İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un fethinin 570’inci yıl dönümünü nedeniyle Fatih Sultan Mehmet Han’ın anıldığı, Maltepe miting alanındaki kutlamaya katıldı. Burada konuşan İmamoğlu, bir kutuplaşmayla yüz yüze olduklarını, buna karşın barış içinde, kardeşçe yaşayabileceklerine hep birlikte inandıklarını belirtti. İmamoğlu, şunları söyledi:
“İSTANBUL, EVRENSEL HOŞGÖRÜNÜN SİMGESİ OLDU: Umutsuzlukla yüz yüze olmamıza rağmen, bu topraklardan her gün umut fışkırabileceğine inanıyoruz. Birini bazen dışarıda tutan, bazen bağırıp çağıran, birtakım bölen siyasete rağmen daha iyi, daha güçlü bir birlik oluşturmanın mümkün olabileceğine inanıyorsunuz. Fatih Sultan Mehmet, sadece kadim şehri değil, bu şehirde yaşayanların gönlünü de fethetti. Şehirde yaşayan her inanıştan insanı kucakladığı için fetih kalıcı oldu. İstanbul, Fatih Sultan Mehmet’in özgün kişiliğinden aldığı büyük güçle, ilhamla tüm inanç ve kültürlerin bir arada yaşadığı, örnek bir dünya başkenti oldu. İstanbul; adaletin, hoşgörünün, hukuka saygının merkezi oldu. Evrensel hoşgörünün simgesi oldu. Bugün hepimiz, farklı coğrafyalardan bu toplumun, bu güzide milletin evlatları olarak burada yaşıyoruz. İstanbul’un aziz ve şanlı tarihine hep birlikte sahip çıkmakla sorumluyuz. Bu, bizim Fatih Sultan Mehmet Han’ı olduğu kadar… 5 yıl düşman işgali altında kalmıştır İstanbul. İstanbul’u işgalden kurtarıp bir kez daha hepimize armağan eden kişi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun için, sorumluluğumuz ona da olan borcumuzdur.
DEMOKRATİK MÜCADELEMİZE VAZGEÇMEDEN DEVAM EDECEĞİZ: Herhangi bir kişinin ya da bir siyasi partinin ya da bir avuç insanın dilediği gibi kesip biçebileceği, parçalara ayırıp satışa çıkarabileceği bir şehir asla değildir. Bu kadim şehir, 16 milyon İstanbullunun, 86 milyon milletimizin tek tek her birimize zimmetlenmiş bir varlıktır. Burası, fethin ve Atatürk’ün İstanbul’udur. İstanbul, Türkiye’dir, unutmayın. Seçim sonucunun ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Tabii iktidarın neden olduğu bütün olumsuzluklara rağmen Millet İttifakı olarak seçimi kazanamadık. Ben, kişisel olarak bu sonuçlardan elbette üzgünüm. Seçim öncesinde söylediği her bir sözü inanarak söylemiş biri olarak ülkem adına tabii ki bu sonuçlardan dolayı düşünceli ve kaygılıyım. İktidarın siyaset anlayışının, devlet yönetim biçiminin toplumla ilişkili bugün yaşadığımız sorunların temel sebebi olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra yaşayabileceğimiz sorunların da kaynağı olacağı için bu siyaset anlayışına karşı demokratik mücadelemize her koşulda, vazgeçmeden devam edeceğiz.
