Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş; kapılarını 21 Mart 2019’da açan, 801 milyon dolara (14 Milyar TL) mal olan ve yalnızca 7 ay işletildikten sonra kapatılan, 3 yıllık hukuki sürecin ardından da 18 Temmuz itibariyle belediyeye devredilen Ankapark ile ilgili açıklamalarda bulunmak üzere basın kuruluşlarının temsilcileri bir araya geldi.
Yavaş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “Kaderine terk edilmiş durumda. Bu mekânın çürümesine göz yummanızı anlayamayız. Bahaneler üreterek siyasi ikbal için basamak yapıyorsunuz” sözlerine yanıt olarak Ankapark ile ilgili yaşanan süreci şöyle anlattı:
“Bugün burada Ankapark’ın yapımına, yerine ilişkin baştan yapılan tartışmalar ve itirazlar. Bunların hiçbirisine girmeyeceğim. Çünkü başından beri hep şöyle söylüyorum, ortada gördüğünüz ve hepimizin şahit olduğu bir problem var. Kucağımızda bulduğumuz bir problem var. Bunu kim yaptı, nasıl yaptı tartışmasını biz yargıya bıraktık. Ama bu saatten sonra ne yapılabilir, bu süreç içerisinde ihale yapılıp kiracıya teslim edildikten sonra kiracının burayı kapattıktan sonra neler yapılabilirdi? Özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak bizler neler yaptık? Gerçekten üstümüze düşen sorumluluğu yerine getirdik mi? Yoksa oturup buranın yok olmasını mı seyrettik? Yoksa bir başkalarının buranın yok olmasına izin ve meydan verip bizi suçlamaları için mi, bugün bu konular konuşuluyor.
Burada işletme devredilirken tam olarak bitirilmeden devredilmiş. Bir kısmı hala Büyükşehir Belediyesi eksik olan yerleri tamamlamayı da taahhüt etmiş. İşletmeci burayı teslim alıyor ve altıncı oturumda 20 Eylül 2018 tarihinde alıyor. 6 Mart 2019 tarihinde sözleşmedeki açılış tarihi. 21 Mart 2019’da da resmi açılış yapıldı. Biliyorsunuz seçimlerden 10 gün kadar önce. Ücretsiz olarak açıldı.
Protokole bakarak yaptığımız tespitte, burayı zamanında açmadıkları için 1 milyon 85 bin lira ceza kestik ancak tahsil edilemedi. 26 Kasım 2019’a geldiğinde yani 7-8 ay burası çalıştıktan sonra birçok fiyat uygulamaları yapıldı. En son beyan edilemeyecek bir rakama çekilmesine rağmen istenilen seyirci gelmedi. Bunun en büyük sebeplerinden birisi Ankara’da zaten insanların açık havada gezebilecekleri yerin 5-6 ay olması. Kışın buraya kimseni gelmemesi düşünüldüğünde bıraktı. Belediyeye tam 16 kez, kapatamıyor da protokol olarak, açık tutmak zorunda. Açık tutmazsa burası feshedilecek. Fakat çalışmayınca. O kadar personel var burada. 400-500 en az personel var. Bunların sigortası var. Çalışmayınca burayı kapalı tutmaya başladılar. 16 kez burada eksik kalanları tamir ediyoruz gibi bahanelerle sürükle olarak belediyeye dilekçe verdiler.
"26 MİLYON 400 BİN LİRAYI ÖDEMEDİ"
30 Nisan 2020 tarihine geldiğimizde kapalılık durumu halen devam etti. İlk kapattıkları dönemde pandemi başlamıştı. 30 Nisan 2020 tarihinde işletmeci tarafından protokol gereği ödenmesi gereken 26 milyon 400 bin lira ödenmedi. Ek teminat da sunamadılar. Burası ihaleye çıkılırken 14 katrilyonluk mal bugünün parası ile teslim edilmiş olan, karşılığında hiçbir teminat alınmamış. Sadece bu 26 milyon 400 bin lira da bir yıllık kira bedeli öngörülen diye alınmış. Yüzde 3 sadece biletten pay verilecekmiş, bunlar da belediyeye hiçbir şekilde ödenmedi. Bu bedel ödenmeyince kendisine sözleşme gereği 90 gün süre verdik. 90 gün içinde bu parayı ödeyin diye. 90 günlük süre devam ederken baktık ki burası kapalı durmaya devam ediyor. 5 Haziran 2020 tarihinde hemen mahkeme kararı ile burasının boş durmasında dolayı artık çimler, otlar kuruyor. Kendi kendine yoldan geçerken görüyorsunuz, dıştan tabelalar, birçok aksam düşmeye başladı. İşletmeci bura ile alakayı kesip, bunları fiilen tamir etmediği için hasar tespiti için mahkemeye başvurduk.
