Tarihi semte gönül veren Abdülkadir Hazman, Karataş’la ilgili sorulara içtenlikle yanıt verdi. 150 yıllık geçmişe sahip Karataş’ın dünü, bugünü ve yarınını masaya yatıran araştırmacı-yazar Abdulkadir Hazman, bölgede yürütülen restorasyon çalışmaları ve değişimi anlatarak önemli mesajlar vermeyi de ihmal etmedi.
KARATAŞ'I KARATAŞ YAPAN DEĞERLER NELERDİR'
Uzun süredir Karataş'ın İzmir'in tarih ve kültür başkenti olduğunu iddia ediyoruz. 1860'larda sivil yerleşime açılan Karataş'ın Yahudi, Rum, Ermeni ve Türk toplumlarının iç içe, birlikte yaşadığı bu bölgede bize kalan, dostluk, sevgi kardeşliğin yanı sıra, tarih ve kültür varlıklarına da sahip çıkmak zorundayız. Gücümüz yettiğince Karataş'a bunu başarmak için çabalarımızı merkezi ve yerel idareye duyurmaya çalıştık. Son iki yıldır Karataş'a hem yerel yönetim, hem de merkezi yönetim bir şeyler yapmaya çalışıyor.
KARATAŞ NASIL SEVGİ VE DOSTLUĞUN BAŞKENTİ OLDU'
Tarihi insanlar yapar. Osmanlı döneminde millet sistemine göre tüm etnik kökenli gruplar kendi mahallelerini oluşturuyordu. Karataş'ta tüm etnik gruplar aynı sokaklarda yaşadı, birbirlerine komşu oldu. Rum, Ermeni, Türk, Yahudi yan yanaydı. Birbirlerinin bayramlarını kutladılar, acılarını paylaştılar, dostluklar gelişti. Ulus olmanın, birlikte, kardeşçe yaşamanın temelleri burada atıldı. İzmir'de sevginin, barışın kardeşliğin temelleri Karataş'ta atılmıştır. Farklı din ve ırka mensup insanların birlikte yaşamasıyla bu oluştu. Bu kültürel temellerin üzerinde yükselirken, Karataş'ta Ermeniler Vartanyan Ermeni Okulu'nu, Rumlar Agia Palaskevi Kilisesi'ni, Yahudiler Roşar Havrası'nı, Tarihi Karataş Hastanesi'ni, Bet İsrail Havrası'nı inşa ettiler. Türkler Çakabey döneminden beri buradalar. Herkes bizlere bir şey bıraktılar. Biz bunlara sahip çıkmak istiyoruz. Geçmişe mum yakmayanlar geleceğe meşale olamazlar. Biz bu değerleri kendimize rehber edip geleceğimizi buna göre şekillendirmek istiyoruz.
CUMHURİYET EĞİTİM MÜZESİ’NİN SON DURUMU NEDİR'
Cumhuriyet Eğitim Müzesi virane bir durumdaydı. Buranın restore edilmesini istedik ve yaklaşık 5 yıl bunun için mücadele ettik. İzmir Valiliği çalışmalara hızla devam ediyor. 2017'de vaktinden öne tamamlanacak gibi gözüküyor. Burası bir kütüphane olarak planlandı. Ve Karataşlarılar buranın bahçesinde kurulacak kafeterya ile İzmir'i ve körfezi izleyerek çay, kahve içebilecek. Öğrendiğimiz kadarıyla Anıtlar Kurulu vasıtası ile Atatürk Müzesi'ne verilen ve 9 Eylül Üniversitesi’ne verilen eserler geri dönmeyecek. Ama muhafaza altına alınmış olan eğitimle ilgili birçok eser ise geri gelecek. Bu konuda ciddi bir çalışma yapılıyor. Burası Karataş için olduğu kadar, İzmir ve Türkiye için de bir kazanımdır. Artık bu değere sahip çıkmak gerekiyor. Burası için mücadele verirken çok yalnız kaldık. İzmir milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütlerinden beklediğimiz desteği alamadık. Bizi sadece Karataşlılar ve İzmir basını destekledi. İzmir basınına burada ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Buradaki duyarsızlığı, sağır sultanlığı yıkan İzmir basınıdır. Sesimizi duyurması sayesinde bu müze artık ayağa kalkıyor.
