İl Genel Meclisi'nde kritik son karar
30 Mart yerel seçimlerinin ertesinde Bütünşehir Yasası ile birlikte kapatılacak olan ve geçtiğimiz hafta son meclis toplantısını gerçekleştirilen İl Özel İdaresi, Karaburun Yarımadası’nda büyük tartışmalara neden olan RES’ler (Rüzgar Enerjisi Santralleri) için kritik bir kararın altına imza atmaya hazırlanıyor. Tüzel kişiliği sona ermeden önce son kararını bölgede RES kurulmasına olanak sağlayacak imar planları hakkında vermesi beklenen İl Özel İdaresi, komisyonlardan çıkacak sonuç doğrultusunda konuyu olağanüstü meclis toplantısında meclis üyelerinin oyuna sunacak.
ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- Karaburun Yarımadası’nda çevreciler, halk ve birçok siyasi kesimin karşı çıktığı rüzgar enerji santralleri (RES) ile ilgili kriz şiddetlenerek artıyor. Halen 200’e yakın santralin bulunduğu yarımada üzerinde 166 adet daha RES kurulması için çalışmalarını yürüten yatırımcı firmalar başvuru yapmaya hazırlanırken, konu hakkındaki idari belirsizlik yarımada halkını karamsar bir bekleyişe sürükledi.
İL GENEL MECLİSİ’NİN SON KARARI RET Mİ OLACAK'
Kent sınırlarında mücavir alanlar içerisinde yer alan ve halen İzmir İl Özel İdaresi’nin yetki alanında bulunan Karaburun Yarımadası’nın önündeki en büyük belirsizlik olan RES’ler ile ilgili çıkmaz giderek derinleşiyor. Konuyla ilgili İzmir Valiliği tarafından gönderilen bir önergeyi karara bağlayamaya hazırlanan İl Özel İdaresi, gerçekleşen son meclis oturumunda Bozköy, Kargılıktepeleri, Yaylaköy, Değirmentepe’de rüzgar enerji santrali kurulmasına olanak sağlayacak imar planı değişikliğini karara bağlayacak. İdarenin gelen talebi reddederek, Karaburun halkına “Çevre mücadelenizde yanınızdayız” mesajı vermeye hazırlandığı ve kapatılmadan önce son bir meclis toplantısı yaparak olağanüstü karar almaya hazırlandığı öğrenildi. Bu doğrultuda EPDK’dan üretim lisansı alan özel bir firmanın talebini görüşen İl Özel İdaresi, ay sonuna kadar İzmir Valiliği’nden gelen benzer iki ayrı firmanın daha talebini değerlendirecek.
YARIMADA’NIN ÜÇTE İKİSİNE RES
Özel İdare’nin ay sonunda kapatılacak olması ile birlikte konuya dair yetkileri de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçecek. Yarımadanın üçte ikisine enerji santrali kurulmasına olanak sağlayacak başvuruların da yolda olduğu öğrenilirken, önümüzdeki aylarda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gündemine beklenen konunun kent gündeminde önemli yer teşkil etmesi bekleniyor. Diğer yandan, RES’lerin önünü açan bir diğer kritik gelişme de yine geçtiğimiz haftalarda ÇED yetkisinin valiliklere bırakılmasını öngören değişiklik olmuştu. 436 kilometre yüz ölçüme sahip Karaburun Yarımada’sında bölgenin üçte ikisini, yani toplamda 290 kilometrekaresinde RES yapılmasına olanak sağlayacak düzenleme yine geçtiğimiz yıl içerisinde yürürlüğe girmişti. Buna göre, toplam 6 ayrı firmanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan üretim lisansı alarak 113 RES kurduğu yarımadada, 166 rüzgar tribünü için de başvuruların yapılması bekleniyor.
“BAKANLIK HESAPLAMADAN İZİN VERMİŞ”
Rüzgar enerjisi santralleri (RES) ile ilgili yarımada halkından yoğun şikayetler aldıklarına değinen İl Genel Meclis Başkanı Serdar Değirmenci şunları kaydetti: “Bölgede RES’lerden ötürü bir sıkıntı var. Halk istemiyor. Termik santral, jeotermal santral istenmiyor. Rüzgar enerjisi temiz enerjidir. Aşırıya kaçmamak şartı ile, civardaki köylere de zarar vermemek koşulu ile rüzgar enerjisini desteklemek lazım. Haddinden fazla yüklenmeden, rüzgar enerjisinden faydalanmak gerekir. Burada esas nokta, bu tesisler yarımadanın büyük kısmını kaplayacak. Bakanlık ve EPDK, hesaplamadan izinleri vermiş. Şimdiden sonra bizim verdiğimiz kararı Büyükşehir Belediyesi verecek. Meclisimiz bunu uygun görmüş. İzin verilip verilmeyeceği de meclisimizin takdiridir.”
