BERİVAN KAYA/EGEPOSTASI- İYİ Parti İzmir İl Başkanı Ülkü Doğan son günlerde artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
TEPEDEN TIRNAĞA AKP ZİHNİYET
AK Partili Meclis Üyesi Latif Aydemir'in katledilen kadınlara yönelik, 'öldüren kadar ölenler de suçlu' açıklamasına tepki gösteren İl Başkanı Ülkü Doğan açıklamasında, "Sadece açıklamayı yapan kişi değil tepeden tırnağa tam bir AKP zihniyet. Öldüreni cezalandırmadıkları için ölümler devam ediyor" dedi.
GÖRMEZDEN GELİYOR HATTA KADINI SUÇLUYORLAR...
Son günlerde artan kadın cinayetlerinin AK Parti iktidarı tarafından önlenmediğini ileri süren Ülkü Doğan açıklamasında, "Kadına yönelik şiddet eylemleri önlenemez değildir. Eğer iktidar, toplumu derinden sarsan bu olayların önüne geçmek istiyor ise önce bu iradesini ortaya koymalıdır. Burada eksik olan iradedir. AK Parti iktidarları boyunca gerek parti temsilcilerinin, gerek Bakanlık düzeyinde bulunanların ve gerekse Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemlerine baktığımızda aslında niyetlerini saklamadıklarını görüyoruz. Gerçekten de Ak Partinin kadın konusuna bakışı özetleyen "Kız mıdır, kadın mıdır bilemem", "kahkaha atan kadın iffetsizdir", "Hamile kadın sokakta dolaşamaz", "kadınlar için tek kariyer annelik" , "Türk kadını evinin süsüdür", örnekleri çoğaltmak mümkün hepsini sayamıyorum ama sanırım konuyu net bir şekilde anlatıyor. Ak parti anlayışına göre kadın evinde oturması gereken, erkeğin iradesine tabi eksik bir canlıdır. Hal böyle olunca da kadına yönelik tüm şiddet olaylarını görmezden geliyor hatta kadını suçlayabiliyorlar" ifadelerine yer verdi.
KANIMIZI DONDURDU!
Camiler kadınlara ve kız çocuklarına yönelik verilen vaazlara tepki gösteren İYİ Partili Doğan, "Sizlerle bu Cuma günü yaşadığımız bir vakayı anlatsam sanırım meramımı daha iyi anlatmış olacağım. Bir cenazeye katılmak amacı ile ismini vermeyeceğim (konu ile ilgili İl Müftülüğümüze bildirimde bulunacağız) camimize gittim. Cuma namazına müteakip kaldırılacak cenaze nedeni ile cami avlusunda beklerken Cami imamının cemaate vaazını dinleme fırsatı da bulduk. Konu kadına yönelik şiddet idi ki aslında camilerimizde bu konunun konuşuluyor olmasından dolayı da son derece memnun oldum. Ancak sonrasında duyduklarımız hepimizin kanını dondurdu. İmamımız cemaatine, son dönemde yaşanan bu şiddet olayları nedeni ile "Kız Çocuklarına edep ve hayayı öğretmelerini tavsiye ediyordu" Ve hatta diyordu ki; " kızlarımız öyle giyiniyor ki ben yakınlarımın kızlarına bakamıyorum haya ediyorum. " Bu erkeğin mutlak üstünlüğüne inanan anlayışına söyleyecek tek bir söz var. Camilerimizde imamlarımızın cemaatine dinimizin gereklerini anlatması, tavsiyelerde bulunması elbette ki hepimizin beklentisidir. Ancak görevi bu olan bir imamın kendi edep (!) duygusu ile cemaate kız çocukları konusunda verdiği vaaz hepimizi hayrete düşürmüştür" dedi.
