CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2017 yılını değerlendirmek üzere dün, aralarında Gazete Habertürk'ten Düzgün Karadaş'ın da bulunduğu gazetecilerle kahvaltıda buluştu. Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin şu açıklamaları yaptı.
İTTİFAK ARAYIŞIMIZ YOK: (Seçimlerde CHP bir başka partiyle ittifak yapacak mı') Özel bir ittifak arayışımız yok. Şu anda Siyasal Partiler Yasası da buna izin vermiyor. Şimdi önümüzde 3 seçim var. Yerel, milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanlığı seçimi, bir parti seçimi değil. Bu seçim, demokrasiden yana olanlar ve olmayanlar seçimidir. Demokrasiden yana olan demokratlar, sosyal demokratlar, ülkücüler, milliyetçiler, muhafazakârlar, liberaller kendisini nasıl tanımlıyorsa, demokrasiyi savunuyorsa birinci grupta yer alıyor. “Hayır, efendim, ben demokrasiyi değil otoriter rejimi savunuyorum” diyenler de ikinci grupta yer alacak.
SIRADAN DEĞİL: Yani sıradan, normal girdiğimiz türde bir seçim değil bu. O nedenle diyoruz ki biz, 2019’da bu seçimleri kesinlikle alacağız. Bizim amacımız 50 artı 1 değil, en az yüzde 60. Çünkü Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmamızın yolu en az yüzde 60 ile gelip halkın desteği ile demokrasiyi sıfırdan yeniden inşa etmektir. Bugün gördüğümüz kadarıyla her parti Cumhurbaşkanı adayını kendisi gösterecek. Bu da gayet doğaldır, her partinin iddiası var.
‘GEL DE AL’ POLEMİĞİ: Yunanistan bu adaları açıkça işgal etti. Biz bu eleştirileri yapınca Yunan Savunma Bakanı gayet sert bir açıklama yaptı; “Gel de al bakalım” gibi bir tehditle. Ben beklerdim ki önce hükümet cevap versin. Şu ana kadar tık yok. “Milliyiz, yerliyiz” diyorlar. Bunlar ne yerli, ne milli. Adaları gelip işgal edecekler ve hükümet ses çıkarmayacak. Kıyameti koparması lazımdı. Bu bir milli dava. Bu adalar sadece benim değil, 80 milyonun adası. Evet, geldikleri gibi gideceklerdir. Ne zama? CHP iktidarında, geldikleri gibi gideceklerdir. Biz Ege’nin bir barış denizi olmasını isteriz; biz savaştan yana da değiliz. Ama siz Lozan’ın, Osmanlı’nın vermediği adaları gelip işgal eder, orada askeri yığınak yaparsanız biz buna izin vermeyiz.
OHAL KOMİSYONU: OHAL Komisyonu, vatandaşların AİHM’ye başvurmasını engellemek üzere kurulmuş bir komisyon. Bu kadar açık ve net. Bu komisyonun hiçbir özelliği yoktur. Bu komisyon bağımsız değildir, hükümetin atadığı bürokratlardan oluşuyor. Karar almıyorlar çünkü siyasi otorite bunların karar almasını istemiyor. “Bekleyin” diyor. Bunlar da bekliyor. Dolayısıyla mağdur olanlar, hak aramak isteyenler, şu anda hak arayamaz konumdalar.
HAZİN TABLO: (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sert eleştirileri) Beni tehdit ediyor. Sanıyor ki Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Düne kadar iktidar partisine en sert söylemlerle karşı çıkan birisinin en sert söylemleri sergilediği partinin göbeğine gelip oturması da hazin bir tablodur. Bize gelmek istiyor herhalde! AKP’ye de aynı şeyleri yapmıştı. Ama bizim kapımız kapalı.
‘KIZIM EVİ İÇİN MEKTUP YAZACAK’
“(Bir gazetenin Buz Rezidans’taki ev için 100 bin dolar para önermesi) Ev benim üstümde olmadığı için kızımın evi. Güneş Gazetesi’nin sahibi kim belli değil. Onu öğreneceğiz ve kızım doğrudan doğruya mektup gönderecek, “Vekâlet verdiğiniz avukatı bildirin, evi satmaya hazırız” diye. Böylece 1 milyon dolarlık evden kurtulmuş olacağız.
‘RAKİP ÇIKABİLİR’
“Güzel bir kurultay yapmayı hedefliyoruz. Değişimden yanaysa, bazı arkadaşları değiştirmek istiyorlarsa PM’de, doğal olarak PM’deki değişiklik MYK’ya da yansıyacaktır. Rakip bekliyor muyu? Olabilir tabii. Sonuçta biz demokrasiyi savunan bir partiyiz. İsteyen arkadaşımız gelir, rahatlıkla aday olabilir, yarışabilir. Demokrasinin kurallarını sonuna kadar çalıştırırız.”