Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Mersin'de yurttaşlara, "Hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağım. Bu kardeşiniz, bütün hayatını adalete adamış bir insandır. Adalet için. Çünkü devletin dini adalettir. Ve devlet, adalet üzerine inşa edilmiştir. Yüce yaratan, kainatı da adalet üzerine inşa etmiştir. Bizim dışımızdaki bütün canlılara da saygı duymak bizim temel görevimizden birisidir. Adaleti sağlayacağız" dedi. Kılıçdaroğlu, "Arada bir sürü laf ediyorlar. Yok masanın altıdır, yok masanın üstüdür. Bir sürü iftiralar var. Yahu arkadaşlar. Ya Allah onlara akıl fikir versin. Terör örgütünün saldırısına uğrayan benim ama ben suçlanıyorum. Evladını onlar paralı gönderdiler askerliğe ben garibanın fakirin fukaranın evladı gibi asker gönderdim yine ben suçlanıyorum. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Mersin'de eski Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yanındaki miting alanında Mersinli yurttaşlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu'na Mersin mitinginde; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da eşlik etti.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“TÜRKİYE’YE HUZURU, BEREKETİ, KARDEŞLİĞİ GETİRECEĞİZ: Mersin, değişime hazır mısın? Birlikte değiştireceğiz. Birleşe birleşe değiştireceğiz. Bir otoriter yönetimi, demokratik yollarla göndereceğiz ve Türkiye’ye huzuru, bereketi, kardeşliği getireceğiz. Türkiye, güzel bir ülke ve bu güzel ülkede hepimiz dostça yaşayacağız. Bunun sözünü veriyorum size.
HIDIRELLEZ, BAHARIN GELİŞİNİ MÜJDELİYOR BİZE: Bugün aynı zamanda Hıdırellez, baharın gelişini müjdeliyor bize. Ben de size baharı vaat ettim, güzel baharlar gelecek diye. Emin olun bu ülkeye güzel baharları beraber, birlikte getireceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte sandığa gideceğiz, birlikte oy vereceğiz ve sonra sevincimizi bütün dünya ile paylaşacağız. Evet biz ülkemizde baharı getirdik, evet biz ülkemizde demokrasiyi getirdik diye haykıracağız. Bütün dünya bunu duyacak.
HERKESİN KAZANDIĞI BİR TÜRKİYE, BİZİM TÜRKİYE’MİZ: Mersin, güzel bir kent. Kadim bir kent. Mersinliler de çok güzel. Diyorsunuz ki ‘Tarım Kredi Kooperatifleri’ne üye olan çiftçilerin üyelik tarihinden itibaren sigortalı sayılması.’ O basit. Daha şeyler var. Çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri’ne veya bankalara olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Çiftçiyi toprakla barıştıracağız. Çiftçi üretecek, herkes kazanacak. Çiftçi üretecek Türkiye kazanacak. Çiftçi üretecek her evde huzur, bereket olacak. Çiftçi üretecek artık buğdayı, muzu, çileği, nohudu, arpayı, canlı hayvanı, eti dışarıdan almayacağız. Her şeyi kendimiz üreteceğiz, kendimiz tüketeceğiz, artanı da ihraç edeceğiz. Herkesin kazandığı bir Türkiye, bizim Türkiye’miz. Dolayısıyla birlikte mücadele edeceğiz.