VATANDAŞLARIMIZIN ARASINA NİFAK SOKULMAYA ÇALIŞILMIŞTIR: Bu prensipleri her zaman hatırlatacağız. Milletimiz, cumhurbaşkanlığı yetkisini Cumhur İttifakı’nın adayına vermiş. Elbette mazeret yok. Süreç böyle sonuçlanmıştır, hayırlı olsun ama adaletsiz koşullar vardır. Ne yazık ki kutuplaştırma vardır. Ne yazık ki hakaret ve iftira dili vardır. Demokrasi tarihimizde ne yazık ki olumsuz izler vardır. Bunları telafi edeceğiz. Bazı sözcüler, seçmenleri, ‘terörist, hain, sapık’ gibi kelimelerle itham etmiştir. Bunlar, hepimizi çok üzmüştür. Siyasi partilere gönül veren vatandaşlarımızın arasına nifak sokulmaya çalışılmıştır. Bu çabaların sonunda, ne acıdır ki, dün kutlama yapan insanların bu duyguya kapılmasıyla Ordu Güzelyalı’da gencecik bir evladımız hayatını kaybetti. Hiç değmezdi. Bu duyguların yaratılması asla kabul edilemez.
BU ÜLKEDEKİ DEĞİŞİM İRADESİNİ SİL BAŞTAN İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ: Bu süreçte, toplumun en büyük arzusunun sandığa yansımasını sağlayacak bir gönül seferberliğini tam olarak kuramadık. Türkiye toplumunun değişim arzusunun, dün akşam gördüğümüz sonuçtan çok daha büyük olduğunu ben biliyorum. Bu ülkedeki değişim iradesini sil baştan inşa etmek zorundayız. Bu ülkede daha iyi bir hayat, daha adaletli bir düzen, daha müreffeh bir toplum isteyen, bu topraklarda kuralları ve kurumlarıyla pürüzsüz işleyen bir demokrasi talep eden kesimlerin mücadelesini, özellikle siz sevgili gençlerle birlikte inşa etmeliyiz. Bu süreci oluşturan parti ve kişiler olarak elbette bu gerçekle yüzleşeceğiz. Sebeplerini bulup çözümlerini hep birlikte geliştireceğiz. Bu olgunluk ve cesaretle mücadele kararlılığına sahip olduğumuz konusunda hiçbir vatandaşımızın, hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
GERİ ADIM ATMADAN YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Sizlerin bu bedelleri alarak unutulmaz bir demokrasi mücadele verdiğinizi görüyorum. Unutmayın; devlet, herkese eşit ve adil davranmalıdır. Ancak öyle bir süreçte, özgür ve zengin bir Türkiye kurma hedefiyle yürüyebiliriz. İşte bu yolda hep umutla, hep neşeyle ve cesaretle yürümeye devam edeceğiz. Sizlere buradan bir kardeşiniz, bir ağabeyiniz, bir hemşeriniz olarak söz veriyorum. Her zaman, doğru olduğuna inandığımız için çıktığımız bu yolda, bir tane bile geri adım atmadan hep birlikte yürümeye devam edeceğiz. Sevgili gençler; ben, doğru olduğuna inandığım her yola, o sürecin en çalışkan neferi olmak iddiası ve tutkusuyla çıkarım. Her şeyin çok güzel olmasını sağlayacak gücün bu inanç, tutku ve iddia olduğuna inanırım. Bundan sonra da ülkemize bağlılığımızın, demokrasiye olan inancımızın, milletimize olan sevgi ve saygımızın gereğini sonuna kadar yapacağız. Hep birlikte, çok daha büyük bir güç ve inançla çalışmaya devam edeceğiz.
BU YOLDA DAHA HIZLI KOŞACAĞIM: Ben zaten yoldayım. O yoldan hiç vazgeçmedim. Şimdi o yolda ne yapacağım? Daha hızlı koşacağım. Tabii keşke bugün her şey farklı olsaydı. Keşke bugün, milyonlarca insanın tamamı sürece daha farklı bakabilseydi. Maalesef olmadı. Mutluluk yolda olmak ve yol almakla ilgiliyse o menzile yetişmek için daha hızlı koşacağım. Bu yola, bu yürüyüşe elbise biçmeye, çerçeve çizmeye, birtakım isimler koymaya çalışanlar olabilir. Bu işlerden ben anlamam. Ben, geçmişi temsil etmiyorum. ‘Öğrenilmiş çaresizlikler’ benim defterimde yok. Klişe benzetmeler benim defterimde yok. Hükmü çoktan ortadan kalkmış yargılar, bizim düşünce dünyamızda tor zerresi bile olamaz. Ben, geçmişin anlamsız alışkanlıklarını asla rehber edinmedim, edinmiyorum. Ben, siz gençlerin gözlerine bakıyorum. Sizi anlamaya çalışıyorum. Sizinle beraber yol yürüyeceğim. Biz, o dünyaları artık değiştirmek istiyoruz. Biz, geleceği hep birlikte temsil ediyoruz. Hepinizle birlikte temsil ediyoruz. Çocuklarımızla, gençlerimizle, kadın ve erkeklerimizle geleceğin neferleriyiz; unutmayın.
