İzmir'den Vali'ye sert mesaj

İç güvenlik yasasının getirdiği tartışmalar son hızıyla devam ederken, İzmir Valiliği tarafından geçtiğimiz gün yayınlanan ve “Sıkıyönetim yasası” tepkisi toplayan genelgeye karşı İzmir’deki emek ve demokrasi güçleri ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Valiliği geri atmaya çağıran demokratik kitle örgütleri, söz düzenlemeyi tanımadıklarını ve sokaktan çekilmeyeceklerini duyurdu. İzmir'den Vali'ye sert mesaj

Haberler / İzmir

11 Mart 2015 Çarşamba 12:51

PAYLAŞ

ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- İzmir Barosu’nda düzenlenen basın toplantısına TÜRK-İŞ 3’üncü Bölge Temsilciliği, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, KESK İzmir Şubeler Platformu, İzmir Veteriner Hekimler Odası İzmir Tabip Odası, İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, İzmir Eczacı Odası, İzmir Diş hekimleri Odası, İzmir Barosu, DİSK Ege Bölge Temsilciliği, Birleşik Kamu-İş İzmir İl Temsilciliği kurumlarının temsilcileri katılım gösterdi.

“TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIYOR”
Kurumlar adına hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, İzmir Valiliği tarafından yayınlanan son genelge hakkında şunları dile getirdi: “Valilik, sivil toplum tarafından yapılacak her türlü düşünce açıklamasını yer, zaman, şekil itibariyle kısıtlayarak, kullanılacak cihaz ve platformlara dahi müdahale ederek neredeyse olanaksız hale getirerek hakkın özüne müdahale etmektedir. Gerçekte, Valiliğin anılan kararı ile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, kamu güvenliği ve genel asayiş yönünden düzenleme gerekçesiyle ortadan kaldırılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11.maddesi bu hakların kullanılmasının ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabileceğini düzenlemiştir. Anayasanın 26. maddesine göre düşünce hürriyeti resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar, Anayasanın 34.maddesine göre Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı yine aynı sebeplerle ancak kanunla sınırlanabilir. Şu halde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve 2911 sayılı yasa ile teminat altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin ancak kanunla sınırlanabilecek bu özgürlüklerin Valilik kararıyla kısıtlanması kanunilik ilkesini bertaraf eden, kanundaki sınırlama ölçütlerini ihlal eden ve valilere tanınmamış yetkilerin kullanılmasını içeren adeta OHAL dönemi uygulamasını anımsatmaktadır. Anılan kararda Valilik olarak ifade edilen İdare başka bir ifadeyle yürütme, uluslararası sözleşme ve anayasa ile ancak Yasama erkinin karar vereceği temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması alanına müdahale ederek açıkça erkler ayrılığını ihlal etmekte ve yetki gaspı yapmaktadır.”

“GENELGE DEĞİL OHAL YASASI”
Baro Başkanı Özcan, söz konusu genelgeyi “Sıkıyönetim” olarak niteleyerek, söz konusu düzenlemelerin temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, ayrıca anayasaya aykırılıkları içerdiğini söyleyerek, “İzmir Barosu, uluslararası anlaşmalar ve üst hukuk normlarının tümüne açıkça aykırılık teşkil eden Valilik kararına karşı idare mahkemesinde iptal davası açmış, yürütmesinin durdurulmasını talep etmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki şehrimizde bugün itibariyle kamu düzeni ve genel asayişi bozacak bir olay yaşanmamış iken Valiliğin almış olduğu bu karar mevcut iktidarın siyaseten yıpratılmaması çerçevesinde alınmış bir tedbir mahiyetindedir. Ancak, idari amir olan Valilik İzmir halkının ve vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini siyasi iradeden üstün tutmalıdır. Aksi halde mevcut siyasi iktidarlar uğruna temel hak ve hürriyetlerden verilecek her taviz, toplumun temel taşı olan vatandaşları birey olmaktan çıkararak tebaa konumuna getirecektir. Ancak unutulmamalıdır ki; tarihin hiçbir evresinde İzmir halkı tebaa olmayı kabul etmemiştir. İzmir’de ilk kurşunu atanların torunu olan İzmirliler olarak özgürlüklerimizin sonuna kadar savunucusu olacağımızı, fiili sıkıyönetim uygulamalarını kabul etmeyeceğimizi kamuoyuna duyururuz” şeklinde konuştu.

GENELGEYE KARŞI YENİ EYLEM PLANI
Özcan emek ve demokrasi güçleri olarak alacakları ortak karar çerçevesinde ayrıca söz konusu genelgeye karşı hukuki mücadele başlatabileceklerini duyurdu. Kurum olarak sivil toplum örgütleri ile birlikte yeni bir eylem planını hayata geçirmeye hazırlandıklarını Baro Başkanı Özcan, “İç güvenlik yasa tasarısı yasalaşmadan İzmir’de uygulanmak istedi. Halkımız İzmir Valiliği’nin bu kararına son derece sert şekilde bir tepki gösterdi. Sanıyoruz ki, bu durum yargının vereceği yürütmeyi durdurma kararı ile engellenecektir ve uygulamaya girmeyecektir. Biz de eskisi gibi istediğimiz yerde basın açıklamalarımızı yapacağız” dedi ve İzmir Valiliği tarafından son yapılan açıklamanın da basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu belirterek, basının ve kamuoyunun yersiz suçlamalarla karşı karşıya kaldığını belirtti.

“İÇ GÜVENLİK GELMEDEN UYGULAMAYA KONDU”
Geçtiğimiz haftalarda TBMM’de görüşülen iç güvenlik paketi ile ilgili yapılan açıklamaları hatırlatan TMMOB İKK Sekreteri Melih Yalçın “Biz o zaman yaptığımız açıklamada İzmir’de bu kuraları uygulamaya gönüllü bir vali ve emniyet müdürü olduğunu söylemiştik” şeklinde konuştu.

“GİDİP YUNANİSTAN’DA MI AÇIKLAMA YAPALIM'”
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise “Hiç kimse sokaklardan çekileceğimizi sanmasın” diyerek şok bir talepte bulundu ve “Bu uygulamaya yeni darbelerin ayak sesleridir. İzmir demokrasi laiklik ve özgürlüğün kentidir. Ancak bu sıkıyönetim için İzmir pilot bölge seçilmiştir. Seçimle İzmir’i alamayan AKP iktidarı bu yasalarla İzmir’i zap etmeye çalışmaktadır. Bu anti demokratik uygulamaları tanımıyoruz. İzmir Valiliği bize açıklama yapacak yer tanımıyorsa, uluslararası hukuku devreye sokalım ve Yunanistan makamların yazı yazarak gidip orada açıklama yapalım. İzmir Valiliği’nden derhal bu genelgeyi geri çekmesini istiyoruz” dedi.