5 MİLYON 300 BİN GENÇ GİDECEK VE OTORİTER BİR YÖNETİMİ DEĞİŞTİRECEK: Sevgili gençler, değişime hazır mısınız? Gençler, önünüzde çok büyük bir fırsat var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez gençler, otoriter bir yönetimi kullandıkları oyla gönderecekler. 5 milyon 300 bin genç, sandığa gidecek ve Türkiye’nin kaderini değiştirecek. Demokrasiden yana var mısınız? Özgürlüklerden yana var mısınız? Alın terinden yana var mısınız? Üretimden yana var mısınız? Herkesin kazandığı bir Türkiye’den yana var mısınız? Herkesin kazandığı bir Türkiye’den yana olmak, herkesin huzur içinde yaşamasını sağlamak gençler sizin elinizde. 5 milyon 300 bin genç gidecek ve otoriter bir yönetimi değiştirecek. Bu ülke size teşekkür edecek. Ama dünya siyaset tarihçileri şunu yazacaklar; Türkiye’de otoriter bir yönetim vardı, gençler sandığa gittiler, demokratik yollarla bir otoriter yönetimi değiştirdiler. Siz o zaman hep beraber sadece Türkiye için değil dünya gençliği için de örnek olacaksınız.
SİZE SADECE BEN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN SİZE MİNNET BORCU VAR: Grev anayasal bir haktır, engellenemez. Hiç endişe etmeyin. Bütün anayasal haklarınızı vereceğim. O konuda endişe etmeyin. Depremzedeleri en çok kucaklayan Mersinliler. Size sadece ben değil, Türkiye’nin size minnet borcu var. 350 bin depremzedeyi kucakladınız. Onların dertleriyle dertlendiniz, onların sorunlarını çözmek için oturdunuz çaba harcadınız. Dolayısıyla sadece ben değil, sadece Türkiye değil aslında dünyaya önemli bir dayanışma örneği de verdiniz. 350 bin kişi geldi, burada sizlerle beraber yaşadı ve siz onların sorunlarını çözmek için onları kucakladınız. Sorunlarının çözülmesine katkıda bulundunuz.
ANAYASANIN GEREĞİ OLARAK BUNU SAĞLAYACAĞIZ, DEPREMZEDELERE EVLERİNİ, DÜKKANLARINI YAPACAĞIZ, TESLİM EDECEĞİZ: Ben bütün depremzedelere söz verdim. Evleri yıkılan, dükkanları yıkılan, ahırları yıkılan bütün depremzedelerin evlerini, işyerlerini ve ahırlarını yapacağım ve 5 kuruş para almadan onların hakkını teslim edeceğim. Çünkü evi, dükkanları yıkılan insanlar, deprem sonrası hayatını kaybeden insanlar, bunlar büyük acılar çektiler. Tam 43 imza 23 belgeye atıldı. 23 ayrı belgede 43 imza var. Bunların tamamı kamu görevlileri. Depremzede ise sadece bir kez gidiyor tapu dairesine ve imzayı atıyor, dükkanını veya evini satın alıyor. Yani onun hiçbir günahı, kusuru yok. Anayasa diyor ki ‘idarenin kusurundan kaynaklanan zararı idare telafi etmek zorundadır.’ Anayasanın gereği olarak bunu sağlayacağız, depremzedelere evlerini, dükkanlarını yapacağız, teslim edeceğiz. Öyle 20 yıl borçlanma falan olmayacak. Bunların yaptığı gibi olmayacak.
VAN DEPREMİNDEN SONRA HALA İNSANLARIN BİR KISMI KONTEYNERDE OTURUYOR: Gidip propaganda yapıyorlar. ‘Efendim Kemal Kılıçdaroğlu gelirse temelini attığımız iş yerleri veya evler yapılmayacak.’ Allah Allah. Dünyanın en saçma şeyi. Ya niye yapmayalım, hangi gerekçeyle yapmayalım. Sen daha Samsat’taki deprem sonrası evleri yıkılan, yıllarca önce, Samsat’taki bazı vatandaşlar konteynerde oturuyor. Van’a gittim, Van depreminden sonra hala insanların bir kısmı konteynerlerde oturuyor. Onların da evini yapacağız. Dirençli, güzel, depreme dayanıklı evler olacak. Bunların tamamını yapacağım. Söz verdim, sözümden asla dönmeyeceğim.
