









Pir Sulan Abdal Kültür Erkinlikleri'ne katılmak için 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'a gelen ve Madımak Otel'de toplanan 33 aydın, sanatçı ve yazar gericiler tarafından yakılarak katledilmişti. Katliamdan sonra müebbet hapse çaptırılan 17 hükümlü dün tahliye edildi.
"TERÖR SUÇLUSU SAYILMAZ" DENİLDİ
Çakmağı çakarak yangını başlattığı belirtilen Yunis Karataş, "koşullu salıverme" hükümlerinden yararlanmak için başvurmuştu. Başvuruyu değerlendiren Sivas İnfaz Hakimliği, ‘‘terör suçlusu’’ olduğu için Karataş’ın koşullu salıverme hükümlerinden yararlanamayacağına karar verirken Karataş, AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu. Bu başvurunun ardından AYM, koşullu salıverme hükümlerinin uygulanamayacağını, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının terör suçluları yönünden ölünceye kadar devam edeceğini, ancak Karataş’ın ‘‘terör suçlusu’’ sayılamayacağını bildirdi.
Davada 32 yılın sonunda ağırlaştırılmış müebbet cezası alan 23 kişiden 17'si tahliye edilirken, tutuklu sayısı yalnızca 6'ya düştü.
AİLELERDEN İTİRAZ GELDİ
Katledilen aydınların aileleri, söz konusu karara tepki gösterdi. Sivas'taki Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren şair Behçet Aysan’ın kızı yazar Eren Aysan, şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok ve halk ozanı Nesimi Çimen’in oğlu Mazlum Çimen bir itiraz yazısı yazdı.
"BİZ DİRİ DİRİ YAKILARAK ÖLDÜRÜLENLERİN EVLETLARIYIZ"
Aysan, Altıok ve Çimen yazısında şu ifadeleri kullandı:
Ateşin insan etini nasıl yaktığını bilmiyoruz, tanık olmadık ama aynı ateşin ailelerimizi parça parça edip dağıtmasında deneyimliyiz. Üstelik bu bilgiye çocuk denecek yaştan, tam 31 yıl öncesinden sahibiz. Çünkü bizler, Madımak yangınında, “Yaşasın şeriat”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak!” hezeyanlarıyla taşkınlaşan, elindeki paçavralara benzin dökerek yangın çıkaran çıldırmış güruha karşı, sekiz saat boyunca kaldıkları otelden yardım isteyen, sonra da diri diri yakılarak öldürülen şair Metin Altıok, şair Dr. Behçet Aysan’ın ve ozan Nesimi Çimen’in evlatlarıyız.
"YILLARDIR ARANAN SANIKLARIN EVLERİNDE, KARAKOLA METRELİK MESAFELERDE YAŞADIĞINI ÖĞRENDİK"
Payımıza düşen ağıtların içinden geçen bir ömürmüş meğer. Oysa bir ağız vişne dolusu gülebilirdik. Siyasi cinayetlerde “cezasızlık” olgusunun yerine gerçek anlamıyla “yargılama” sağlanabilseydi ezber ettiğimiz hikâyenin içine gömülmezdik. Ne acı ki yıllar boyunca bize dayatılan hikayede, yerinde saydığımız adalet mücadelesini, ses duyurma çabasını, engelleri yaşadık. Unutturmamak için yılmadan, usanmadan çalıştık, çabaladık. Firari sanıkların ısrarla ve bilinçli şekilde yakalanamadığı bir sistemin içinde zamanaşımı dayatmasıyla sınandık. Her duruşma başka bir skandal yaratmasıyla sınav oldu bize. Yıllardır aranan sanıkların evlerinde, karakola metrelik mesafelerde yaşadığını öğrendik.
