Kırmızı bülten çıkacak mı'
Başbakan Erdoğan Gülen için kırmızı bülten çıkarılabileceğini söyledi. Ancak bunun için, Gülen hakkında soruşturma açılıp, yakalama kararı verilmesi gerekiyor.
ANKARA - Başbakan Erdoğan, ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'in iadesi konusunda kırmızı bülten çıkarılabileceğini açıkladı. Ancak İnterpol hukukuna göre bir kişi hakkında kırmızı bülten ile arama kararı çıkarılması için, önce yargının soruşturma açıp, yakalama kararı vermesi gerekiyor. Gülen hakkında ise halen, hiç bir suç iddiası ile açılmış soruşturma bulunmuyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da kırmızı bülten için, “Bu, yargısal süreçle ilgili bir husus. Hükümetin yetkisi yok” dedi. ''Kırmızı bülten'' suç işleyip yurtdışına kaçan sanık veya hükümlülerin, iadeleri amacıyla uluslararası seviyede aranmasını sağlamak amacıyla İnterpol tarafından yayınlanıyor. Türkiye'nin İnterpol'den kırmızı bülten çıkarılması talebi için, öncelikle Gülen hakkında mahkemelerce verilmiş bir tutuklama ya da yakalama kararı gerekiyor.
YÜKSEL DE İSTEMİŞTİ
Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasını 14 yıl önce DGM savcısı Nuh Mete Yüksel istemişti. Yüksel tarafından Fethullah Gülen hakkında tam 14 yıl önce hazırlanan iddianamedeki suçlamaların aynısı, bugün iktidarın gündemi oldu.
Savcı Yüksel, Refah ve Fazilet Partili isimlere yönelik açtığı davalar ile, FP'nin türbanlı vekili Merve Kavakçı'yı gözaltına alma girişimi nedeniyle, bugün AK Partide olan kadrolar tarafından sert biçimde eleştirilmiş, Abdullah Öcalan, Hizbullah, Alman vakıfları gibi kritik soruşturmaları yürütmüş, Mart 2012'de emekli olmuştu.
Başbakan Erdoğan, Gülen grubunu ''Çete'' olarak nitelerken, savcı Yüksel de 22 Ağustos 2000 tarihli iddianamesinde Gülen'i ''Dini kurallara dayalı bir devlet oluşturmak amacıyla, yasadışı örgüt kurup, faaliyetlerde bulunmakla'' suçlamıştı. Gülen hakkında 10 yıl hapis istenen dava, 2007 yılında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde beraat ile sonuçlanmış ve 2008'de de Yargıtay tarafından onaylanmıştı.
''EMNİYETE SIZIYORLAR''
Yüksel iddianamesinde ''Gülen Grubu, başta Milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yapmaktadır. Gülen'in oluşturduğu örgüt, istişare kurulu, bölge, şehir, semt ve ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır ''demişti. Yüksel'in bu iddiası 17 Aralık operasyonundan sonra emniyet başta olmak üzere, kamuda gerçekleşen büyük tasfiye ile yeniden gündeme gelmiş oldu.
İddianamede Gülen grubu için, ''Sinsi çalışmalarının önünde tek engel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görmektedir. TSK'ya karşı uyguladığı politika, bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK'ya karşı kullanma şeklindedir. TSK'ya sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirmektedir'' denilmişti.