İŞÇİYE, EMEKLİYE, ESNAFA VERİLMESİNİ ÖNGÖRÜYORSA PARA ORAYA GİDER: Emekli için de söyledim. Onlara da söz verdim. Önümüzde Kurban Bayramı var, gideceksiniz Kurban Bayramı’nda 15 bin TL’nin yattığını göreceksiniz. Ananızın ak sütü gibi çekeceksiniz ve torunlarınızla beraber huzur içinde o parayı harcayacaksınız. Diyorlar ki, parayı nereden bulacaksın. Bakın, sevgili Mersinliler, Bay Kemal tam 27 buçuk yıl devlette çalıştı. Maliye Bakanlığı’nda. 27 buçuk yıl. Bütçe nasıl yapılır, tasarruf nasıl yapılır, paralar nereye harcanır, planlaması nasıl olur, bütün hayatım bununla geçti. Buradaki tercih şudur; bütçeyi siyasi otorite yapar, siyasi otorite paranın beşli çeteye verilmesini öngörüyorsa para oraya gider. İşçiye, emekliye, esnafa verilmesini öngörüyorsa para oraya gider. Onlar beşli çetelere, Bay Kemal vatandaşa çalışacak. Emekliye, işçiye, çiftçiye, esnafa çalışacak. Sizler için çalışacağım.
CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİĞİMDE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ÇANKAYA’SINA ÇIKACAĞIM: Benim öyle saraylarda gözüm yok. Ne sarayı Allah aşkına ya. Ben sizler gibi yaşamaya alışkınım. Sizler gibi yaşayınca ben mutlu oluyorum. Mütevazi yaşamak istiyorum. Çoluğumla, çocuğumla, torunlarımla beraber olmak istiyorum. Saraylar bize göre değil. Hele hele saray bana göre hiç değil. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildiğimde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sına çıkacağım.
ÖYLE BALLI MAAŞLAR FALAN OLMAYACAK: Yeteri kadar kamplaştırdılar. Artık komşu komşunun kimliğini, inancını sorgulamaya başladı. Her birimiz sinir küpüne dönmeye başladık. Buradan çıkmamız lazım. Buradan çıkacağız. Herkesin kimliği Bay Kemal’in başının üstüne. Herkesin inancı Bay Kemal’in başının üstüne. Herkesin yaşam tarzı benim başımın üstüne. Herkese saygı duyacağım. Benim görevim, seçerseniz, bir evde çocuk aç mı, okula giderken karnı doyuyor mu? Evde huzur var mı? İşsizler var mı? Benim görevim o. Ben onlarla uğraşacağım. Bunlar başka şeylerle uğraşıyorlar. Sarayda oturuyorlar, halktan koptular. Sarayda 3, 5 yerden aylık alanlar var. Dünyanın parasını kazananlar var. Köşeyi dönenler var. Mersinliler size sözüm var, o 3, 5 yerden aylık alanların tamamını keseceğim. Öyle ballı maaşlar falan olmayacak. Herkes ne kadar çalışıyorsa o kadar bir aylığı olacak. Dolayısıyla 10, 15 yerden aylık alma dönemini de bitireceğiz.
HERKESİN KARNININ DOYDUĞU BİR TÜRKİYE GÜZEL BİR TÜRKİYE’DİR: Anneler, ekonomik krizin yarattığı buhranı en çok siz hissediyorsunuz. Evinizde mutfaklarda görüyorsunuz bunu. Sıkıntıları görüyorsunuz. Pazara çıktığınız zaman aldığınız aylığın pazar masrafını bile karşılamadığını görüyorsunuz. Hiç meraklanmayın beraber göndereceğiz. Her ailenin asgari bir gelir güvencesinin olması lazım 21’inci yüzyılın Türkiye’sinde. Bir aile yoksulsa aslında 85 milyon yoksul demektir. Herkesin karnının doyduğu bir Türkiye güzel bir Türkiye’dir. Aile Destekleri Sigortası’nı Allah nasip ederse getireceğiz. Hiçbir ailenin geliri, asgari ücretin altında olmayacak. Beslenme çantası uygulamasına da son vereceğiz. Çocuk okula gidecek, arkadaşlarıyla beraber suyunu, sütünü içecek, yemeğini yiyecek, karnı tok evine dönecek. Böylece anne, ya acaba beslenme çantasına ne koyacağım diye asla düşünmeyecek. Anneler çocuklarınızı huzur içinde okula gönderebileceksiniz. Onlar okulda beslenecekler, akranlarıyla beraber olacaklar.
