İYİ Parti Sözcüsü ve Medya İlişkileri Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Başkanlık Divanı toplantısı ardından partisinin genel merkez binasında basın mensuplarının karşısına geçti.
Türkiye’nin, bulunduğu coğrafi konum nedeniyle deprem bölgesinde yer aldığını ifade eden Zorlu, 17 Ağustos depreminin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen gereken derslerin çıkarılmadığının altını çizdi.
“Deprem kapımızda değil ensemizde”
Kahramanmaraş depreminden önce uzmanların ciddi uyarılarda bulunduğunu hatta İYİ Parti’nin il başkanının 3 Ağustos 2022 tarihinde, “Deprem kapımızda değil, ayaklarımızın altında.” dediğini hatırlatan Zorlu, “Fakat siyasi iktidar her zaman olduğu gibi bu uyarıları görmezden geldi, kulağının üzerine yattı. Şimdi buradan tekrar uyarıyoruz; Marmara Bölgesi için, özellikle İstanbul için; deprem kapımızda değil, ensemizde.” dedi.
“2 milyona yakın konut inşa edebilirdiniz”
Deprem için toplanan vergi ve yardımların; nerede, nasıl kullanıldığını soran Zorlu, sadece ÖTV ile enflasyon ve kur hesaplamaları yapıldığında, şimdiye kadar vatandaşa 100 m2’den 2 milyona yakın konut inşa edilebileceğini vurguladı.
Kentsel dönüşüm çalışmalarının yanı sıra şehir merkezlerinin yükünün de alınması gerektiğinin altını çizen Zorlu, sadece yıkılma riski olan binaların değil; ağır hasar alabilecek, ekonomik ömrünü tamamlamış yapıların da kentsel dönüşüme girmesi gerektiğini ekledi.
“Siyasi iktidar deprem sonrası yetersiz kaldı”
Deprem öncesi alınacak önlemler gibi olası deprem sonrası müdahale ve kurtarma çalışmaları için de tüm kurumların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydeden Zorlu, “Maalesef son yaşadığımız 6 Şubat depremi sonrası bu gibi durumlarda siyasi iktidarın ne kadar yetersiz kaldığını, koordinesiz hareket ettiğini acı bir şekilde tecrübe ettik.” değerlendirmesinde bulundu.
İYİ Parti’den “deprem” çağrısı
Türkiye’nin acı bir tablo ile bir daha karşı karşıya kalmaması adına ayrım yapmaksızın derhal çalışmalara başlanması gerektiğini vurgulayan Zorlu, “Geçtiğimiz hafta buradan çağrıda bulunmuştum. Çağrımızı yineliyoruz. Öyle bir yasa çıkarmalıyız ki; vatandaşı mağdur etmeyen, ranta dönüşmeyen ve çözümü hızlı biçimde sahaya yansıtacak bir metin olmalı. Merkezî ve yerel yönetim siyasi saik gözetmeden iş birliği ve uyum sağlayabilmeli.” şeklinde konuştu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ivedilikle bilgilendirmesi gerektiğini ekleyen Zorlu, derhâl bir araştırma komisyonu kurularak konunun merkezî ve yerel yönetim tarafından ortaklaşa yürütülmesini talep etti.
Üniversite öğrencilerinin problemleri: “Kredi ve burs ödemelerini artırın”
Yükseköğretim Kurumları Sınavı sonuçlarının açıklanması ve üniversite tercihlerinin yapılmasıyla birlikte birçok üniversitenin Eylül ayında açılacağını hatırlatan Zorlu, daha önce gündeme getirdikleri barınma sorunun yanı sıra artan üniversite harçları ve ülkenin içinde bulunduğu mevcut ekonomik kriz yüzünden belki de birçok gencin eğitim hakkından mahrum kalacağına işaret etti.
Ekonomik krizde ailelerin ve öğrencilerin sıkıntı çektiğini söyleyen Zorlu, “Bu sene kredi ve burs başvuruları erken başlayıp ödeme miktarının arttırılarak, ödemelerin eğitim öğretim yılı başlamadan hesaplara yatmasını teklif ediyoruz. Kabineden hemen bu yönde bir karar çıkmalıdır.” dedi.
Kırtasiye esnafının sorunları ve okul masrafları
Ekonomik kriz sonrası kepenk indirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan kırtasiye esnafının da zincir mağazalar karşısından rekabet edemez duruma geldiğini belirten Zorlu, velilerin ise kırtasiye masrafları karşısında endişeli olduğunu ekledi.
