İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Bayraklı Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ başlattı. Eylem programa göre, 21 Kasım Salı (Bugün) ve 23 Kasım Perşembe günü 12.30 ile 13.30 saatleri arasında Bayraklı Adliyesi önünde Adalet Nöbeti tutulacak, 25 Kasım Cumartesi günü de Konak’tan Cumhuriyet Meydanı’na ‘Demokrasi Yürüyüşü’ düzenlenecek.
Bugün Bayraklı Adliyesi’ndeki ‘Adalet Nöbeti’nde buluşan İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin eylemine çok sayıda avukat, meslek örgütleri ve sendikalar da katıldı. “Hak, hukuk, adalet”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarının atıldığı nöbette, “Siyasi iktidar, elini yargıdan çek”, “Hukuk skandalı değil, darbe girişimi”, “Anayasa Mahkemesi kararları kesindir”, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” dövizleri taşındı.
“DEMOKRASİ, HAK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ OLACAK”
Nöbette konuşan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, şu açıklamayı yaptı:
“İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bir eylem planı hazırladık. Bu planın 3 ayağı var; ilk ayağı bugün. İkincisi perşembe günü, son ayağı ise cumartesi günü. Konak Eski Sümerbank önünde buluşup Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyeceğiz. Biz bu çağrımızı sadece Emek ve Demokrasi Güçleri içinde yer alan STK’lara değil, tüm siyasi partilere ve vatandaşlarımıza açık yapacağız. Bu demokrasi, hak, adalet ve özgürlük yürüyüşü olacak. Bu, itibarsızlaştırılmaya çalışılan hukuk için mücadele, kadına şiddete, çevreye talana karşı bir yürüyüş olacak. Biz, her açıklamamızda adaleti aradığımız hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunduğumuzu ifade ettik. Biz bunun mücadelesini her platformda vermeye çalışıyoruz. Dün, İzmir Barosu önünde yapılmak istenen bir açıklamaya emniyet güçleri tarafından müdahale edildi ve şiddet uygulandı. Biz bunu daha önce de yaşadık. Bundan sonra yaşanmaması hukuk yollarına elbet müracaat edeceğiz.
“ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARINI TANIMAYAN BİR YARGI ANLAYIŞIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
‘Adalet arıyoruz’ diyoruz ama adaleti dağıtmakla yükümlü mahkemeler kendi aralarında dahi bunu sağlayamıyorlar. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa’nın emredici hükmüne rağmen bir milletvekilini tahliye etmedi. İtiraz üzerine de 4. Ceza Dairesi bu konuda karar verilmesine yer olmadığına hükmetti. Yani 3. Ceza Dairesi’nin kararını tartışmasız reddetti. Bunu anlamı şudur; yargı kendi içerisindeki sorunu halletmelidir. Eğer dışarıdan, siyasal iktidar tarafından bu sorunun çözülmesi gibi bir düşünce hayata geçirilirse o zaman siyasal iktidarın anlayışı doğrultusunda yapılacak bir düzenlemeyle karşı karşıya kalacağız. Bugün Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımayan bir yargı anlayışıyla karşı karşıyayız. Mahkemeler ve hakimler kararlarını ve sözlerini verdikleri sözlerle ifade ederler. Bu sözlerle ne kadar bağımsız ve tarafsız olduklarını gösterirler. Bugün gördüğümüz manzarada, verilen kararlarda ne yazık ki mahkemelerin ne kadar bağımlı ve taraflı olduklarını adeta haykırıyorlar. ‘Biz taraflıyız’ diyorlar, ‘Kulağımıza fısıldanan şeyleri yazarız, bize söylenen şeyleri yazarız, Biz AİHM kararlarını tanımayız’ diyorlar.
DEMOKRASİ YÜRÜYÜŞÜ’NE AÇIK ÇAĞRI
Bizim mücadelemiz hukukun üstünlüğünden, kadın ve çocukların haklarından, doğadan, ötekileştirilen LGBTİ haklarınızdan yana. Bu ülkede yaşayan her yurttaş dini, mezhebi, siyasi görüşü ne olursa olsun anayasa önünde eşit haklara sahiptir. Biz, bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadele geçmişte olduğu gibi bugün ve bundan sonra devam edecek. Biz bütün yoldaşlarımızı, hak, hukuk ve adalet diyen herkesi cumartesi günü yapılacak olan adalet yürüyüşümüze davet ediyoruz." (ANKA)