Seçim meydanlarında kampanyanızdan yansıyanlara baktığınızda yola çıkarken düşündüğünüz, hayal ettiğiniz, planladığınız kampanyayı yürütebiliyor musunuz'
Kemal Kılıçdaroğlu: Yürütüyoruz. Belediye başkanı adayı arkadaşlarımız neredeyse günün 24 saati çalışıyorlar. Ben de elimden geldiği kadar çalışıyorum çaba gösteriyorum. Elbette oturttuğumuz bir strateji var. Ana unsurları; mutfakta yangın var, işsizlik var, ekonomide ciddi bir kriz var. Biz bunu esas alarak sadece çalışmalarımızı büyük ölçüde bu çerçevede götürüyoruz. Sadece sorunu dillendirmek değil sorunu nasıl aşacağımızı da meydanlarda, özel toplantılarda anlatmaya çalışıyoruz. Bizim stratejimiz diğer partilerden farklı. Bir iki ayaklı bir seçim çalışması yapıyoruz. Bir, STK’lar, kanaat önderleri, meslek kuruluşlarının başkanları, muhtarlar bunlarla küçük toplantılar yapıyoruz. Bu toplantılar bizim için çok önemli. Miting meydanlarına söyleyemediğimiz teknik bazı açıklamaları, ekonomik pek çok veriyi burada onlarla konuşarak karşılıklı düşüncelerimizi paylaşarak dillendiriyoruz. Bu toplantılarda önemli olan biz sorunu görüyoruz onlar da sorunu yaşıyorlar ama bu sorunu nasıl aşabiliriz. Biz bunu anlattığımız zaman karşılıklı güven ilişkisi doğuyor. İkincisi, mitingler zaten. Büyük öyle şatafatlı mitingler değil daha çok belediye başkanlarımızın olmadığı ama belediye başkanlığını alabileceğimiz yerlerde ağırlıklı olarak miting yapıyoruz. Bir şehirde bazen 4-5 miting, geçen gün İzmir’de 7 veya 8 mitingler yaptık. Diğer partiler gibi vatandaşları bir araya toparlayıp benim ayağıma gelin değil biz doğrudan doğruya vatandaşın ayağına gidiyoruz, onlarla oturup konuşuyoruz.
Seçimler son düzlükler çok önemlidir hep bazılarına seçim kazandırır bazılarına seçim kaybettirir. Bu son iki hafta için bir stratejiniz var mı'
Kemal Kılıçdaroğlu: Normal çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Belli il ve ilçelere özel ağırlık veriyoruz. Gerçekten Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin olduğu yerlerde huzur vardır. Bizim büyükşehir belediyelerimizin olduğu yerlerde kırsaldan büyük şikayet duymazsınız. Örneğin İzmir’de süt üreticlerinden şikayet duymazsınız, çiçek üreticilerinden şikayet duymazsınız. İzmir Büyükşehir Belediyesi aralarında yaşanan güçlü diyalog. Tekirdağ’da Muğla’da duymazsınız. Tekirdağ’daki bütün meralar gözden geçirildi ıslah edildi. Tekirdağ’ın bütün ilçelerine okul yapıldı. Okul yapmak milli eğitimin görevi. Ama okul yaptık Milli Eğitim Bakanlığı’na anahtarı teslim ettik. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde çalışan anneler veya ev kadınları için mutlaka kreşler yapılır. Çalışan kadınlar veya çalışmayan kadınlar çocukları güven içinde bırakırlar. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde diğer belediye veya beldelerden insanlar gelir parklara gitmek, eğlenmek için. Yeşil alanlar vardır, spor tesisleri vardır, kültüre merkezler vardır. Hatay’a bakın benzer şeyler vardır. Expo’yu kazandı. Hatay ilinin dünya ile rekabet edip kazanması kolay bir olay değildir. Yolun başında daha çok daha güzel hizmetler yapacak. Size fıkra gibi bir şey anlatayım. Erdoğan gidip miting yapıyor, ‘Hatay’a 6 baraj yaptık 3 tane daha yapacağız’. Oysa yapılan tek baraj bile yok. Havaalanından giderken iki tarafta da Amik ovasında su birikmiş tabi onları baraj sanıyor. Bir ülkeyi 17 yıldır yöneten kişi Hatay’a baraj yapıp yapmadığını nasıl unutuyor. Ya da halka gerçekleri nasıl bu kadar çarpıtarak anlatıyor. Yanında kimse yok mu birisi demeli. Siz baraj diyorsunuz ama burada inşaat halinde bir baraj var veya iki baraj var demeli birisinin.
