CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Siyasetten kişisel olarak bir beklentisinin olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün Türkiye'ye söz veriyorum. Yaşlılara, kadınlara, herkese bir sözüm var. Bu memleket huzur içinde yaşasın istiyorum. Kimin ne derdi varsa o sorunu çözmek benim boynumun borcudur" diye konuştu.
Türkiye'deki bütün sorunları çözmeye talip olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, hiçbir sorunun sürüncemede kalmasını istemediklerini, Türkiye'yi daha güçlü bir ülke haline getirmek için çaba harcayacaklarını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, sorunların çözümünün siyaset kurumunun görevi olduğuna işaret ederek, hükümeti eleştirdi. "Bizler 17 yıldır görevini yapmayanlara 'yeter artık' diyeceğiz" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, "Gücümüzü halktan alacağız. Hangi partiden olursa olsun bütün vatandaşlarımızın oyuna talibim. İktidar partisine destek verenlerin taraftarı gibi bir siyasetçi değilim, onlar gibi düşünmüyorum, onlar gibi bir yönetim anlayışım yok. Halkla, sivil toplum örgütleriyle ülkeyi yönetmek istiyoruz. Bu yüzden sorunların çözümüne talibim. Hangi inanç ve yaşam tarzına sahip olursa olsun 82 milyonun oyuna talibim" değerlendirmesini yaptı.
"Külliye'ye giden CHP'li" iddialarına ilişkin de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bizlere kumpas kuruyorlar, isterseniz Çin Seddi'ni getirin, yıkıp geçeceğiz. Onlar sanıyorlar ki bir şey söyledik hemen geri adım atacağız. Biz haklıyız, kumpas kuracaksın, meydanlara çıkıp bir sürü laf edeceksin, laf edeceğine geleceksin karşıma iki insan gibi konuşalım. Dünya kadar kanalın var. Ayrıca çok korkulacak bir adam da değilim, her insana saygılıyım, rakibime bile saygılıyım. Herkesin anlayacağı dilden soru soracağım, ondan da cevap bekleyeceğim. O da hangi soruyu sorarsa sorsun, ona cevap vereceğim. Ayrıca ben yalnız başıma çıkacağım, sen istiyorsan bir sürü adam alabilirsin, kendi yandaşların ve öğretim görevlilerin de var, bir ordu olarak da gel, söz veriyorum tek başıma çıkacağım."
"Bir partiye kumpas kurmanın ve dedikodu üzerinden siyaset yapmanın doğru bir şey olmadığını" belirten Kılıçdaroğlu, "Senin görevin ne Memleketin dünya kadar sorunu var, sen o sorunları çözeceğine CHP ile uğraşıyorsun. Çünkü önündeki en büyük engel olarak CHP'yi görüyorsun. Sen kim oluyorsun ki CHP'yi ağzına alıyorsun Bunu kabul etmiyorum. CHP dünyanın en eski partilerinden biridir. CHP bir Kuva-yi Milliye partisidir. Savaş meydanlarından çıkanlar bu partiyi kurdu. Biz onların mirasçısıyız" ifadelerini kullandı.
Her insanın düşüncesi ve inancına saygılı olduklarının altını çizen Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz haftalarda AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ile CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç arasındaki tartışmaya da değindi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Şimdi bunu diline dolamış, 'nasıl olur da bizim başörtülügrup başkanvekilimize haddini bildiriyor ' Genel Kurul'da bir tartışma olmuş, bizim grup başkanvekilimiz kendisinden özür dilemiş. AK Parti Grup Başkanvekili bizim grup başkanvekilimize teşekkür ediyor. AK Parti grup başkanvekili arkadaşımız bu özrü kabul ediyor. Meclis Başkanı 'tamam' diyor. Bitmiş bir olay neden sürekli gündemde tutuluyor Çünkü halen 'başörtüsü üzerinden bir şeyler devşirebilir miyim' diyor. Bitti o dönem, halen onu istismar ediyor, insan biraz utanır."
Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin kadınların kılık ve kıyafetine saygı duyması gerektiğine işaret ederek, kadınların yaşadıkları sorunlara yoğunlaşması gerektiğini, kavga olacaksa da bu tür sorunlar için yapılması gerektiğin dile getirdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 47. Uluslararası Emmy Ödülleri'nde en iyi erkek oyuncu seçilen sanatçı Haluk Bilginer'i de kutlayarak, dizinin çekiminde katkısı olan herkesi tebrik etti.
Kılıçdaroğlu, emeklilikte yaşa takılanların (EYT) hakkına, hukukuna sahip çıkan bir kitle olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki açıklamalarını anımsatan Kılıçdaroğlu, "İskandinav ülkelerinde kişi başına gelir 70 bin dolar. Beyefendinin haberi bile yok. Sarayda yaşayanın dünyadan haberi mi olu? Haberi olmaz. Onun dünyası saray" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda "Seçimi kaybetsek de yokum." sözlerini sarf ettiğini anımsatarak, "Hiç meraklanma Sevgili Erdoğan, gözlerinden öpüyorum. Zaten kaybedeceksin. Kaybetmekten söz etmesi de başlı başına bir olay. Düne kadar bu kelimeyi ağzına bile almazdı. O da görüyor ki artık Abbas yolcu, gidecek" diye konuştu.
Emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözeceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, söz konusu kesimin hem iş bulamadığını hem de emekli olamadığını kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Yapılan reforma bakı? Dünyanın her tarafında reform yapılır, emeklilik yaşı uzatılır, daha fazla prim öder, daha fazla prim ödediği için de daha fazla emekli aylığı alır. Beyefendinin reformu n? Tersine. Ne kadar çok çalışır ne kadar çok prim ödersen o kadar az emekli aylığı alıyorsun. Allah akıl fikir versin" değerlendirmelerinde bulundu.
Emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözeceğine söz veren Kılıçdaroğlu, "Bu taahhüdümü yazın bir yere, bugünü de kaydedin. Kılıçdaroğlu, grupta bizim sorunumuzu çözeceğini vadetti, deyin. Bu sorunu çözeceğim, hiç endişelenmeyin" dedi.
"ŞİDDETİ AZALTMANIN YOLU ERKEĞİN EĞİTİMİNDEN GEÇER"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, elmanın bir yarısının kadın, bir yarısının da erkek olduğunu; eşitliğe dayandığını dile getirdi.
Kadına yönelik şiddete herkesin karşı çıkması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, kadınların dünyanın her tarafındaki sorunlarla ilgilendiğini ifade etti.
"Kadınlar, görgüsüyle, eğitimiyle, dünyaya bakışıyla topluma sınıf atlatan kişidir" diyen Kılıçdaroğlu, dilin, sevginin, yaşamanın, gözyaşının kadından, anneden öğrenildiğini söyledi.
Şiddete uğrayan, akşam çocuklarını nasıl doyuracağını düşünen, konteynırlarda, akşam pazarlarında yiyecek arayan kadınlar bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadınlar dünyanın her tarafında saygı duyulan kişilerdir. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 15 Kasım itibarıyla 2019 yılında 299 kadın şiddet nedeniyle hayatını kaybetti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre de 2019 yılında 380 kadın hayatını kaybetti. Kadına yönelik şiddeti azaltmanın yolu erkeğin eğitiminden geçer. Erkeğin kadına saygı duyması gerektiğini, kadının ne kadar değerli bir varlık olduğunu, toplumun her alanında kadının eşit yurttaş olarak çalışması gerektiğini çocukluğundan başlayarak anlatmamız lazım. Kadınların da çocukların da hakkı hukuku vardır. Kadınlara yeri geldiğinde pozitif ayrımcılık yapmak evrensel bir kuraldır."
Kılıçdaroğlu, kadını cinayete kurban edenlere insan olan ve yüreğinde insan sevgisi taşıyan herkesin karşı çıkması gerektiğini vurguladı.
