İzmir Barosu, Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nce 11.05.2016 tarih ve 900 sayılı meclis kararı ile Anıtkabir Koruma Amaçlı imar plan değişikliği hakkında 26/07/2017 tarih ve 9875 sayılı yazısı ile itiraz etmiş, Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi ise bu itirazı 11/10/2017 gün ve 2001 sayılı kararıyla reddetmişti. Bu gelişme üzerine İzmir Barosu tarafından bahsi geçen kararın planlama ilkelerine, usule, hukuka ve kamu yararına aykırılıklarının olması nedeniyle iptali ve idari işlemin uygulanmasının telafisi güç ve imkânsız zararlar doğuracağı gerekçesiyle davalı idarenin savunması alınmadan, teminatsız olarak yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi talebiyle Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
Davaya konu koruma amaçlı imar plan değişikliği kararından önceki planlarda özel mülkiyete ait alanların kamulaştırılarak Anıtkabir alanı ile birleştirilmesi hükmü bulunmakta iken, itiraza konu plan değişikliği ile bu hükmün ortadan kaldırıldığını ve kamulaştırma işlemi gerçekleştirilerek Anıtkabir alanına dâhil edilmesi gereken bu alanın koruma alanından çıkarıldığı belirtilen dilekçede Anıtkabir koruma alanının daraltılmasının hiçbir bilimsel, teknik ve nesnel gerekçesi bulunmadığı ifade edildi.
Dilekçede plan değişikliğinde Anıtkabir alanının A ve B olarak tanımlanan iki farklı parsele ayrıldığı, A parseli için hiçbir yeni değişiklik ve yapılaşma öngörülmemişken, B parselinde, Anıtkabir Muhafız Bölüğü’nün ihtiyaç duyduğu kullanımların yapılmasını sağlamak amacıyla yeni yapılaşmaya olanak tanındığı belirtilerek “bu alan için 0.3 emsal değer ve çevredeki binalarla uyumlu yapılaşma sağlanması için de 12.50 m maksimum yükseklik değeri verilmiştir” denildi. Dilekçede Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin daha önceki uygulamalarında yapılaşmaya açılan her alana en az iki emsal değer verdiği hatırlatılarak “bunun da yaklaşık 2 bin konuta tekabül ettiği düşünüldüğünde tablonun vahameti kolaylıkla anlaşılacaktır” denildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu ve hukuk devletinin hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlet olduğu hatırlatılan dilekçede “Hukuk devletinde, idarenin kanuna aykırı işlem tesis etmesi ya da buna göz yumması düşünülemez” denildi.
Konuyla ilgili görüşlerini açıklayan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan ise Anıtkabir’in, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı olmanın ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’ya ait anıt yapıların en önemlisi ve Cumhuriyetin değerlerini temsil eden simgesel bir mekân niteliğinde olduğunu ifade ederek Anıtkabir’e sahip çıkılması gerektiğini vurguladı. Plan değişikliğinin askıya çıkarılması öncesinde Anıtkabir alanına çocuk oyun parkı yapılması gibi girişimlerin değişikliğin ardında yatan asıl niyeti ortaya koyduğunu dile getiren Av. Aydın Özcan “Kent kimliği, sadece kentteki yapılarla değil, yapıların çevre ve birbirleri ile olan etkileşimleri neticesinde biçimlenmektedir. Kentlere kimlik kazandıran, kentsel mekânları tanımlayanlar, dış mekanları kurgulayanlar binalardır. Anıtkabir, Başkent Ankara’nın kent kimliği yönünden en önemli mekânıdır, Türk halkının kutsal alanıdır. Mustafa Kemal Atatürk Türk Halkı’nın önderidir ve Türk Ulusu’nun kalbinde yatmaktadır” dedi. (Karataş Haber Ajansı)