Genel seçim olsaydı üretime dair politikanızı sormak isterdim ama yerel yönetimler bazında bu üretimde kopma noktasında tespit ettiğiniz soruna nasıl bir çözüm sunuyorsunuz'
Kemal Kılıçdaroğlu: Bütün belediye başkanlarımız kırsalla işbirliği halinde. Kooperatifler kuruyoruz süt alıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi yıllardır bir evde çocuk doğduğunda fakir zengin ayrımı yapmadan sütü kapıya bırakıyor. Süt üreticisi memnun. Sadece süt dağıtmak için onlarca araç var. Kır ile kent arasında gelir dağılımının dengeli olması sağlanıyor. Kırsaldan kente göç olmuyor. Aydın’a bakın besicilerin tamamı memnun. Sadece üretime değil istihdama da katkıda bulunuyor bu. Sayın İmamoğlu bir açıklama yaptı, ‘Büyükşehir belediye başkanı olduğumda beş yılda 150 bin kişiye istihdam yaratacağım’ dedi. Binali bey açıklama yaptı, ‘İstihdam yaratmak belediyelerin işi değildir’ diye. Sonra aynı Binali bey kalktı dedi ki, ‘Ben belediye başkanı olursam 500 bin kişiye istihdam yaratacağım’ dedi. Sen daha önce başbakandın, ulaştırma bakanıydın niye yaratmadın. Önce reddettin sonra 180 derece döndün. Kim inanır. Her mahalleye bir kreş açılıyor. Bir kreş en az 10 kişiyi istihdam etmek demektir. Adana’nın en büyün meydanını Seyhan belediye başkanını yapıyor. Meydandan ürkerler bunlar. Meydan bir kentin enerjisini boşalttığı alandır. Orada düğünler yapılır, orada halaylar çekilir, gösteriler, mitingler yapılır. Meydan bir kentin olmazsa olmazıdır. Meydan bırakmadılar. Çocuklar caddeler top oynuyor. Kentleri beton ormanına döndürdüler. Sonra kim yaptı bunları diyorlar. İstanbul’u bu hale getirdiler, sonra biz İstanbul’a ihanet ettik dediler, şimdi İstanbul’a talibiz diyorlar. Bırakın Ekrem İmamoğlu İstanbul’u düzeltsin.
Cumhur İttifakı ilk ortak mitingini İzmir’de yaptı. Cumhurbaşkanının orada yaptığı konuşmada, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Atatürk’ü istismar ettiğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu: Ne yapmışız da istismar etmişiz. İlkelerine bağlıyız. Günün 24 saati Atatürk demiyoruz. Atatürk sadece bizim değerimiz değil 82 milyon insanın ortak değeridir. Atatürk’ü sadece ben değil herkes sevmeli. Cumhuriyeti kurarken ilk kez saltanatı bırakmıştır halk kavramını getirmiştir. Osmanlı’da vatandaş yoktur teba vardır. Kadın erkek eşitliğini getirmiştir, kadına seçme seçilme hakkını getirmiştir. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nden mi seçiliyor, her partide kadınlar var. Atatürk'ü toplumun her kesiminin sahiplenmesi lazım. Beni üzen Diyanet İşleri Başkanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı aynı tarihte kurulmuştur. Bugün 18 Mart Çanakkale Savaşı, Atatürk’ün ne büyük başarılarından birini elde ettiği bir süreçtir bu. Aynı zamanda şehitleri anma günüdür. Diyanet açıklama yaptı içinde Atatürk yok. Hadi hiç sevmiyorsun diyelim Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdu. Bari bu teşkilatı kuran kişiye de Allah rahmet eylesin de. Bu kin bu öfke nedir. İslamiyet'te din üzerinden öfke duyulur m? Atatürk’ün neyini istismar edeceğiz. Benim gibi düşünmeyen de demokrasi diyor, benim gibi düşünmeyen de insan hakları diyor. Ortak paydayı büyütmek yerine küçültmek rolünü üstlenmiş beyefendi. Hatta orada bizim büyükşehir belediye başkanına da ağır suçlamalar yapmış. İnsan utanır biraz. Neyse ciddiye alınacak kişi değil.
