Minibüslerin yerel yönetimlerin en önemli ulaşım partneri olduğuna dikkat çeken Başkan Uğuz, ‘İzmir de 1117 minibüsçü, 7 bin çalışan şoför, 40 bine yaklaşan aile üye sayısı ve 15 bin kişilik yan sanayi potansiyelimizle göz ardı edilemez bir camiayız. 3 yıldır para kazanamıyoruz. Akaryakıt ve yedek parça. tamir bakım servis maliyetlerindeki artışlara yolcu biniş sayısındaki gerileme de eklenince, iflas etme noktasına geldik. Akaryakıt zamlarının yanısıra geçen yıl 600 lira olan bir lastik şimdi Bin 500 lira, 2 bin beşyüz lira olan araç sigortaları 6 bin lira oldu. Hele Hele araç değiştirmek imkansız hale geldi. Sıfır kilometre bir araç geçen yıl 250 bin lirayken bu yıl 600 bin liraya oldu.’ dedi.
"Kamu hizmeti"
Ulaşımın bir kamu hizmeti olduğunu hatırlatan Taner Uğuz, ‘Artan maliyetler nedeniyle sermayelerimizi kaybetme korkusu yaşıyor, her gün zararına çalışıyoruz. Yorulduk, moralman çöktük. Salgın nedeniyle İzmir’de toplu ulaşımdaki biniş sayıları önemli ölçüde düştü. Önce sokağa çıkma yasakları ve kararnamelerle yüzde 50 taşımayı öngören kısıtlamalar, ardından insanlarda oluşan korku araçlarımızı iş yapamaz hale getirdi. Hasılatlar akaryakıt giderlerini karşılamıyor. 1 Mart 2020 – 31 Ekim 2021 arası dönemde, salgın öncesine göre ortalama biniş kaybı yüzde 80 oldu.
Hükümete çağrı
Kötü duruma rağmen fedakarlıkta bulunarak, ciddi maliyetleri bulunan yoğun dezenfeksiyon çalışmaları ve hijyen destekleri önlemlerini hiç aksatmadık, aksatmıyoruz. Çünkü toplum sağlığını her şeyin üzerinde tutuyoruz. Biz üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz ancak pek çok sektör gibi minibüsçülerin de destek alması, teşviklerden yararlandırılması gerekiyor. Cumhurbaşkanımıza, hükümete, il milletvekillerine sesleniyoruz. Kamusal toplu ulaşım hizmeti veren kurum ve kuruluşların kullandığı elektrik ve akaryakıt bedellerindeki KDV ve ÖTV tutarlarının mutlaka sıfırlanması gerekiyor. Hükümetimize sesimizi duyun, toplu ulaşım hizmetlerine KDV ve ÖTV muafiyeti getirilsin çağrısında bulunuyoruz. Dayanacak gücümüz kalmadı.’ diye konuştu.