İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi; Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İzmir Şubesi ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi, Meclis Araştırma Komisyonunun 'Boşanma raporu' olarak adlandırılan çalışması hakkında birlikte hazırladıkları 497 sayfadan oluşan taslağı basın ile paylaştı.
İzmir Barosu Adliyesi Baro Birimi Başkanlık Odası'nda yapılan basın açıklamasına İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi sorumlusu, Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan, raporu hazırlayan dernek temsilcileri ile avukatlar katıldı.
Av. Nuriye Kadan, 'Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi' amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'nun çalışmasında çok eksikliklerin olduğunu, bu eksiklikleri gösteren 497 sayfadan oluşan taslak hazırladıklarını ve bu taslağı meclise, parti grup başkanları ve Aile Sosyal Politikalar Bakanı'na göndereceklerini söyledi.
KADINLAR FİZİKSEL ŞİDDET MAĞDURU
6 Mayıs 2016 tarihli raporun yayınlandığı andan itibaren toplumun faklı kesimlerinin eleştirileriyle karşı karşıya kaldığına değinen Kadan, “Komisyon'un kendi raporundaki verilerde de görüleceği gibi, Türkiye AB ve çevre ülkelerde evlenme oranında 45 ülke arasında 6'ncı sırada, boşanma oranında ise 43 ülke arasında 26'ncı sırada yer almaktadır. Türkiye'deki evlenme hızı 7.7 iken, boşanma hızı 1.7 olarak tespit edilmiştir. Bu veriler bizlere, ülkemizin öncelikli olarak insan hakları, kadın ve çocuk hakları, eğitim ve sağlık, yoksullukla mücadele, toplumsal huzurun sağlanması, çevrenin korunması gibi önem arz eden konularının boşanma sorunlarının önünde olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca raporda boşanmalar ve aile bütünlüğünün korunması sorunu daha çok çocukların mağduriyeti açısından ele alınmış, kadının insan hakları bakış açısıyla değerlendirilmesi eksik kalmıştır. Oysa ki, aileyi oluşturan bireylerin (özellikle de kadınların) öz yeterliliğe sahip, baş etme becerileri yüksek ve çeşitli, destek sistemleri güçlü, sağlıklı bireyler olması, aile içinde büyüyen çocuğun sağlıklı gelişimine de etki ettiğini bilinmektedir. Raporun temel eksikliği 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' politikalarına yeterince vurgu yapılmamış olmasıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlendirilmesi ile desteklenmiş aile politikaları olmadan tespit edilen sorunlara çözüm bulmak mümkün olmayacaktır. Komisyon çalışmalarına katkı sunan uzman raporunda, boşanmış kadınların yüzde 74'ünün fiziksel şiddet mağduru olduğu, evli olmayan ve evli kadınların da yüzde 35'nin şiddete maruz kalmaya devam ettiği belirtilmektedir. Bu durum Türkiye'de boşanmalardan çok aile içi şiddetin ciddi bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır" dedi.
BOŞANMALAR YOKSULLUK SEBEBİ
Boşanma sebepleri ile ilgili ilgili değerlendirme yapılırken çok önemli bir faktör olan yoksulluğun etkisi ve bunun yıkıcı, insani,sosyal ve siyasal sonuçları dikkate alınmamıştır diye konuşan Av. Nuriye Kadan, “Yoksulluğun azaltılmasına ve ortadan kaldırılmasına yönelik herhangi bir inceleme ve öneri ortaya konulmamıştır. Bilindiği üzere yoksulluk kendini yeniden üreten ve kuşaklar boyunca sorunların kaynağı olan bir sosyal olgudur. Boşanma, aile bütünlüğünün korunması ile yoksulluk arasında kuşku götürmez bir ilişki vardır. Bu ilişkiye raporda yeterince değinilmemiş olması büyük bir eksikliktir. Raporda; çocukların cinsel istismarı suçunun işlendiği evliliklerde, evliliğin 5 yıl boyunca sorunsuz ve başarılı devam etmesi halinde cezasızlık önerisi getirilmesine karşın, evlenme yaşının 18'e yükseltilmesi önerisinin yer almaması dikkat çekicidir. Ayrıca 'sorunsuz ve başarılı' evlilik hangi kıstasa göre saptanacaktı? Komisyon bu önerisiyle adeta çocuk evliliklerini teşvik etmektedir. Ayrıca bu durum çocukları tecavüzcüsü ile evlenmesine ve evliliği devam ettirmesine zorlayacak niteliktedir" dedi.
BOŞANMALAR ENGELLENECEK
Yine aile ve toplumun yapısını bozacak medya ve basının haber yapma etiği konusunda devlete sansür yetkisi tanımasının suistimale son derece açık bir öneri olduğunun altını çizen Kadan, “Raporun geneli değerlendirildiğinde, boşanmaların engellenmesi ile aile bütünlüğünün korunacağı izlenimi yaratılmaktadır. Bizce amaç, ne pahasına olursa olsun boşanmaların önüne geçilmesi değil, boşanmalara neden olan sosyal ve kültürel nedenleri ortaya çıkarmak, evliliği sonlandırmayı tercih etmiş bireylerin güvenliğini ve sağlığını korumak olmalıdır. Ancak bugün Türkiye'de sistem, kadınları geleneksel-cinsiyetçi kadınlık ve annelik rollerini gönüllü olarak kabule zorlamakta, buna itiraz eden kadınları ise şiddetin tüm biçimleri ile cezalandırmaktadır. Sağlıklı, güvenli ve mutlu bireyler olmadan sağlıklı aile sisteminin ve toplumsal bağların kurulabilmesi olanaksızdır. Ayrıca sağlıklı bir toplum yapısı olmadan, sağlıklı bireyler yetiştirmenin mümkün olmadığı açıktır. Bu karşılıklı etkileşim görmezden gelinerek, komisyon raporunda sıkça vurgulandığı gibi toplumsal dokuda yaşanan bozulmaların yalnızca değerler ile onarılacağı düşüncesinin büyük bir yanılgı olacağını ifade etmek isteriz" dedi.