YANIK KİLİSE NE ZAMAN KURTULACAK'
Herkesin yanık kilise olarak da bildiği, Hataylı bir azizeden adını alan ve Adile Naşit Parkı içinde bulunan bu kilise Konak Belediyesi'nin sorumluluk alanında. Temaslarımız sonunda projeleri çizildi, restorasyon için gün sayıyor. Zaten daha önceki yıllarda tescillini yaptırmış olduğumuz bir yapıydı. Hiç olmazsa kiliseden kalan kısmı kurtaralım diye mücadele verdik. Karataşlılara müjdeler olsun, burası da kurtuluyor. Konak Belediyesi çabaları sayesinde eski bir evde yapılan restorasyonla Tarık Dursun Yazar Evi de İzmir'e kazandırıldı. Bunun yanında, Asansör girişinde Dario Moreno Sokağı'na bakan çok güzel bir yapı vardı. Bu binayı yine Konak Belediyesi kiralayarak semtimize bir kültür ve sanat merkezi kazandırmak için çalışmalara başladı. Semtimizde böyle bir mekan yoktu, ihtiyaç vardı. Karataş'ta çok fazla okul da var. Gençlerimizin sanatsal ve kültürel faaliyetleri yürüteceği bir merkez yoktu. Bu yönde taleplerimizi belediyeye ilettik. Umarız önümüzdeki günlerde burası da hizmete girer.
KARATAŞ’TA AYHAN IŞIK’IN İSMİ NEDEN BİR YERE VERİLMİYOR'
Bu soruyu aslında yetkililere sormak lazım. Semt halkı olarak, Asansör Sokağı'nda yapılan yeni kültür ve sanat merkezine Ayhan Işık'ın adının verilmesini istiyoruz. Yüz yılı aşkın süredir İngiliz Bahçesi olarak bilinen yerin bugün adının Zeki Müren Parkı olduğunu biliyor muydunu? Sormak lazım, neden burası Ayhan Işık Parkı deği? Ya da Çakabey Parkı deği? Veya Ferdi Özbeğen Parkı değil de Zeki Müren Park? Zeki Müren’in büyük bir sanatçı olduğu kuşku götürmez bir gerçektir... Fakat Karataş'la ne ilgisi va? Bunlar geçmişte yöneticilerin halka sormadan, bu semtin geçmişini bilmeden yaptıkları hatalardır. Karataş’ta bunca yetişmiş ve topluma mal olmuş yazar, sanatçı, bilim adamı, sporcu, politikacı varken, sırf popülizm yapmak amacıyla semtle ilgisi olmayan bazı isimlerin yerleşim alanlarındaki bölgelere verilmesi kuşkusuz hem anlamsız, hem de o yerleşim yerindeki insanlar tarafından benimsememektedir.
