EGE POSTASI- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege Türk TV'de canlı yayın konuğu oldu. Kocaoğlu ülke ve kent gündemine ilişkin farklı konularda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kocaoğlu'ndan 'dönüşüm için ihtisas mahkemeleri kurulsun' çağrısı
Tarihi davanın beraat ile sonuçlanması ve savcının mütalasını başucu kitabı olarak yazacağını açıklaması...
KOCAOĞLU: “Son dönemde yasalarda değişiklikler yapıldı. Torba yasa bir yöntem. Her yöntem gibi bununla haşır neşir olursanız sürekli değişiklikler yaparsanız hukuk kaosu doğar. Suçsuzluğumuzu biliyorduk. Biz inancımızı yitirmedik. İzmirlilerde bize inancını yitirmedi. Savcının mütalası ders niteliğindeydi. Mahkeme heyetinin gerekçeli kararını bekliyoruz. Sonra her ikisini de bastıracağız. 400 yıla yakın yargılanmamızdaki iddiaların ne kadar boş ne kadar yanlı olduğunu yetkili savcı ve yetkili mahkeme tarafından not düşülerek ilan edilmesi hem bana hem personele icraat yaparken büyük destek olacak. Ondan başucu kitabı dedik. Belediyecilik zor iş. Bakanlıklar gibi değil. 24 saat çalışıyorsunuz. Hem de çok grift bir mevzuata sahipsiniz. Türk belediyecilik tarihinin önünü açacak başkanların bürokratların cesaretli karar vermelerine neden olacak. Bir yel geldi geçti. Tabiki deldi geçti. Süngeri çekip aldığımız dersler hayatımızda hep kullanılacak. İleriye bakıp kente hizmet etmek en güzeli...Bu derdin ilacı çalışmaktır dedik. Çalıştık.”
Anayasa değişikliği teklifi ve referandum
KOCAOĞLU: “Başkanlık sistemin de parlamenter sistemde gerektiği gibi gerekli emniyet siboplarını alarak güçler dağılımını yaptığınızda, başkanlık sisteminde bir sakınca görmüyorum. Yalnız ordunun geldiği durum emniyetin geldiği durum yargının geldiği durum siyasetçinin geldiği durum bunların hepsini düşündüğünüzde başkanlıkta olsa parlamenter sistemde olsa güçler ayrılığı diye bir şey kalmamıştır bugün...Eğer yürütme yargı ve yasama güçler dengesi ayrılmamışsa orada mutlaka bir taraf ağır bastığının da ülkede idarede ne gibi olumsuzlukların olacağı belli olmaz. Demokrasi bu üç ayak üstüne sağlam oturtulmalı. Amerikan sisteminde başkanlık var ama senato onaylamadan büyükelçi atayamıyor. Başımızda bir dert var. 2002 yılında AK Parti iktidar olduğunda sönmüş bir PKK terörü vardı. Kabuk bağlamış bir PKK terörü vardı. Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal 1. Körfez Savaşı'nda '1 koyup 5 almak' sloganıyla Irak konusunda askeri müdahalede bulunmayı talep etti. Genel Kurmay Başkanı Torontoy Paşa istifa etti .Ortadoğu bataklığına bulaşmadık. 1 Mart tezkeresinde Cumhurbaşkanı geçmesini istedi Meclis'te...AK Parti'nin vekilleri sonucu belirleyen kararı verdi. Tezkereyi geçirmedi. Ortadoğu bataklığına girmedik. Sonra Suriye işi patlak verdi. Suriye işi de biliyorsunuz adına IŞİD dediğimiz DEAŞ dediğimiz dünyada ne kadar hastalıklı insan varsa onlar bir şemsiye altında toplandı ve terör örgütü yarattılar. Bu terör örgütüyle bizim bir alakamız yok ama bunlar bizim başımıza musallat oldu. PKK vardı, IŞİD çıktı bir de FETÖ musallat oldu 15 Temmuz'da...Darbe girişiminde gerçek yüzlerini sadece biz değil Cumhurbaşkanı Başbakan bütün siyasiler gördü. Bana da söyleseler ihtimal vermezdim. Benim bu tür örgütlerle işim olmaz. Sonra biz Suriye'de bu işe hevesli olduk. Dönemin Başbakanının Cumhurbaşkanının açıklamaları var. Birden bire müdahale etme iştahına kapıldık. Bizim başımıza ne geldiyse bu iştahla geldi. 