekliyi enflasyona ezdirmeme sözümüzü tutuyoruz. Enflasyonun üzerinde zam yapıyoruz.’
“TÜİK ARTIK MİLLETİMİZİN GÖZÜNDE ÇARŞININ, PAZARIN, MİLLETİN KESESİNİN DÜŞMANIDIR”
Aslında ortadaki oyun ve aldatmacanın şifresi de buradadır. Bu siyasi iktidar TÜİK’in içini boşaltarak hayal pahalılığı karşısında ezilen halkın değil, kendi istedikleri gerçeğin kurumu haline getirmişlerdir. TÜİK artık milletimizin gözünde çarşının, pazarın, milletin kesesinin düşmanıdır. Yeni transfer bakan Şimşek de tüm ümitlere rağmen böyle bir oyun senaryonun tam orta sahasına oturtulmuştur.
“AMA MONTAJ AMA ŞU BU DİYEREK BUGÜNLERE KADAR TAŞINAN BİR ZİHNİYETTEN SÖZ EDİYORUZ…”
Yanlış ekonomi politikalarının cezasını da bu oyun ile halka ödetiyorlar. Peki ne yapıyorlar? Önce enflasyon rakamlarını gizliyor, sonra bunun üzerinde zam yapıyoruz diyerek milletin hakkını bir lütuf gibi sunuyorlar. Elbette bunu daha önce de defalarca yaptılar. Ama montaj ama şu bu diyerek bugünlere kadar taşınan bir zihniyetten söz ediyoruz…
Bakın, 5 Temmuz’dan yani TÜİK’in enflasyon oranını açıklamasından önce ‘memur ve emeklilerimizin hak ettikleri ücretlere göz dikmeyin’ diye uyardık. ENAG’ın açıkladığı son verilere göre 6 aylık enflasyon yüzde 50,53 düzeyindeyken TÜİK bu oranı yüzde 19,77 açıklayarak tahmin ettiğimiz gibi doğrudan vatandaşımızın cebine göz dikmiş oldu.
“SON İKİ YILDA DÜNYADA GIDA FİYATLARININ YÜZDE 6; TÜRKİYE’DE İSE YÜZDE 187 ARTTIĞINI GÖSTERİYOR”
Oysa yaşadığımız hayat pahalılığının sebebi bugünkü siyasi iktidarın ta kendisidir. Haziran sonu itibariyle Türkiye’de Açlık Sınırı 10.373 TL, Yoksulluk Sınırı 33.750 TL düzeyinde…Peki bu sözde yeni ekonomi modeli başlamadan hemen önce bu rakam neydi biliyor musunuz? Açlık sınırı 2903 TL, yoksulluk sınırı 9457 TL idi. Dünyada gıda fiyatları haziran ayında son 25 ayın en düşük seviyesine inerken Türkiye'de ise 34 aydır gıda fiyatları yükseliyor. Son iki yılda dünyada gıda fiyatlarının yüzde 6; Türkiye’de ise yüzde 187 arttığını gösteriyor.
“HAYALLERİ ZORLAYACAK BAŞARI DEĞİL, GERÇEK BİR ÇÖKÜŞ ÖYKÜSÜ…”
Vatandaşımızın umutlarıyla oynanıyor. Seçim öncesi açıklanan vaatlerle yapılan icraatlara baktığımızda arada uçurum görüyoruz. İşin vahim bir yanı da emeklinin mevcut ücretini de bu aldatmaca senaryoya boca ettiler. Açıklanan enflasyon verileri doğrultusunda yapılan zam sonrası zaten 7.500 TL maaş alan emeklilerimiz yüzde 25’lik zamma rağmen yine 7.500 TL’ye mahkum edilmiş oldu. Zira daha önce de en düşük emekli maaşını 7.500 TL yaptık dediklerinde bunun bir yalan olduğunu milletimizle paylaşmıştık.
“BÜYÜK TRANSFER ŞİMŞEK İLK İŞ OLARAK ÇAREYİ ZATEN GELİRİ DÜŞÜK OLAN EMEKLİLERİMİZİN GELİRİNDE ARAMIŞTIR”
Kök maaşı 6.000 TL ve altında olan emeklilerimiz maalesef 7.500 TL ile geçinmeye mahkum edilmişlerdir. Ayrıca bugün memurlarımıza verilen seyyanen 8 bin 77 liralık zam başka sorunlara da yol açacaktır. Yapılan bu zamla emekli memur maaşı ile çalışan memur maaşı arasındaki makas çok fazla açılmıştır. 2013 yılında emekli olan bir memur, çalıştığı dönemde aldığı maaşın yüzde 47’sini alabilirken 2023 yılında bu oran yüzde 42’ye kadar geriledi. Dikkat edin bu oran 2003 yılında yüzde 74’tü. Örneğin 2003 yılında çalışırken 20 bin TL maaş alan biri, emekli olduğunda 15 bin TL maaş alıyordu. Bugün ise 20 bin lira maaş alan biri emekli olduğunda ancak 8400 TL alabiliyor. Acilen bu durum gözden geçirilmeli ve gerekli adımlar atılmalıdır.
