TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında CHP Grup Başkanvekili Özür Özel ile Akar arasındaki tartışma tansiyonu yükseltmişti. Özgür Özel, Hulusi Akar'a hapisteki dava arkadaşlarını cezaevindeyken ziyaret etmediğini söylemişti. Cezaevindeki askerler bilirkişi raporuyla kumpasın ortaya çıkmasını beklerken Hulusi Akar'ın İcra Subayı Ahmet Erdoğan'ı görevlendirdiğini, Erdoğan'ın "berbat bir uzman görüşü" yazdığını belirten Özel, o bilirkişinin bugün FETÖ'den firari olduğunu söyledi. Hulusi Akar ise cevap olarak 15 Temmuz'u hatırlattı ve "Arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal'dan çıkmadım. Arkadaşlarımın hayatını kolaylaştırmak için her türlü riski aldım. Saat 20.30 civarında içeri o alçaklar girdiler ve kafamıza tabancayı dayadılar, 'başımıza geçeceksin' dediler ve ben bunu reddettim. İçinizde, yatağa yattığınız zaman düşünün, kafanızda tabanca varken 'hayır' diyebilecek kaç kişi va? Denemeden söylemeyin" ifadelerini kullanmıştı.
'KUMPAS ŞEHİTLERİNİN CENAZESİNDE BULUNMADI'
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanıp 4,5 yıl tutuklu kalan ilk muvazzaf subay olan ve 27. dönemde CHP’nin İzmir milletvekili olan Mehmet Ali Çelebi, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a yönelik olarak sert sözler söyledi. Çelebi de konu hakkında sosyal medyada şu ifadeleri kullandı: “Sayın Bakan esir düşmüş subaylarını 3. Kolordu Komutanı iken kendisine bağlı Hasdal Cezaevi'nde, Kara Kuvvetleri Komutanı iken Mamak Askeri Cezaevi'nde ziyaret etmiştir. Subayını esir etmemek önemli, esirken ziyaret etmek değil. Görev mahali dışında Sayın Bakan Silivri, Hadımköy, Sincan, Maltepe, Şirinyer zindanlarında esir edilen silah arkadaşlarını ziyaret etmemiştir. Kumpas şehitleri Cem Çakmak, Ali Tatar ve Murat Özenalp'in cenazelerinde bulunmamıştır.”
'BOYNUNUNA KEMENT TAKILDIKTAN SONRA NASIL GENELKURMAY BAŞKANLIĞI YAPTIĞINI SORGULA'
1996 yılında Kardak'a çıkıp Türk bayrağını diken Sualtı Taaruz Timi'nin başında yer alan ve Balyoz davası sonucu tutuklanıp 3,5 yıl Hasdal Cezaevi'nde kalan askerlerden birisi olan Emekli Albay Ali Türkşen, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a sitem dolu bir yazı kaleme aldı. Oda Tv'de yayınlanan yazıda Türkşen özetle şunları dile getirdi:
"Öncelikle; Balyoz davasında başımıza türlü çorapların örülmesine vesile bilirkişi Ahmet Erdoğan’ın atanmasını onaylayan kendisidir. Bu anlamda; 49 yıllık askerlik tecrübesini gözümüze sokan bir adama, 'Hayatında hiç plan semineri tecrübesi olmayan, daha dün Kara Harp Akademisinden mezun olmuş birini ne sebeple bilirkişi atadın'' diye sormak da hakkımızdır diye düşünüyorum. 'Hasdal’da arkadaşlarını ziyaret etmeyen alçaktır. Hasdal’dan çıkmadım' diyen birine; 'Sen Hasdal’daki arkadaşlarını ziyaret ederken ziyaretçi olarak mı geldin, yoksa zaten oranın komutanı olduğun için olağan denetlemeye mi geldi? Aslında hep oradaydın da, ondan mı Hasdal’dan çıkamadın'' diye sormak da hakkımızdır diye düşünüyorum Sayın Akar.