3-4 milyon Suriyeli mülteci geldi. İnsanlık boyutu ayrı. Ekonomik boyutu ayrı...Irak Savaşı'nda da bizim sınırlarımızın bitişiğinde güvenli bölge kuruldu. BM'nin denetiminde çadır kentler kuruldu. 40 bin kişi bir ara geldi sonra geri gitti. Şimdi 3-4 milyon geldi. Bununla yüz yüze kaldık. Yetmedi IŞİD Türkiye'de terör eylemleri yapmaya başladı. Yetmedi PKK azdı. Yetmedi El Bab'ta bizim çocuklarımız dünyanın ruh hastasıyla sapığıyla mücadele ederken can veriyor. Bizim orada ne işimiz var. Bugüne kadar Ortadoğu bataklığına girdik m? İki defa direkten döndük. Şimdi bu bataklığın içindeyiz. Bu bize neyi gösteriyor. Bu coğrafyada çok problemli bölgede herkesin bir şeyler yapmak istediği kendi ulusal çıkarları çerçevesinde bir şeyler yapmak istediği bu coğrafyada biz ancak ve ancak Ulu Önderimizin özetlediği 'Yurtta barış dünyada barış' özdeyişiyle bu işten çıkabiliriz. Taviz verdiğimizde ne hale geldiğimizi gördük. Bütün bu olay vatandaşlarımızın düşünmesine bir kişinin a şahsı b şahsı değil bir kişiye Türkiye Cumhuriyeti gibi bölgenin bir numaralı ülkesinin dış politikasını ve içerideki adımların bir kişinin inisiyatifine bırakılması yanlıştır. Bir defa yalan söylemedim. İnanmadığım bir şey söylemedim. Herkesin belediye başkanıyım. Sevgili hemşerilerimin bu konuyu bu yönden irdelemelerini temenni ediyorum.”
İzmir Marşı
KOCAOĞLU: “İzmir Marşı çok önemli bir mesaj içeriyor. İzmirliler Atatürk'ün kenti çok sevdiğini biliyorlar. Atatürk'e bağlılıklarından en ufak bir taviz vermiyorlar. İzmir ülkenin en demokrat aydın kenti. Kadınıyla erkeğiyle hep iyi şeyler düşünüp iyi şeyler yapmaya çalışan ülkesini milletini seven önce vatanım devletim milletim diyen bir kent. Vergi verme konusunda da birinci. 9 Eylül İzmir'in kurtuluş günüdür. Aynı zamanda Türkiye'nin kurtuluş ve kuruluşudur. Ekonomik temel de İzmir'de atılmıştır. Böyle misyonu olan bir kentin şu bunalımlı günlerimizde nefes almakta zorlandığımız günlerde İzmir Marşı'ndan bir çıkış aramak bir nefes almak bir umut yeşertmek sanıyorum tabiri caizse cuk oturdu.”
Ekonomide serbest bölge konusu
KOCAOĞLU: “Ben İzmir'e inanıyorum. Eskiden beri inanıyorum. Türkiye'de ilk defa kenti kalkındırmak üzere yola çıkan belediye başkanıyım ben. Bütün yatırımları kentin kalkınmasına refahına ne katkısı var ona bakarım. Ona göre planlama ve projelerin gerçekleşmesine başladıktan sonra İzmir alt yapı eksikliklerini tamamlamaya başladı ulaşımda çevrede fuarcılıkta....İzmir en hızlı büyüyen kent. İzmir serbest bölgeye en yatkın ildir. İzmir Limanı var. Nemrut Limanı var. Aliağa Limanı ve Çandarlı Limanı. Bu bölge içinde önemli olan ürettiğin malın nakliyesi çalışacak personelin burada yaşamak istemesi sosyal yaşantı kültürel faaliyetler insanları buraya çekecek. Şartlar ne olursa olsun bugünden daha iyi olacak. Çünkü İzmir ayağa kalktı. Kar topu gibi. Bunu başlatan insan olarak ben de engelleyemem.”
