İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün Edirne’de düzenlenen Trakya Bölgesi İstişare Toplantısı’nda konuştu. Akşener şunları söyledi:
“Niye Edirne’den başladık? Ben kendini Trakyalı sayan muhacir kızıyım, onun için buradan başladık. Atatürk’ün hemşerisiyiz o yüzden buradan başladık. Son zamanlarda sığınmacılarla eş tutulduğumuz için ona dikkat çekmek için buradan başladık. En önemlisi Atatürk’ü sevse dahi bizler ‘Balkan kökenli kardeşlerimiz’ diyen var, biz Türkoğlu Türk’üz. Balkanları Müslümanlaştırmak, Türkleştirmek için yani ecdadımız tarafından kültürüne, töresine hakim sürgün olmayan, sığınmacı olmayan ülkesini terk etmeyen….Devlete hizmet etmek için Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Rumeli’ne, Balkanlara gönderilen Yörük ve Türkmenleriz biz.
“İYİ PARTİ KADAR TÜRKİYE’NİN İÇİNDE BULUNDUĞU ŞARTLARI ANLAYAN, ANLATAN BAŞKA BİR PARTİ YOKTUR”
Esnaf bizim gözümüzde Türkiye’nin ekonomisinin bel kemiğiydi. Tüketiciyle üreticiyi buluşturan bir ara duraktı. Esnafımızın dükkanlarında çok şey öğrendik. Her bir dert sahibinin temsilcisini de milletin kürsüsü diye TBMM’de kürsüye çıkarttık, sadece dertlerini anlatıp çarelerini talep ettiler. Biz de onlara çözüm bulduk. İYİ Parti kadar Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları anlayan, anlatan başka bir siyasi parti yoktur. Bunun amacı seçmen velinimeti tekrar canlandırmaktı. Maalesef derin bir kutuplaşma oldu, komşu komşunun karşısına dikildi. Birbirine selam vermeyen komşuluk sistemine geçtik. Bu bizi sosyal olarak paramparça etti, ekonomik olarak da yerin dibine soktu. Bunları engelleyebilelim diye çok gayret ettik.
“KUTUPLAŞMA SİYASETİNİN ÖNÜNE GEÇEMEDİK”
Bu kutuplaştırma siyasetinin önüne geçemedik? Çünkü 2017’de referanduma sunulan partili Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi ittifaklara mecbur bıraktı ve iki kutuplu bir dünya haline getirdi. Belki benim dava arkadaşlarımın Cumhur İttifakı’nın içindeki seçmenle dostluğu, arkadaşlığı var ama bunu dile getirme imkanı ortadan kalktı. Belki orayı tercih eden seçmenin bizim içimizdeki seçmenle dostluğu var ama katiyetle siyaseti konuşabilir bir hale gelemedi bu insanlar ittifak sistemi içinde.
“BİZ BU PARTİYE CANIMIZI, İSTİKBALİMİZİ, NEREDEYSE KANIMI VERDİK”
Her gün ‘FETO’culuktan tutuklandım.’ Birileri arkadaşlarımıza telefon açtı ve dediler ki; ‘Bugün genel başkanınızı tutukluyoruz.’ Biz bunlara dayandık. Mitingler yapıyorduk, emniyet ip geriyordu o ipin içindeki insan sayısından daha fazla ipin dışında vardı çünkü o ipin içine girenleri emniyet alıyordu (video kayıt). Biz bu partiyi yolda bulmadık. Biz bu partiye canımızı, istikbalimizi, terimizi, neredeyse kanımızı verdik.
2017’de, o referandumdaki peç çok hata üzerinden alınmış bir referandum kaybedildi. İşin üçkağıdı başka ama alınmaya yönelik bir referandum kaybedildi. ‘İzmir’de denize dökmeye kalkışıldı evet verenler’ hatırlayın…Tam AKP’nin, MHP’nin seçmeninden birileri yeni taze yol olarak bize doğru kafayı çeviriyor, adımını atıyor mutlaka birisi bir şey söylüyor ve 2017 kaybedildi. Asıl mesele saçma sapan yapılan konuşmalar, beyanatlardır.
“BİZE GELEN ‘SEÇİME GİREBİLİRSİNİZ’ YAZISI, ‘HEM GRUP HEM TEŞKİLATLAR TAMAMDIR’ YAZISI ÜZERİNDENDİR”
2018’de seçim kararı alındı. Herkes yanlış biliyor, doğrusunu söyleyeyim; bize seçime girme hakkını şöyle bir cümleyle verdi YSK, ‘Bir grupları var, iki teşkilatları tamam’ diye. Bizim teşkilatlarımız tamam orada, bir sorun yok ama bir soru işareti, şaibe yaratılmak istendi. O gün İstanbul’da seçime yönelik bir çalışma yapıyoruz. 24 Haziran’da seçim olacağı söylendi, bir araya geldik. Hemen ertesi gün bir bilgi hepimize geldi; ‘Sizi seçime sokmuyor…’ Benim önerim eylem yapmaktı ama genel başkan olunca biraz daha akıllı olmak zorundasınız, dolayısıyla suhuletle çözdük meseleyi. Bir kere daha teşekkür ediyorum sayın Kılıçdaroğlu’na hem de bize grup kurmamız için demokrasiyi işletebilmek için gelen ve sonra partilerine dönen o 15 milletvekili arkadaşımıza. Orada bir sorun yok, ben gittim istedim ama bize gelen ‘seçime girebilirsiniz’ yazısı hem grup hem de teşkilatlar tamamdır yazısı üzerindendir.
