Karaburun'un Çatalkaya bölgesine taş ocağı açılması için özel bir firma tarafından girişimde bulunuldu. Firmanın başvurusu üzerinde, 17 Ağustos 2018 tarihinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden, kurulması planlanan taş ocağı için 'ÇED gerekli değildir' kararı verildi. Bu duruma, bölgede oturan vatandaşlar ve çevrecilerden tepki geldi. ÇED gerekli değildir kararının iptali için İzmir 2'nci İdare Mahkemesi'nde dava açıldı.
Vatandaşlar ile çevreciler adına mahkemeye başvuran avukatlar Enis Dinçeroğlu ile Esra Akkoç Yaren, dava dilekçelerinde taş ocağının bölgede neden olacağı olumsuz etkileri tek tek sıraladı. Bölgenin doğal SİT alanı içerisinde bulunduğunun ifade edildiği dilekçede, "ÇED'e konu tesiste kullanılacak araçların egzoz gazı salınımları, taşıma sırasında oluşabilecek gaz salınım değerlerine ilişkin değerlendirme yapılması gerekmektedir. Partikül karışımlarının atmosfere verilmesi, yayılması, kirletilmesi anlamına gelen emisyonun sınır değerlerinin, ÇED raporundan ifade edilen değerlerin misliyle üstünde olması, Anayasa'nın 56'ncı maddesindeki sağlıklı bir çevrede yaşam hakkına aykırılık teşkil edecektir" denildi.
'KONUTLARA ÇOK YAKIN'
Tesis için seçilen alanın yanlış olduğu da öne sürülen dilekçede, "Hakim rüzgar yönünün yanlış belirlenmesi, yaşam alanlarına yakınlığı ve üst ölçek planlara aykırılık taşıması dışında, bölgemizin biyolojik, sosyal, iktisadi diğer olanakları da bu plansız yapılaşma ve sanayileşmenin kurbanı olmaktadır" ifadesine yer verildi.
Tesise bir kilometre uzaklıkta konutlar bulunduğu, davaya konu faaliyetin bölgedeki yer üstü ve yer altı su kaynaklarına olası etkilerinin, patlatma işlemi ve üretim sırasında ortaya çıkacak tozun bölgedeki etkisinin detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiği belirtilen dilekçede, "Proje alanı Karaburun ve Balıklıova havzasında yer almakta olup turizmin yoğun olduğu özellikle yaz aylarında, hakim rüzgar vasıtasıyla, tesise yakın alanlarda taşınan emisyonlar hava kalitesini daha da kötüleştirecektir. Kurulması planlanan tesisten saatte yaklaşık 100 kilo tozun havaya karışması söz konusudur. Toz emisyonlarının, hemen çökeleceği kabul edilerek, gün boyu sürecek üretim faaliyetlerinden kaynaklı toz emisyonu toplamına dahil edilmemesi hukuka aykırıdır" denildi.
Dilekçede ayrıca tesisin birinci derece deprem bölgesinde ana fay hattı üzerinde kurulmasının planladığı, olası deprem sırasında tesisin çevreyi etkilemeyeceğinin garanti altına alınamayacağı da savunuldu. (DHA)