Hasdal’daki ziyaretlerinde, teğmenlerine ÜBD (Üzülmeyin-Büzülmeyin-Düzülmeyin) ve SMA (Sabır-Metanet-Avukat) tavsiyeleri vermek için uğrayan, bu arada moral olsun diye(!) saç-sakal kontrolü yapan, general/amiraller cezaevine girdikten ancak 15 gün sonra ziyaretlerine giden (kendisinin anlattığına göre sanırsın silah arkadaşlarını kapıda karşılamış) efsane komutan Hulusi Akar’dan bahsediyorum ey okur. 16 yılını bitirip 17’sine girdiğimiz AKP iktidarı döneminde; Fetullah Gülen gibi kanlı bir terör örgütünün palazlanmasına, devletin her bir kurumuna sızmasına olanak sağlayan, adına paralar basan, olimpiyatlar düzenleyen, sonra da “aldatıldık” diye işin içinden çıkan, binlerce Türk askerinin hapislerde haksız yere esir edildiği dönemde hapiste ya da hemen sonrasında hayatlarını kaybeden kumpas mağdurlarına savcılık yapan, yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, binlercesinin yaralanmasına sebep 15 Temmuz’un gelişine kulaklarını tıkayan, sonrasında da bu olayın kaymağını yiyen, ilk iş olarak askeri okulları ve hastaneleri kapatan, sonrasında yeni cemaatlere TSK içinde yol açan, üç güne subay yetiştiren sisteme onay veren hükümetin Milli Savunma Bakanı'ndan bahsediyorum. Sayın Akar. Sen, Sayın Özgür Özel’in, ebedi başkomutanımız Atatürk’ün partisinde nasıl grup başkanvekili olduğunu sorgulayacağına; sen önce emrindeki emir subayı tarafından boynuna kement takıldıktan sonra nasıl Genelkurmay Başkanlığı yapmaya devam edebildiğini ve Atatürk’ün ordusunda 49 yıl hizmet ettikten sonra, Atatürk’ün adını silmeye yemin etmiş bir partide nasıl Milli Savunma Bakanlığı görevini kabul ettiğini sorgula bence. Elbette dersen ki; 'Devir, bu devir. Ben yoluma bakarım' sen de haklısın Sayın Akar. Madalyalı kahramanlar; Hasan Basri Aslan, Cemal Temizöz, Engin Alan’ların hapse düştüğü, Ali Tatar’ların, Kaşif Kozinoğlu’ların, Murat Özenalp’lerin, Cem Aziz Çakmak’ların, Özden Örnek’lerin bu uğurda hayatlarını kaybettiği devirde, AKP’li ve MHP’li vekillerin avuçları patlayana kadar alkışladığı bu devrin gerçek efsane komutanı sensin Hulusi Akar."
'BİZLERİN BEDDUASINI ALAN ADAMSINIZ'
Balyoz davasında yargılanıp 32 ay tutuklu kalan emekli albay Murat Tulga da OdaTV’de dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. Altında imza olmayan bir kağıtta sadece ismi yazılı olduğu için tutuklu kalan Tulga’nın yazısından bir kısım şöyle:
"CHP, Balyoz davası kararının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesinde tasfiye edilmiş subaylara iade-i itibar bulunmak için hazırladıkları yasa teklifini 20 Haziran 2014’te TBMM Başkanlığı'na sunmuştur. İktidar Partisi bu yasayı gündeme almamıştır bile… Dreyfus’a gösterilen vefanın Türkiye’de bir karşılığı var mıdı? Yoktur. Bir özür dilemek, çekilen ezaya bir vefa var mıdı? Yoktur. En son Alb. Murat Özenalp davasında Yargıtay’ın verdiği karar bu adaletsiz devletin ve yargının resmi görüntüsüdür. MSB Hulusi Akar, son Meclis Bütçe görüşmelerinde; 'Cezaevlerindeki arkadaşlarımın hayatını kolaylaştırmak için için her şeyi yaptım' diyor. 'İçinizde yatağa yattığınız zaman düşünün, kafanızda tabanca varken hayır diyebilecek kaç kişi va? Denemeden söylemeyin' diyor… Biz denedik Sayın Akar.
Silah arkadaşlarımız kafalarında adaletsizlik silahı varken, direnirken öldüler… Bırakın bize ahkam kesmeyi. Sizi ve vefasız komutanları bizler, Hasdal’da, Hadımköy’de, Mamak’da, Maltepe’de Şirinyer’de, Silivri’de, Sincan’da çok iyi tanıdık. Gerçekleri, arkadaşlarımız için cenaze törenlerini, hapishanelerde çocuklarımıza yaptığımız düğünleri, bu gözler gördü. Her gün bin kere öldük. Kumpas Davalarda sırasında yaşananlar; Türkiye’yi, Fransa’nın yaşadığı Dreyfus Davasından yüz yıl sonra bir Post-modern Dreyfus Davalar karanlığı ve ayıbı ile yüz yüze bırakmıştır. Bu ayıp sizin üyesi olduğunuz siyasi partinindir, o dönemin komutanlarınındır, sizindir Sayın Akar… İşte bu yüzden size hakkımızı helal etmiyoruz… Siz bizlerin bedduasını alan adamsınız… Unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz…" (Cumhuriyet)