7 Temmuz 2020 tarihinde 90 günlük süre doldu. Kendisine yine fesih ihtarnamesi gönderilerek, 30 gün içerisinde işletme alanı hasarsız, elektrik, su, telefon vb. filan, her şeyi bize boşaltın diyerek, 30 günlük ek süre verdik. 30 günlük süre içerisinde de işletmeci burayı bize teslim etmedi. Daha sonra süre dolar dolmaz sürenin dolmasından iki gün sonra biz tahliye için kaymakamlığa başvurduk.
12 Ekim 2020’de işletmeci ‘Davalı haksız feshetmiştir burayı. Sözleşme hayattadır’ deyip, 26 milyon 400 bin liralık teminatın bize ödenmemesini sağlamak şeklinde dava açtı. ‘Belediye bize karışmasın’ men davası açtı. ‘Benim hala kiracı sıfatım devam ediyor’ dedi. Bu arada yazın yaptırdığımız mahkeme tespitinin raporu geldi ve 111 milyon 210 bin lira civarında sadece elektriksel konulardaki özür ve eksiklikler, makine konularındaki özür ve eksiklikler, peyzaj gibi şeylerle, içeriye girip mühendislik konusunda inceleme yapılamadığı için dışarıdaki arızaların 111 milyon 210 bin lira olduğunun tespit raporu bize geldi. Kaymakamlık şu gerekçe ile bizim 27 Kasım 2020’de bizim talebimizi reddetti.
Kiracı sıfatının sona erdiğini ve fuzuli işgal durumunda olduğuna dair yargı mercilerinin vereceği karar sonrası 2886 sayılı kanunun 75’inci maddesi. Halbuki kaymakamlığın 2886 sayılı kanunun 75’inci maddesiyle mahkeme kararını beklemesine gerek yok. Bununla ilgili de örneğimiz çok. Ben görevi devraldığım 8 Nisan tarihine kadar, bir ay öncesinde süresi dolan 2886 sayılı kanunda 10 yıl veya belirlenin kira süresi dolduğunda, kiracı fuzuli işgalci durumuna geliyor ve kaymakamlık da tahliye kararı veriyor. Biz görevi devralıncaya kadar kaymakamlarımız sağ olsunlar hepsi görevlerini yerine getirdiler ancak biz görevi devraldıktan sonra kaymakamlar bu göre reddetmeye başladılar, ‘Bizim böyle bir görevimiz yok. Biz tahliye etmeyiz’ diye. Bazılarını mahkemeye verdik. İdare mahkemesinden boşaltmak zorundasın kararları almak zorunda kaldık. Kiracıların kiracılık durumu devam etti. Biz kira kaybı da yaşadık.
"HSK'YA ŞİKAYET ETTİK"
İşletmeci muarazanın meni davası açınca mahkeme 50 bin lira teminatlı ihtiyati tedbir verdi ve buranın boşaltılmasının önüne geçti. 50 bin lira teminat halbuki hukukta şöyle yazar, dava konusu mütenasip bir tedbirin verilmesi lazım. 50 bin lira hiç uygun bir şey değildi. Bunun üzerine aynı zamanda biz buradaki sözleşmeye uygun akit yerine getirilmediği için akde ayrılık nedeniyle biz dava açtık aynı zamanda, öbür dava devam ederken. İşletmecinin açtığı davaya istinaf mahkemesinde itiraz ettik. Çok düşük bir teminat ile tedbir verdiği için 25 Aralık 2020’de hakimi HSK’ya şikayet ettik. Yani yapabileceğimiz tek şey. Demek ki hakim karar vermeye çekiniyor diye. Akla hayale gelecek şey değildir. Yani en azından bir yıllık, altı aylık bir teminat verse yatıramayacak ve bize devredilmek zorunda kalacaktı. 50 bin lira teminat verilmesinin sonucu bugün buradaki olaydır.
"SAHTE TEMİNAT MEKTUBU SAVCILIĞA VERİLDİ"
Aynı zamanda işletmeci bizim elimizdeki 26 milyon 500 bin liralık teminat mektubuna ‘Siz gelin değiştirelim, başka bir şey verelim’ dedi. O da sahte çıktı. Onu savcılığa verdik. Biz bu talebi kabul etmedik. Çünkü banka teminat mektubu daha sağlamdı.
