İYİ Parti Meclis’te görüşmelerine devam edilen 2025 bütçesine muhalefet şerhini sundu.
İYİ Parti, Milli Savunma Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Savunma Sanayi Başkanlığı bütçelerini şerh kapsamı dışında bıraktı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütçeyi Cumhurbaşkanlığının sunmasının eleştirildiği metinde “Cumhurbaşkanınca teklif edilen bütçenin meclis tarafından kabul edilmemesi durumunda cumhurbaşkanı bir önceki senenin bütçesini kullanmaya devam edebilmektedir. Bu durum, Meclis’in bütçeyi onaylayıp onaylamama yetkisini neredeyse anlamını yitiren bir olguya dönüştürmüştür” ifadeleri kullanıldı.
'TÜM DEMOKRATİK DEĞERLERE TEHDİT'
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bu etkisinin sadece bütçe hakkı kullanımında değil, tüm demokratik değerler açısından belirgin bir tehdit oluşturduğu ifade edilen metinde AK Parti döneminde partisel çıkarların öne çıktığına vurgu yapıldı. Metinde, siyasi kimliklerin bürokrasinin işleyişi üzerindeki etkisinin giderek arttığı kaydedilerek “Hükümetin ekonomik ve bütçe politikaları, partisel çıkarlarla özdeşleşmiştir” denildi.
'EKONOMİK GERÇEKLERDEN UZAK'
Türkiye ekonomisinde gelir dağılımında derinleşen adaletsizlikler olduğu belirtilen metinde asgari ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkileri konusunda kamuoyunu yanlış yönlendiren bir söylemin hakim olduğuna dikkat çekildi: “‘Asgari ücrete yüksek artış enflasyonu artırır’ görüşü, ne yazık ki ekonomik gerçeklerden uzak ve gelir eşitsizliğini çözmekten ziyade derinleştiren politikalara zemin hazırlamaktadır. Özellikle maliyetler üzerindeki baskının temel sebebi üretimdeki verimsizliktir. Türkiye’de asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50’lerde olduğu hesaplanmaktadır. Yaygın ücretin asgari ücret olduğu bir ekonomik ortamda işçilerin verimliliğinin artırılması için yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. (…) Bu bağlamda, düşük ücret politikaları yalnızca işçilerin yaşam standartlarını düşürmekle kalmaz, aynı zamanda uzun vadede ekonomik büyüme ve rekabetçilik açısından da ciddi sorunlar doğurur.”
'ZENGİN KESİMLERİN VERGİLERİ ADALETTEN UZAK'
Türkiye’nin vergi sisteminin zengin kesimlerin kazançlarını adil bir şekilde vergilendirmekten uzak, dolaylı vergilere dayalı bir yapıda olduğu ifade edilen metinde, bunun gelir eşitsizliğini artıran önemli bir faktör olduğu vurgulandı.
Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişinin devlet sisteminde ve siyasi arenada olduğu kadar ekonomide de derin izler bıraktığına dikkat çekilen metinde “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği yoğun siyasi atmosfer yapısal sorunlar var etmekle kalmayıp toplumsal ve ekonomik krizleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar, bu belirsizlik ortamında daha da artarak, iş dünyası ve yatırımcılar için risk unsuru oluşturmuştur ve oluşturmaya da devam etmektedir” denildi.
'CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE DERHAL SON VERİLMELİDİR'
İYİ Parti'nin muhalefet şerhinde “Bu sistemin varlığına son verilmeli ve demokratikleşmenin güçlü bir şekilde bina edileceği, kuvvetler ayrılığının yeniden tesis edileceği, temel hak ve özgürlüklerin tehdit altında kalmayacağı, hukukun üstünlüğünün, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin işler kılınacağı parlamenter sistem yeniden hâkim kılınmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
'ERDOĞAN YETKİYİ ALDI TÜRKİYE EKONOMİSİ DİBE ÇÖKTÜ'
Muhalefet şerhinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 seçimleri öncesi yetki istediğini ve faizle mücadele edeceğini söylediği de hatırlatıldı: “Erdoğan yetkiyi aldıktan sonra uyguladığı irrasyonel politikalar ile Türkiye ekonomisini dibe çökertmiştir. Faiz yükünün bu derece artması, yalnızca borçlanma maliyetini değil, aynı zamanda kamu harcamaları için ayrılabilecek kaynakları da ciddi şekilde sınırlamaktadır. Bu, uzun vadede büyüme potansiyelini zayıflatacak bir durumdur ve acil politika değişiklikleri gerektirmektedir.”
'BU BÜTÇE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 101’İNCİ YILINA YAKIŞMIYOR'
Türkiye Cumhuriyeti'nin 101’inci yılının toplumsal, siyasal ve ekonomik krizlerle gölgeli olduğu belirtilen metinde şu ifadeler kullanıldı: “Bu dönemde hazırlanan bütçe, ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti'nin 101’inci yılına yakışan bir bütçe ve maliye politikası perspektifi sunmamaktadır. Bütçe, sivil toplum kuruluşları, uzmanlar ve toplumun her kesiminin görüşlerinin alındığı, şeffaf ve katılımcı bir yaklaşım benimsenerek hazırlanmış değildir. Eğitim, sağlık ve sosyal yardımlar gibi sosyal politika alanlarına yönelik, toplumsal faydayı gözeten bir mantık da içermemektedir. Kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar, engelliler, emekliler, işçiler, esnaflar ve memurlar olmak üzere toplumun her kesiminin sorunlarını çözmeye yönelik bir perspektiften uzak olan bu bütçe teklifi, yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluklarla mücadele etmeyi hedeflememektedir...” (Duvar/Ceren Bayar)