“SAYIN KILIÇDAROĞLU, SAYIN ABDULLAH GÜL’ÜN ADAYLIĞINI DOĞRUDUR BANA SÖYLEDİ”
O arada da bitmeyen bir senfoni biçimde sayın Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmadığım için kıyma makinasından geçirildim. Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Abdullah Gül’ün adaylığını doğrudur bana söyledi, o 15 milletvekili için ricaya gittiğim akşam söyledi. Ben de arkadaşlarımızın beni aday ettiğini, önceden ilan ettiğini dolayısıyla arkadaşlarımın bunu kabul etmeyeceğini söyledim. Sonuç itibariyle ‘Sayın Erdoğan’ın kazandırılmasını ben sağladım.’ Değişmiyor bakın algoritma aynı, birinin kafaya taş düşse Meral’den biliniyor ben yoksam sizden biliniyor. Çok saygı duyduğum bir insandır sayın Gül’ü çok seven gazeteci kılıklı arkadaşlar beni biçiyor, partimizi biçiyor. ‘Sayın İnce’nin de kazanamamasının sonucu ben…’ Seçim bitti 10 aldık, 17’ler 18’ler uçuştu 10 aldık (yüzde). Bu yolculuk önemli bir yolculuk eğer bu yolculuğu başaramazsak Türkiye gidiyor. Okullar açıldı bizim partimizi pazartesi, salı günü 136 kişi aradı sadece kitap ve defter parası için.
“HİÇBİR ZAMAN DEMEDİK Kİ BİZİM SAYEMİZDE ALINDI…”
2019 seçimleri için teklifi bizzat biz CHP’ye götürdük. Ne söyledilerse evet dedik çünkü amacımız partimizi öne koymak değildi, sadece seçmenin ayağa kalkıp bu insanı birbirine düşman eden tek adam sisteminin değişmesi için 2023’ün taşlarını döşemekti. Benim hedeflediğim iki yer var İstanbul’un ve Ankara’nın alınması…Erdoğan diyordu ya; ‘İstanbul’u alan Türkiye’yi alır…’ Meğer doğru değilmiş. Sonuç; ikisi de alındı ikisi için de çalıştık. Hiçbir zaman demedik ki ‘Bizim sayemizde alındı’. Biz onunla gurur duyduk, onunla övündük ama seçilmiş arkadaşlarımızı ‘Biz seçtirdik bize mecbursunuz’ diye bir anlayışla karşı karşıya bırakmadık. Söylüyorlar ‘Bensiz hareket edilmiyormuş’.
“HER İKİ ARKADAŞIMIZIN DA POPÜLARİTESİ YÜKSELDİ”
Ahlaki olarak her şeye dikkat ettik. 2023’e geldik. Ben bütün yeni kurulmuş muhalefette bulanan siyasi partileri gezdim, onlara bazı sorular sordum, hepsi o 5 kişinin karşı huzurunda. O sorulara cevaplar aldık. En son sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmek üzere CHP’ye gittik, onlar 5 kişi biz 5 kişi. Bu 5 kişinin yanında bu iki belediye başkanımızın ita amiri sayın Kılıçdaroğlu’nun olduğu, seçmen tarafından çok olumlandıkları ve Türkiye genelinde olumlandıkları….Hakkari’de Mansur bey söylendi bana biliyor musunuz hani ‘Kürtler oy vermez’ diyorlardı. Ağrı’da Ekrem bey söylendi. Bu iki arkadaşımızdan birini aday göstereceklerse hangisini de demiyorum, biz kabul edeceğiz ama hangisini göstereceklerse öbürünü çekmeleri lazım geldiğini, aksi takdirde seçmenin taraftar haline döndüğünü bunun da muhalefet seçmenini böldüğünü söyledim. ‘Eğer ikisini de birden aday göstermeyi düşünmüyorsanız, o zaman bu arkadaşlarımızla da kendiniz konuşun’ dedim. Ekrem bey Anadolu’yu gezdi, o oldu bu oldu derken her iki arkadaşımızın da popülaritesi yükseldi.