Bizim sulh hukuk mahkemesinde açtığımız tahliye davamıza hakim görevsizlik kararı verdi. İşletmeci tarafından açılan davada verilen tedbire karşı bizim itirazımızı istinaf da reddetti. Burada özellikle buradaki mahkeme kararlarını ve buraya bizim verdiğimiz dilekçedeki hususları okumanızı özellikle istirham ediyoruz. Buraların hepsinde dosyada bulunan delil, tespit raporu göz önüne alındığında dava konusu alanın idaremize tesliminin geciktiği her gün kamu zararı artarak devam etmekte olup, yaşanılması muhtemel adli olaylar da toplum vicdanını etkileyecektir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın haksız ihtiyati tedbir talebinin reddi ile Ankapark alanının gecikmeksizin idaremize en azından geçici olarak teslim edilmesini mahkemeden talep ediyoruz. Tümü ret oldu. Adeta mahkemelere yalvardık, burası çürüyor diye. BU talebimiz 5 Mart 2021 tarihinde ihtiyati tedbir talebinin reddine diye tekrar ret kararı aldık.
Belediyemizce açılan ve sulh hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilen dosya mahkemeden bu sefer asliye hukuk mahkemesine gönderildi. Sulh hukuk mahkemesi görevli değildir, asliye hukuk mahkemesi görevlidir diye. İşletmeci tarafından açılan davada da tedbir talebimizin reddi kararı istinaf edilerek, karar itiraz edildi. Onda da gecikmeksizin ihtiyati tedbirin en azından geçici olarak verilmesi için sayın mahkemenizden talep ediyoruz dedik. Belirlenen teminat bedeli yönünden de hukuksuz olan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını sayın başkanlıktan talep ederiz. Tamamı ret.
"KEŞİFTE HASAR 112 MİLYON LİRAYA ÇIKTI"
Belediyemizce açılan dava dosyasını asliye hukuk mahkemesine göndermişti, sulh hukuk mahkemesi. Asliye hukuk mahkemesi de ‘Biz görevli değiliz, sulh hukuk mahkemesi görevlidir’ diyerek o da görevsizlik kararı verdi. Sadece görev yönünden dahi dosya sürüncemede kaldı. İşletmeci tarafından açılan dava kapsamında yapılan keşifte, dedik ki ‘Hakim hiç olmazsa gözüyle görsün buranın halini’. Geldi, gördü. Hakimin geldiğinde bizim yaptırdığımız tespit 111 milyon çıkmıştı, hakim yaptığı keşifte de hasar 112 milyon lira. Bunlar görünen. Makine aksamı, iç kısımlara hiç girilmeden yapılan tespit. Onu da 112 milyon lira 28 Nisan 2021 tarihinde tespit edildi. Ama hala bize bunu göre göre vermiyorlar.
İşletmeci tarafından açılan davada, biz baktık bize vermiyor, şöyle bir usul vardır, kanunda yeri vardır. Dosyada mübrez delil raporu da göz önüne alındığında dava konusu alanın idaremize tesliminin geciktiği her gün kamu zararı artarak devam etmekte olup, ilk tedbir talep ettiğimiz günden bugüne kadar geçen aylar içinde dahi alanda oluşan kamu zararı katlanarak artmıştır. Yaşanması muhtemel adli olaylar ve toplumun vicdanını yakından etkileyecektir. Tüm hususlar değerlendirilerek, davacı tarafından açılan haksız ihtiyati tedbir talebinin reddi ile Ankapark alanın gecikmesiz idaremize tedbiren en azından geçici olarak teslimine sayın mahkemenizden, sayın mahkemenizce taktir edilecek teminat mektubuyla. Yani karşı tedbir istedik. Karşı teminat. 50 milyonsa 50 milyon. 100 milyonsa 100 milyon lira biz yatıralım yeter ki bize verin dedik. İki kez daha bunu talep ettik ancak ret ret ret. Mahkemelerce tamamen ret oldu.
İşletmeci tarafından açılan dava kapsamında düzenlenen bilirkişi raporu tarafımıza tebliğ üzerine dosyadaki tedbir kararı, gelen bütün raporlar bizi haklı buldu. Tekrar talep ettik. Kaldırın ihtiyati tedbiri diye. Bu arada mahkememize bakacak mahkeme belli oldu. 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bizim açtığımız davamıza bakmasına karar verilmiş oldu. 10 Kasım 2021 tarihine karar verildi. Temmuz ayından kasım ayına atıldı dava.
