İzmir'de örnek çalışmaların altına imza atan İşaret Dili Çevirmen Ve Eğiticileri Derneği Başkan Yardımcısı Devrim Ayşe Gürbulak, iletişimde engelleri kaldırmak amacıyla dernek olarak yürüttükleri çalışmalar hakkında önemli bilgiler verdi. Sınırlı sayıda işaret dili eğitimi veren kurum arasında yer alan ve İzmir'de birçok ilkin altına imza atan Dernek Başkan Yardımcısı Gürbulak, engelleri aşmak ve herkse eşit hizmet sunabilmek için kamu kurumları ve yerel yönetimlere büyük görevler düştüğünü söyledi.
Engelli olarak kentte yaşamanın zorlukları ve sosyal hayata adaptasyon konusunda yaşanan sıkıntılarla boğuşan engelli bireylerin en önemli sıkıntıları arasında iletişim önemli yer tutuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Engelli Meclisi Yürütme Kurulu üyesi ve işaret dili eğitmeni Devrim Ayşe Gürbulak, kurdukları dernek çatısı altında binlerce kişiye ulaşarak işitme engelliler için adeta köprü vazifesi üstleniyor. İşaret Dili Çevirmen Ve Eğiticileri Derneği'nin kurucuları arasında yer alan ve kurumda eğitmenlik ile başkan yardımcılığı görevini de üstlenen Gürbulak, toplam 12 eğitmenle İzmir'de neredeyse 30 ilçenin tamamında hizmet veriyor.
EMPATİ KURDU, EĞİTMEN OLDU
İşitme engellilerin dış dünya ile bağlantı kurmakta yaşadıkları zorluklar kadar işaret dili öğretmekte de sıkıntı yaşadıklarını anlatan İşaret Dili Çevirmen Ve Eğiticileri Derneği Başkan Yardımcısı Gürbulak, sınırlı imkanlar ile kurdukları dernek vasıtası ile yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Engelli bireylerin çektiği zorluklar nedeniyle eğitmen olmaya karar verdiğini açıklayan Gürbulak, "İşaret dili eğitmeni olmaya karar verdiğimde İzmir'de bu anlamda kimse yoktu. Sadece çocuğu işitme engelli olduğu için mecburi olarak bu dili öğrenen anne babalar vardı. Yılda bir iki kez düzenlenen eğitimlerden birine katıldım. Tamamen kendi isteğimle bu dili öğrenmeye başladım. Bir gün bir piknikte işitme engelli gençler vardı. Aramıza katılmadıklarını gördüm. Aslında işaret dili bilen kimse yokmuş ve kendilerini ifade edemediklerinden ötürü bizlerle iletişim kuramıyorlarmış. O anda kursa gitmeye karar verdim. İzmir'de o dönem 5 ya da 6 öğretmen vardı. Şu anda sayı yükseldi. İçlerinden 10 kişi de benim öğrencimdi. Gittiğim kursta da eğitmen eksiği vardı ve öğretmen olmaya karar verdim. Dernek de o dönemde kuruldu ve 6 yıldır işaret dili öğretiyorum" dedi.
TALEBE GÖRE EĞİTİM VERİLİYOR
İzmir'de çok sayıda engelli derneği olduğuna ancak işaret dili eğitimlerinin sınırlı sayıda kişiye ulaşabildiğine dikkat çeken Gürbulak, "Halk Eğitim destekli kurslar açılıyor ama kitlelere ulaşma konusunda, işaret dili eğitimi veren bizden başka bir dernek yok. Meslekte 6'ıncı yılımı geride bıraktım. İlk dönemler sadece işaret dilinin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştık. Son yıllarda işaret dilinin televizyonlarda kullanılmaya başlaması algıyı güçlendirdi. Uzun süredir, "İşaret diline ne gerek var'" yaklaşımı hakimdi. Her şeyden önce ne gerek olduğunu insanlara tek tek anlattık. Halk eğitim kanalı ile verilen eğitimlerde belli bir süre sınırlaması bulunuyor ve insanlar her ne kadar iyi niyetle başlasa da buna ayak uydurmakta zorluk çekiyor. Biz dernek olarak zaman ve program kısıtlaması olmadan eğitim vermek amacı ile burayı kurduk. Kişiye ihtiyacı doğrultusunda, süre sınırlaması olmaksızın, özel eğitim veriyoruz. Farklı farklı eğitim çeşitleri var. Temel bir eğitim için yaklaşık 3,5 ay ve 120 ders bulunurken, kişilerin isteği ve mesleki ihtiyaçları doğrultusunda 30 saatlik program olarak da eğitimlerimiz mevcut. Gelen herkese ayak uydurmaya çalışıyoruz. Gereken esnekliği gösteriyoruz. Sadece dernek bünyesinde değil, işyerlerinde, okullarda, devlet kurumlarında da kurs veriyoruz" diye konuştu.