Kadına yönelik şiddet konusunda bir toplum algısı oluşturmak isteyenlerin meydanlara çıktığını anlatan Kılıçdaroğlu, 25 Kasım'da Taksim Meydanı'na yürüyen gruba plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Erdoğan'a soruyorum; yakışıyor mu Allah aşkın? Kadınlara yönelik olarak polislere böyle bir talimatı kim verdiyse neden görevden almıyorsu? Ne yaptı o kadınla? Ellerinde silah mı, kesici, delici aletler, bombalar, plastik mermiler mi vard? Şiddeti protesto eden pankartlar vardı. Sonra dönüp diyorsunuz ki 'Ey Kılıçdaroğlu, sen Türkiye'yi bütün dünyaya şikayet ediyorsun.' Şikayet etmeye gerek yok. Türkiye'yi kötüleyen en büyük insan sensin. Kadına yönelik şiddetin boyutunu bütün dünya gördükten sonra kime neyi anlatacaksın'"
Kılıçdaroğlu, kimden, hangi gerekçeyle gelirse gelsin şiddeti kınamanın, insanlığın ortak talebi olduğunu vurguladı.
"21. YÜZYIL TÜRKİYESİ'NDE ÖĞRETMENLER SORUNLARIYLA BOĞUŞAN BİR KİTLE"
Kemal Kılıçdaroğlu, öğretmenliğin, dünyanın bütün toplumlarında diğer mesleklerden farklı bir yere sahip olduğuna işaret etti.
Öğretmenin kişileri eğittiğini, onlara dünyayı, sevgiyi, tartışmayı ve soru sormayı öğrettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, aynı zamanda bir toplumun, kitlenin, ailenin, bireyin ufkunu da açtığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, öğretmenlere yönelik Hazreti Ali'nin "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.", Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir." ifadelerinin de aralarında bulunduğu özlü sözleri sıralayarak, 21. yüzyılın Türkiyesi'nde öğretmenlerin sorunlarıyla boğuşan bir kitle olduğunu savundu.
Bir toplumu geri bıraktırmak için eğitim sisteminin bozulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Osmanlı'nın batış sürecinin bu şekilde gerçekleştiğini söyledi.
Öğretmenin bütün çabasını, bilgisini çocuğa vermesi için sorunlarından arındırılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir öğretmen 'ay başını nasıl getireceğim, borcum, taksitim ne oldu' diye düşünmemeli. Enerjisini çocuğa vermeli, onu eğitmeli. Almanya'da öğretmenin aldığı maaşın yüzde 35'ini kendi öğretmenimize veriyoruz. Hollanda'da bir öğretmenin aldığı maaşın ancak yüzde 38'ini kendi öğretmenimize veriyoruz. Bizim öğretmeniz, Meksika'daki öğretmenden yüzde 46 daha az para alıyor. Öğretmenlerin maaşı enflasyonla da büyük ölçüde eriyor. 2002 yılında dokuzun birinde olan bir öğretmen aylığıyla 17 çeyrek altın alabiliyordu, 2019 yılında ancak 8,5 çeyrek altın alabiliyor. Bu da öğretmenin ne kadar zor koşullarda olduğunu bize gösteriyor" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, eşit işe eşit ücret verilmesi gerektiğinin altını çizerek, öğretmenlere yönelik devletin farklı istihdam modelleri uyguladığını anlattı.
Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sözleşmeli öğretmenlerin iş güvencesi yok. Bunların sayıları 103 bin civarında. Mazeret ve iş garantileri söz konusu değil. Bir de ücretli öğretmenler var. En garibanları bunlar. Kadrolu veya sözleşmeli öğretmen bir yere gittiyse bunlar ders veriyor. Ders başına 16 lira 32 kuruş ödeniyor. 90 bin civarında da ücretli öğretmen var. Aldığı aylık, açlık sınırının altında. 21. yüzyılda, 17 yılda, AK Parti iktidarının, saray iktidarının Türkiye'yi getirdiği nokta bu" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, atanamayan 700 bin öğretmen ile rehabilitasyon merkezlerine yönelik uygulamanın bedelini ödeyen rehabilitasyon öğretmenleri ile KHK ile görevlerine son verilen öğretmenlerin bulunduğunu da söyledi.
"ÖĞRETMENE HER 24 KASIM'DA BİR AYLIK İKRAMİYE"
CHP'nin iktidar olması halinde öğretmenlere yönelik yapacağı icraatları anlatan Kılıçdaroğlu, bunlardan ilkinin öğretmenlik mesleğine yönelik bir yasa çıkarılması olacağını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, öğretmenlere yönelik vaatlerini ise şöyle sıraladı:
"- Öğretmen kardeşlerim, arkadaşlarım, sizi baştacı yapacak olanlar bizleriz, 3600 ek göstergeyi verecek olanlar da bizleriz. Bunu sakın unutmayın.