İşletmeci tarafımdan açılan davada bilirkişi raporunun lehimize gelmesi üzerine dosyadaki tedbir kararanın kaldırılması için 7 Haziran’da vermiş olduğumuz talebimizin de reddine karar verildi. 13 Eylül 2021’de ihtiyati tedbir kararının kaldırılması konusunda bir karar verilmediğine göre karar kesinleşinceye kadar kararın devam edeceğine yani biz işletmecinin açtığı davayı kazandık. Kazandığımız davada da tedbiri kaldırmadı. Adam davayı kaybediyor, tedbir devam ediyor. Bu hukuk tarihinde görülmüş bir şey değildir. Bunun üzerine tekrar müracaat ettik, tedbirin kaldırılması yönündeki talepleri herhalde eksiklik yok deyip istinaf da bu konuda karar vermedi.
İşletmecinin davasının reddine, biz sulh hukuk mahkemesinde onun açtığı davayı kazanınca tekrar kaymakamlığa dilekçe vererek, dedik ki ‘Biz bu davayı kazandık. Kiracılarını tespit etmedik mahkeme. Siz demiştiniz ki önceki kararda, kiracıları olmadan idari kararı getirirseniz teslim ederiz’. Kiracı olmadığına dair kararı götürdük. ‘Valilikle yazışıyoruz’ dediler kararı alamadık.
21 Ekim 2021 tarihinde görevsizlik kararları yüzünden çokça vakit kaybedilen süreçte tahliye yargılamasına hızlıca karar alabilmek adına, önceki dosyalardaki bilirkişi raporlarının tümü dosyaya sunularak, bu dosyaların delil olarak kabul edilmesi, bu raporlar doğrultusunda tahliyeye karar verilmesi. Bizim açtığımız davada. Talep ettik fakat dedi ki mahkeme ‘Tamam önceki mahkemeyi siz kazanmışsınız ama şahıs temyiz etmiş, onu bekleyeceğim’. Bekletici mesele yaptı bu sefer. Bunun bekletici mesele kararı yanlış olduğu için buna da itiraz ettik. Mahkemeye dilekçemizi verdik. 25 Mart 2022 tarihi geldi ve parkın işletmecisinin resmen iflası ilan edildi. Bu arada istinaf mahkemesine davacı işletmenin iflası ettiğini dosyaya koyduk, alanda hırsızlık olduğu ve parkın günlerce yıprandığı bildirilerek tedbir kararının ivedilikle kaldırılmasını ve inceleyerek karar verilmesini talep ettik. İşletmeci şirketin iflas kararıyla son olarak kaymakamlıktan üçüncü kez tahliye talebimizin kabul edilmesi istendi, 4 Nisan 2022 tarihinde. Ona da bir cevap verilmedi. En son teslim aldığımız tarihe kadar maalesef alamadık.
Bu sefer iflas edince istinaf mahkemesine dosyayı öne çekin ve inceleyin diye dilekçe verdik. Tespit davası açtık. İşletmecinin Ankapark alanını korunaksız bıraktığı, bir iki tane güvenlik görevlisiyle sadece bekçi olarak tutuyor. Korunaksız olduğunun tespitini istedik ve mahkemeden bunu da tespit ettirdik. Güvenlik zafiyeti mahkemece tespit edildi fakat buna rağmen hala bakın sonuç olarak şöyle diyor: ‘Ankapark’ta yapılan keşifte park alanında herhangi bir işletme faaliyetinin olmadığı, fark alanın kapalı ve terk edilmiş bir görüntü içinde olduğu görüldü. Park alanı çevre duvarlarının iki bölgede kapı boşlukları olduğu, park alanının çevre duvarlarının bazı bölgelerinde güvenlik kameralarının olduğu, park alanın giriş kapılarında herhangi bir güvenlik görevlisi olmadığı ve sadece itfaiye kapısında güvenlik görelisi olduğunu beyan eden sivil bir şahsın olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. Yukarıda etraflıca anlatılan Ankapark’ın işletmeye kapalı, korunaksız, terk edilmiş bir görüntü içinde olduğu kanaatine varılmış ise de karar yüce mahkemenindir’. Bu tespite rağmen mahkeme bize teslim etmedi.
Belediyemizce açılan tahliye davasında verilen hatalı bekletici mesele ara kararından talebimiz doğrultusunda dönülerek 6 Temmuz tarihine duruşma gönü verildi. İşletmeci tarafından sulh hukuk mahkemesi tarafından verilen karar istinaf edilmişti. O istinafı da mahkeme reddetti. Reddedince de kararı tekrar bizim açtığımız davaya koyunca bu sefer işletmecinin Ankapark’tan tahliyesi kararını alabildik. Çünkü burada beklenecek hiçbir mazeret kalmadı. Bölge adliye mahkemesinin kararı ve tahliye ilamı kaymakamlığa sunularak alanın idaremize teslimi talebimizin kabulüne karar verilmesi dördüncü kez talep edildi. Sonunda talebimiz kaymakamlıkça kabul edilerek 18 Temmuz 2022 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edildi. Sarı boyalı yerleri boş vaktinizde ayrıntılı okumanızı istirham ediyoruz. Adeta kıvrandık ve yalvardık, burası çürüyor, çürüyor, çürüyor diye.
