Gezi Parkı davası tutuklusu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın başvurusu üzerine AYM, “seçme ve seçilme hakkı” ile “kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı” yönlerinden hak ihlali kararı vermişti. AYM, Can Atalay kararını 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Yerel mahkeme, kararın iletilmesinin üzerinden 7 gün geçtikten sonra dosyayı Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’ne gönderdi.
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, konuyla ilgili olarak ANKA Haber Ajansı’na yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Yeni bir hukuksuzluk karşımızda. Aslında bugün yedinci gün bildiğim kadarıyla tahliye kararının verildiği, hak ihlalinin gerçekleştiğinin Anayasa Mahkemesi tarafından tespitinin yedinci günü. Ama hala tahliye kararı uygulanmadı. Oysa Anayasa Mahkemesi kararları herkes için bağlayıcı 183.madde çok açık. Yaşama, yürütme, yargı ile birlikte bütün organlarla birlikte tüzel kişileri, özel kişileri bağlar. Bu da Resmi Gazete'de yayınlandı. Tarihten itibaren derhal uygulanması gereken kararlardır. Ama nedense Can Atalay konusundaki karar ne yazık ki halen uygulanmadı. Ne yapıldı? 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı Yargıtay 3.Ceza Dairesi'ne gönderdi, oradan çıkacak sonucun beklenmesi gerektiği gibi bir gerekçeyle. Aslında son derece yanlış bir karar. Bu karar aslında ilk derece mahkemesi kararının irdelendiği bir karar. Elbette 3. Ceza Dairesi’nin kararı da irdeleniyor. Anayasa Mahkemesi bakın kısaca okuyacağım. Diyor ki Anayasa Mahkemesi, Yargıtay 3.Ceza Dairesi'nin Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede Yargıtay 3.Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını, anayasanın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir şeklinde Anayasa Mahkemesi'nin tespiti var. Şimdi Anayasa Mahkemesi, 3.Ceza Dairesi’nin hangi gerekçeyle onama kararı verdiğini ve bunun hukuksuzluğunu da kararında söylüyor. Burada yapılması gereken nedir? Burada yapılması gereken tespit edilen hak ihlallerine karşı Can Atalay’ın aynı gün serbest bırakılması gerekir idi. Ama ne yazık ki bu, bugün dahi gerçekleşmedi. Aslında ilgili mahkemeler tarafından şu an anayasal bir suç işlenmeye devam ediyor.
“KİMSE KAKOFONİ YAPMAMALI. ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINI DERHAL UYGULAMALI VE CAN ATALAY'I BİR AN ÖNCE SERBEST BIRAKMALIDIR”
İzmir'de Anayasa Mahkemesi'nin düzenlediği bir sempozyum vardı. Burada hak ihlalleriyle ilgili konular irdelendi. Bunların uygulanma biçimleri tartışıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı biz de oradaydık. Zühtü Arslan ne dedi? Anayasa Mahkemesi kararları herkes için bağlayıcıdır. Kimse kakofoni yapmasın dedi. Bunun anlamını sözlük olarak açıp baktığınızda görürsünüz. Evet. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Kimse kakofoni yapmamalı. Anayasa Mahkemesi kararlarını derhal uygulamalı ve Can Atalay'ı bir an önce serbest bırakmalıdır. Çünkü anayasal suçun işlenmesi, o suçu işleyenler açısından da bir yargılama sonucu doğuracaktır. Bizler de bu sürecin takipçisi olacağız.”