AYHAN IŞIK’IN ADI KARATAŞ İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR'
Ayhan Işık Türk sinemasının kralı olduğu kadar, Karataş’ın da kralıdır. Asıl burada yer alan Ayhan Işık'ın doğup büyüdüğü evin Konak Belediyesi'nce satın alınmasını istiyoruz. Burası 2'inci derecede SİT kapsamında tescilli bir ev. Bu ev Konak Belediyesi'nce alınarak Karataşlılara, gelecek kuşaklara hediye edilmesi gerekli. Yeter ki burası kurtulsun. Ferdi Özbeğen'in evi yıkıldı, yerine dönerci açıldı. Şimdi Ferdi Özbeğen unutuldu mu zannediyorsunu? Böyle bir şeyin tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Bu tarihe saygısızlıktır. Geçmişi silmekle geleceği inşa edemezsiniz. Ancak bu değerleri ayakta tutarak geleceğe sahip çıkabilirsiniz. Karataş'a sahip çıkan belediye başkanları kalıcıdır, hiçbir zaman unutulmaz. Buraya el uzatan kalıcı olacaktır. Burası kültür ve sanatla beslenen bir yer. Buranın aşı ekmeği kültürdür. Buranın insanı mülayimdir. İnsanı meltem gibidir, hoş eser, hoş konuşur. Burada kavga dövüş olmaz. Kardeşlik vardır. Bu semt sevdiğini tutar, başının tacı eder. Karataşlılar Ayhan Işık'ı unutmaz. Evini yıkmakla onun izini bu semtten silemezsiniz. Dünden bugünlere kalan tarih ve kültür varlıklarına sahip çıkmak yerel ve merkezi idarelerin asli görevlerinden birisidir. Kentlerde kent bilinci ve kültürünü geliştirmek için önce o yaşadığın yere ve onun tarihine sahip çıkmak gerekir. Tarihi dokuyu, eserleri, kültürü, doğal güzellikleri, sosyal hayatı korumak zorundasınız. Geçmişin izlerini silerek bir şey elde edemezsiniz. Siz binayı yıkarsınız ama insanların kafasındaki düşünceyi yıkamazsınız. Ayhan Işık'ın adı neden İzmir'de bir yere verilmiyor. Ayhan Işık Karataş'ta doğdu, büyüdü, Buralı bir balıkçının çocuğu. Bu mahalledeki insanların gönlünü kazanmak istiyorsan bu değerlere önem vermek zorundasın.
YAKIN ZAMANDA TESCİL ETTİRDİĞİNİZ KARATAŞ KÖPRÜSÜ NE DURUMDA'
Karataş Köprüsü üzerindeki kara bulutları bir türlü uzaklaştıramadık. Dere Sokağı’nın devamı olan bu alandaki derenin yatağına bir apartman yapıldı. Özel mülkiyet alanındaki bu yere imar iznini zamanında nasıl verdiler anlamak mümkün değil. Yapacak bir şey de yok... İmara uygun binayı oraya diktiler. Bizim sorunumuz bu bina değil. Burada üç gözlü bir tarihi köprü var. 1891 yılında Halil Rıfat Paşa tarafında yapılmış olan bu köprü Değirmen Dağı’ndan gelen suların İngiliz Bahçesi'ne ve körfeze ulaşmasını sağlıyordu. İzmir köprü anlamında fakir bir şehir. Kervan Köprüsü ve Karataş Köprüsü dışında Konak merkezinde başka köprü yoktur. Konak Belediyesi Eski Başkan Hakan Tartan döneminde köprünün önüne beton döküp merdiven yaptı ve köprünün iki gözü kapandı. Yeni seçilen başkana bu durumu anlatıp yardım istedik. En kısa sürede bir çalışma yapacaklarını düşünüyoruz. Karataş'ta güneş artık başka doğuyor. İnanıyoruz ki, burası da kurtulacaktır. Sesimizi yükseltirsek burada da bir şeyler yapılacaktır. Sonuçta Anıtlar Kurulu tarafından tescil ettirdiğimiz bu köprü bir an önce özgün haline döndürülmelidir. Ama belediyeler de imkanları dahilinde çalışma yapabiliyor. Konak Belediyesi'nin tüm derdinin Karataş olmadığını biliyoruz. Fakat Konak Belediyesi’nin geçmişte yapılan bu yanlışı en kısa sürede düzeltmesini de umutla bekliyoruz.