ADALET BAKANLIĞI HAKKINDA DAVA AÇILACAK
İşletmecinin hileli iflas ettiğine dair şikayetimizi yaptık. Yetmedi. Bu geçen üç yıl içerisinde kim sorumlu? Çünkü ben Adalet Bakanlığı’na tazminat davası açmayı planlıyorum. Hakimlere, biliyorsunuz tazminat davası açılamıyor. Burada çok çok ağır bir kusur vardır. Bu tespitler yapıldıktan sonra Adalet Bakanlığı’na tazminat davası açacağız.
Ankapark alanın belediyemize teslim edilmediği süre boyunca alanın yıpranmasına ve çürümesine sebep olanlar hakkında, varsa biz de inceleyin diye verdik. Kim çürüttüyse cezalandırılsın. Bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca bir tespit davası daha açtık. 18 Temmuz 2022 tarihinde aldığımız haliyle. Bunu da nasıl teslim aldığımızı söylemek istiyorum. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nden bilirkişilik yapan isimleri tespit ettik, bir görevlendirme yapmasını istedim. Ayrıca belediyemizin kendi memurları ve ayrıca bu alanın ilk başta kuruluşunda görev alan o çalışanlarımız burası açıldıktan sonra başka birimlere kaydırılmıştı, tekrar onları buraya getirmek suretiyle teslim aldığımız tarih itibariyle bütün görüntüler kayda alındı ve kapılar mühürlendi. Yani bir başkasının bu alana gelip, hırsızlık yapasının engellenmesi için mühürlendi.
Ne kadar hasar var diye mahkemeye verip tespit davası açtık. Bizim yaptığımız tespitin de gelsin mahkeme de burada hasar tespiti yapsın ki yarın bir gün açılacak tazminat davasında, azdı çoktu, teslim alındıktan sonra tahrip edildiği gibi iddiaların önüne geçmek için bunu yaptık.
“15 TANE İCRA DOSYASININ ÖNÜNE GEÇİLDİ”
Ankapark’ın teslimine kadar geçen süre boyunca park alanının işletmeciler tarafından defalarca işletmecinin borçları nedeniyle diğer alacaklılar tarafından defalarca hacze gidilmiş. Mülkiyeti idaremize ait olan malların hacze maruz kaldığı, geliyor şimdi işletmeciden alacağı olan şahıs icra memuru ile buradaki işletmecinin malını almaya, alıp götürüp sattırmaya çalışıyor. Bunlardan bizim haberimiz olan, UYAP’tan da takip etmek suretiyle hemen avukatlarımız müdahale ederek, ‘Buranın mülkiyeti büyükşehre aittir. Haczedemezsiniz’ diye itiraz etmek suretiyle bu malların buradan gitmesine engel olduk. En az 15 tane icra dosyasının önüne geçmiş olduk.
Sadece 1,5 yılda ANFA Güvenliğin dışarıdan müdahale etmiş olduğu 87 adet hırsızlık vakası tespit edilmiştir. Bunlardan teşebbüs aşamasında kalmayan 20 adet hırsızlık, yani çalınıp arabayla görülürken şüphelenilip bizim ANFA Güvenlik bunları yakaladı.
1 Eylül 2020’de biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı beni ziyaret etti. Sayın Cumhurbaşkanına Ankapark ile bu bilgi verdim. Dedim ki ‘8 Ekim 2018 tarihinde ihale yapılmıştır, 26 Ekim 2019’dan buyana çalıştırmıyor işletmeci. Sözleşme gereğince 26 milyon 400 bin lira ayrıca ödemesi gerekiyordu, bunu da ödemedi. EnerjiSA’ya borcunu ödemediği için elektrikleri kesik buranın, Ankapark’ın. Yine sözleşme gereğince sözleşmenin feshine gitmeden önce belediyemizce işletmeciye sebepleri açıkça belirtilen 90 günlük ihtar keşide edilmiştir. Sözleşmenin feshi içen gereken süre 6 Ekim 2020 tarihinde sona ermektedir. Emir ve talimatlarınızı arz ederim’. Orada kendisine fotoğraflarını da gösterdim. Burada bir talimat verirseniz, burayı alırız diye. Ayıraca yine baktık teslim edilmiyor. 5 Nisan 20201 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanını havaalanında görevimiz gereği karşıladığımda kendisine bir bilgi notu verdim. Bakın burası çürüyor diye. Açık bir şekilde buradaki hasarların ne olduğu ve arttığı Sayın Cumhurbaşkanına arz edilmiştir.