BU KARDEŞİNİZ, BÜTÜN HAYATINI ADALETE ADAMIŞ BİR İNSANDIR: Bütün köy okullarını yeniden açacağız ve Cumhuriyetin 100’üncü yılında 100 bin öğretmenin atamasını yapacağız. Köy okullarını niye kapattık? Köy okullarını açacağız. 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağım. Bu kardeşiniz, bütün hayatını adalete adamış bir insandır. Adalet için. Çünkü devletin dini adalettir. Ve devlet, adalet üzerine inşa edilmiştir. Yüce yaratan, kainatı da adalet üzerine inşa etmiştir. Bizim dışımızdaki bütün canlılara da saygı duymak bizim temel görevimizden birisidir. Adaleti sağlayacağız.
KIRSALDA İMAMI, ÖĞRETMENİ, ZİRAAT MÜHENDİSİ, ZİRAAT TEKNİSYENİ, VETERİNERİ HEPSİ OLACAK: Köylerde sadece imam, öğretmen olmayacak. Aynı zamanda tarım yapılıyorsa ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak. Eğer hayvancılık yapılıyorsa veteriner hekim olacak. Dolayısıyla kırsalda imamı, öğretmeni, ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni, veterineri hepsi olacak. Öğretmenin aylıklarını nasıl devlet ödüyorsa bunların da devlet ödeyecek. Çiftçi hangi gübreyi atmalı, toprak analizlerine bakılacak. Verim en güzel şekilde nasıl alınacak. Bunların tamamı yapılacak, bu söylediğim kişiler üreticinin emrinde olacak, onların talebini yerine getirecek.
HİÇ KİMSE BU TOPRAKLARDA YOKSULLUK ÇEKMEMELİ: (Mitingdeki dövizi okuyarak) ‘Ömür boyu ağırlaştırılmış Kemalciyim.’ Gönlünü rahat tut, beraberiz ve birlikteyiz. Aile Destekleri Sigortası’ndan bahsettim. Bütün hanelerde asgari bir gelir güvencesi olacak, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Herkes akşam huzur içerisinde ailesiyle birlikte olacak. Televizyon mu seyredecek, seyredebilir, caddeye, sokağa mı çıkacak, çıkmalı, arkadaşlarıyla konuşabilmeli. Ama hiç kimse bu topraklarda yoksulluk çekmemeli.
MERSİN’İ BU BÖLGENİN EN GÜÇLÜ KENTLERİNDEN BİRİSİ HALİNE GETİRECEĞİZ: Mersin için bir düşüncemiz daha var. Mersin’i bu bölgenin en güçlü kentlerinden birisi haline getireceğiz. Orta Anadolu’nun bütün sanayi kentlerini, demiryollarıyla Mersin ve İskenderun’a bağlayacağız. Dolayısıyla sanayici fabrikasında üretiyorsa demiryoluyla Mersin veya İskenderun limanlarına geldiği zaman ek bir ücret ödemeyecek. Bütün lojistik masraflarını biz karşılayacağız. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde burada yaklaşık 850 bin yeni istihdam alanı yaratacağız. 5 yıl içerisinde İstanbul’un nüfusu yaklaşık 2 buçuk milyon azalacak. Bu bölge ‘özel ekonomi bölgesi’ olacak. Bu bölgeyle ilgili özel yasa çıkacak. Akdeniz Havzası, Türkiye’nin ürettiği en güçlü havza haline gelecek. Türkiye’nin kazandığı en güçlü havza haline gelecek. Maden rafinerisi, metal rafineriniz de olacak. Dışarıdan pahalıya aldıklarımızı kendimiz üreteceğiz. Kendimiz satacağız ve kendimiz kazanacağız.