- Her 24 Kasım'da Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere birer aylık ikramiye vereceğiz. Öğretmene verilen para, en helal paradır. Hiçbir kişi de çıkıp 'öğretmene para vermeyin.' diyemez.
- Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen, bunları bitiriyoruz. Öğretmen öğretmendir. Öğretmenlik Meslek Kanunu vardır. Herkesin güvencesi vardır, aldıkları aylıklar bellidir. Aynı hizmeti yapana, eşit işe eşit ücret verilecektir.
- Okullarda öğretmen açığı hala var. Çağdaş ülkelerde devlet üç alanda açığı kabul etmez; eğitim, güvenlik, sağlık. Kadro varsa bütün kadroları dolu olmak zorunda. Biz bunu yapacağız. Eğitim konusunda sağlıklı ve tutarlı bir politikamız var.
- Taşımalı eğitime son vereceğiz. Ne demek taşımalı eğiti? Gazetelerden, televizyonlardan görüyorsunuz, baba sırtına almış çocuğu gidiyor, dereden, köprüden, yoldan geçerken. Niçi? Çocuklar okula gidecek. Nerede çocuk varsa orada okul, öğretmen olacak. Bu kadar basit. Öğretmen Türkiye coğrafyasına ne kadar çok dağılırsa, aydınlanma da o kadar hızlı olur. Öğretmen bir meşaleyle toplumu aydınlatan kişidir. Yapacaksın okulu, 700 bin kişi bekliyor sırada. Öğrenci ile öğretmeni, Ferhat ile Şirin gibi buluşturacağız.
- Öğretmenlere insan onuruna yakışır bir aylık vermek zorundayız. Astronomik rakam da değil tabii. Ama hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. Bugün öğretmenlerin tamamı yoksulluk sınırının altında aylık alıyor.
- KHK ile atılan öğretmenlerden beraat eden, hakkında takipsizlik kararı verilenleri derhal işbaşı yapacağız. 'Çocuklar seni bekliyor, bıraktığın yerden eğitime devam et.' diyeceğiz.
- Özel okula çocuğuna gönderen bedelini öder zaten. Devlet okulunda cam çerçeve kırılmış, veliler para toplarsınız. Temizliğini yaptırırsınız, para gelince para vermezsiniz. Bu uygulamaya da son vereceğiz. Milli eğitime ayrılan paranın tamamı kamu okullarına, devlet okullarına harcanacak.
- İkili eğitim ve birleştirilmiş sınıf uygulamasına en kısa sürede son vereceğiz. 21. yüzyılda 1, 2, 3, 4. sınıf aynı yerde aynı öğretmen tarafından aynı odada ders görüyorlar. 21. yüzyıldan söz ediyoruz. Saraydakinin bundan haberi bile yoktur. Çocukların nasıl eğitildiğini dahi bilmiyorlar. Bu uygulamaya derhal son vereceğiz. Okulsa okulu süratle yapacağız. 'Para yok' diyeceklerdir. Hiç kimse endişelenmesin. Siz bilin ki bu kardeşiniz eski bir maliyecidir, para nerededir, nasıl bulunur en iyi ben bilirim. Bu konuda mütevazı da değilim. Para nereden bulunur, kime nasıl tahsis edilir, onu en iyi bilen kişilerden biriyim."
- Okul aile birliklerine özel bir yasal statü kazandıracağız. Okul aile birliği ile okul arasındaki ilişkiyi sağlıklı bir zemine oturtacağız."
Kemal Kılıçdaroğlu, öğretmenlere yönelik bu kadar ayrıntılı bir vaat listesini CHP dışında bir partinin ortaya koymadığını da kaydetti.
Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, çiftçilerin sorunlarına değindi. Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3. Tarım Orman Şurası'nda, "CHP Genel Başkanı'nın sürekli istismar ettiği buğday konusunda, göreve geldiğimizde üretimimiz iç talebi dahi karşılayamazken şimdi yüzde 112 gibi çok büyük bir oranı yakaladık. Buğdayı göster, tanımaz" dediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, kendisinin buğdayı çok iyi tanıdığını dile getirerek, "Vallahi senin tanıyacağın konusunda benim endişem var. Çünkü ben ekmeği yiyorum, sen badem unuyla besleniyorsun. Badem unuyla beslenen bir adam buğdayı tanımaz. Ben buğdayı da çiftçiye de bilirim. Kendi toprağına, kendi halkına, vatandaşına o kadar yabancılaşmış ki toprağa basarken bile ayakkabısı kirlenmesin diye galoş giyiyor. Sen buğdayı çoktan unuttun" diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, 2002'de 294 kilogram olan kişi başına düşen buğday üretiminin 2018'de 244 kilograma kadar indiğini ifade ederek, "Erdoğan'ın bundan haberi var mı, yok. Yukarıda paralel devlet kurmuş. Paralel devlet ne veriyorsa, o çerçevede kalkıp konuşuyor" dedi.
Tarım Kanunu'na göre bugüne kadar çiftçiye 317 milyar 760 milyon lira ödenmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ancak 140 milyar lira ödeme yapıldığını belirtti.
"İKİ ELİM İKİ YAKANDA OLACAK"
İşsizliğin ciddi bir sorun olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, İzmir'de bir tesis açılışında genç bir kadının yanlarına gelerek çocuk gibi ağladığını, "Açım, çocuklarım aç, ne olursunuz iş." dediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Böyle bir tabloyu acaba saraydakiler biliyor m? İşsizliğin ne olduğunu, bütün kötülüklerin anası olduğunu, işsiz bir insanın ruh yapısını, işsiz bir insanın bütün kötülüklere açık olacağını, işsiz bir anne, baba, evladın aynı evde nasıl dram yaşadığını, işsiz bir babanın okula giden çocuğa harçlık verememesinin ruh halinde nasıl deprem yarattığını biliyorlar mı'" diye sordu.
Kılıçdaroğlu, 17 yıldır ülkeyi yönetenlerin, cumhuriyet tarihinin en büyük işsizliğinden sorumlu olduğunu savundu.
İşsizlere seslenen Kılıçdaroğlu, "Önümüzde seçimler olur sandığa gidersen, bu sarayda oturanlara oy verirsen iki elim, iki yakanda olacak. Ben senin çocuğunun hakkını, hukukunu koruyorum, sen gideceksin onlara oy vereceksin, sonra bana iş diyeceksin. Beyefendilerin keyfi yerinde, orada işsizlik diye bir şey yok; paralar gırla, onlar Türk lirasını da unuttular, hepsinin cebi dolar dolu. İşsizlik, senin çocuğun için. Buna hepimizin isyan etmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, vergiye, cezalara, harçlara yüzde 22,58 zam yapıldığını anımsatarak, asgari ücrete de en az yüzde 22,58 zam yapılması ve refahtan da bir miktar pay verilmesi gerektiğini vurguladı.
İşsizliği, "felaket" diye nitelendiren Kılıçdaroğlu, Evrensel gazetesinin bir haber yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Erzurum Büyükşehir Belediyesinde düzenlenen halk gününde iş istemek için belediye başkanı ile görüşmek isteyen bir kişinin güvenlik görevlisi tarafından dövüldüğünü iddia ederek, "Böyle bir olay, CHP'li belediyede olsaydı, bütün havuz medyası, bütün televizyon kanalları günün 24 saattinde bunu verirlerdi. Şimdi kim veriyor; veremiyorlar. Televizyon kanalları, oturdular CHP'yi günler günü tartıştılar. Nerede bir adam buldularsa, 'gelin kardeşim, CHP'yi tartışacağız.' Tartıştın da ne oldu, CHP kapı gibi duruyor burada" diye konuştu.
İcra dairelerinde 21 milyon dosya bulunduğunu, vatandaşın borç batağında olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, aylık geliri kişi başına 673 liranın altında 8 milyon 647 bin 283 kişi olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, buna yönelik SGK'nın internet sitesinden alınan Eylül 2019 tarihli bir tabloyu gösterdi.