BAKAN KURUM’A YANIT VERDİ
O da yetmedi, biz Sayın Çevre Bakanı ile zaman zaman bir araya geliyoruz. Beraber çözmemiz gereken problemler oluyor. Bir tanesi de şuydu, biliyorsunuz TEMA Park yapılmadan evvel Ankara’da epey dolaştırılmış. Önce denmiş ki ‘Etimesgut sınırları içinde yapacağız’. Oradan bir yer edinilmiş. Etrafından birileri yer toplamış filan. Ondan sonra aradan vazgeçilmiş, Kazan Susuz’a alınmış. Oradan vazgeçilmiş, şimdiki yerine gelmiş. Orada da ilk gittiğimiz yerde, Ballı Kuyumcu mevkiinde belediye ile TOKİ’nin müşterek yeri var. Buranın imar planının geçirilmesi için filan birkaç defa yan yana geldik. Yan yana geldiğimizde de hukuk müşavirliğinin notunu kendisine iki defa arz ettim. Gitmeden önce makama hangi konular görüşülecekse onun bilgi notunu gönderiyorsunuz ki TOKİ, Milli Emlak karşınıza geliyor, hazır bir vaziyette istişare ediyor. Bunu da kendisine söyledim, mahkemelerin karar vermeye çekindiğini, tedbir kararı verdiğini, buranın çürüdüğünü ve hatta şunu söyledim kendisine ‘Eğer siyasi olarak bunu kullanacağımızı düşünüyorsanız, size namus ve şeref sözü veriyorum. Bunu hiçbir şekilde kullanmayacağım ama lütfen mahkemeler karar vermiyor. İmkânınız varsa bunu bir şekilde kamuoyuna bir açıklayın, siz müdahale edin’ diye iki sefer kendisine söyledim. Bunu söylememe rağmen Sayın Bakan açıklama yaptı. ‘Çürütüyorsunuz, bir şeyler yapın’ diye. Cevap vermedim ona önce. Ama daha sonrakini Twitter’dan takip etmişsinizdir, ‘Sizin hiç mi göreviniz yok’ deyince kendisine yazmak zorunda kaldım. Bu tür şeylere cevap vermiyorum ama Sayın Bakanın bu durumu bile bile bu şekilde bizi suçlaması da etik değildi.
“250 MİLYON LİRA HARCANMASI GEREKİYOR”
Elektrik yok, gaz yok. Su yok. Bu abonelik başvuruları yapıldı. Onun için klimamız çalışmıyor filan. Jeneratörle bugün burada idare ediyoruz. İnternet üzerinden açılan form sayfasında Ankaralıların fikir ve düşünceleri alınıyor. Ankapark’ın geleceğine Ankaralılar ile birlikte karar vermeyi planlıyoruz. Elektrik aksamı ve oyuncaklarda kullanılan ana kartların bir çoğu yerinde yok. Bizim Fen İşleri’nin yaptığı ön değerlendirmeye göre 2015 yılında yapılan elektrik işi ihalesi baz alındığında elektrik sisteminin, çalınan, yıpranan ve yenilenmesi gereken kablo ve diğer imalatlarının kurulabilmesi için en az 250 milyon lira harcanması gerekiyor. Bu ön değerlendirme. Kapalı olan tesislerin içine girilip inceleme yapılamadı. Tespitler devam ediyor.
68 BİN 450 ÖNERİ GELDİ
Ankapark için yaptığımız form analizine internetten 68 bin 450 adet öneri geldi. Bunu sadece Ankaralılara açmıştık. Ankara dışından birçok vatandaşımızda ‘Neden sadece bunu Ankara ile sınırlı tuttunuz’ diyerek görüşlerini onlar da mail üzerinden gönderiyorlar. Burada yeşil alan zaten var. Hayvanat bahçesi yapılacak. Evcil hayvanlar parkı ve daha sonra diğer vahşi hayvanlarla ilgili dijitalini yapayı planlıyoruz. Halka açacağız burayı her halükarda. En azından bu ot temizliği bitirilip. Allah korusun elektrik çarpması vs. Biraz önce suyu bağlattık tekrar. Vanaları açtık. Bu toplantı biter bitmez kapatmak durumundayız. Çünkü nerelerde, hangi binalarda tesisat açık, değil bilmiyoruz. Daha fazla hasar vermemesi için biraz sonra vanayı tümden kapatacağız.”