UYDURMA YARGI KARARLARIN, İSTANBUL’U ASLA TESLİM ALAMAYACAK: Birisi, hâlâ bir seçim kazansa da İstanbul’un iradesine saygı duymayabilir. Birisi, bugün hâlâ Türkiye’yi değil de İstanbul’u sayıklıyorsa, İstanbul’u yanında arıyor olabilir. Hâlâ hayal kurmasının bence bir mahsuru yok ama söyleyeyim; dün, dünde kaldı cancağızım, yeni şeyleri biz söylüyoruz. Ne sen ne de uydurma yargı kararların, İstanbul’u asla teslim alamayacak. Bir şeyi unutuyorlar. Biz, İstanbul’u fethetmedik. Onu Fatih Sultan Mehmet fethetti ama unutmayın; biz, bu kardeşiniz gönülleri fethetti. ‘İstanbul’da hep sevgi kazanacak’ dedik. Hep ‘O kalpler, o güzel kalpler kazanacak’ dedik. ‘İstanbul’da birlik ve beraberlik kazanacak’ dedik. Öyle demedik mi? Birlik ve beraberlik kazanacak. Kazandı, kazanmaya devam edecek. Ülkemiz ve demokrasimiz adına üzgün olduğum taraflar var ama ben, hiç karamsar olmadım ve değilim. Asla vazgeçmeyeceğim. Bugün itibarıyla kalbimden inanıyorum ki, yürümekte olduğumuz bu doğru ve haklı yolda, artık herkes, bu sürecin en çalışkan neferi olmayı kendisine görev edinecek. Biliyorum ki birbirimize verdiğimiz güç ve güzel enerjiyle mutlaka başaracağız.
KİMSE KENDİNİ UMUTSUZ HİSSETMESİN: Bu güzel ülke, mutlaka özgür, adil, refah içinde ve demokratik bir ülke olacak. Kimse kendini umutsuz hissetmesin. Fatih Sultan Mehmet'in kalpleri fethetmeyi bilen vizyonundan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadele geleneğinden geliyoruz biz. En zor şartlar altında, millet sevgisiyle, mücadeleye hep birlikte başaracağız. Biz, bu kadim şehirde, 2019 seçimleriyle iktidara geldikten sonra kavgacı olmadan, karşı görüşte olmanın hep değerini gördük. İlkelerden taviz vermeden uzlaşabilmenin mümkün olduğunu gördük. Birbirimizi dinlemeye istekli olduktan sonra insanların içindeki kötülüğün yerini iyiliğe bırakabileceğini gördük. Ben burada, Anadolu ve Trakya coğrafyasının, kuzeyin, güneyin, doğunun ve batının bir araya geldiği bu güzel İstanbul’da, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının özündeki, yani sizlerin, ailelerinizin, anne- babalarınızın, kardeşlerinizin, evlatlarınızın iyiliği, hoşgörüyü ve nezaketi temsil ettiğini gördüm. Milletimizin bu özellikleri sayesinde daha umut dolu bir Türkiye hep birlikte inşa edebileceğimize inandım. İşte bu nedenle ki, değişim isteyen milyonların kendisini en umutsuz hissettiği bu zamanda, karşınızda ‘Hayır’ diyorum, ‘Sakın umutsuz olmayın.’ Biz, milyonlarca insan, hayallerimiz hep birlikte ulaşabiliriz. Ülkemizin kurucularının dehası; rengi, kültürü ve inancı ne olursa olsun, herkesin ama herkesin, hepimizin bir arada, huzurlu ve onurlu bir şekilde yaşayabileceği bir sistemi tasarlamış olmaları en kıymetli durumdur.