"SANİYEDE 3 BİN 362 LİRA FAİZ"
Söyleyeceği rakamları sadece AK Parti'ye oy verenler için açıklayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devlet, Erdoğan hükümeti ne kadar faiz ödüyo? 2019'un 10 ayında ne kadar faiz ödend? 1 saniyede ödenen faiz 3 bin 362 lira, dolar bazında 596 dolar. 1 dakikada 201 bin 735 lira, dolar bazında 35 bin 768 dolar, 1 saatte 12 milyon 104 bin 140 lira, dolar bazında 2 milyon 146 bin 124 dolar, 1 günde 298 milyon 499 bin 365 lira, dolar bazında 51 milyon 506 bin 979 dolar faiz ödüyor Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi. Ayda ödenen faiz 8 milyar 714 milyon 980 bin 800 lira, dolar bazında 1 milyar 545 milyon 209 bin 370 dolar faiz ödeniyor. AK Parti'ye oy verenler kardeşlerim bu rakamları hafızalarının ve vicdanlarının bir yerinde tutsunlar. Fakir fukaranın paralarının nerelere harcandığını görsünler. Borçlanma Genel Müdürlüğü niçin kuruld? Öyle bir borç aldılar ki artık yönetemiyorlar. Osmanlı'nın son dönemindeki Düyuni Umumiye gibi."
"MAN ADASI'NI DA BEN KAZANDIM"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, tank palet fabrikasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Kendi silah fabrikasını, yabancı bir orduya peşkeş çekenlere dünyanın her tarafında "vatan haini" denildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Cesaret edip dava bile açamıyor. 'Kılıçdaroğlu hakkında tazminat davaları açtım hepsini kazandım' diyor. Nasıl kazandığını bilmez miyi? Man Adası'nı da ben kazandım, ne diyeceksin şimd? Demek ki götürdüğün paralar doğru. Öyle korktu ki benim yaptığım bütün açıklamalara Man Adası'yla ilgili olarak hazırladığımız açıklamalara bile millet öğrenmesin diye mahkemeden sansür getirdi. Senin açtığın bütün davaları kazanacağım hiç endişem yok, çünkü ne söylüyorsam tamamı doğrudur. Yanlış olsaydı, kim bilir neler söylerdi" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, dini imanı para olanların topluma hizmet edemeyeceğini, ülkeye ancak kötülük yapacağını, devletin silah fabrikasını yabancı orduya peşkeş çekeceğini savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Saraya soruyorum; Talip Öztürk kimdi? Devletin silah fabrikasını peşkeş çekerken Talip Öztürk'ü neden Ethem Sancak'ın yanına monte ettin'" diye sordu.
15 Temmuz şehit yakınları için toplanan yardımları gündeme getiren Kılıçdaroğlu, 18 Kasım 2019 tarihli bir fotoğrafı gösterdi. Kılıçdaroğlu, Ankara Valiliği Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün bulunduğu binanın, kendileri işin üzerine gidince, "Bu adres nerede'" deyince, o tabelanın üzerine, bez brandaya Türkiye Şehit Yakınları ve Gazileri Dayanışma Vakfı yazıldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Bir iktidar vatandaşın şehit ve gaziler için topladığı parayı iç ediyorsa, sormamız gereken soru şu: Bunlar bu memleketi yönetir m? Şehidin, gazinin parasına el uzatan iktidar bu memleketin çıkarlarını koruyabilir mi'" dedi.
BROŞÜR HAZIRLANDI
Bu arada, parti grubunda CHP'nin hazırladığı "20 milyar dolarlık tank palet fabrikası ihanetinin hikayesi" başlıklı broşür dağıtıldı.
Broşürdeki yazısında tank palet meselesinin, kendileri için milli bir mesele olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Askeri fabrikamız ve gizli bilgilerimiz yabancı bir ülkeye hukuksuzca ve gizli kapaklı bir şekilde peşkeş çekiliyor. Ben bu talana, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olarak ve CHP Genel Başkanı olarak sessiz kalamam. Bu meselenin peşini bırakmayacağım. Bu broşür bir davettir. Tank palet meselesini aziz vatandaşlarımıza anlatmak bizim, yani vatanını sevenlerin görevidir" dedi.