Yavaş sunumunun ardından basının sorularını yanıtladı. Yavaş, “Sayın Gökçek burada kendisine bir makam odası yaptırmış. Tespit için mühürlenmiş, inceleniyor. İncelemenin sonucu belli oldu mu?” sorusuna “Ben henüz görmedim orayı. Belediyede şu anda benim kullandığım odanın birebir aynısı olduğu söylendi. Benzeri yapılmış. Ben görmedim henüz” dedi.
“İki tane fore kazık kayboldu’ dediniz. Bu ne demektir?” sorusuna ABB Fen İşleri Müdürü Aziz Murat Zeyrek yanıt verdi. Zeyrek, şunları söyledi:
“Belli katmanlarda su yatağı, belli katmanlarda sert zemin var. Sonra tekrar su yatağına denk geliyor. Orada çalışma yapılırken sağlam zemine kazıklar yerleştirildi zannedilmiş. Alttaki ikinci su katmanına geldiği için iki kazıkta öyle zayiat oldu. Sonra tekrar kazıklar uzatılarak sağlam zemine monte edildi oyuncaklar.
Bazı yerlerde yer altı su seviyesi 5 metre. 5 metreden sonra 7’nci metrede sağlam zemine geliyor. 12’inci metrede tekrar su geliyor. Bu alan çeşitli yerlerden dere aldığı için her noktada yer altı su seviyesi aynı değil. 3 metreye düşen yerler var.”
“Böyle bir coğrafyada, böyle bir yerin yapılması uygun değil mi?” sorusuna ise Yavaş, şöyle cevap verdi:
“Burası Ankara’nın taşkın sahasıdır. Mesela şöyle bir bilgi vermek istiyorum. Oyuncakların temelleri de yeterli düzeyde değil. Burada bir yerin epey altından derenin birisi akıyor. Arada sert bir katman var. Onun üzerinden ikinci bir dere akıyor. Burası üç derenin birleştiği bir yer. Devlet SU İşleri daha önce burayı ilan etmiş. İlan etmesine rağmen yapılmış. Hatırlar mısınız? Sayın Gökçek roller coasterda kalmıştı. Sebebini bir arkadaşımız bildirdi. Oyuncakların temelleri yeterli düzeyde değil. Bunun içni üniversiteden rapor alınması lazım. roller coastera 100 kişi binse üzerinde 6 ton. Merkez kaç kuvvetinin etkisiyle 6=15 ton yüke maruz kalıyor. Zemin dere yatağı, bu zemin oynamaları nedeniyle roller coaster sürekli kilitleniyor.”
MAMAK BELEDİYE BAŞKANI KÖSE’YE YANIT: ÇEVRE BAKANI İLE GÖRÜŞÜRKEN KENDİSİ DE ORADAYDI
Yavaş, Mamak Belediye Başkanı Murat Köse’nin Ankapark’ta oluşan hasardan kendisini sorumlu tutmasıyla ilgili soruya ise “Siyasette böyle şeyler oluyor ama Çevre Bakanı ile görüşürken kendisi de oradaydı. Meclis konuşmalarımda hep bunları dinlediler. Maalesef ölü taklidi yaptılar, hiç bunları duymadılar” dedi.
GÖKÇEK’İN DİNOZOR AÇIKLAMASINA KARŞI: ANKARA’DA HURDA DİNOZOR DA YOK
Yavaş, eski Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Daha önce AOÇ’deki eski dinozorlar. Bunlar benim dinozorlarım değil” sözüyle ilgili soruyu da yanıtladı. Yavaş, “Ankara’da hurda dinozor da yok. Nerede dinozor var bilmiyorum ben yani. Ankara’da böyle bir dinozor gören var mı? Bilmiyorum… Kayıt belgeleri varmış. Şikayet yaparsa kayıt belgelerinden hangisi olduğu ortaya çıkacak” diye konuştu.