"HAYKIRIYORUZ AMA SESİMİZ ISSIZ KUYULARDA BİLE ÇINLAMIYOR"
Ölümü dahi bizden saklanan azılı sanığın, bu katliamın arkasındaki gerçeklerin açığa çıkması için kilit isim olan en karanlık adamın kimlik tespiti için karısından DNA alındığına tanık olduk. İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan sanıkların iadesini istemek yerine, görev tanımı dışında mahkemeye zaman aşımı öneren bir idari birimin usulsüzlüğü ile karşılaştık. Her duruşma bir iki dakika sürdü ve bu rutini kalıcı kılmakla görevlendirilen hukuk bükücülerce aylar sonrasına atıldı. “Hayırlı olsun” sözü bizim utancımız olarak saklı kaldı. Katliamın bir başka sanığı, hukuka bile başvurma gereği duyulmadan bir fetva ile “dede” denilerek cezaevinden alkışlarla çıkartıldı. Sonrasında ise pek çok faili meçhul cinayette olduğu gibi katliamın temelindeki ilişkilerin hiçbir şekilde aydınlatılmadığına, adaletin rafa kaldırıldığına, anayasanın dahi üzerinde olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin defalarca ihlal edildiğine tanık olduk. İnsanlık suçlarında emsal niteliği de taşıyan ve devam eden en büyük dava olan Sıvas katliamı davası, “zamanaşımına uğratıldığından beri AYM’de dosyası bekletilirken, bu ülkenin aydınlarının, sivil toplumun, muhalefet partilerinin bile kanıksamışlığı yüzümüze bir tokat gibi indi. Elbette taze mağduriyetleri kalabalık bir ülkede öncelikli gündem olmak güç ancak tam da bu nedenle yüksek sesle ve bilinçli farkındalık gerekli. Bunu haykırıyoruz ama sesimiz ıssız kuyularda bile çınlamıyor. Zamanaşımı kararına itirazımızı 12 yıldır gündeme almayan AYM bir katilin başvurusunu hızla gündeme alıp barbarları sokağa salabiliyor.
"SIVAS KATLİAMI DAVASI NEDENİYLE YATAN TEK SANIK BİLE KALMAYACAK"
Sonuç olarak bir arpa boyu yol gidemedik, sistemli bir unutturuluşun içinde debelendik durduk. Ancak dün idamla yargılanıp cezaları müebbet hapis cezasına çevrilen tam 24 sanığın tahliye olduğunu öğrendik. Son bilgimize göre cezaevinde kalan 6 sanık da önümüzdeki günlerde bırakılacak. Böylece cezaevinde Sıvas katliamı davası nedeniyle yatan tek sanık bile kalmayacak. Katliamda babalarını yitirmiş evlatlar olarak yıllar yılı yalnızca babalarımız davasında değil, bugüne kadar gelen haksız ve hukuksuz olduğuna inandığımız pek çok davaya gönülden katıldık. Bu ülkede ortak adalet arayışının ortak sesi olmak adına sırtımızda zaman zaman haddinden fazla yük taşıdık. Ancak bugün, ülkenin hemen her yeri nefessiz kalmışken hiçbir dönemdeki kadar çaresizliğimizden taşan isyanımız ve haykırışımızla baş başa kaldığımızı hatırlamıyoruz Şimdiki iktidar partisinin kurucu kadrosunun Sıvas davasının avukatlığını üstlenme gayreti böylece amacına ulaşmış görünüyor.
"GÖZLERİNİZ GÖZLERİMİZDE OLACAK. BU SÖZÜMÜZÜ UNUTMAYIN!"
Ancak bizi elimizde ve avcumuzda bir tek babalarımızın mezar taşıyla bırakanlar bilsinler. Size sesleniyoruz: Ey babalarımızı yakanlar, katiller, onların işbirlikçileri ve işverenleri... Gününüz kutlu olsun! Radikal İslamcılarla her türlü çıkar işbirliğine giren yapılar... Sizin de kutlu olsun gününüz! Midas’ın kulaklarını ifşa etmeyi sürdüreceğiz. Tek bildiğimiz, inadına, bir gün, son sözü söyleyecek taraf olacağız. Bir gün, Behçet Aysan’ın ve Metin Altıok’un dizelerini, Nesimi Baba’nın türkülerini yüzünüze haykırarak söyleyeceğiz! Gözleriniz gözlerimizde olacak. Bu sözümüzü unutmayın! (Halk TV)