Kentsel dönüşüm
KOCAOĞLU: “Çeşme'de toplantı yaptık. Melih Gökçek de vardı. İstanbul'dan belediye başkanları vardı. Kentsel dönüşümde bizim koyduğumuz ilkeler diğerlerinden farklı. TOKİ'nin desteğiyle kamunun olanaklarıyla hazinenin desteğiyle bizden daha hızlı dönüşüm yapıyorlar ama biz kentsel dönüşümü belediye yasasıyla yüzde yüz uzlaşarak yapıyoruz. Ne oturan insanları müteahhite teslim ediyoruz ne müteaahiti teslim ediyoruz. Garantörüz. Bu süreci bir müddet çok uzattı. Biz sabırlı davranıyoruz. İlk örneğini Uzundere'de yaptık. Şuanda bütün kentsel dönüşüm yaptığımız 7 ofisimizde sözleşme imzaladıklarımızda yüzde 90'lara varan kontrat yapıyoruz. İkna sürecini aştık. İlk çıktığımız etabın bitmesi ve modelin görünmesi kaldı. Yerinde yapacaksınız. Sabırla yapacaksınız. Rant beklemeyeceksiniz. Beklerseniz yoğunluğu arttırırsanız kenti yaşanmaz hale getirirsiniz. Belediye olarak devlet yaparsa devlet bakanlık yaparsa bakanlık kentsel dönüşümden rant beklemeyecek. Uzundere'de böyle oldu. Bizim karımız ne olacak. Devlet bize vatandaşın vergisinden para veriyor. Park yol bahçe yap diye...Belediye başkanının bürokratın vatandaşımı güzel sağlıklı konutta oturttum demesi rantların en büyüğü...Belediyenin buradan para kazanmasına gerek yok.”
Ulaşım, Tramvaylar, raylı sistem
KOCAOĞLU: “Metropol kentlerde ulaşımın omurgası raylı sistemdir. Raylı sistemsiz nutuk atmak anlamsızdır. 11 km raylı sistem devraldım. Yarısı yerin altında yarısı yerin üstünde. Şuan da 130 km çalışıyor. Karşıyaka'da 8,5 km...Orada nisan ayında yolcu taşımaya başlıyoruz. Kasım ayında 13 km Konak tramvayıda başlıyor. İkisinin toplamı 20 km. Çıktı mı 130'dan 150'ye...26 km Torbalı-Selçuk işimiz bitti. Eylül-Ekim açılacak. 26 km'de orası... Oldu 180 km...11'den aldım 180 km'ye çıkartıyorum en geç 2017'de...Narlıdere metrosunun temelini atıyoruz bu sene. 2018'de de 13 km'lik Buca metrosunun temelini atacağız. İkisinin toplamı 20 km...200 km'yi bulacağız. Aliağa-Bergama hattı var İZBAN'da...52 km...Toplam 250 km dolu dolu raylı sistem...”
Katı atık bertaraf tesisi
KOCAOĞLU: “Buradan iki avukat arkadaşımıza seslenmek istiyorum. Çevre bakanlığı yer ve proje konusunda mutabıkız. Yürütmeyi durdurma kararı var. Mahkeme sonuçlanmadı. İzmirli iki avukatın açtığı dava var. Bu davada ki artık bilimde teknoloji de o yerin uygun olduğunu söylüyor. Benim yapamadığım bir katı atık tesisi kalıyor. Bir jest yaparlarsa bir iki ay içinde ÇED raporunu alır herkesin memnun alacağı bir şekilde yaparız. Yer ot bitmeyen bir yerde. Herkes biliyor zaten...Temelini atarsam hedefleyip de kazmayı vuramadığım yer kalmadı derim.”
Kültürpark Projesi
KOCAOĞLU: “Bir ağaç kesilmeyecek. Ağaç artacak. Yeşil artacak. Oradaki beton zeminler azalacak. İtfaiye ve çöp toplama aracı dışında araba girmeyecek. . İzmirlinin en ucuz çay içeceği meşrubat içeceği tost yiyeceği bir merkez haline gelecek. Proje bunu içeriyor. “
İzmir'in vergi konusundaki tavrı
KOCAOĞLU: “55 milyar 700 milyonluk vergi beyanı var. Bunun yüzde 80 küsürünü ödemiş. Karşılığında 13 milyar almış. Geriye 39 milyar kalmış. Manisa dev büyüyor. Balıkesir her gün gazetede. Uşak Denizli uçtu gitti. Aydın Muğla...7 vilayet...Bu vilayetlerin hepsinde devletten aldığıyla devlete verdiği arasında 8 milyar açık veriyor. Bir tanesi devlete fazla para vermiyor. İzmir Ege Bölgesi'nin de eksiklerini tamamlıyor. Bunu beğenmedikleri İzmir yapıyor. İzmir'i kıskanmasınlar. Çalışsınlar.”