ERBAŞ'A ÇAĞRI
Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş'a seslenen Ülkü Doğan, "Buradan Diyanet İşleri Başkanlığımıza sesleniyorum. Müslümanlığın dinler arasında en insancıl en eşitlikçi din olduğu tartışılmazdır. Ayrıca yine hem Peygamberimizin sünnetleri hem Dinimizin emirlerini göstermektedir ki İslam dini Kadına saygıyı emretmekte şiddeti yasaklamaktadır. Sn. Ali Erbaş , Camilerimizde kadına yönelik şiddet ile mücadele konusunda verilen vaazlarda cemaate, erkek çocuklarına kadına saygı duymayı , kadın ile erkeğin eşit yaratıldığını velhasıl şiddete uğrayanı değil şiddeti göstereni eğitmesi gerektiğini anlatmalarını söyleyiniz" diye konuştu.
ERDOĞAN'A 'İRADENİZİ GÖSTERİN' ÇIKIŞI...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulunan Ülkü Doğan, "Ayrıca Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a da seslenmek isterim. Gelin Kadına yönelik şiddet ile mücadelede iradenizi gösterin. Konuyu bütün yönleri ile yani Eğitim müfredatında değişiklik, basın ve medya ayağında cinsiyet eşitliğinin sağlanması, konu ile ilgili Sivil Toplum Kuruluşları ve uzmanları ile ortak çalışarak eylem planları hazırlanması gibi mücadele kararlılığınızı gösterecek adımlar atın. Aksi halde hiç bir kadın ve kız çocuğu asla güvende olamayacak" dedi.
SATILAN VATANDAŞLIKLARA KARŞI DAVA
Döviz karşılığı satılan Türk Vatandaşlığına ilişkin açıklamalarda bulunan Doğan, " Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu ; İYİ Partinin Danıştay ve İdare Mahkemesi nezdinde açmış olduğu davayı ve gerekçelerimizi izah etmişti. İYİ Parti sığınmacı ve kaçaklar konusunda bugüne kadar hamaset değil, hazırlamış olduğu "Milli Göç Doktrini" ile planlı geri dönüşü ortaya koyan tek partidir. Bu konuda ilk somut adımı atarak, Ecdadımızın kanıyla sulayarak kazandığı vatan topraklarının vatandaşlık karşılığı döviz ile yabancılara satışının Anayasaya aykırı olması nedeni ile , Türk Vatandaşlığının para karşılığı pazarlanmasının iptali için Danıştay'da, 29.04.2011 tarihinden bu yana yasalara açıkça aykırı bir şekilde Suriyelilere verilen vatandaşlıkların iptali için Ankara İdare Mahkemesinde dava açılmıştır. Biz de hem bir İYİ Partili ama her şeyden önce bu Ulusun bir evladı olarak vatandaşlık hakkının pazarlanmasına karşı çıkan bir vatansever olarak davaya katılma talebinde bulunacağımızı beyan etmek isterim" ifadelerine yer verdi.
KAPALI NÜFUS SAYIMI YAPILSIN
Kapalı nüfus sayımı çağrısında bulunan Doğan, "Genel Başkanımız Müsavat Dervişoğlu geçtiğimiz günlerde iktidara en yakın zamanda mümkün ise 3 Kasım tarihinde bir kapalı nüfus sayımı yapılması çağrısında bulundu. İzmir İl Teşkilatı olarak bu çağrının ülkemizde asayişin sağlanması ve son dönemde artan şiddet olaylarının son bulması adına çok önemli buluyor ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Ne yazık ki son 20 yılda infaz kanunlarında yapılan oynamalar ile ceza yasaları adeta oyuncağa çevrilmiştir. Dün Adalet Bakanı hapis cezası alanın cezaevine gireceğini basın açıklaması ile duyurdu. Sayın Bakan zaten olması gereken bu değil midir? Suç işleyenin cezasını çekmesi gerekirken bize lütuf gibi mi söylüyorsunuz? Gerçi 20 yıldır suç işleyenleri aramıza saldınız ve sokakları artık korku yuvalarına çevirdiğiniz için size garip geliyor. Ama Sayın Bakana hatırlatalım. Hükümetin görevi sadece suçluyu cezalandırmak değil, suçu da önlemektir. Oysa siz cezalandırmayı bile başaramıyorsunuz" ifadelerini kullandı.