“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU İLE HAREKET ETTİKLERİNİ BELİRTEN SAYIN BAKANA SORUYORUM SİZİN TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNUZDA YAŞLI VE ENGELLİLERİMİZE REVA GÖRDÜĞÜNÜZ BU MUDUR”
Biz emeklilerimizle ilgili önerimizi açıkça ortaya koymuştuk. Açlık sınırının 11 bin TL’yi bulduğu bir ülkede en düşük emekli maaşı asgari ücretten az olmamalıdır. Bu bakımdan emeklilerimiz için de çalışanlarda olduğu gibi seyyanen zam düşünülmelidir. Yaşlı ve engelli maaşları ise ayrı bir garabettir. Memura yapılan zam oranında bir zam yapılmış olsa da maaşların zamdan önceki hali o kadar düşük ki ülkemizin mevcut ekonomik şartlarında adeta bir cep harçlığı seviyesinde kalmıştır. Bugün yeni zamla birlikte yaşlı aylığı 2.348 TL, engel oranı yüzde 40 ile yüzde 60 arasında olan engellilerimizin aylığı 1.874 TL, engel oranı yüzde 70 ve üzeri olanların ise 2.811 TL olmuştur. Türkiye Yüzyılı vizyonu ile hareket ettiklerini belirten Sayın Bakana soruyorum sizin Türkiye Yüzyılı vizyonunuzda yaşlı ve engellilerimize reva gördüğünüz bu mudur?
Tam da uydurma veriler ışığında açıklanan bu maaşların şoku yaşanırken, gece hepimizin derin uykuda olduğu saatlerde Resmi Gazete’de yayınlanan zamlarla henüz ne asgari ücretli ne memur ne de emeklimiz maaşlarını almadan maalesef erimiştir. AKP iktidarının yeni ekonomi stratejisi belli olmuştur. Kaşıkla ver kepçeyle gitsin …
Güncel hayatta tüm vatandaşlarımızın karşısına çıkacak neredeyse her harcamaya yüzde 2 ile yüzde 256 arasında zamlar yapmak ekonomi politikanızın eseridir. Bu yaklaşımla Vatandaşımız daha da fakirleşecek mutlu azınlıkların yüzü gülmeye devam edecektir.
“ÜLKEMİZDE ADI KONULMAMIŞ BİR IMF PROGRAMI UYGULAMADADIR”
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in ifade ettiği gibi, ülkemizde adı konulmamış bir IMF programı uygulamadadır. KDV’de açıklanan yüzde 2’lik artış iğneden ipliğe her şeye zam olarak yansıyacak demektir. Hele ki hijyen ürünlerinin KDV’sini yüzde 8’den yüzde 20’ye çıkarmak düpedüz vatandaşın cebinden çalmaktır. En çok tüketilen, ihtiyaç duyulan bu tür malzemelere getirilen zamlar kabul edilemez. İçine düşürüldüğümüz vahametin bir başka sembolik uygulaması da Yurt dışından getirilen cep telefonlarından alınan kayıt ücretleridir. İktidar artık vatandaşın faydasına olan her şeye gözünü dikmiş durumdadır. Aralık 2022’de bu ücret 2.732 TL iken, sadece 6 ay sonra 20 bin TL olmasını nasıl izah edeceksiniz?
“MEHMET ŞİMŞEK’İN ÜLKE EKONOMİSİNİ DÜZLÜĞE ÇIKARMAK İÇİN BULDUĞU ÇÖZÜM SANIRIM VATANDAŞIMIZI KISA YOLDAN FAKİRLEŞTİRMEK”
Mehmet Şimşek’in ülke ekonomisini düzlüğe çıkarmak için bulduğu çözüm sanırım vatandaşımızı kısa yoldan fakirleştirmek. Zira son açıklanan ek Motorlu Taşıtlar Vergisi zammını başka türlü bir acı gerçeğimiz oldu. AKP hükümeti aynı olayı 2003 yılında yine yapmış, Anayasa Mahkemesi söz konusu kararı iptal etmişti. 2003’te deneyip yapamadığınızı tam 20 yıl sonra tekrar deniyorsunuz; ama yapamayacaksınız. Biz konunun sonuna kadar takipçisi olacağız.
“NESİLLERİN SIRTINA YÜKLEDİĞİNİZ YENİ BORÇLARI MİLLETTEN GİZLEYEMEZSİNİZ”
İşte vatandaşlarımız bu olumsuzluklarla boğuşurken, Maliye Bakanı yanına Cumhurbaşkanı Yardımcısını da almış daha önce her türlü hainlikle suçladıkları körfez ülkelerine adeta para aramaya çıkmışlar. Acaba yine hangi kâr eden kurumlarımızı, hangi limanlarımızı pazarlık konusu yapmaktadırlar? Çıkın millete açıklayın! Nesillerin sırtına yüklediğiniz yeni borçları milletten gizleyemezsiniz.