“ÇEVRE VE DOĞA KATLİ”
İl Özel İdaresi Hukuk Komisyonu Üyesi Mahmut Esat Aslan ise konuya dair yaptığı değerlendirmede, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı burayı enerji tarlası olarak belirledi. Karaburun Yarımadası’nı olduğu gibi rüzgar enerji santralleri bölgesi ilan etmiş. Demek ki, oraya kat kat fazlası yapılacak. Bu çevrenin bitirilmesi demek. Bölgenin neredeyse tamamı rüzgar enerji tarlası olarak işaretlemiş. Bu çevrenin, doğanın katledilmesi ve Karaburun’un bitirilmesi anlamına geliyor” dedi.
“DOĞRU YERDE, DOĞRU PLANLAMA GEREKLİ”
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Emine Helil İnay Kınay, rüzgar santrallerinin kurulacağı bölgenin iyice incelenmesi gerektiğini hatırlatarak, “Her faaliyetin olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de var. Öncelikle çevresel etkilerinin bilimsel ve teknik olarak irdelenip, bölgenin de taşıma kapasitesi ve diğer özellikleri göz önüne alınarak değerlendirme yapılmalı. Karaburun’daki kurulacak tesislerle ilgili olarak öncelikle çevresel altyapı nedir, taşıma kapasitesi nedir, bu tesisler buraya kurulduğu zaman getireceği problemler nelerdir, sorunlar nasıl minimize edilebilir gibi değerlendirme yapılmalı. Rüzgar santralleri bakıldığında yenilenebilir enerji kaynağıdır, atık üretmez ama, diğer bazı etkileri de bulunmaktadır. Doğru yerde, doğru şekilde planlamadığımız sürece her faaliyetin olduğu gibi bunun da olumsuz etkileri olabilir. Yenilenebilir tesislere ihtiyaç varken bu tesislere yönelik yanlış anlaşılmalar nedeniyle kamuoyunda olumsuz bir etki yaratılması söz konusu. Doğru yerde doğru şekilde planlanmalı” dedi.
“ENDİŞE DUYULACAK BİR KONU”
Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer de RES’lerin planlanmasında yaşanan sıkıntılara değinerek, “Bu karar meclisten geçerse endişe duyulacak bir konu. HES’lerin bu kadar serbest şekilde planlanıp, meclislerden geçmesine dair duyduğumuz sıkıntılarımızı bildirmek isterim” diye konuştu.
“KARABURUN’DAKİ DÜNYA MİRASI YOK EDİLİYOR”
Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Dilli ise, Karaburun halkının Ankara’ya imzalı şekilde itirazda bulunduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “Santrallerden 70 tanesinin kabulü yapıldı geri kalanlarının inşaatı devam ediyor. Bu santrallerin hepsinin yapılması halinde, Karaburun Yarımadası’nın üçte ikisini kaplayacak. Bizim yüzölçümümüz 415 kilometrekare, santrallerin toplam alanı ise 300 kilometrekareye yakın. Santrallerin kurulduğu bölgede yaşayan halk ağırlıklı olarak keçi yetiştiriciliği ve zeytincilikle geçiniyor. Dolaysıyla keçilerin mera alanları kayboluyor. Bu ekonomik açıdan köylüleri sıkıntıya sokar. Köylülerin hazineden kiraladığı zeytinlik alanları var. Bu bölgelerde araziler santral için köylülerin elinden alındığında vatandaş zor durumda kalacak. Tribünlerin köylere uzaklığı 500 metre civarında. Bu da gürültü ve görüntü kirliliği var. Gürültü korkunç boyutlarda. Karaburun doğa açısından çok özel bir yere sahip, yarımada mutlaka dünya ölçeğinde korunma altına alınması gereken bir yer. Biz rapor hazırladık ve Çevre Bakanlığı’na gönderdik, bakanlık bunu kabul etti. Ve buranın özel koruma alanı olması için raporunu hazırladı, rapor şimdi bakanlar kurulunda. Ama bu kadar özel bir yerin üçte ikisinin RES’lere ayrılıyor olması doğal varlıkların tümüyle yok olması anlamına geliyor. Karaburun adasındaki dünya mirası katlediliyor. Köylerin sağlık ve geçim kaynakları yok ediliyor. Karaburun halkı topladığı 3 bin imzayı Ankara’ya gönderdi. Vatandaşlar, özel koruma alanının bir an önce ilan edilmesi ve rüzgar elektrik santralleri yatırımlarının durdurulmasını istiyor. RES’lerin öneminin farkındayız ama bu santraller yarımada için çok fazla.”