BELEDİYENİN SEMTTEKİ DİKKAT ÇEKEN ÇALIŞMALARI NELERDİR'
Konak Belediyesi Halil Rıfat Paşa Caddesi'nde Şato yakınına iki eski İzmir evi Konak Belediyesi tarafından satın alındı. Burada yürütülen bir proje var. Belediye burada bir semt evi yapmayı planlıyor. Bizim için çok büyük bir ihtiyaç. Karataş'ta hiç semt evi yok. El sanatları ve çeşitli faaliyetler yürütülecek, canlı bir nokta yaratılacak. Yine, Tatar Mahallesi'nde Şehit Nihat Bey İlkokulu'nun yanında bir sokak çeşmesi var. Buranın onarımı için de belediyeden bir ricada bulunduk. Cumhuriyet Çeşmesi'nin restorasyonu ve kente yeniden kazandırılması için de bir proje çalışması başlatıldı. Bölgede tek kalan çeşmemiz bu. Bahribaba Parkı'ndan Güzelyalı'ya kadar başka sokak çeşmesi yok. Buranın da kurtarılmasını bekliyoruz.
KARATAŞ İÇİN DENİZ NE İFADE EDİYOR'
Karataş bugüne kadar unutuldu. Tarihi Asansör de olmasaydı, Karataş var mı, yok mu şüpheliydi... Artık olan oldu, geçmişi tartışmak bize bu saatten sonra fayda getirmez. Öyle belediye başkanları var ki, yıllarca bu kentte yöneticilik yapmasına karşın, buradan yalnızca makam aracıyla geçmiş. Bu semtin deniz gören sokaklarına hiç çıkmamış, burayı gezmemiş, Cumhuriyet Eğitim Müzesi'nin yerini dahi bilmeyen belediye başkanları var. Karataş Köprüsü'nden ve Yanık Kilise’den kimsenin haberi yoktu. Unutturulmuş ya da unutulmuş bir semt artık ayağa kalkıyor ve Karataş’ın sesini artık herkes duyuyor. Bizi zaten sahile diktikleri yüksek beton yığınlarıyla denizden kopardılar, körfezi göremez olduk. Önümüz, arkamız, her yanımız beton yığını oldu. İmbatı hissedemez olduk. Martılar bile buraya küstü. Bütün Karataş'ın çocukları burada yüzmeyi öğrendi. Biz buradan Karşıyaka'ya Bayraklı'ya yüzmeye çalışırdık. Burada balık tutma, yelken yarışları yapılırdı. Artık burada çocukların hiçbiri denize giremiyor. Gençler havuzlara gidiyor. Burnumuzun dibindeki denizden koparıldık. Bunu aşabilmek için Gazeteciler Cemiyeti'ne ait olan ve atıl durumdaki lokalin halka açılmasını istiyoruz. En azından onlar da buradan gelir elde eder. Birkaç tane emekli gazeteci gelip orada tavla oynuyor. Halk buradan faydalanamıyor ve zarar ediyor. Halk neden burayı kullanması? Denize karşı oturup bir çay içebileceğimiz bir yer istiyoruz. Biz asla burasının Gazeteciler Cemiyeti'nin elinden alınıp özel işletmelere verilmesini istemiyoruz. Sadece burayı Karataş halkına açsınlar, bizler de bu tesisten faydalanalım. Çok şey istemiyoruz ama bizi yanlış anlıyorlar. Burası başka bir işletmeye verilsin demiyoruz. Cemiyet ve Büyükşehir Belediyesi'nden burayı tıpkı eskisi gibi halka açmalarını istiyoruz. Kentli olmak demek insanları sokakların canlı yaşamından kopartıp apartmanlara kapatmak değildir. Kentlerin parkını yok ederek, kentlinin sokaklarına asfalt dökerek, eski tarihi binalarını yıkarak, müteahhitlere peşkeş çekerek kentlilik olmaz. Kent yaşayan bir organizmadır. O Kente ne kadar iyi bakarsınız o kadar çok gelecek vaat eder. Karataş yaşayan bir organizma. Bunu ne kadar gözümüz gibi korursak, geleceğe taşıyabilirsek, ışık saçar.