İNSANLAR NEDEN ÖĞRENMELİ'
İşaret dilinin neden gerekli olduğuna sorusuna gerekçeleriyle değinen Dernek Başkan Yardımcısı Gürbulak şunları kaydetti: "İşaret dili sağlık sektöründe hayat kurtaran bir kavram. Bilinmediğinden ötürü kaybedilen hayatlar var. Hukuk sektöründe, adli vakalarda, örnek olarak karakolda, engelli birey mağdur olarak gittiği bu ortamda muhatap bulamadığı takdirde mağduriyeti artıyor. Kendini ifade ettiğine anlayan olmadığı için karakola gitmeyen ve hakkını aramaktan vazgeçenler var. 3,5 milyon engelli bu ülkenin vatandaşı ve bizimle aynı haklara sahip. Biz onların duymalarını ve konuşmalarını tıbbi olarak sağlayamıyoruz. Ama işaret dili vasıtası ile onları anlama imkanına sahibiz. İşaret dili bilenle bilmeyen bir kimse bir araya geldiğinde "Asıl engelli kim'" sorusu akıllara gelebiliyor. Bizim konuda çözüme katkı koyma şansımız var. Eğer bunu öğrenmiyorsak, sorunu çıkartan biziz demektir. Onlar bizim dilimizi konuşamıyor diye bir şey yok. Asıl biz onların dilini konuşamıyoruz. İşitme engelli bireyler bu dili zaten küçük yaşlarda öğreniyor. Ama bizim gibi bireyler bunu öğrenmek zorunda."
İŞARET DİLİ ARTIK İSTİHDAMDA TERCİH SEBEBİ
İşaret dili bilen kimselerin özellikle kamuda işe girerken bir adım önde olduğuna da dikkat çeken Gürbulak, "İşaret dili bilmek işe girerken bir artı oluyor. Aslında kamuda hukuk ve sağlık alanında tercih sebebi. Kursa katılanlar resmi bir sertifika alıyor. İşaret dili bir yandan da kişisel gelişimin bir parçası. Tıpkı bir yabancı dil biliyor konumunda oluyorsunuz. Alanında bu anlamda sınırlı sayıda uzman var. Sadece maneviyat ve sosyal sorumluluk değil, işaret dili bilenler istihdam alanın da öncelik kazanıyor" ifadelerini kullandı.
4 BİN 500 KİŞİYE ULAŞTIK
Verdikleri eğitimlerin kişilerin taleplerine göre şekillendiğini de belirten Devrim Ayşe Gürbulak, "Sadece İzmir'de değil, Ege genelinde yaklaşık 4 bin 500 kişiye ulaşarak eğitim verdik. Proje kapsamında komşu illere de giderek eğitimler veriyoruz. İzmir'in neredeyse 30 ilçesinde Halk Eğitim merkezleri vasıtasıyla işaret dili öğretiyoruz. Kendi isteği ile derneğimize gelip eğitim alanların dışında, kamuda hizmet veren devlet kurumları, belediyeler, özel sektördeki şirketler, spor kulüpleri de işaret dili öğrenmek için bizlere başvuruyor. Bunun belli bir çerçevesi yok. Ağırlıklı olarak sosyal sorumluluk projesi olarak yaklaşım var" öğretme konusunda sınır tanımadıklarına vurgu yaptı.
İŞİTME ENGELLİLER EŞİTLİK İSTİYOR
İşaret dilinin bir hobi değil gereklilik olduğunun altını çizen eğitmen Gürbulak konuyla ilgili olarak şu yorumu yaptı: "Aslında bu bir gereklilik çünkü her bireyin topluma karşı bir sorumluluğu var. Bugün Engelliler Federasyonu tarafından açıklanan resmi rakamlara göre Türkiye'de 3,5 milyon işitme engelli var. Yani bu dili konuşan 3 milyon 500 bin birey var. Bu insanların hizmette, eğitimde, istihdamda eşitlik isteme hakları var. Çalıştığı yerlerde, okuduğu okulda, hizmet almaya gittiği kurumda eşitlik istiyor. Sosyal hayata katılım anlamında, işitme engelliler sokağa çıktığında da birileriyle konuşabilmek istiyor. Tek başın alışverişe gidip, doktora giderek tedavi olmak istediğinde, faturasını yatırmaya gittiğinde, restorana gidip sipariş vermek istediğinde de iletişim hakkı var. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Belli bir çerçeveye sıkıştırmak mümkün değil, çünkü iletişim her an her yerde ihtiyaç duyulabilecek bir kavram."
YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRI
İşaret dili eğitimleri konusunda İzmir'de özellikle büyük görevler düştüğünü aktaran Devrim Ayşe Gürbulak, Türkiye'deki diğer illerin seviyesine çıkılabileceğini belirterek şu çağrıda bulundu: "Bu konuda yerel yönetim biraz daha duyarlı olmasını bekleyebiliriz. Kendi vatandaşına hizmet sunma açısından, bir örnek olma açısından işaret diliyle de hizmet verebilmesi çok önemli. İzmir bu anlamda bazı konularda çok önde. Bazı konularda ise çok geride. İşaret dili eğitimleri ve kullanılma oranı şimdilik yüzeysel seviyede. Eğitimler konusunda yer sıkıntısı yaşamıyoruz ancak, bir engelli merkezinde bu dili bilen yok. Örnek olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde bununla ilgili bir birim yok. Sadece personelin aldığı kısa eğitimlerle yüzeysel kavramlar öğretiliyor. Diğer büyükşehir belediyelerde işaret dili bölümleri var. Ancak İzmir'de henüz böyle bir birim kurulamadı. Panel, seminer ve konferanslarda çevirmenlik hizmeti alınıyor. Ama girişimler sadece bununla sınırlı kalıyor. Engelli bir bireye sadece kendinle, engellilerle ilgili bir organizasyona gel diğerlerine gelme diyemezsiniz. Kadınlarla ilgili bir panele işitme engelliler gelmesin denemez, fakat gelemiyorlar. Çünkü böyle bir organizasyona katıldıkları takdirde çeviri olmadığından hiçbir şey anlamıyorlar. En basit örneklerden birisi, işitme engelli bireyler kendi seçtiği lideri bile tanımıyor, anlayamıyor. Çünkü konuştuklarını işaret dili ile tercüme eden yok. Engelliler ne yazık ki sadece engellilere yönelik organizasyonlarda düşünülüyor."
İZMİR TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLSUN
Çeşitli şekillerde eğitim verdiklerini vurgulayan Gürbulak sözlerini şöyle sürdürdü: "İhtiyaca ve zamana göre eğitimler şekillenebiliyor. Sağlıkçılar, hukukçular, emniyet birimleri işaret dili öğrenme konusunda başı çeken meslek grupları. Sağlık kurumlarında yüzde 3'lük bir zorunluluk mevcut. İzmir bu konuda pilot bölge konumunda ve sağlık kuruluşları bu anlamda özenli davranıyor. Keşke bu Türkiye'nin geneline de yayılsa..."
6 AYDA ÖĞRENİP UZMAN OLAN VAR
Yaptığı işte karşılaştığı sayısız zorluğa karşın ilginç deneyimler edindiğini de belirten Gürbulak, "6 dilde uzmanlığı olan ve Amerika'dan Türkiye'ye gelen bir filologla tanıştık. Bir yıllığına İzmir'de kalacakmış. Acil olarak işaret dili öğrenmek istediğini söyledi. Merak ettim, neden böyle bir şey istediğini sordum. "Ülkemde bu eğitimi aldım, işitme engellilerle konuşabiliyorum. Ama burada çevremdeki engellilerle iletişim kuramıyorum ve utanıyorum dedi. Ben bu ülkede yaşıyorum, her ne kadar kısa süreliğine gelmiş olsam da bu benim sorumluluğum ve öğrenmek zorundayım" dedi. Ve bir ayda hızlı bir şekilde işaret dilini öğrendi. Şimdi kendisinin internette eğitim videoları var. Sadece bir yıl kalacağı bir ülkede nasıl Türkçeyi öğrendiyse işaret dilini de öğrenebilmek için özel çaba gösterdi. Bu azmi aslında herkese örnek olmalı. Benim için çok ilginç bir anıydı" öğrencilerinden örnekler verdi.
PLAKETLER DEĞİL, TEŞEKKÜRLER MUTLU EDİYOR
Gürbulak aldığı sayısız ödülü ise şöyle yorumladı ve "Yaptığım işle ilgili çok güzel geri dönüşler alıyorum. Sayısız kurumdan ve işletmeden aldığım ödüller var. İşitme engellilere verdiğimiz destek bugüne kadar büyük bir takdir topladı. Engelsiz yaşama katkı alanında çeşitli ödüllere layık görüldüm. Ama bunun karşılığı ödül ya da takdirden ziyade işitme engellilerden gelen teşekkürler oluyor. Plaketten ziyade benim için önemli olan teşekkürdür" diyerek sözlerini sonlandırdı.