Zorlu, “Yani hem esnaf sıkıntıda hem de kısa bir süre sonra evlatlarını okula gönderecek milyonlarca anne baba bu sıkıntıyı yaşıyorlar. Düşünün ki bir yıl önce 18 TL olan defter şimdi 45 TL’ye çıkmış. Yine bir yıl önce 1.500 TL ile hazırlanan okul çantası bugün artık 3.800 TL’ye mal olmaktadır.” dedi.
Çözüm önerilerini sıralayan Zorlu, şöyle devam etti:
“O hâlde on binlerce esnafımızı rahatlatacak ve velilerimizin de okul masraflarını düşürebilmek adına adımlar atmak gerekiyor. Biz burada bir kırtasiye desteği öneriyoruz. Belli bir miktar yüklenen kartların, 1 Eylül’den hemen önce öğrencilere verilebilir. Ayrıca kırtasiyelerin rekabet koşullarını arttırmak adına vergi indirimini de gündeme getirebiliriz. Şu anda yüzde 20 uygulanan KDV oranında bir düzenlemeye gidilebilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu yönde atılacak adımlara hazırız.
“İktidar bu duruma derhal el atmalı”
Özel okul servislerinde belirlenen tarifelere uyulmadığı yönünde şikayetler aldıklarını belirten Zorlu, “Servisçi esnafına bu soruyu yönelttiğimizde bu sorunun aracılardan, komisyonculardan kaynaklandığı cevabını alıyoruz. Derhâl iktidar bu duruma el atmalı ve gerekli düzenlemeyi yapmalıdır. Böylelikle ne emek sahibi servisçi esnafının hakkı yenmiş ne de velilerimiz büyük bir yükle karşı karşıya kalmış olur.” dedi.
“Geniş tanımlı işsizlik 9 milyona yaklaştı”
Türkiye İstatistik Kurumu’nun geçen hafta açıkladığı Haziran ayı işsizlik verilerine değinen Zorlu, “Bu açıklanan verilere göre; dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 9,6’ya yükselirken, Haziran ayı itibari ile iş arayan işsiz sayımız 3 milyon 337 bin kişiye ulaşmış. Ancak başka bir araştırmaya göre asıl gerçekliği gösteren geniş tanımlı işsiz sayısı yüzde 22,5 ile 9 milyona yaklaşmış durumdadır. Bir başka sorun da işsizlerin yüzde 90’ının işsizlik ödeneği alamıyor olmasıdır” ifadesini kullandı.
“Amiri olduğu işçiden daha düşük gelire sahip mühendisler var”
Kamudaki ücret dengesizliğinin bir başka sorun olduğunu söyleyen Zorlu, “Bu kesimlerden biri de kamu mühendisleridir. Bu kapsamda mühendis, mimar, şehir plancı, peyzaj mimarı, iç mimar ve bu mesleklerin emeklilerinden söz ediyoruz.” dedi.
“Kamuda çalışan mühendislerin özlük haklarının yıllar içinde dengi sayılan meslek disiplinlerinin çok gerisinde kaldığı görülmektedir.” diyen Zorlu, “Tüm bu risk ve sorumluluğun karşılığı olarak 2023 verileriyle bir mühendis ortalama yoksulluk sınırının altında gelir elde etmekte ve herhangi bir ek ödeme almıyorlar. Son zamanlarda birçok kamu personeline çeşitli düzenlemelerle iyileştirmeler yapılmasına karşın, kamu mühendislerine herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Hatta amiri olduğu işçi personelden daha düşük gelire sahip mühendisler olduğunu görüyoruz” dedi.
Ortaya çıkan tablonun değiştirilmesi için iktidara “Teknik Sorumluluk Ödemesi’’ yapılmasını teklif eden Zorlu, tüm kazanımların emekliliğe yansıtılması gerektiğini de vurguladı.
Gençlerin geleceğe yönelik umutlarının hızla tükendiğini ifade eden Zorlu, “Tünele baktıklarında sadece karanlık görüyorlar. Ufak da olsa bir ışık belirtisi vermemiz gerekiyor.
Gençlerimizin geleceğine sahip çıkamayan, umutlarını söndüren, emeklilerimize sahip çıkamayan ve açlığa mahkûm eden bu siyasi iktidarın siyasi ömrünün çok fazla süremeyeceğini buradan ifade etmek isterim Defaatle yarının bugünden iyi olacağını dile getiren; ‘’Ver yetkiyi gör etkiyi’’ diyen bu siyasi iktidar; halkımızı her gün artan zamlarla, vergilerle çıkmaza sürüklüyor. Bu gece sanırım akaryakıta yeni bir zam gelecek. Ve en acısı sadece kendisinden olanlara sahip çıkan bir iktidardan bahsediyoruz. Zengini daha çok zengin, yoksulu açlık sınırının altına mahkum etmeye çalışan siyasi iradeye dönüşüş durumdalar. Buna dur diyecek olan da Türk milletinin kararlılığı ve iradesiyle inşallah İYİ Parti olacak” dedi.