KARATAŞ İÇİN AÇIK HAVA MÜZESİ DİYORSUNUZ, BU NE DEMEKTİR'
Milyonlarca lira harcayarak Ege Medeniyetler Müzesi yapmak istiyoruz. Karataş başlı başına dev bir açık hava müzesi gibi. Benim bu semt için içim sızlıyor. Agora-Kadifekale-İkiçeşmelik aksı İzmir'in tarihi merkezidir. Karataş, Damlacık ve Basmane'nin kaderi birbirine bağlıdır, bu üç yer iç içe geçmiştir. Tarihi ayağa kaldırmak, restorasyon için destek olmak gerekli. Eski tarihi yapıları yıkmak yerine apartman dikmekle olmaz... Bu kötü günlere zaten böyle geldik. Tarihi yapıların sahiplerine maddi ve manevi destek olunmalı. Bu evlerin onarımları çok pahalı. Restorasyon için devlet ya da yerel yönetim desteği gerekli. Buradaki tarihi dokuyu koruyabilirsek Karataş bir müze haline gelir. Çok fazla şey istemiyoruz. Var olan kurtulsun. Yeni bir şey yapmaya gerek yok. Bu bile bir kazanımdır. Karataş'ın kurtuluşu için bu semte turizm fonksiyonu yüklenmeli. Asansör'e bir sürü yerli ve yabancı turist geliyor. Ama sadece oraya geliyor. Turistlere Asansör'ü gösterip geri götürüyorlar. Karataş yalnız Asansör'den ibaret değil. Burada 150 yıllık bir hastane var. 150 yıllık kilisesi var. Karataş'ın Cumhuriyet Eğitim Müzesi var. Burada Bet İsrail Havrası da var. İzmir'deki havraların içinde mimari ve sanatsal değerleri açısından en güzel havra burasıdır. Bizim bir Selimiye Camimiz var. Akarcalar Cami'miz var. Bunlar 150-200 yıllık camiler. Çabamız sadece üç tane ev yıkılmasın diye değil. Biz burada yüzyıllardır var olan bir tarihten bahsediyoruz. Turistler neden Karantina Hamamı, Mithatpaşa Sanat Okulu'nu görmesi? Vakıflar Müdürlüğü'nün, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, İzmir Valiliği'nin, Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün, Konak Belediyesi'nin ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin burayı ayağa kaldırmak için ortaklaşa, organize bir çalışma yürütmesi gerekiyor.
KARATAŞ’A MÜTEAHHİTLERİN VE YATIRIMCILARIN İLGİSİ NEDEN ARTTI'
Karataş'ın canlandığını, cazibesinin arttığını gören müteahhitler de semte akın ediyor. Buradaki eski tarihi evleri yıkıp yerine deniz manzaralı apartmanlar yapmaya çalışıyorlar. Burada ortaya çıkan rant semtin tarihi dokusunu yok ediyor. Bu ne kardeşi? Gidip boş arsa bulun, apartmanınızı oraya yapın... Var olan bir tarihi evi yıkıp yerine apartman yapmasınlar diyoruz. Bu tarihi Rum, Ermeni, Yahudi ve Türk evlerinin korunması gerekli. Ben Karataş sevdalısıyım... Karataş için faydalı işler yapanı takdir edip, yapmayanları da eleştirmeye devam edeceğim. Son zamanlarda Karataş’ta kafeterya, restoran ve butik otel işletmeciliği artmaktadır. Genellikle, bu işletmelerin sahipleri de İzmir dışındandır. Ömrünü burada tüketen bir insan olarak Karataş sokaklarına sahip çıkılmasını istiyorum. Bir yurttaş olarak ben nasıl sorumluluklarımı yerine getiriyorsam devlet, belediye, kurumlar da üstüne düşen görevlerini yerine getirsin istiyorum. Herkes semtindeki tarih ve kültür dokusuna sahip çıkarsa, kentlilik bilinci toplumda gelişir. Benim söylemek istediğim şey yalnızca şudur: Bu kent için artık doğru bir şeyler yapın kardeşim…