LÖSEV İzmir Şubesi’nde 10 yıl önce çocuklarının hastalık sürecinde zor zamanlar geçiren annelerin acısını hafifletmek ve onlara istihdam sağlamak adına kurulan LÖSEV Atölye’de, toplamda 10 anne adeta bir fabrika gibi üretim yapıyor. Her gün atölyeye saat 09.00’da gelen, çocuğunun tedavisi bitmiş veya tedavinin son süreçlerindeki anneler, hem birbirlerine kader yoldaşlığı ederek sosyalleşiyor hem de üretim yapıp, para kazanarak evlerini geçindirmeye yardımcı oluyor.
LÖSEV Dükkan’da satılmak üzere rengarenk bez bebekler, bez çantalar ve yastıklar üreten anneler işbirliği içinde keyifli vakit geçiriyor. Kesim, dikim, yapıştırma gibi farklı görevlerde çalışan anneler, kendi çocukları iyileşmesine rağmen hala iyileşmeyi bekleyen lösemili ve kanser hastası çocuklara umut olabilmek için iyi dileklerini el emeği ürünlere işliyor. Annelerin bazısı atölye açıldığından beri çalışırken, bazısı sonradan katılarak, ürettikleriyle katkı koyuyor. Bağışlarla alınan iplik, kumaş ve düğmeleri kullanan anneler, daha çok çocuğa yardım edebilmek için destek bekliyor.
'ANNELERİMİZ İÇİN HEM UĞRAŞ, HEM TERAPİ'
Atölye hakkında bilgi veren LÖSEV İzmir İl Koordinatör Yardımcısı Gökçe Demirtaş, "30 hasta ile başlayıp bugün 40 bine yakın hastaya ve aileye yardımlarımızı ulaştırıyoruz. 10 yıldır faaliyet göstermekte olan anne atölyelerimiz, hastalık sürecinde yıpranan ve zorlu süreçler geçiren lösemili ve kanser hastası çocuklarımızın annelerine bir uğraş terapisi olma amacıyla oluşturuldu. Atölye, çocuklarının tedavisi bitmiş veya sonuna gelmiş olan annelerimizi biraz evden çıkarmak, hem bir meslek ve uğraş edindirmek, hem de hanelerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Annelerimiz için hem uğraş, hem de terapi oluyor. Burada üretilen bez çanta, bez bebek, yastık gibi ürünler LÖSEV Dükkan internet sitesinden ve okullarda, etkinliklerde kurduğumuz stantlarda satılıyor. Bez ürünlerimizin fiyatları 20-80 TL arasında değişiyor. Ürünlerin satışından elde edilen gelir, lösemili ve kanser hastası çocuk ve yetişkinlerin sağlık ve eğitim harcamalarına aktarılıyor. LÖSEV Dükkan’dan aldığınız bir kupa dahi hastalarımıza kaynak ve yardım olarak iletiliyor. Bu yönden anlamlı ve kıymetli bir süreç bizim için" dedi.
Hasta kayıtlarını alırken annelere atölye bilgilerini ilettiklerini söyleyen Demirtaş, "Tedavinin yoğun olduğu dönemlerde anne çocuğunun başında oluyor, ondan kopamıyor. Fakat, tedavi sürecinin bitmiş olduğu, sağlığa kavuşma sürecinde, anneler bizlerle iletişim kurarak buraya gelebiliyorlar. Gerekli eğitim süreçlerinden geçerek burada çalışmaya başlayabiliyor. Sosyal hizmetler birimimiz annelerle birebir ilgilendiği için el yatkınlığı olan, el işi yapan annelerimizi de kolaylıkla atölyeye dahil edebiliyoruz" diye konuştu.