İmamın tepki çeken “Hatay” açıklaması
Hatay’a yönelik sözlerini nedeniyle tepki çeken bir imamın açıklamalarına değinen Zorlu,
“Başta İYİ Parti olmak üzere bu vatanın evlatları Sütçü İmamların izindedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün modern, müreffeh ve çağdaş bir Türkiye idealinin olduğu vatanımızda, bu şekilde kafaların toplumu kutuplaştırmaya çalışması hazin bir hadisedir.” diye ekledi.
Sabah saatlerinde konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığını aradığını aktaran Zorlu, “Başkan Yardımcısı ile görüştüm. Bu şahısla ilgili ne yapılacağını öğrenmek istediğimizi ifade ettim. Dakikalar sonra bize verilen cevapla, kendisiyle ilgili işlem başlatıldığını ifade ettiler. Ayrıca Muğla Milletvekilimiz Metin Ergun da suç duyurusunda bulundu” bilgilerini paylaştı.
Akşener’in 26 Ağustos’ta yapacağı açıklama
Zorlu basın toplantısı ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, 26 Ağustos’ta Afyonkarahisar’da yapacağı konuşmanın detayları sorulan Zorlu, “Bu tarihin önemli bir başlangıç olacağını söylemiştim. Tarihsel önemi itibariyle önemli bir gün. Yakın geçmişimizde bu anlamlı günde bu kadar önemli hale gelen başka bir gün hatırlamıyorum. Siyasetin her penceresinde konuşulan konu haline geldi. Sayın Genel Başkanımız da 26 Mayıs tarihinden sonra ilk defa milletimizle bir araya gelecek. Orada partimizin olası yol haritasına ilişkin bazı mesajlar verecek, değerlendirmeler yapacak. Bu da bizim için ikinci bir önem konusu. Genel Başkanımızın söyleyeceği şeyler her partinin olduğu gibi bizim için de büyük anlam taşıyor. İçeriği ve o günkü programın nihai haliyle ilgili değerlendirmeleri sürdürüyoruz. İlerleyen günlerde daha somut gelişmeler olduğunda sizlerle paylaşacağız.” dedi.
AK Parti’li Dağ’a tepki
MHP’den yapılan çağrı sonrası AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın “İYİ Parti’nin yeri PKK ve FETÖ’nün yanı değildir” şeklindeki açıklaması sorulan Zorlu, “Sayın Dağ, bu ülkenin milliyetçilerini ve vatanseverlerini tahminimce iyi tanımıyor. Milliyetçilik, vatanseverlik asla FETÖ ve PKK ile yan yana getirilemez, ilişkilendirilemez. İYİ Parti’nin önümüzdeki siyaset sürecinde Türkiye’yi merkeze alan, 85 milyon vatandaşımızı kucaklayarak, bu merkezin heyecanını yaratacak olma iddiası birilerini gerçekten ürkütmüş. Bu iddianın sahibi olan Sayın Dağ’a hatırlatmak isteriz; PKK ile pazarlığa oturan, FETÖ ile kucaklaşan, andımızı kaldıran, “Ne mutlu Türk’ün diyene” ifadesinden rahatsız olanlarla iş birliği yapan kimlerdi? Kendisi bu soruların cevabını milletimize vermeye çalışsın. İnşallah ilerleyen günlerde İYİ Parti’nin Türk siyaseti için nasıl bir öneme sahip olduğunu hep birlikte göreceğiz” şeklinde konuştu.
Bahçeli’nin çağrısı sonrası yapılan açıklamalar
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ardından yaptığı açıklamanın itidalli olduğu yönündeki yorumlar hatırlatılan Zorlu, “Aslında açıklamamız çok net. Biz Sayın Bahçeli’nin doğrudan olmasa da dolaylı çağrısına kendi politikalarımız, ilkelerimiz ve üslubumuz çerçevesinde çok açık bir yanıt verdik. Burada başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Bir komşuluk kavramı kullanıldı. Bunun hemen ardından partinin bazı yetkililerinin, bizim varlık sebebimizle, duruşumuzla, kadrolarımızla ilgili kullandıkları yakışıksız ifadeler ve hakaretler; burada bir tutarsızlık var-yok mu, bunu kamuoyunun takdirlerine sunmak isterim” ifadesini kullandı.