“SIĞINMACI SORUNU HER GEÇEN GÜN DERİNLEŞMEKTEDİR. FRANSA’DAKİ OLAYLAR BU HUSUSTA DAHA FAZLA DERSLER ÇIKARMAMIZI GEREKLİ KILMAKTADIR”
Türkiye’nin dış politika dengesini daha da bozan, kendi coğrafyasındaki güç dinamikleri arasında sıkıştıran ve ülkemizin iç huzurunu, demografik geleceğini büyük bir tehdit altına alan Sığınmacı sorunu her geçen gün derinleşmektedir. Fransa’daki olaylar bu hususta daha fazla dersler çıkarmamızı gerekli kılmaktadır. Siyasi iktidar sadece milletimizin beklentisini değil sığınmacıları da statüsüzlüğe mahkum etmekte ve iç siyasette sıkıştıkça geri gönderme konusunda kupleler sunmaya devam ediyorlar. En düşük rakamlarla ve iyimser bir tahminle Türkiye’de yaşamaya devam eden en az 10 milyon sığınmacı ve kaçak yabancı bulunuyor. Bu sayı BM’nin tanıdığı 193 ülkenin 91’inin nüfusundan da fazla. Suriyeli sığınmacıların 2053 yılında sayısının 35 milyona doğru geleceğiniz öngörüyoruz. Bu hesaplamaya kayıt dışı ve kaçak yabancıların sayısı dâhil edildiğinde önümüzdeki 30 yıl içerisinde Türkiye’nin demografik yapısının ve Türk milli kimliğinin hayati bir tehdit altında olduğu anlaşılacaktır.
“DERE YATAKLARINA YAPILAN KONUTLARA İZİN VEREN İDARECİLERİN GEREKLİ SORUŞTURMALAR AÇILARAK YARGILANMALARI GEREKMEKTEDİR”
Dün Karadeniz bölgemizde yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Son yıllarda yaşanan sel felaketleri bizlere yapılaşmanın doğru noktalara yapılması gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Çok açık ki, dere yataklarına yapılan konutlara izin veren idarecilerin gerekli soruşturmalar açılarak yargılanmaları gerekmektedir. Taşkın alanlarını yıllarca ihmal etmiş, derelerin üstünü örterek imara açmış belediye yöneticileri mutlaka incelenmelidir. Bu tarz yapılara izin vermeye devam edilip, yaptırımlar gerçekleşmediği müddetçe böyle felaketler canımızı acıtmaya devam edecektir. Her yıl tekrarlanan felaketlere önlem almakta zorlandığınız için vatandaşlarımıza ve ilgili kurumlara bir hatırlatma yapmak istiyoruz.”
AĞUSTOS SONU İTİBARİYLE GENEL BAŞKANIMIZ BAŞKANLIĞINDA BÖLGE TOPLANTILARI GERÇEKLEŞTİRİLECEK
Zorlu, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin İYİ Parti’nin yol haritası hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
“Genel Başkanımız İstanbul’dan Ankara’ya taşındı. Burada çok daha vakit geçirecek ve tüm teşkilatlarımıza yönelik bu çalışmaları bu merkezden çok daha büyük bir motivasyonla sürdüreceğiz. Teşkilat Başkanımız Sayın Buğra Kavuncu yarından itibaren il teşkilatlarımızı ziyaret edecek. Deprem bölgesinden Kahramanmaraş’tan başlayacak. Amaç seçime yönelik bir değerlendirme, muhasebe yapılması, teşkilatlarımızın, kadrolarımızın sesini dinlemek. Tahminimize göre ağustos sonuna 70’e yakın ilin ziyaret edilmesi planlanıyor. Ağustos sonu itibariyle Genel Başkanımız başkanlığında bölge toplantıları gerçekleştirilecek. Tüm teşkilat mensuplarımız bir araya gelecek ve yaklaşan yerel seçimlere büyük bir dinamizmle, büyük bir heyecanla, geçmişteki eksiklerden paylar çıkarak, bunları da kapatarak birlik beraberlik içerisinde hazırlanarak var gücümüzle yolumuza devam edeceğiz.
MEVCUT BELEDİYELERİMİZİ GÜÇLENDİRMENİN YANINDAN BUNLARIN SAYISINI TABİİ Kİ HAK ETTİĞİMİZ ORANDA ARTIRMANIN ÇABASI İÇERİSİNDE OLACAĞIZ
Sayın Burak Akburak da mevcut belediyelerimizi ziyaret ediyor. Örneğin Susurluk Belediyemizde bazı çalışmalar gerçekleşti. Burada yakın gelecekte bir kültür merkezi açılması planlanıyor, bir değişiklik olmazsa Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener tarafından açılacak. Mevcut belediyelerimizi güçlendirmenin yanında bunların sayısını tabii ki hak ettiğimiz oranda artırmanın çabası içerisinde olacağız. İYİ Parti bu anlamda yekvücut olarak bu anlayışla devam edecek.”