“BEN MASA YIKMADIM…O SEÇİM KAZANILABİLSİN DİYE ZEHİR İÇTİM ZEHİR”
3 seçimi kazandılar. 2017, 2018, 2023…Nasıl diyeceğiz biz şimdi; ‘Parlamenter sisteme geçelim...’ Tek adam rejimi hepimizin hatalarıyla 3 dönem kazanmış oldu, kimse bunları konuşmuyor. Evet suçluyu söyleyin benim kabulüm (basına söylüyorum) önüne gelen, taş düştü kafamıza durumu değiştirmiyor. Netice 3 Mart akşamında Temel Karamollaoğlu’nun davetiyle Saadet Partisi’nde toplanacağız ve nasıl bir yöntemle cumhurbaşkanlığı (adayı) seçilecek diye gittim, meğerse isim oylayacakmışız. En son bana söz verildi, herkes ‘Sayın Kılıçdaroğlu’ dedi. Ben de vatandaşımızın nezdinde bu iki arkadaşımızın bu masadaki herkesten önde olduğu, her bir siyasi partinin bir anket firması tavsiye etmesini, isim söylemesini ve o isimlerle sonucun alınmasını, ona uyacağımızı söyledim. Ben masa yıkmadım. O seçim kazanılabilsin diye ben zehir içitim zehir. Kalktım. Biz yokuz. O masa gitti gitti. O gün bunları size anlatsam siz yıkardınız ortalığı. İki konuşma hazırladım ikisini de kendim yazdım, biri sert biri ortalamaydı. Sertini okudum. Aradan 2 gün geçti ne anam kaldı, ne babam, ne şahsım. İki belediye başkanı aradılar, geldiler…3 teklif geldi. Başka birisi olsa teklife şöyle atlar ama amaç Türkiye, benim bir önemim yok ki… İkisinin cumhurbaşkanı yardımcısı olması teklifini kabul ettim.
AK Parti’den ayrılmış benim de ağabey dediğim bir insan telaş içerisinde İstanbul’daki ofisime geldi; ‘Meral hanım kardeşim Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellememiz lazım’ dedi. Niye? ‘Seçilemez.’ Peki kim? ‘İlhan Kesici’yi aday göstermemiz lazım.’ Aynı arkadaş bugün sosyal medyadan taşın en büyüğünü atıyor. Kendine gazeteci diyen bir zat dedi ki bir mail gelmiş, bize de gelmiş. Hasan Cengiz diye biri 100 milyon dolar vermiş diye anlattı. O mailde ne deniyor biliyor musunuz? ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu aday edersen 100 milyon dolar ona para verildi, bunun ses kaydı var yayınlarım görürsün’ diyor. Böyle bir dünya yok. Gazetecilik yapıyorum diyerek böyle bir iğrençliği benim üzerime bırakan bir dil, bu ülkeyi bu anlayış kurtaramaz. Türkiye’de her şey bu tipler eliyle rol icabı.
“İTTİFAK SİSTEMİYLE YOL YÜRÜMEYECEĞİZ…SADECE BUGÜN DEĞİL 2028’DE DE KENDİMİZ GİRECEĞİZ”
Biz bu ülkenin kaderini değiştirmek üzere, o 136 kişinin bir daha partiye telefon açıp ‘çocuğumun okul defterlerini alır mısınız birilerini bulur musunuz’ demesinin önüne geçmek için bu ülkeyi yöneteceğiz. Bu ülkede seçimi kazanacağız. Gördük ki kutuplaşma herkesin işine gelmiş, olan garibana oluyor. Biz ittifak sisteminden vazgeçtik. İttifak sistemini reddediyoruz. İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz. Sadece bugün değil 2028’de de kendimiz gireceğiz. Bu bugün var olan ortak seçilmiş belediye başkanlarımızı kötüleyeceğimiz anlamına gelmez. İki de bir diyorlar ki, ‘Cumhurbaşkanlığına layık gördün şimdi karşılarına aday mı çıkaracaksın?’ Her Türk vatandaşı şartları tutuyorsa cumhurbaşkanlığı adayına layıktır. Ben bu iki arkadaşımıza milletimizin sesini getirdim; Hakkari’nin, Muş’un, Sinop’un, Trabzon’un, Yalova’nın, Konya’nın, Antalya’nın, Mersin’in her bir şehirde yaşayan Türk milletinin sesini getirdim, o arkadaşlarımız bu sese hayır dediler. Sayın Genel Başkanlarını cumhurbaşkanı seçtirmek üzere gayret ettiler, itirazım yok. Bundan sonra hesaplı kitaplı bir dönem yok. İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş.
“25 EKİM 2023’TE İNŞALLAH ARENA KUTLAYACAĞIZ VE STARTINI ORADAN VERECEĞİZ”
Ben CHP’nin içişlerine karışmayı hakaret sayarım. Bunu söyleyecek kadar kendinden geçmiş insanlar var, bunun adı zavallılıktır. Biz hür ve müstakil bir siyasi partiyiz. Bütün siyasi partilerin seçmenlerinden oy istiyoruz. Rekabet edeceğiz, yarışacağız. Ne sayın Erdoğan’ın adayı kaybetti diye sevineceğiz ne sayın Kılıçdaroğlu’nun aday gösterdiği kişi kaybetti diye üzüleceğiz. Biz kazandığımızda sevineceğiz biz kaybettiğimizde üzüleceğiz. İYİ Parti’nin yeniden kurulduğu günü 25 Ekim 2023’te inşallah arenada kutlayacağız ve seçim startını oradan vereceğiz.”