MEŞRU HÜKÜMETLE KARŞILIKLI BÜYÜKELÇİLİKLERİ HEMEN AÇACAĞIZ: Suriyeli kardeşlerimizi en geç iki yıl içinde kendi ülkelerine uğurlayacağız. Asla ırkçılık yapmayacağız. Onların yollarını, okullarını, köprülerini, kreşlerinin tamamını Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Bizim müteahhitlerimiz yapacak. Gidecekler kendi ülkelerine, kendi ülkelerinde baba toprağında rahat etmelerini sağlayacağız. Meşru hükümetle karşılıklı büyükelçilikleri hemen açacağız. Buradan gidenlerin can ve mal güvenliklerini tamamen sağlayacağız. Buradan gidenler huzur içinde kendi ülkelerine gitmiş olacaklar. Uzun süredir onlara ev sahipliği yapıyoruz. Bizim evlatlarımız işsiz, sorunu var. Biz Suriyeli kardeşlerimizi elbette severiz ama onlar kendi ülkelerinde olup kendi ülkelerinde üretip çalıştıkları zaman daha fazla memnun oluruz. Bunu sağlayacağız.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SALDIRISINA UĞRAYAN BENİM AMA BEN SUÇLANIYORUM: Arada bir sürü laf ediyorlar. Yok masanın altıdır, yok masanın üstüdür. Bir sürü iftiralar var. Yahu arkadaşlar. Ya Allah onlara akıl fikir versin. Terör örgütünün saldırısına uğrayan benim ama ben suçlanıyorum. Evladını onlar paralı gönderdiler askerliğe ben garibanın fakirin fukaranın evladı gibi asker gönderdim yine ben suçlanıyorum. Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız.
KUL HAKKI YEMEDİM VE KUL HAKKI YEDİRMEYECEĞİM: Ayrıca bir şey daha söyleyeyim. Kul hakkı yemedim ve kul hakkı yedirmeyeceğim. Onlar söylüyorlar mı? Biz kul hakkı yemedik diyorlar mı? Diyemiyorlar. Ben onların neler yediklerini biliyorum. Ben onların 418 milyar doları 20 yıl içinde yurt dışına nasıl götürdüklerini biliyorum. Bu millet sözüm var o paraları son sentine kadar Türkiye’ye getireceğim ve bu millete vereceğim. Sanıyorlar ki Bay Kemal bu parayı getirmeyecek. Son kuruşuna kadar getireceğim. Mülakatı kaldıracaklarmış, yahu ben söyledikten sonra mı aklına geldi? Yapacağız gençler sizin de hakkınızı koruyacağız. Torpili kaldıracağız. Göreceksiniz, liyakati sağlayacağız.
BAY KEMAL’İN SÖZÜ VAR, BÜTÜN MEMUR VE POLİSLERİN SORUNUNU ÇÖZECEK: Bizim bu toplantımızın güven içinde gerçekleşmesini sağlayan polis arkadaşlarımız var. Onlara da yürekten teşekkür ederim. Biz akşam evimizde huzur içinde yaşarken onlar günün 24 saatinde Türkiye’de bizim huzur içinde yaşamamız için çaba harcıyorlar. Onların 12,13,14 saat çalıştıklarını biliyorum. Bazen 24 saat çalıştıklarını biliyorum. Polis arkadaşlarımızın sorunları var onları da gayet iyi biliyorum. Bay Kemal’in sözü var, bütün memur ve polislerin sorununu çözecek. Bir yere giderken kilometrelerce yola polisleri diziyorlar. Yol kenarlarına diziyorlar. Yahu niye diziyorsun? Bu insanın tuvalet ihtiyacı var, bu insan yemek yiyecek, bu insanın sorunları var. Onu görmüyorlar. Polis intiharlarını da biliyorum. Ama sözüm söz, çözeceğiz. Birlikte çözeceğiz.”