Sayın Bahçeli, ‘İzmir’i çantada keklik görüyorlar. Kimsenin arka bahçesi değil’ dedi. Siz çantada keklik mi görüyorsunuz'
Kemal Kılıçdaroğlu: Hayır efendim hiç bir yeri asla ve asla çantada keklik görmeyiz. Vatandaş keklik m? Bu tanımı yapmak vatandaşa saygısızlıktır. İzmirli gidecek oyunu kullanacak. Bizde gidiyoruz İzmir’e oyunuzu Cumhuriyet Halk Partisi’ne verin diyoruz. İzmir demokrat, aydın bir kent. Türkiye’nin batıya açılan penceresidir. Milli kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşunun atıldığı kenttir orası. Görkemli bir tarihi var. Dolayısıyla İzmir sıradan bir kent değildir aynı zamanda Ege demektir. Dolayısıyla İzmirlinin yapacağı her tercih bizim için çok kıymetlidir.
Sayın Bahçeli’nin gündeme getirdiği bir konuda, ‘Cumhur İttifakı 3 büyük şehirde seçimi kaybederse cumhurbaşkanlığı sisteminin meşruiyeti tartışılmaya başlanır’ dedi. Sonra bu konu beka tartışmasına evrildi. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul’u Ankara’yı alırsa bir erken seçim çağrısı yapar mısınız siz veya ortağınız'
Kemal Kılıçdaroğlu: Ankara’yı İstanbul’u Adana’yı Mersin’i Bursa’yı buraları alacağız zaten inşallah. Bu aynı zamanda bütün dünyaya bütün baskılara rağmen halk demokrasiye sahip çıktı algısını güçlendirecektir. Biz bir özel tartışma alanı yaratmak niyetinde değiliz. Yerel seçim yapıyoruz muhtar seçeceğiz, belediye başkanı seçeceğiz. Onlar ne yapıyorlar ben onu bilmiyorum. İnsanlar seçimden yoruldu artık. Belediye başkanlarını seçeceğiz iyi hizmet ediyorlarsa başımızın üstüne. Gerginliği onlar yaratıyorlar. Ekrem İmamoğlu İstanbul Belediye başkanı olduğunda samimi söylüyorum oy vermeyenler bile ‘Allah razı olsun, iyi ki bu adam seçildi’ diyecekler. Mansur Yavaş seçildiğinde de aynısını diyecekler. Biz İzmir’de ayrımcılık mı yaptık, Aydın’da Eskişehir’de Tekirdağ'da ayrımcılık mı yaptık. Ayrıca bizim belediyelerde asgari ücret net 2 bin 200 lira. Gittiğim her yerde belediye başkanlığa bize ait değilse belediye başkanından herkesin önünde söz alıyorum 1 Nisan’da burada hiç bir işçiyi işinden etmeden, asgari ücret 2 bin 200 lira olacak diyorum, sözünü alıyoruz.
13 gün kaldı seçime ve geçtiğimiz günlerde bir köşe yazarı kazandık psikolojisiyle rehavete kapılma uyarısı yaptı. Siz seçmende veya teşkilatınızda bir rehavet görüyor musunu? Ya da aynı uyarıyı sizde yapar mısınız'
Kemal Kılıçdaroğlu: İki şey yapıyorum her gittiğim yerde. Bir, sakın ola ki provokasyonlara gelmeyin. 21 Mart geliyor her türlü provokasyon yapılabilir. Bunu yapacak kişiyi de biliyoruz. Her türlü pvokasyonu yapıp bir şekliyle Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve İYİ Parti’yi Saadet Partisi’ni karalamaya çalışacak. Biz bütün örgütlerimizi uyardık. İkincisi, sakın rehavete kapılmayın. Bırakın anketleri son ana kadar kapı kapı köy köy gezeceksiniz. Derdi anlatacaksınız çözümü de anlatacaksınız. Belediyelerin bütçeleri çok fazla. Erzurum Çat belediyesi Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı yönetiyordu orayı. İslam Eserleri Müzesi kurdu, belediye binayı yaptı, çarşılar yaptı, parklar yaptı bütçesiyle. Erzurum’a bakın bir de devasa bütçesi var suyu bile içilmiyor. Palandöken’den Erzurum görünmüyor sadece bir sis tabakası var hava kirliliğinden. Tanzim satış noktaları kurdular vatandaşa bedava verilecek soğanı patatesi bile parayla sattılar. İzmir’e bakın 35 bin kişilik yoksul aile var kendi envanteri var. Yoksul aileleri 10 kilo patates 10 kilo soğan çuvallara konuldu evlerine gidildi kapıları çalındı ve teslim edildi. Hangisi belediyecilik. Hangisi yoksulları afişe etmiyor. Bizim belediyelerimiz. Onlar yoksulları kuyruğa dizdiler bir de varlık kuyruğu dediler. İnsanlarla bu kadar alay edilir m? O kuyruklar varlık kuyruğu olsa önce sen kuyruğun başında olurdun, vatandaşı oraya sokmazdın bile.