‘BURADA BİR SÜRÜ KADER ARKADAŞIM VAR’
Atölyede 8 yıldır çalışan, 24 yaşında bir kızı olan anne Sonay Gürlek (55), "Kızım 13 yaşında lösemiye yakalanmıştı. Hiçbir rahatsızlığı yokken şikayetleri başladı. Bizimki biraz ilginç bir vakaydı, büyüklerde görülen kronik lösemiydi ve ilik nakli gerekiyordu. Yurtdışı taraması başladıktan sonra 41’inci gün çok büyük bir şansla nakil oldu. Hastalığının 13’üncü ayında nakil gerçekleşti. Üzerinden yıllar geçti. Her kötünün iyilik, her iyiliğin içinde bir kötülük vardır ya işte öyle oldu. Çok zor yıllar geçirdik ama ben LÖSEV’le tanıştım. LÖSEV bana çok büyük bir kapı açtı. Kızım iyileştikten sonra, taşlar yerinden oynuyor ya hani aynı şeylerden mutluluk duymuyorsunuz. Benim de öyleydi, sıkılmaya başlamıştım evde. Ankara’da ve İstanbul’daki atölyeleri duyduktan sonra buradaki atölyenin açılmasını dört gözle bekledim ve açıldığı gün arkadaşlarımızla toplanıp çalışmaya başladık. Arkadaşlarımla çok ortak noktamız var. Geçirdiğimiz süreçler hemen hemen birbirine çok yakın. Çok sağlıklı olan çocuklarımız birdenbire bu hastalığa yakalandılar. Hepimizin içinde hala ‘Acaba tekrarlar mı’ korkusu var. Bunlar bizi birbirimize bağlıyor, bizim harcımız gibi. Hep beraber üretiyoruz, ürünlerin hepsinin malzemesi bağışlarla karşılanıyor. Çok fazla sayıda iplik, çok çeşitli kumaşlar, düğmeler gerekiyor. Bağışlarla güzel şeyler üretip mutlu oluyoruz. LÖSEV’e, çocukların mutluluğuna katkıda bulunuyoruz. İnsanlar LÖSEV’e bağış yapsınlar ki biz bu bebekleri, yastıkları çoğaltalım ve herkese satalım. Biz sattıkça mutlu oluyoruz. Ben kumaşları kesiyorum, arkadaşlara veriyorum onlar dikiyor. Ortalama 45 dakikada bir bebek tamamlanmış oluyor. 09.00’da mesai başlıyor akşam 18.00'de kapatıyoruz. Esnek saatlerle çalışıyoruz, evdeki işler için kolaylıkla izin alabiliyoruz" diye konuştu.
'YENİ HASTALAR İÇİN BURADAYIM'
LÖSEV annelerinden Denizgül Kızılkaya (50), "Kızım 2005 yılında hastalığa yakalanmıştı, tedavi oldu ve iyileşti. Şu an kızım 18 yaşında, bu sene üniversite sınavına girdi. Şimdi gayet sağlıklı güzel bir genç kız oldu. Atölye açıldığından beri buradayım, ilk annelerdenim. İnsan önce kendine faydalı olduğunu hissediyor, kendime olan güvenim geldi. Çocuğumun da benim de psikolojim bozulmuştu, hep hastalıkla uğraşıyorduk. Burası bir terapi gibi oldu. İlk defa burada çalışmaya başladım, ilk defa sanayi makinesine oturdum. Buraya geldiğimde diğer anneleri gördüm, benden daha kötü durumda olanları gördüm, çocuğunu kaybedenleri gördüm. Onlara bakıp şükrediyorum, bu hastalık bize şükretmeyi de öğretti. Benim kızım iyileşti ama kanser hastalığı sürüyor, günden güne artıyor. Yeni hastalananlara yardım edebilmek için buradayım. Yeni aileler geliyor bizi görüyor, onlara umut kaynağı olmak için çalışmaya devam ediyorum. Burada hem LÖSEV’e destek oluyoruz, hem de insanlara moral oluyoruz. Burada bir sürü kader arkadaşım var, kader arkadaşları sadece hapishanelerde olmuyor. Bir başkasına kanseri, lösemiyi, evladını kaybetme korkusunu anlatsam kimse anlamaz, ama buradaki anneler beni anlar" dedi. (DHA)