“TELEFERİKTEN BELEDİYENİN ZARARI 700 MİLYON LİRA CİVARINDA”
Yavaş, parkta yarım bırakılan teleferiklerle ilgili soruya ise şöyle yanıt verdi:
“Teleferik başlarken şöyle bir sorun çıkmış. Ayaklardan birisinin İstanbul Yolu üzerine kurulması zorunluluğu çıkmış. İstanbul Yolu üzerine koyamıyorsunuz, yolu daraltıyor. Gördüğünüz gibi ayağı baya büyük. Daha sonra burası ihale edilmiş. Bir siyasi partinin il başkan yardımcısıdır alan. O kadarını söyleyeyim. Daha sonra malları getirmeye başlamış. Malları getirmiş ama. Mustafa Tuna Bey incelemeye başlamış. Fazla para ödendiğini fark etmiş ve dava açmış. Biz gelince tekrar inceledik. Bu tür yerler koruma kanunun içinde olduğu için koruma kurulundan karar almanız lazım. Koruma kuruluna bir proje gönderiyorsunuz, böyle bir teleferik yapacağız diye. Bu projeyi çizen kişi daha sonra yüklenici tarafından proje şantiye şefi olarak bildirilmiş. Projeyi belediye yapmamış da müteahhit yapmış, bu ortaya çıkmış. Biz bunu savcılığa verdik. Daha sonra ihale yapıldıktan sonra yasak olmasına ihale evrakında rağmen bir değişiklik yapılmış. Bu değişiklikle şartnameye ödeme planı eklenmiş. Daha sonra malların teslim edilmesine yüzde 90 gibi yüksek oranlar biçilmiş. Hiçbir montaj yapılmadan mal teslimi ile yüksek ücretler alınmış. Yüklenici gerçekte projede sadece yüzde 62 ilerlemesine rağmen yaklaşık yüzde 74 orana karşı 88 milyon lira ödeme yapılmış. 90 milyon liralık iş gerekçesiz iş artışları ile 118 milyon liraya kadar çıkarılmıştır. Aynı şekilde 240 günde bitecek sözleşme süresi de 1540 gün uzatılmış. Ve teleferik filan yok. Savcılğa verdik. Savcılığa verince ne oldu, savcılık işleme konulmama kararı verdi. Karar itiraz ettik ve bunun karşılığında Danıştay 1. Dairesi Sayın Gökçek’i oybirliği ile dışında tuttu. Diğerleri hakkında da Ömer Öksüz var, Adil Öksüz’ün yakını Atilla Erol ve diğer isimler hakkında da soruşturma izni verdi. Bilirkişiye gitti. Bilirkişi şu andaki raporu ile çok ağır kusurlar buldu. Bunun sonucunu da kamuoyuyla paylaşacağız. Teleferikteki şu anda belediyenin zararı 700 milyon lira civarında.”
ANFA’nın 21,3 milyon liraya aldığı oyuncakları Belediye’ye 29,9 milyon liraya satmasıyla ilgili soruya da yanıt veren Yavaş, bu aradaki 8,5 milyon liralık farkın nereye gittiğine ilişkin “ANFA’ya kalmış görünüyor oradaki para” dedi. Yavaş, Ankapark’ın yapımı nedeniyle ortaya çıkan 801 milyon dolar zarara ilişkin “Azı yoktur. Fazlası vardır” diye vurguladı.
Yavaş, mahkemelerin Ankapark ile ilgili kararları sürüncemede bırakmasıyla ilgili soruya ise şöyle yorumda bulundu:
“Herhalde çekiniyor. Başımıza iş gelecek mi diye. Başka bir izahı olamaz bunun. Üstelik hakimin kendi gözüyle görüp görmesine, biz şahsın zararını tamamlayacak teminat yatıracağız dememize rağmen vermemizi. Sürekli görevsizlik kararı vermesi ve bakmak istememelerinin başka bir nedeni olamaz. Adalet Bakanlığı davayı açtığımız zaman savunacaktır herhalde.
“DİYORLAR Kİ BİZE ‘SORUŞTURMAYIN”
İki dosyada Gökçek ile ilgili suç duyurusunda bulunduk. Müfettiş geldi, müfettiş bizi soruşturdu da gitti. Bir tanesinde müfettiş belediyenin yaptığı normaldir, suçu gördüğü zaman bildirmekle mükelleftir demesine rağmen müfettişin raporunun üstü çizilerek bizim hakkımızda soruşturma izni verildi. Bizim hakkımızda soruşturma izni verildi ancak mahkeme bunu kaldırdı. Diyorlar ki ‘Soruşturmayın’. Biz bu mesajı alıyoruz ama Ankara halkının hakkını koruyacağız. Hiç kimseden çekinmiyoruz.”
Yavaş, Gökçek’in kendisini suçlamasıyla ilgili de “Melih Beyi herkes tanıyor. Dünyada herkes suçlu olabilir ama Melih Bey asla suçlu olamaz. Helikopterler alınır, uçak okulu kurulur, ASKİ zararlara uğratılır ama ‘Benim haberim yok’ diyebilmiştir Sayın Gökçek. Mustafa Tuna’yı da suçluyor şu anda. Sayın Mustafa Tuna burada iki defa ihaleye çıkılıp, ihale verilmeyince bizzat muhalefet milletvekilleri ile görüşüp 10 yıllık süreyi 29’a çıkarmıştır” diye konuştu.