DEĞİŞİM İSTEYEN SESLERE CEVAP VERMEYE HEPİMİZİN İHTİYACI VAR: Cesur olmak, cesaret önemli çünkü bu şehrin ve bu ülkenin insanları, nice umutsuz zamanlarda defalarca kez ayağa kalkmayı başardı. Bu milletin değişim iradesi, daha önce de defalarca denendi ve başarıya ulaştı. Her seferinde yeni bir nesil doğdu ve yapılması gerekeni yaptı. Bugün bir kere daha, bu topraklarda değişim isteyen seslere cevap vermeye hepimizin ihtiyacı var. Hem Fatih Sultan Mehmet’ten hem aziz Atatürk’ten öğrendiğimiz şu ki; sevgili gençler, koşullar ne kadar zor olursa olsun, bir şeyler mutlaka ve mutlaka her ne kadar imkânsız görünse de ülkesini seven insanlar, değişimi başarmıştır. Başarabilir ve başaracaktır. Bugün önümüzdeki güçlüklerin neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Sonu gelmeyen bir otoriterleşme, tehlikeli bir kamplaşma, ortak geleceğimizi tehdit eden ekonomik çöküntü, ülkenin borç batağı içinde olması ve ne yazık ki sığınmacı ve mülteci sorunu, en çok canımızı sıkan işler ve insanların bir şey öğrenemediği yetersiz eğitim sistemi, bütün güçleriyle çalışmalarına rağmen iki yakasını bir araya getiremeyen aileler, özellikle işsizliğe mahkûm edilen siz gençler, ortak yaşam konusunda hepimizi zorlayan o milyonlarca sığınmacı ve Kanal İstanbul gibi şehirlerimizi betonlaştıran kötü projeler; tüm bu güçlükleri iyi biliyoruz.
KÖTÜ GİDİŞE NOKTA KOYAN BİR NESİL OLACAĞIZ: Bu güçlüklere birlikte çözüm üretmeyi de iyi biliyoruz. Kötü gidişe nokta koyan, hep birlikte bunu başaran bir nesil olacağız. Bunların hepsini yapabileceğimize inanmayanlar olacaktır. Bu insanların şüphelerini iyi anlıyorum. Kendi kendimize tabii ki bu değişim olmaz. Bölünmüş hâldeyken başarısızlığa mahkûm oluruz. Değişim için herkesin kalplerini fethetmeliyiz. Bu ülke insanlarının ağırlıklı sorunlarını çözümüne ulaştıran ve bütün çoğunluğun rızasını almak zorundayız. Endişe ve şüpheye yer yok. İrade iklimi yaratmalıyız. Yapılması gerekeni hep birlikte yapalım ve bir demokrasi ve özgürlük adasını hep birlikte inşa edelim. Bütün bu zorlukları aşabiliriz. Hep birlikte aşacağız. Ülkemizin dört bir köşesinde, ovasında, yaylasında, dağında, kumsalında umut ateşleri yakacağız. Bunu unutmayın. Hatalarımızdan, eksiklerimizden ders çıkaracağız. Sırt sırta verirsek ve inanırsak en imkânsız görünenlerin imkânsız olmadığını göstereceğiz. Bütün bu aşamaları, hep birlikte, bu ülkenin değişim isteyen milyonlarıyla birlikte başaracağız. Her şey çok güzel olacak. Kendinize inanın. Her şey sizinle çok güzel olmaya devam edecek.”