Torbalı ilçesinde yaşayan İlker Hamurişçi, 29 Ekim'de şiddetli göğüs ağrısıyla Torbalı Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne başvurdu. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Hamurişçi’ye 35 dakika kalp masajı uygulandı. İlker Hamurişçi, ambulansla SBÜ İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Yaşama şansı oldukça düşük olduğu belirtilen Hamurişçi, burada yapılan soğutma tedavisi ile vücut ısısı düşürülerek beyin hücreleri zarar görmeden hayata döndü.
'BİR MUCİZE OLDU'
Kendisini çok iyi hissettiğini belirtip doktorlarına teşekkürlerini ileten İlker Hamurişçi, "Geçen 29 Ekim Çarşamba günü rahatsızlandım. Onun dışında hiçbir şey hatırlamıyorum. Kendime geldikten sonra telefonumu elime aldım. En son eşimle hafif bir tartışma yaşayıp, babamın evine gitmişim. Babama 'Sırtım ve omuzlarım ağrıyor' demişim ama hatırlamıyorum. Sonrasında kalp krizi geçirmişim. Bunları öğrenince şaşırdım. Hayatımda bu 4-5 günü yaşamamış gibiyim. Uzun süre kalp masajı yapılmış. Ambulanstaki doktordan tutun da buraya hastaneye gelene kadar kimse beni bırakmamış. Allah hepsinden razı olsun" diye konuştu.
Hamurişçi'ye refakat eden teyzesi Serap İpek de "Bu iki hafta içinde hem üzüntü hem sevinç yaşadık. Doktorlarımız İlker'i tekrar hayata döndürdü. Onu kaybetmekten korktuk. Bir mucize oldu, Rabb’im İlker'i bize geri verdi" ifadelerini kullandı.
'GELDİĞİNDE YAŞAMA ŞANSI ÇOK AZDI’
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Halil Gülyiğit, hastanın kendilerine geldiğinde bilincinin yerinde olmadığını belirtip, "Akciğerleri makineye bağlıydı, genel durumu kötüydü. Bir kalp damarı tam tıkalıydı. Damarını açtıktan sonra hastanın devrini sağladık" dedi.
İlker Hamurişçi'yi koroner yoğun bakımdan devraldıklarında entübe ve mekanik ventilasyon desteğinde olduğunu, kardiyak fonksiyonlarının da kötü olduğunu ifade eden Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Aykut Sarıtaş, "Tansiyonu çok düşüktü. Geldiğinde yaşama şansı çok azdı. Bu hastalar kardiyak acil olduğu gibi nörolojik acil vakası sayılabilir. Onları hayata döndürdükten sonra bitkisel hayatta kalmaması, beyin fonksiyonlarının iyi olması çok önemli. Soğutma tedavisi uyguladık. Çoğu yerde olmayan bu tedavi bizim hastanemizde mevcut. Beyin fonksiyonlarını takip ettik. Birkaç gün sonra hastamızı mekanik ventilatörden ayırdıktan sonra bilincini takip ettiğimizde bu durum bizi sevindirdi. Hastamızın yürüyerek taburcu olması bizlerle konuşabilmesi, bitkisel bir durumun olmaması büyük bir mucize. Multidisipliner bir yaklaşımla kardiyoloji doktorumuz, yoğun bakım ekibimiz birlikte bu başarıyı elde ettik" diye konuştu.
'BEYNİN OKSİJEN TÜKETİMİNİ AZALTIYORUZ'
Hastanın iç vücut ısısını 36 dereceye düşürdüklerini anlatan Prof. Dr. Sarıtaş, şöyle devam etti: "Hastamıza 35 dakika kalp masajı yapılmış. Bu masaj sırasında hastamızın beyni oksijensiz kalabilirdi. Daha sonra kardiyak yetmezliği ve kan pompalaması az olduğu için beyne giden oksijen miktarı da az olabiliyor. Biz sıcaklığı biraz soğuttuğumuzda beynin oksijen tüketimini azaltıyoruz. Beyni korumayı hedefliyoruz. Bu şekilde hasarlar minimal düzeye iniyor. Bunu ilk başta yaptığınızda etkili sonuç alabiliyorsunuz. Ama biraz geciktiğinizde bu sonuç mümkün değil. Beynin etkilenmeyen alanlarını kurtardık. Soğutma tedavisi ile hastanın sıcaklığını normal sıcaklığından birkaç derece aşağıda tutuyoruz. Böylece beyin hücrelerinin yenilenmesine zaman kazandırıyoruz. 35 dakika gibi yüksek bir kalp masajı süresi var. Üç, dört dakikada beyne oksijen gitmezse beyin hücreleri ölebiliyor. Kalp masajını yapanların da başarısı var. İlginç şekilde aynı dönemde yoğun bakımda üç hasta denk geldi. Üçüne de aynı anda müdahale ettik ve üçü de mekanik ventilasyon ve oksijen desteğinde değil. Hepsi konuşur vaziyette."