İzmir'de CHP üyesi 9 gence 'isimsiz örgüt'e üyelikten dava açıldı
İzmir'de ateş yakılan bir sokak gösterisine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve polis fezlekesinde 4 ayrı örgüte üye olmakla suçlanan 9 genç hakkında dava açıldı. Gençler iddianamede de 'örgüt üyesi' olmakla suçlanıyor ama bu kez örgütün ismi bile belirtilmiyor. İzmir'de CHP üyesi 9 gence 'isimsiz örgüt'e üyelikten
Radikal'den İsmail Saymaz'ın özel haberine göre; İzmir Çiğli’de, sokak arasında yakılan bir ateş ve bu ateşle ilgili polise ulaşan bir ihbar üzerine, tümü CHP üyesi ve Muş Vartolu olan 7 genç , 4 ayrı yasadışı sol örgüte üye oldukları ve silahlı eylem yapacakları iddiasıyla gözaltına alınmış; içlerinden biri, evinde ruhsatsız tabanca bulunduğu için tutuklanmıştı. Hazırlanan iddianamede, gençler hakkında “silahlı örgüt üyeliği” iddiasıyla dava açıldı. Ancak hangi örgüte üye oldukları belirtilmedi.
Çiğli’de, geçen 27 Temmuz’da bir grubun kavşakta ateş yakıp çöp konteynırlarıyla yolu kapattığı ihbarı gelmişti. Aynı gün Emniyet’e ulaşan ihbarda; yolu kapatanların Dev-Sol, DHKP/C, TKİP ve TKEP/L adlı sol örgütlere mensup olduğu, aynı kişilerin ertesi gün silahlı ve molotof kokteylli eylem yapacağı, tüm örgütlerin birlikte hareket edeceği, kendi aralarında “Silahlı çatışma, olmazsa olmazımız. Motolof atıp ortalığı savaş alanına çevireceğiz” diye konuştukları iddia edilmişti. İzmir Terörle Mücadele Şubesi de ihbarda adı geçen, tamamı CHP üyesi ve Vartolu olan yedi genci gözaltına almıştı.
Karşıyaka 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan gençlerden Ü.S., o gece düğünden geldiğini, yakılan ateşi uzaktan gördüğünü, ateş başında 5-6 kişinin bulunduğunu, durmayıp evine gittiğini ifade etmişti. CHP’li olduğunu kaydeden Ü.S., bu eylemle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını belirtmişti. Ü.S., evinde bulunan ruhsatsız tabanca ve av tüfeğinin ise kendisine ait olduğunu kabul etmişti. T.E. gece düğünden döndükten sonra gölete gittiklerini, ateş edilen yerden bile geçmediğini anlatmıştı. T.E., hakkında arama kararı olduğunu öğrenince bizzat karakola teslim olduğunu ve olayı bile karakolda öğrendiğini söylemişti. M.K., gece başka arkadaşlarıyla mangal yaptıklarını kaydederken, “Ev araması sırasında dahi neyle suçlandığımızı öğrenemedim. Hatta aramalarda Türk bayrağı bile çıkmıştır” demişti. Kardeşi E.K. ise düğünden sonra arkadaşı E.A. ile ateşin yakıldığı yerden geçip top sahasının tribünlerinde oturduklarını kaydederek, “Örgütle alakam yoktur” demişti. Sorgulama sonunda yedi gençten Ü.S. “silahlı örgüt üye olma ve ruhsatsız silah bulundurma” iddiasıyla tutuklanmıştı. Ancak Ü.S.’nin hangi örgüte üyelikle suçlandığı açıklanmamıştı.
İDDİANAMEDE DE ÖRGÜT BELİRTİLMİYOR
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, ikisi firari, dokuz genç hakkında “silahlı örgüt üyeliği, kamu malına zarar verme ve kanuna aykırı gösteri düzenleme” suçlaması yöneltildi. Gençlerin hangi örgüte üye oldukları belirtilmezken, Suruç’taki canlı bomba saldırısına karşılık eylem yaptıkları iddia edilerek, şöyle denildi:
“Yasadışı terör örgütü üyesi olan şüphelilerin, MLKP terör örgütünün açık alan yapılanması olan SGDF organizesinde 19-24 Temmuz 2015 tarihlerinde Şanlıurfa Suruç ilçesine mücavir Suriye ülkesi Ayn El Arap (Kobane) bölgesine yönelik düzenledikleri etkinlik kapsamında 20 Temmuz 2015 günü yaşanan canlı bomba eylemi ile ilgili ülke genelindeki eylemler çerçevesinde, Suruç’ta ölen şahıslara destek vermek amacıyla yol kesip konteynırları ateşe vermek suretiyle eylem düzenledikleri...”
İddianameyi kabul eden Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi 27 Ekim 2015’e duruşma günü verdi. Gençlerin avukatı Eylem Yıldız, iddianamede örgütün belirtilmediğine dikkat çekerek, “İddianamenin hiçbir hukuki dayanağı yok. Müvekkilimle cezaevinde görüştüm. Biz görüşene kadar kendisinin DHKP/C’li olarak suçlandığını düşünmüş. Çünkü iddianame eline ulaşınca oradaki hükümlüler böyle söylemiş ve bu yüzden ciddi bir psikolojik sıkıntıya girmiş. Biz ona izah ettik. Zira hangi örgüte üye oldukları konusunda ne bir delil ne de bir gerekçe var. Ayrıca böyle bir dava için üç ay sonrasına duruşma günü verilmesi de birey haklarını ihlal ediyor” dedi.